Askeri Yargıtay 1. Daire 2012/1411 Esas 2012/1284 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2012/ 1411
Karar No: 2012 / 1284
Karar Tarihi: 14.12.2012

(1632 S. K. m. 85)

25.01.2010tarihinde saat 12:15 sıralarında ...Komutanlığı atış alanında birliğin kışla revirine ait ambulansta yapılan araştırmada direksiyon simidinin içerisinde bir kağıt parçasının bulunduğu, kağıt parçası açıldığında “Ambulans şoförü İ.Ş.: 275 P:53 Tek adam Ç.Üstğm. Tek Piç.Ö.Ütğm. Tek Şerefsiz O.Astsb., tek kırık Ö.Astsb. Alayına İsyan. Şafak Bitene Kadar” şeklinde yazıların yazıldığı, not kağıdının arkasında ise “23.01.2010. Sıhhiye Onbaşı T.K. Ş.113 P:28 3. Tbr. Atış Alanı. Saat 13.15. Yağmurlu Bir Hava” şeklinde yazılar olduğu; yapılan araştırma sonucunda, sanığın bu yazıları 23.01.2010 tarihinde J.Er İ.M. ile birlikte ambulans aracında bulunduğu esnada yazarak aracın direksiyon simidine sıkıştırdığının belirlendiği, sanığın bu suretle 23.01.2010 tarihinde atış alanında küçük bir not kağıdına mağdurların haysiyet ve şerefini küçük düşürücü mahiyette olduğunda kuşku bulunmayan yazılar yazmak suretiyle zincirleme şekilde üste hakaret suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açıldığı;

Askeri Mahkemenin ise, dava dosyasında bulunan not kağıdı incelendiğinde, kağıdın gayet küçük ebatta olduğunu, özensiz bir şekilde bir sayfa kağıttan kopartıldığını, hatta katlanarak daha da küçültüldüğünü, kağıdın atış alanında ya da arazide görülse çöp zannedileceğini, dikkat çekmeyeceğini, sanığın atış alanında kendi düşüncelerini bu kağıda yazdıktan sonra araca sıkıştırdığını, belki de atacak iken kağıdı atmayı unuttuğunu, hakaret içeren cümlelerin bulunduğu kağıda sanığın kendi adını ve soyadını yazmasının hayatın doğal akışına uygun olmadığını, hakaret içeren cümlelerin sanığın eli ürünü olmakla ve sanık bu cümleleri hakaret kastı ile yazmış olmakla birlikte, sanığın tasarruf alanından kağıt parçasının dalgınlıkla ve istemeden çıktığını, hakaret içeren ifadelerin sanığın rızası dışında aleniyet kazandığını, sanığa atılı suçun manevi unsuru itibarıyla oluşmadığını kabul ederek beraat hükmü verdiği anlaşılmış ise de;

ASCK’nın 85’inci maddesinde düzenlenen üste hakaret suçunun sübutu için, hakaret oluşturan söz veya bu sözleri içeren yazının kişinin ihtiyarı ve iradesi ile muhatabın veya başka bir şahsın bilgisine ulaşması veya ulaşılabilme imkanının doğmuş olması gereklidir. Henüz sanığın şahsi tasarruf alanında bulunduğu sırada ve her an vazgeçilip imha edilebilecek durumda iken, arzu ve iradesi dışında elinden alınarak yazının içeriğinin öğrenilmesi halinde suçun oluştuğunu kabule imkan yoktur.

Sanık, her an kontrole tabi tutulabileceğinde kuşku bulunmayan ve rahatsızlanma, yaralanma gibi hallerde sık sık personel kullanımına tahsis edilen ambulans aracında yine bir atış görevinin ifası sırasında,

23.01.2010tarihinde hakaret içeren sözleri kağıt parçasına yazdığını, yazdığı bu yazıyı aracın direksiyon simidine kendi ifadesine göre gizlediğini, söz konusu yazıyı içeriğinde belirttiği komutanlarının kendisine yönelik bir takım hareketlerinden hoşlanmadığı, kızdığı için yazdığını samimi olarak beyan etmektedir. Ayrıca Askeri Mahkemenin kabulünün aksine, sanık, hiçbir aşamada, yazdığı bu yazıyı atmayı unuttuğundan, kağıdın dalgınlıkla ve istemeden elinden çıktığından, rızası dışında aleniyet kazandığından bahsetmemiştir.

Her ne kadar, hakaret içeren cümlelerin bulunduğu kağıda sanığın kendi adını ve soyadını yazmasının hayatın doğal akışına uygun olmadığı düşünülebilir ise de; kızdığı ve kendilerinden hoşlanmadığı komutanları ile ilgili yazdıklarının bu komutanları haricindeki asker şahıslar tarafından okunduğunda, kendisi tarafından yazıldığının bilinmesinden mutluluk ve gurur duyması ve bu nedenlerle adı ve soyadını yazmış olması da mümkün görülmektedir. Nitekim sanıksorgusunda, olay günü J.Er İ.M.’nin direksiyonun içinde bir kağıt parçası bulduğunu, kağıtta önceki dönemdeki askerlerin Tbp.Ütğm. Ö.S. hakkındaki iyi veya kötü yorumlarının bulunduğunu beyan etmekte olup, bu beyanından ve olayların gelişiminden, bu yazıdan da etkilendiği ve adeta bir kendini kanıtlama davranışı içerisine girdiği anlaşılmaktadır.

Hakaret içeren sözlerin yazıldığı nesnenin, küçük veya büyük olmasının, özensiz bir şekilde kopartılmış olmasının, katlanıp katlanmamasının, bulunduğu yer haricinde, atış alanında ya da arazide görülse çöp zannedilecek ve dikkat çekmeyecek olmasının, nesnenin nerede ele geçirildiğinin bir önem ve müsnet suçun unsurlarının oluşup oluşmamasına bir etkisi olmayıp, ne şekilde ele geçirildiği önemli olup, bu ele geçirmenin sanığın iradesi ve tasarrufu dışında olup olmadığı tespit edilmelidir.

Somut olayda, sanık hakaret içeren sözleri yazdığı kağıdı, kendi iradesi ve tasarrufu ile başkalarının bulup okuyabileceği bir yere, ambulansın direksiyon simidinin ortasındaki bölüme sıkıştırmış olup, kağıdın daha sonra mağdurlardan birisi olan J.Sağ.Astsb.Çvş. O.K. tarafından bulunmuş olması, kağıdın sanığın iradesi ve tasarrufu dışında ele geçirilmesi anlamına gelmemektedir. Ayrıca sanığın, hakaret içeren sözleri yazdığı kağıdı (kendisinin adı ve soyadını da içerecek şekilde) yok etmediği, aksine başkalarının bulabileceği ve bulduğunda da okuyabileceği bir yere bırakmış olması ile içeriğinin aleniyet kazanmasını istediği de anlaşılmaktadır.

Dava konusu kağıt parçasının ele geçirildiği ambulansın sanığa zimmetlenmemiş olmasının, aksine araç zimmetinin aynı zamanda ambulans şoförü olarak görevlendirilen J.Erİ.M.’ye ait olmasının, hakaret içeren sözlerin yazıldığı kağıdın aleniyet kazanıp kazanmadığı hususunda belirleyici bir etkisi olmayıp, ambulansın günün yirmi dört saatinde kullanma hazır olmasının gerekli olduğunun, mağdur J.Astsb.Kd.Çvş. O.K. tarafından kağıt parçasının direksiyon simidi içerisinden alınarak kontrol edilmesinin askerlik hizmetinin normal gereklerinden biri olduğunun, gerek araç şoförü J.Er İ.M. gerek sanık tarafından bilinmesi ve öngörülmesi gerektiği açıktır. Mağdur J.Astsb.Kd.Çvş. O.K.’nınkağıt parçasını bulması olayı bir arama faaliyeti olmayıp, direksiyon simidinde bulunmaması gereken yabancı bir nesnenin kontrol edilmesinden ibarettir.

Ayrıca, eylemin işleniş şekli ve zamanı ile içine yazı yazılan kağıdın ebat ve saklandığı yer hep birlikte dikkate alındığında, sanığın kağıt parçasını arkadaşı J.Erİ.M.’ye ait bir askeri ambulansın direksiyon simidi içerisinde muhafaza ettiğinden, sadece kendi özel tasarruf alanında bulundurduğundan ve aleniyet unsurunun gerçekleşmediğinden bahsedilmesi de mümkün görülmemiştir. Tüm bu nedenlerle, Askeri Mahkemece sanık hakkında atılı suç nedeniyle mahkumiyet hükmü tesis edilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle sanık hakkında beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu anlaşıldığından, beraat hükmünün esas yönünden bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy