Askeri Yargıtay 1. Daire 2012/1200 Esas 2012/1122 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2012/ 1200
Karar No: 2012 / 1122
Karar Tarihi: 03.10.2012

(1632 S. K. m. 146) (5237 S. K. m. 85, 89)

Sanığın ve mağdur P.Er M.K.’nin, ...K.lığı emrinde askerlik görevini yaptıkları sırada, içinde sanık ve mağdurun da bulunduğu 9 kişilik bir grubun, P.Uzm.Çvş. S.Ş.’nin emir komutasında 22.10.2010 tarihinde saat 18.00 sıralarında 400 m. Manga Muharebe Atış Alanında bulunan elektronik hedefleri toplamak üzere atış alanına giderek hedefleri Land Rover araca yükledikleri, bu sırada sanığın, yerde patlamamış bir 66 mm.likLaw silahına ait antitank roket mühimmatı bulduğu ve eline alıp inceleyerek mağdurun yanına doğru gittiği, bulduğu roket mühimmatını, U şeklindeki elektronik hedef cihazının etrafındaki duvarın üzerine yukarıdan bıraktığı, yere düşen roket mühimmatının patladığı ve patlama sonucunda sanığın karın ve bacaklarından, mağdurun da gözlerinden ve bacaklarından yaralandıkları, yapılan tedavi sonunda düzenlenen doktor raporuyla, mağdurun hayati tehlike geçirmediğinin, ancak yaralanmasının duyu ve organlarından birinin sürekli zayıflamasına yol açtığının tespit edildiği, böylece sanığın, emir ve talimatlara riayet etmeyerek arazide bulduğu cisimle oynamak ve patlatmak suretiyle taksirle yaralama suçunu işlediği iddiasıyla, ASCK’nın 146’ncı maddesi delaletiyle TCK’nın 89/1 ve 89/2-a maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, sanığın 21.05.2006 tarihinde terhis edildiği anlaşılmaktadır.

Sanığa tebliğ edilen Atış Alanları Kullanma, Emniyet ve Bakım Talimatında; atış alanlarının bakımı, temizlenmesi ve hedeflerin toplanması safhasında patlamamış mühimmat veya tanımadığı herhangi bir cisim gördüğü zaman kesinlikle dokunmayacağı, yerinden kımıldatılmayacağı, başkalarının dokunmasına izin vermeyeceğine ve süratle Takım veya Bölük Komutanına haber vereceğine ilişkin emirler yer almaktadır.

ASCK’nın, “Başkasının yaralanmasına ve ölmesine sebep olanlar” başlığını taşıyan 146’ncı maddesi; “Silahları ve cephanesi hakkında dikkatsizlik ve nizamlara ve emirlere talimatlara riayetsizlik dolayısıyla başkasının yaralanmasına veya ölmesine sebep olanlar hakkında Türk Ceza Kanununun 455 ve 459 uncu maddelerine göre ceza verilir. ” hükmünü içermekte olup, maddedeki suç, yapılan bu atıf nedeniyle askeri suç niteliği kazanmıştır.

Maddenin açık düzenlenmesi karşısında, asker kişilerin askeri silah, mühimmat, teçhizat ve cephane hakkındaki taksirli eylemleri sonucu ölüme veya yaralanmaya sebebiyet vermeleri halinde, ASCK’nın 146’ncı maddesinin atfı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 85 veya 89’ncu maddeleri uygulanacaktır.

ASCK’nın 146’ncı maddesinin bir asker kişi hakkında uygulanabilmesi için, suçta kullanılan askeri silah veya cephanenin faile teslim edilmiş olması veya failin sorumluluğu altında bulunması şart değildir. Asker kişinin görev, hizmet, statü veya konum itibariyle askeriyeye ait silah veya cephane ile yakın temas halinde olması yeterlidir. Asker kişiler, silah veya cephane kendisine fiilen teslim edilsin veya edilmesin, her durum ve koşulda birlik içindeki tüm askeri silah ve cephane ile ilgili emir ve talimatlara uymak ve taksirli hareketlerden kaçınmak zorundadırlar (Benzer olaylarla ilgili Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 30.09.2010 tarihli ve 2010/91-90 E.K.; 29.06.2000 tarihli ve 2000/130-131 E.K.; 3’üncü Dairesinin 10.11.2009 tarihli ve 2009/28452844 E.K.; 17.09.2009 tarihli ve 2009/2566-2309 E.K.; Dairemizin26.09.2007tarihli ve 2007/1844-1930 E.K.; 2’nci Dairesinin 25.02.2004 tarihli ve 2004/241-237 E.K. ve 4’üncü Dairesinin 07.07.2003 tarihli ve 2003/704-703 E. K. sayılı kararları da bu yöndedir).

Somut olayda; yapılan kriminal incelemede, patlamaya neden olan mühimmatın; omuzdan lançeri ile tek atımlık olarak sevk edilen, hafif zırhlı hedeflere karşı kullanılmak üzere üretilmiş, menşei tespitedilemeyen 66 mm.likLaw silahına ait antitank roket mühimmatı olduğunun (Dz.88), yapılan araştırmada da, olayın meydana geldiği Manga Muharebe Atış Alanında, 12.04.2010, 26.07.2010, 14.09.2010 ve 20-21.09.2010 tarihlerinde yapılan atışlarda Law roketi kullanıldığının tespit edildiği (Dz.168, 266), dolayısıyla patlayan 66 mm.likLaw silahına ait antitank roket mühimmatının “askeri mühimmat” niteliğinde olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Söz konusu mühimmat kendisine zimmetlenmemiş veya sorumluluğuna bırakılmamış olmakla birlikte, sanık, askerlik hizmeti altında bulunmasının sağladığı kolaylıkla mühimmata ulaşabilmiş ve kendisine tebliğ edilen emirlere aykırı olarak kurcalamak suretiyle patlamasına sebebiyet vermiştir.

Askeri Mahkemece; “...sanığın bir malzeme bulduğu, Sanığın bulduğu malzemenin mühimmat olduğunu bilmesi halinde patlatma riski taşıyan bir şeyi yere fırlatması hayatın olağan akışına da uygun bir tarzı değildir. Atış alanlarında yapılan atışlar sonrasında patlamayan mühimmatın yelerinin tespit edilerek sürveyan marifetiyle imha edildiği, sanığın da bu durumu uygulama sebebiyle bildiği göz önünde bulundurulduğunda, sanığın bulduğu cismin law roketi mühimmatı olduğunu bilmesinin de beklenemeyeceği kanaatine ” varılmış denilerek ; sanığın, bulduğu ve yere attığı cismin, bir silahın cephanesi olduğunu bilmemesi nedeniyle, bir anlamda bu hatasından yararlanması gerektiği ileri sürülmüş ise de ;

TCK’nın 30/1’inci maddesinin; “Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır. ” hükmünü içermekte olup, üzerine atılı suçun kasıtlı bir suç olması halinde failin, suçun maddi unsurunu bilmeyerek hareket etmesi halinde, kasten hareket etmiş olmayacağı açık olmakla birlikte bu şekildeki hareketin fail yönünden taksirli sorumluluk doğurabileceği de açıktır.

Somut olayımızda, sanığın bulduğu cismin bir silah veya silahın mühimmatı olduğunu bilmeyerek hareket ettiği kabul edilse bile; sanığın üzerine atılı olan suçun kasıtlı bir suç olmayıp, taksirli suç olması nedeniyle, bu hatasından faydalanması mümkün değildir. Sanık, olayın meydana geldiği yerin atış alanı olduğunu, burada çeşitli silahlarla atış yapıldığını, bu atışlar sırasında patlamayan cephanenin atış alanında kalabileceğini, patlamamış bu cephanenin kurcalanması, oynanması, sert bir yere vurulması, atılması halinde patlayabileceğini bilebilecek durumda olduğu, ayrıca bulunan cismin bir silaha ait cephane olabileceği hususunun bilinmemesinin mümkün olmadığı, bulunan cismin herhangi bir cisim olmadığının, örneğin bir taş, tahta olmadığının çok açık olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu durumun sanık yönünden taksirli sorumluluk doğurabileceğinin düşünülmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, sanığın eyleminin, ASCK’nın 146’ncı maddesi kapsamında irdelenmesi gerektiği, suçta kullanılan askeri mühimmatın sanığa teslim edilmemiş olmasının veya askeri mühimmat olduğunun bilinmeyerek hareket edilmiş olmasının, oluşacak suçun niteliğine ve bu suçla ilgili yargılamayı yapacak Askeri Mahkemenin görevine bir etkisinin bulunmadığı ve sanığın 16.05.2011 tarihinde terhis edilmiş olmasının Askeri Mahkemeyi görevsiz hale getirmediği sonucuna varıldığından, görevsizlik kararının bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy