Askeri Yargıtay 1. Daire 2011/477 Esas 2011/475 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2011/ 477
Karar No: 2011 / 475
Karar Tarihi: 25.05.2011

(1632 S. K. m. 91) (5237 S. K. m. 25, 29, 62)

Askeri Mahkemece; sanığın, 17.10.2008 tarihinde tahribatı mucip üste fiilen taarruz suçunu işlediği sabit görülerek, ASCK'nın 91/3, TCK'nın 29 ve 62’nci maddeleri gereğince, neticeten 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına; cezanın; seçenek yaptırımlara çevrilmesine, ertelenmesine yada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına; tutuklulukta geçen günlerinin TCK’nın 63’üncü maddesi gereğince cezasından mahsubuna karar verilmiş;

Bu hüküm, sanık tarafından, kendisini savunmak için katılana vurduğu, meşru müdafaada bulunduğundan, kendisine ceza verilmemesi gerektiği; ceza yasalarındaki, lehe hükümlerinde uygulanmadığı belirtilerek; sanık müdafii tarafından, sanığın, atılı eylemi katılanın kendisine saldırması sonucunda, tek bir yumruk darbesiyle gerçekleştirdiği, TCK’nın 25’inci maddesinde belirtilen zorunluluk halinin bulunduğu ileri sürülerek temyiz edilmiştir.

Yapılan incelemede;

17.10.2008 tarihinde, saat 07.30 sularında, çevre temizliği yapılırken, P.Er H.D’nin, P.Onb. İ.A.’ya, gazinoda yapılacak temizlik için görevlendirilenlerin yetersiz olduğunu söyleyerek, ilave personel görevlendirilmesini istemesi üzerine; Onb. İ.A.’nın, ona, “gazinoda M’nin toprağı var, başka adam veremem” dediği ve yakınında bulunan sanık Er M.T’ye bakarak gülümsediği; aynı şekilde gülümseyen M.’nin, şaka ile karışık bir şekilde, yumrukla, Onb. İ.A.’nın göğüs bölgesine vurduğu; aldığı darbe sonucu canı yanan Onb. İ.A.’nın, ani bir hareketle sanığın çenesine yumruk attığı; sanığın buna, Onb. İ.A.’nın karın bölgesine sert bir şekilde yumrukla vurarak karşılık verdiği; durumu nöbetçi subayına bildirmek üzere olay yerinden ayrılan Onb. İ.A.’nın rahatsızlanması üzerine, önce birlik revirine, bilahare GATA’ya sevk edildiği; burada yapılan tüm müdahalelere rağmen, dalak bölgesindeki kanamanın durdurulamaması ve hayati tehlikesinin mevcut olması nedeniyle, yapılan operasyonla mağdurun dalağının alındığı; dosya dizi 89’daki adli rapora göre, oluşan yaralanmanın; basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmayıp, yaşamı tehlikeye sokan bir durum olduğu ve organ kaybı meydana geldiği; bilirkişi Tbp. Bnb. N.E.’nin yeminli mütalaasına göre; mağdurun birlik revirinden acilen hastaneye getirildiği, yapılan tetkiklerde dalak yaralanması ve batın içerisinde serbest mai görüntülendiği, bunun üzerine laparaskopi ile ameliyat planlandığı, hayati tehlikesi mevcut olduğundan, kanamanın durdurulamaması durumunda hayatını kaybedebileceğinden, laporaskopi ameliyatında kanamanın durdurulmaya çalışıldığı, bunda başarılı olunamayınca, açık ameliyata geçildiği, yeterli donanıma sahip hastanede, tüm müdahalelere rağmen, dalaktaki kanama durdurulamayınca, dalağın alınmasına karar verilip, dalağın çıkarıldığı; verilen hava değişimi sonunda yapılan muayenesinde, hakkında “askerliğe elverişli değildir” kararı verildiği; dalağın, organ ve uzuv olduğu; dalağın yaralanması durumunda, kişinin hayatının tehlikeye girdiği; dalağın bağışıklık sisteminde etkin rol oynadığı, yokluğunda enfeksiyona yatkınlığın arttığı; olaya konu eylemle, dalakta meydana gelen yaralanmanın birebir uygunluk gösterdiği; dalağın özelliği gereği, çarpma ve travmalarda, yırtılma ve kanamanın sıkça gözlendiği; bilirkişi adli tıp uzmanı Doç.Tbp.Yb. H.T.’nin yeminli mütalaasına göre; ASCK’nın 91/3’üncü maddesinde belirtilen amirin veya üstünün vücudunda tahribatı mucip olmak terimi kapsamında adli tıp uygulamasında hangi hallerde yaralanmanın vücudunda tahribat olduğunu belirten bir düzenleme bulunmadığı; organdaki veya ekstremitedeki anatomik kayıp ve/veya fonksiyonel bozukluğu, o organ veya ekstremitenin kendi anatomik yapısı ve/veya fonksiyonuna göre % 50’nin üstünde ise, işlevin yitirilmesi olarak değerlendirilmekte olduğu; mağdurun dalağının tümüyle çıkarılmasıyla, 17.10.2008 tarihinde meydana geldiği belirtilen yaralanma arasında, tıbben illiyet olduğu; dalağın tümüyle çıkartılmasının 765 sayılı TCK kapsamında uzuv tatili, 5237 sayılı TCK kapsamında organın işlevinin yitimi niteliğinde olduğu ( Askeri Yargıtay 4’üncü Dairesi’nin 13.07.2004 tarihli ve 2004/966-963 E.K. sayılı ilamında da, dövülmesi nedeniyle, mağdurun ameliyat edilerek dalağının alınmasının, tahribat oluşturduğu kabul edilmiştir.) dosya içeriğindeki kanıtlardan anlaşılmakta olup; Askeri Mahkemece, sanığın, atılı suçu işlediği kabul edilerek, yasal, haklı ve inandırıcı gerekçelerle, belirtilen şekilde cezalandırılmasında; yasal imkansızlık nedeniyle, tayin olunan hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmemesinde ve ertelenmemesinde, keza hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hükümlerin uygulanmamasında, herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden; sanığın ve müdafiinin temyiz nedenlerine itibar edilmemiş, mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy