Askeri Yargıtay 1. Daire 2014/508 Esas 2014/906 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2014/ 508
Karar No: 2014 / 906
Karar Tarihi: 19.11.2014

(353 S. K. m. 207, 221) (1632 S. K. m. 66, 68) (5237 S. K. m. 50, 52, 62) (5271 S. K. m. 217, 220, 230) (1136 S. K. m. 41) (1. AYD 15.11.2006 T. 2006/1567 E. )

Askeri Mahkemece, sanığın;

1) 30.05.2005-01.06.2005 tarihleri arasında mehil içinde yakalanmakla sona eren izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 68/1, TCK’nın 62, 50/1-a ve 52’nci maddeleri gereğince bin TL adli para cezası ile cezalandırılmasına;

2) 24.06.2005-13.07.2005 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-a, TCK’nın 62, 50/1-a ve 52’nci maddeleri gereğince altı bin TL adli para cezası ile cezalandırılmasına;

3) 28.06.2007-29.07.2007 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-a, TCK’nın 62, 50/1-a ve 52’nci maddeleri gereğince altı bin TL adli para cezası ile cezalandırılmasına;

4) 20.12.2007-02.01.2008 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-b,TCK’nın 62, 50/1-a ve 52’nci maddeleri gereğince altı bin TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, TCK’nın 58’inci maddesi gereğince cezasının mükerrerlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezalarının infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına;

5) 04.01.2008-08.01.2008 tarihleri arasında mehil içinde yakalanmakla sona eren firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 68, TCK’nın 62, 50/1-a ve 52’nci maddeleri gereğince bin TL adli para cezası ile cezalandırılmasına;

6) 27.02.2008-11.03.2008 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-a, TCK’nın 62, 50/1-a ve 52’nci maddeleri gereğince altıbin TL adli para cezası ile cezalandırılmasına;

Karar verilmiştir.

Hükümler, sanık tarafından esasa ve uygulamaya yönelik sebeplerle temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede mahkûmiyet hükümlerinin usul yönünden bozulması görüşü bildirilmiştir.

Dairemizin 21.05.2014 tarih ve 2014/508 E. 2014/ 22 Ara Karar sayılı ara kararı ile sanığın vekaletname ile görevlendirdiği müdafii Av. T. H.'ye, yokluğunda verilen müvekkili sanık hakkındaki mahkûmiyet hükümlerini temyiz edebilme olanağının sağlanması amacıyla gerekçeli kararın müdafie tebliğ edilmesi için dava dosyasının Askeri Yargıtay Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.

Ara kararı gereğince gerekçeli karar Av. T. H.'ye tebliğ edildiğinde, kendisinin sanığın vekilliğinden çekilmiş olduğunu, buna ilişkin olarak dilekçesinin dosyada mevcut olduğunu bildirdiği; bunun üzerine yapılan incelemede Av.T. H.'nin 18.12.2009 tarihinde sanığın vekilliğinden çekildiğine dair dilekçesini belgegeçer yoluyla Askeri Mahkemeye göndermiş olduğu, dilekçenin aslının dosyada bulunmadığı, dizi 486'da bulunan belgegeçer suretindeki yazıların silinme nedeniyle güçlükle okunabildiği görülmüştür.

Yapılan incelemede,

Askeri Mahkemece, sanığın, 30.05.2005-01.06.2005 tarihleri arasında mehil içinde yakalanmakla sona eren izin tecavüzü, 24.06.2005-13.07.2005 tarihleri arasında firar, 28.06.2007-29.07.2007 tarihleri arasında firar, 20.12.2007-02.01.2008 tarihleri arasında izin tecavüzü, 04.01.2008-08.01.2008 tarihleri arasında mehil içinde yakalanmakla sona eren firar ve 27.02.2008-11.03.2008 tarihleri arasında firar suçlarını işlediği kabul edilerek yukarıda belirtildiği şekilde her bir suçtan ayrı ayrı mahkûmiyet hükümleri kurulmuş ise de;

1) Askeri Mahkemece, ilki 28.07.2005 tarihinde olmak üzere, değişik tarihlerde yapılan otuz dört duruşma oturumuna ait duruşma tutanaklarından sadece 08.12.2009, 24.05.2012, 13.03.2013 ve 31.05.2013 tarihinde yapılan duruşmalara ait tutanaklarda Askeri Mahkeme adının yazılmış olduğu; sanığın kimlik bilgilerinin tespiti, iddianamelerin okunması, sanık sorgularının tespiti, bilirkişi dinlenilmesi, adli gözlem kararı alınması, yazılı delillerin okunması gibi önemli usuli işlemlerin yapıldığı diğer duruşmalara ait tutanaklarda mahkeme adının yer almadığı görülmektedir.

Duruşma tutanaklarında mahkeme adının yer almaması, duruşma tutanağının başlığında duruşmanın yapıldığı mahkemenin adının yazılması gerektiğini belirten CMK’nın 220’nci maddesine aykırı olup usule aykırılık teşkil ettiğinden;

2) Sanığın vekaletname ile görevlendirdiği Av.T. H.'nin ilk olarak 06.01.2006 tarihinde, 30.05.2005-01.06.2005 tarihleri arasında mehil içinde yakalanmakla sona eren izin tecavüzü suçuyla ilgili duruşmaya katıldığı, sanık müdafii olarak davaya kabulüne karar verildiği, daha sonra diğer suçlarla ilgili davaların birleştirildiği, yargılamanın tek dosya üzerinden yürütüldüğü, Av.T. H.'nin davaların birleştirilmesinden sonra sanık müdafii olarak duruşmalara katılmaya devam ettiği, bilahare 18.12.2009 tarihinde Askeri Mahkemeye belgegeçer ile gönderdiği dilekçesi ile sanığın vekilliğinden çekilmiş olduğunu bildirdiği, Askeri Mahkemece bu hususun 18.03.2010 tarihli duruşmada tutanağa geçirildiği, müteakip duruşmalarda sanığın bir müdafii yokmuş gibi davaya devam edildiği ve yokluğunda mahkûmiyet hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 41’inci maddesinde yer alan, “Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumun müvekkiline tebliğinden itibaren on beş gün süre ile devam eder…” hükmü karşısında, öncelikle müdafiin vekillikten istifa ettiği hususunun, duruşmaya gelmeyen ve kendisini avukatla savunan sanığa duyurulması gerekmektedir. Zira, müdafiin görevini tam yapmaması veya eksik yapması, özel hukuk hükümlerine göre sorumluluğunu gerektirse bile, adil yargılanma hakkının gereği olarak, sanığın savunma için görevlendirdiği müdafiin çekildiğinden haberdar edilmemesi ve yeni bir müdafii tayin hakkının elinden alınması, 353 sayılı Kanun’un 207/3-H maddesinde hukuka kesin aykırılık hali olarak düzenlenmiş olan “Savunma hakkının kısıtlanması” sonucunu doğurduğundan; (Dairemizin 15.11.2006 tarihli, 2006/1567-1562 E.K. sayılı; 28.12.2011 tarihli, 2011/1093-1079 E.K. sayılı ilamları ile Askeri Yargıtay 3’üncü Dairesinin 15.05.2007 tarihli, 2007/1196-1190 E.K. sayılı; 07.08.2007 tarihli, 2007/1773-1768 E.K. sayılı ilamlarında da aynı görüş benimsenmiştir).

3) Dosyada sanığın Adana Asker Hastanesinde adli gözlem altına alındığına dair hiçbir karar, adli rapor ve sağlık kurulu raporu bulunmamasına karşın, 04.01.2008-08.01.2008 tarihleri arasında mehil içinde yakalanmakla sona eren firar suçu haricindeki diğer suçlarla ilgili olarak gerekçeli kararda, sanığın Adana Asker Hastanesinde adli gözlem altına alınması sonucu askerliğe elverişli olduğundan ve cezai ehliyetinin tam olduğundan bahsedildiği görülmektedir. Bu durum, hakimin kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabileceğini belirten CMK’nın 217/1’inci maddesine aykırı olup usule aykırılık teşkil ettiğinden;

4) 24.06.2005-13.07.2005 tarihleri arasındaki firar suçuyla ilgili olarak gerekçeli kararda maddi vakıanın iki farklı şekilde kabul edilmesi suretiyle gerekçeli hükümde teşevvüş (Karışıklık) yaratılması, CMK’nın 230/1 maddesine aykırılık teşkil ettiğinden;

Sanık hakkında, 30.05.2005-01.06.2005 tarihleri arasında mehil içinde yakalanmakla sona eren izin tecavüzü, 24.06.2005-13.07.2005 tarihleri arasında firar, 28.06.2007-29.07.2007 tarihleri arasında firar, 20.12.2007-02.01.2008 tarihleri arasında izin tecavüzü, 04.01.2008-08.01.2008 tarihleri arasında mehil içinde yakalanmakla sona eren firar ve 27.02.2008-11.03.2008 tarihleri arasında firar suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin usul yönünden hukuka aykırılık nedeniyle ayrı ayrı bozulmasına karar verilmiştir.

5) Askeri Mahkemenin kabulüne göre;

a) 20.12.2007-02.01.2008 tarihleri arasındaki izin tecavüzü suçuyla ilgili olarak, sanık hakkındaki hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesinden sonra, adli para cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine kara verilmesinin hatalı olduğuna;

b) 04.01.2008-05.01.2008 tarihleri arasındaki mehil içinde yakalanmakla sona eren firar suçuyla ilgili olarak, kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm bölümünde suç bitim tarihinin 05.01.2008 yerine 08.01.2008 olarak yazılmasının hatalı olduğuna;

c) Gerekçeli kararın sanığın kimlik bilgilerinin yer aldığı bölümünde, sanığın T.C. numarasının nüfus kayıt bilgilerine göre yanlış yazılmış olduğuna;

İşaret edilmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; sanığın temyizine atfen ve resen, hukuka aykırı bulunan mahkûmiyet hükümlerinin tamamının, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince, usul yönünden ayrı ayrı bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy