Askeri Yargıtay 1. Daire 2013/410 Esas 2013/398 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2013/ 410
Karar No: 2013 / 398
Karar Tarihi: 20.02.2013

(5271 S. K. m. 193, 196, 209, 215, 221, 307) (353 S. K. m. 227)

Askeri Mahkemece “… sanığın …İlçe J.K.lığı emrinde askerlik hizmetini ifa etmekte iken; 02.02.2008 tarihinde yedi gün dağıtım iznine gönderildiği (Dz.25), dağıtım izni olduğundan ayrıca yol süresi verilmediği, buna göre sanığın en geç 09.02.2008 tarihinde birliğine katılması gerekirken, 08.02.2008 tarihinde rahatsızlığı nedeniyle Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Psikiyatri Polikliniğine müracaat ettiği, burada anksiyete bozukluğu nedeniyle tedavisine başlanıldığı, 12.02.2008 günü 20 gün süreyle istirahat verilerek kıtasına taburcusu uygundur kanaatiyle taburcu edildiği (Dz.19), bu durumda sanığın İstanbul-Adıyaman arası iki gün yol süresi de hesaba katıldığında en geç 14.02.2008 tarihinde birliğine katılması gerekirken katılmadığı, bir süre firarda kaldıktan sonra 13.06.2008 tarihinde İstanbul’da polis ekiplerince yakalandığı (Dz.35)…” şeklindeki bir kabulle, sanığın, 14.02.2008-13.06.2008 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, yukarıda yazılı olduğu şekilde mahkûmiyetine hükmedilmiş ise de;

1) Askeri Mahkemece, bozma sonrası yapılan duruşmada, Dairemizin 04.11.2009 tarihli ve 2009/2100-2088 E.K. sayılı bozma ilamının okunmamasının, bozma ilamına karşı Askeri Savcıdan diyeceklerinin sorulmamasının ve bozma ilamına karşı uyulup uyulmaması hususunda bir karar verilmemesinin, CMK’nın 215 ve 221/1-f ve h, 307/1 maddelerine aykırılık teşkil etmesi;

2) 353 sayılı Kanun’un 227/4’üncü maddesi “Sanık, müdafi, katılan ve vekilinin dosyada bulunan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da, duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, sanığın her halde dinlenilmesi gerekir.” hükmünü içermekte olup, buna göre, bozma ilamına karşı sanığın savunması tespit edilmeksizin hükme gidilebilmesi için, sanığın adreslerinde bulunamaması veya tebligat yapılmasına rağmen duruşmaya gelmemesi, verilecek cezanın da bozmaya konu cezadan daha ağır olmaması gerekmektedir.

Somut olayda, Askeri Mahkemece, 08.09.2011 tarihinde yapılan ve hükmün verildiği duruşmada “Sanığın dosyada bulunan adreslerine davetiye tebliğ olunmasına rağmen, sanığın duruşmaya gelmemesi nedeniyle Askeri Yargıtay bozma ilamına karşı diyeceklerinin tespiti mümkün olmadığından, 353 Sayılı Kanunun 227/son maddesi gereğince davanın sanığın yokluğunda bitirilmesine karar verildi. 08.09.2011” şeklindeki gerekçe ile, sanığın bozma ilamına karşı diyecekleri tespit edilmeksizin hükme gidilmiş ise de, istinabe suretiyle yetkili kılınan Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesine, sanığın, psikiyatrik ilaçlar kullanması ve yürüme engeli bulunması nedeniyle gidemediği, annesinin 28.05.2012 tarihli dilekçesi (Dz.274) ve 17.09.2010 tarihinde kayda giren tarihsiz dilekçesi (Dz. 294) ile sanığın, dayısının duruşma zaptına geçen sözlü beyanından (Dz.276) anlaşılmaktadır. Burada, sanığın bulunmaması veya tebligata rağmen duruşmaya gelmemesi değil, rahatsızlığı nedeniyle gelememesi söz konusu olduğundan, 353 sayılı Kanun’un 227/son maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, 5271 sayılı CMK’nın 209/1’inci maddesi gereğince, sanığın savunmasının naip hakim tarafından tespit edilmesinin zorunlu bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, bozma ilamına karşı, sanığın savunması tespit edilmeksizin hükme gidilmesinin, CMK’nın 193/1, 196/5, 209/1 ile 353 sayılı Kanun’un 227/son maddelerine aykırılık teşkil etmesi ve bu aykırılıkların 353 sayılı Kanun’un 207/3-H maddesi kapsamında savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olması;

3) Hakkında, GATA Eğitim Hastanesinin 05.03.2009 tarihli 885 sayılı raporuyla tekrarlayıcı depresif bozukluk tanısıyla askerliğe elverişli değildir kararı verilen, Askeri Mahkemece yazılan müzekkere üzerine de, GATA Eğitim Hastanesinin 01.04.2009 tarihli ve 179 sayılı ek raporuyla askerliğe elverişsizlik hali suç tarihlerini kapsamayan sanığın suç tarihlerinde ruhsal yönden askerliğe elverişli bulunduğu hususunda kuşku bulunmamakta birlikte, Dairemizin 04.11.2009 tarihli ve 2009/2100-2088 E.K. sayılı ilamı ile, savunmalarında, beyninde kist bulunduğunu beyan eden ve bu rahatsızlığı nedeniyle, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Beyin Cerrahisi Kliniğinde 29.12.2007-03.01.2008 tarihlerinde yatarak tedavi gören sanığın, D33.0 beyin benign neoplazmı ve supratentoryal primer tanısıyla kıtasına taburcu edildiği, kısa bir süre sonra aynı rahatsızlık nedeniyle Eskişehir Asker Hastanesi Beyin Cerrahisi Kliniğinde 15.01.2008-22.01.2008 tarihlerinde yatarak tedavi gördükten sonra serebal kistik lezyon tanısıyla ileri tetkikle hakkında karar verilmesi için Ankara GATA Nöroşirurji ve Psikiyatri Kliniklerine naklen taburcu edilmesine karar verildiği, yine aynı rahatsızlık nedeniyle Elazığ Asker Hastanesi Beyin Cerrahisi Kliniğinde 27.06.2008-02.07.2008 tarihlerinde yatarak tedavi gördükten sonra intrakranial kitle tanısıyla Ankara GATA Beyin Cerrahi Polikliniğine sevk ile taburcu edilmesine karar verildiği, Malatya Asker Hastanesi tarafından da 28.07.2008 tarihinde Ankara GATA Beyin Cerrahi Polikliniğine sevkedildiği, ancak bu sevklerin akıbetlerinin bilinmediği, keza 12.08.2008 tarihinde aynı rahatsızlık nedeniyle Kasımpaşa Asker Hastanesi Beyin Cerrahi Kliniğine yatırıldığı, savunmalarında da ruhsal rahatsızlığı bulunduğunu belirten, intihara teşebbüs eden ve uzun süre psikiyatrik tedavi gören sanığın, suç tarihlerinde intrakranial kitle nedeniyle askerliğe elverişli olup olmadığının, keza davranışlarını yönlendirme yeteneğinde azalma olup olmadığının saptanmaması hususlarının, noksan soruşturma olarak görüldüğü belirtilmesine rağmen, Askeri Mahkemece, intrakranial kitle nedeniyle askerliğe elverişli olduğu ve bu nörolojik rahatsızlığından kaynaklanan davranışlarını yönlendirme yeteneğinde azalma olmadığı (Dz.305, 310) sağlık raporu ve ek raporla saptanarak hükme gidilmiştir. Bu durumda, savunmalarında ruhsal rahatsızlığı bulunduğunu belirten, intihara teşebbüs eden ve uzun süre psikiyatrik tedavi gören sanığın, psikiyatrik açıdan, suç tarihlerinde davranışlarını yönlendirme yeteneğinde azalma olup olmadığının saptanmaması;

Hususları birlikte gözetildiğinde, sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün, açıklanan bu usul ve noksan soruşturma yönünden hukuka aykırılıklar sebebiyle bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy