Askeri Yargıtay 1. Daire 2011/1051 Esas 2011/1034 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2011/ 1051
Karar No: 2011 / 1034
Karar Tarihi: 14.12.2011

(1632 S. K. m. 87) (5237 S. K. m. 43, 62) (Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği m. 30) (AYDK 19.01.2006 T. 2006/14 E. 2006/11 K.)

Zincirleme emre itaatsizlikte ısrar suçundan sanık Hv. Mu. Bnb. Serkan YIRLAN hakkında, 2'nci Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen 29.06.2011 tarihli ve 2011/139-124 E.K. sayılı mahkumiyet hükmünün, sanık müdafileri ve Askeri Savcı tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine. Askeri Yargıtay Başsavcılığının 04.11.2011 tarihli ve 2011/3521 sayılı tebliğnamesi ekinde Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi. Gereği düşünüldü:

Askeri Mahkemece; sanığın, 16.01.2009-Şubat 2010 tarihleri arasında zincirleme emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği sabit görülerek, eylemine uyan ASCK'nın 87/1'inci maddesinin (birinci cümlesi), TCK'nın 43/1 ve 62'nci maddeleri uyarınca bir ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, yasal imkansızlık nedeniyle hükmolunan cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesine, ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına, karar verilmiştir.

Bu hüküm sanık müdafileri tarafından, usule ve sübuta ilişkin nedenler, Askeri Savcı tarafından, sanığın eyleminin zincirleme askeri eşyayı özel menfaatinde kullanmak suçunu oluşturduğu ileri sürülerek ayrı ayrı temyiz edilmiş sanığın eyleminin zincirleme askeri eşyayı özel menfaatinde kullanmak suçunu oluşturacağından bahisle hükmün suç vasfı yönünden bozulmasına dair usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilen, tebliğnameye sanık müdafileri ve sanık tarafından yazılı cevaplar verilmiştir.

Yapılan incelemede:

Sanığın, suç tarihlerinde Malatya 7'nci Ana Jet Üs Komutanlığına bağlı 219 numaralı Hava Radar Kıta Komutanı olarak görev yaptığı, 219 numaralı Hava Radar Kıta Komutanlığının Malatya'ya 160 km. mesafede Malatya-Sivas illeri arasında, 2694 metre rakımlı Yamadağ'da konuşlu olduğu, konuşlu olduğu yerdeki kış koşulları nedeniyle önce 633532 plakalı Ski Dozer marka, daha sonra 633530 plakalı Prinoth BR-350 marka, son olarak da 633536 plakalı Bombardier BR-275 marka olmak üzere toplam üç adet kar üstü personel taşıyıcı aracın Birliğe tertip edildiği, 633532 plakalı Ski Dozer marka kar üstü personel taşıyıcı aracın 16.01.2009 tarihinde 633530 plakalı Prinoth BR-350 ve 633536 plakalı Bombardier BR-275 markalı kar üstü personel taşıyıcı araçlarının ise 14.12.2009 tarihinden itibaren kullanılmaya başlandığı, Birliğe ilk kar üstü personel taşıyıcı aracın teslim edilmesinden önce, Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT ile Hv.P.Uzm.Çvş. Ali YAŞA'nın bakım-onarım kullanıcı-işletme eğitimine katıldıkları, Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT'ın ilk kar üstü personel taşıyıcı araç Birliğe teslim edilmesi üzerine sanığa eğitim vermiş olduğu, daha sonra diğer kar üstü personel taşıyıcı araçlarının teslim edilmesi üzerine, eğitici Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT tarafından sanığa da eğitim verildiği yapılan yazışmalar sonucunda 7'nci Ana Jet-Üs K.lığı Ulş. Oto Tb. K.lığınca Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT ve eğitim alan on personelin Askeri Araç Sürücü Belgesine ve Askeri Araç Sürme Yetki Belgesine kar üstü personel taşıyıcı araç sürme yetkisinin işlendiği, sanığın kendisine ait olan Askeri Araç Sürücü Belgesine ve Askeri Araç Sürme Yetki Belgesine kar üstü personel taşıyıcı araç sürme yetkisinin işlenmesini sağlamasını Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT'tan istediği, eğitici Hv.Ulş.Bçvş, Serkan POLAT tarafından bu isteğin 7'nci Ana Jet Üs K.lığı Ulş.Oto.Tb.K.lığına sözlü olarak iletildiği, yeterli sayıda personele yetki verildiğinin ve sanık için gerekli olmadığı belirtilmesi üzerine Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT'ın durumu sanığa ilettiği, bu nedenle sanık için yazılı müracaatta bulunulmadığı, B sınıfı sürücü belgesine sahip olan sanığın, minibüs, jeep, kamyonet kullanma yetkisine haiz Askeri Araç Sürücü Belgesi ve Askeri Araç Sürme Yetki Belgesinin de bulunduğu,

Yamadağ'da konuşlu olan 219 numaralı Hava Radar Kıta Komutanlığı personelinin vardiyalı şekilde görev yaptığı, nöbet değişimleri için personelin belli bir yere kadar tekerlekli araçlar ile götürüldüğü, ancak kış şartları belli bir mesafeden sonra personelin kar üstü personel taşıyıcı araçlar ile radara çıktığı ve indiği, sanığın Komutanı olması nedeniyle zaman zaman söz konusu nöbet değişimlerine nezaret ettiği, zaman zaman radara kaldığı, 27.1.2010 tarihinde nöbet değişimi için iki adet kar üstü aracı ile radara çıkıldığı, Malatya'dan gelen sanığın söz konusu nöbet değişimine de nezaret ettiği, aynı gün akşamüstü nöbeti biten personelin aşağıya indirilmesi için Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT’ın 633536 plakalı Bombardier BR-275 kar üstü personel taşıyıcıyı kullanmak üzere hazırlandığı sırada, sanığın havanın kararacağından ve Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT'ın yavaş hareket ettiğinden bahisle aracın şoför mahalline geçtiği, Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT'ı yanına aldığı ve aracı kullanmaya başladığı, saat 15:30 sularında Yamadağ Radar ve Karslı Köyü Radar irtibat yolunun 5’inci kilometresine gelindiğinde, Malatya İl Özel İdaresine ait kar püskürtme aracının kar temizleme çalışması sırasında açtığı, yaklaşık 1,5 metre derinliğinde, 2 metre genişliğinde kanal ile karşılaştıkları, yolun sağ tarafının kayalar, sol tarafının taşlarla dolu olması nedeniyle Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT ile birlikte inceleme yaparak kayalar üzerinden geçmeyi kararlaştırdıkları, sanığın, aracın ön bıçakları ile kardan rampa yapıp aracı kanala indirdiği sırada araç paletlerini tutan bantların yırtılarak ayrıldığı, aracın hareket ettirilemediği, araç içerisinde bulunan personelden yaralanan olmadığı, personelin bir kısmının yaya bir kısmının da İl Özel İdaresine ait kar püskürtme aracı ile aşağıya indiği, 633536 plakalı Bombardier BR-275 kar üstü personel taşıyıcının coğrafi ve meteorolojik şartlar nedeniyle kademeli olarak 09.02.2010 tarihinde Karslı Köyüne indirilebildiği, Kayseri 2'nci Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığınca görevlendirilen ekip tarafından yapılan incelemede, araca ait paletlerin kopmadığının, paletleri tutan bantların yırtılarak ayrıldığının, sadece yırtılan bandın değişmesiyle aracın faal hale getirilebileceğinin rapor edildiği, aracın onarılması için gerekli olan malzemelerin bedelinin 3.304 TL olduğu, bu malzemenin sanık tarafından satın alındığı, sanığın satın aldığı malzeme kullanılarak birlik imkanları ile arızanın giderildiği ve aracın faal hale getirildiği, arızanın onarılması ile 294 TL'Iik işçilik ücreti sarf edildiği, ancak onarım sonucu düzenlenen Hasar Tespit Raporunda amortisman bedeli de düşüldüğü için ödetmeye esas tutarın 1.921,34 TL olduğu, sanığın bu miktardan da fazla olacak şekilde 3.304 TL malzeme bedelini ödemek suretiyle oluşan zararı, fazlasıyla karşılamış olduğu, aracın daha önceki kullanım yerleri ile lastik olan bantların muhafaza şartlarının bilinememesi nedeniyle bu duruma malzeme, yorgunluğunun (elastikiyetin kaybolması) mu yoksa başka bir nedenin mi yol açtığının tespit edilemediği,

Yaşanan bu olayın isimsiz bir e-posta ile Diyarbakır 2'nci Hava Kuvvet Komutanlığa bildirilmesi üzerine yürütülen soruşturma sırasında, sanığın görev yaptığı süre içerisinde her üç kar üstü personel taşıyıcı aracı değişik zamanlarda sadece nöbet değişimleri sırasında ya da Birliğin önündeki karların temizlenmesi sırasında bizzat kullandığı maddi vakıa olarak anlaşılmıştır.

Yukarıda açıklandığı şekilde gerçekleşen maddi olayda Askeri Mahkemece; sanığın ...Kaçamaklı ikrarıyla bildiğini ifa ettiği ve bu suretle kendisi açısından malum ve muayyen hale getirildiği kabul edilen ve askeri hizmete ilişkin olduğu izahtan vareste olan...Askeri Araçları Kullanma Esasları ve Kara Yolu Ulaştırma Yönergesindeki (HKY 201-1 (B)), Askeri araç sürücü belgesine sahip personel, sadece belgesinin üzerinde yazılı olan askeri araçları kullanabilir şeklindeki emre itaatsizlik kastıyla hareket ettiği anlaşıldığından, emre itaatsizlikte ısrar suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu... kabul edilerek, zincirleme emre itaatsizlikte ısrar suçundan yazılı olduğu gibi mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de;

Emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşabilmesi için, ilk olarak hizmete ilişkin bir emrin varlığı gerekmektedir. Ayrıca, suça konu emrin askeri hizmete ilişkin olmasının yanı sıra, TSK İç Hizmet Kanunu'nun ve TSK İç Hizmet Yönetmeliği'nin 30'uncu maddeleri çerçevesinde açık, kısa, kesin ve anlaşılır nitelikte olması da gerekmektedir.

O halde somut olayda, yüklenen, suçun maddi ve manevi unsurları yönünden oluşup oluşmadığının belirlenebilmesi için, öncelikle hizmete ilişkin bir emrin varlığının ve sanık bakımından açık, kesin, makul ve uygulanabilir nitelikte olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.

HKY 201-1 (B) Askeri Araçları Kullanma Esasları ve Kara Yolu Ulaştırma Yönergesine göre, subay astsubay, sivil memur, uzman erbaş ve işçilerin askeri araçları kullanabilmeleri için;

1) Trafik sürücü belgesi,

2) HKF 486 Askeri Araç Sürücü Belgesi,

3) HKF 2515 Askeri Araç Sürme Yetki Belgesine sahip olmaları ve üzerlerinde bulundurmaları zorunlu, olup, askeri araç kullanma yetki belgesine sahip olan personel, sadece askeri araç sürücü belgesinde yazılı olan askeri araçları kullanabilmektedir (Dz. 288. 291).

Askeri Yargıtay'ın yerleşik kararlarında, kanunların ve tanzimi tasarrufların düzenlediği saha ve konuları hakkında yerilen genel mahiyetteki emirlerin, zaten var olan kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge gibi tanzim tasarrufların hükümlerinin hatırlatılması niteliğinde olduğu ve bu tür emirlere aykırı hareketin emre itaatsizlikte ısrar suçuna vücut vermeyeceği kabul edilmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 14.11.1991 tarihli 1991/143-142 Esas ve Karar sayılı karanda bu yöndedir).

Bu açıdan bakıldığında, sanığa tebliğ edilmiş somut bir vazife ve emrin söz konusu olmadığı, bahsedilen ve suça esas alınan Yönerge hükümlerinin, idarenin düzenleyici işlemi niteliğinde olduğu, olaya ilişkin olarak bağlı bulunduğu komutanlıkça tebliğ edilerek somut hale getirilmiş bir emir bulunmadığı, dolayısıyla hizmete ilişkin bir emrin varlığından bahsedilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Ayrıca, kar üstü personel taşıyıcı araçlarla ilgili ilk olarak kursa gönderilen ve sertifika almasını müteakip diğer personele de eğitim veren Hv.Ulş.Bçvş, Serkan POLAT'ın, araçlar birliğe geldiğinde sanığa kullanmayla ilgili her türlü detayı kapsayan eğitim verdiğine ilişkin beyanı ve diğer tanıkların, sanığın söz konusu araçları nöbet değişimlerinde ya da Radar Kıta Komutanlığının karlarının temizlenmesinde kullandığına yönelik ifadeleri dikkate alındığında, sanığın emre itaatsizlikte ısrar kastıyla hareket etmediği ve atılı suçun unsurları yönünden oluşmadığı kanaatine varılmıştır.

Sanık hakkında zincirleme askeri eşyayı özel menfaatinde kullanmak suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı ve hükmün, Askeri Savcı tarafından, sanığın eyleminin iddianamede belirtilen suçu oluşturduğu ileri sürülerek temyiz edildiği anlaşılmakla, sanığın eyleminin zincirleme askeri eşyayı özel menfaatinde kullanmak suçunu oluşturup oluşturmadığının da ortaya konulması gerekmiştir.

Askeri Ceza Kanunu'nun mallara karşı yapılan diğer suçlar başlıklı sekizinci faslında yer alan 130/1 'inci maddesi, Askeri eşyayı kasten ... tamamen veya kısmen tahrip eden, ... veya özel menfaati için kullanan asker kişiler ... cezalandırılır. hükmünü içermektedir.

Askeri eşyayı özel menfaatinde kullanmak suçu, askeri eşyanın, statüsü ne olursa olsun tüm askeri şahıslar tarafından askeri hizmet dışında kullanımını engellemeye yönelik olarak ihdas edilmiş olup, bu suçun oluşabilmesi için, askeri hizmet için tahsis edilmiş eşyanın tahsis gayesi dışında, özel menfaat sağlamak amacıyla kullanılması şarttır. Suçun maddi unsuru, eşyanın özel işlerde kullanılarak menfaat teminidir. Kullanma sonucu sağlanan çıkarın mutlaka maddi ve ekonomik bir değer taşıması gerekmez. Maddi olmayan bir takım manevi değerlerin de menfaat sağlama olarak kabulü mümkündür. Nitekim Askeri Yargıtay, atıcılık zevkini tatmin için silahla ateş etmekte, şoförlük bilgi ve tecrübesini artırmak ve araç kullanmak arzu ve hevesini karşılamak için askeri aracın direksiyonuna geçmekte şahsi menfaat sağlandığını kabul etmiştir. Suçun manevi unsuru, şahsi menfaat sağlamak amacına yönelik kasttır.

Kastın tespitinde sanığın beyanı, dış aleme yansıyan hareketleri ve varsa maddi olgulara davranılması gerekmektedir. (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 09.06.2011 tarihli 2011/65-58, 19.01.2006 2006/14-11 E. K. sayılı kararları)

Sanığın suç tarihlerinde söz konulu üç adet kar üstü personel taşıyıcı askeri aracı tahsis edilmiş olan ama; dahilinde. Birliğin etrafındaki karların temizlenmesinde, vardiya halinde çalışan personelin nöbet değişimi sırasında, Yamadağ Radar ve Karslı Köyü Radar irtibat yol güzergahı üzerinde, güzergahın dışına çıkmaksızın müteaddit defa kullanmış olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.

Dolayısıyla suçun oluşumu açısından ortaya konulması gereken; sanığın bu durumdan elde ettiği kişisel tatminin (araç kullanma zevkinin) ve buna yönelik özel kastının ne olduğudur.

Dava dosyası içeriğinden, sanığın, 219 numaralı Hava Radar Kıta Komutanı olduğu, söz konusu radarın tesis edilmesi sürecine başlangıcından itibaren nezaret ettiği, 219 numaralı Hava Radar Kıta Komutanlığının Malatya'ya 160 km. mesafede, Malatya-Sivas illeri arasında, 2694 metre rakımlı Yamadağ'da konuşlu olduğu, özellikle kış şartlarında burada görev yapmanın birçok zorluklar içerdiği, sanığın Komutanlık sorumluluğunu öne çıkararak, Malatya'da makam odasında oturmak yerine, her türlü tesis aşamasına nezaret ederek Komutanı olduğu radar tesisinde görev yapan personele gerek nöbet değişimlerinde gerekse bizzat radarda kalarak nezaret ettiği, onlara moral vermeye çalıştığı, liderlik etmeye gayret ettiği, yine Komutanlık ve Liderlik sorumluluğu açısından, Komutanlığına tahsis edilmiş olan kar üstü personel taşıyıcıların nasıl kullanılacağı konusunda eğitici personelden eğitim aldığı, her Komutanın Birliğindeki silah ye araçların özelliklerini bilmesinin ve gerektiğinde kullanmasının kendisinden beklenen bir davranış olduğu, B sınıfı sürücü belgesi haricinde Askeri Araç Sürücü Belgesine ve Askeri Araç Sürme Yetki Belgesine sahip olan sanığın, kar üstü personel taşıyıcıları kullanma yetkisinin işlenmesi için eğitici personel vasıtasıyla müracaat da ettiği anlaşılmaktadır.

Günümüz koşullarında araç kullanmanın zevk almaktan öte sorumluluk gerektiren yorucu bir faaliyet, güvenli yolculuk yapmanın ise herkesçe istenen bir unsur olduğu, dinlenen tanıkların beyanlarından, kış şartlarında içerisinde birçok personelin olduğu kar üstü personel taşıyıcı aracın kullanılmasının çok riskli bir faaliyet olduğu aynı zamanda kar üstü personel taşıyıcı araçların kullanıcısı olan tanıkların, araçları kullanmaktan özel bir zevk aldıklarına ya da araçları kullanmanın zevkli olduğuna dair beyanları bulunmadığı gibi aksine zevk alınmayan bir faaliyet olduğunu vurguladıkları, sanığın zaman zaman yeni eğitim almış olan diğer kullanıcılara güven duyamaması, zaman zaman onlara güven vermek, öncülük etmek, liderlik etmek, zaman zaman moral vermek için araçları sadece kar temizlemede ve nöbet değişimlerinde kullanmak istemesini, araç kullanma zevkini tatmin olarak değerlendirmek imkansızdır.

Sanığın savunmalarından ve savunmaları kısmen doğrular subay, astsubay ve uzman erbaş tanıkların anlatımlarından, amacının mutat görevlerin tamamlanması, atak Komutanlık ve liderlik vasıfları göstermek olduğu anlaşılmaktadır.

Her ne kadar tanık Svl.Me.Resul AKŞAHİN Dz.66'da Askeri Savcılıkta tespit edilen ifadesinde; sanığın aracı kullanmasına fırsat vermediğini, aracı kullanmak için istekli ve hevesli olduğunu söylemiş ise de: Dz.l99'da. Dz.47-48,66'daki ifadeleri okunup sorulduğunda; aracı kullanmak için istekli ve hevesli olduğunu görüyorum derken, sanığın birkaç kez sen yoruldun deyip aracı kendisi kullandığını söylemek istediğini beyan etmiştir. Böylece tanığın sanığın birkaç kez yorgunsun diyerek aracı kullanmasını, sanığın aracı kullanmaya istekli ve hevesli olduğu yönünde yorumladığı görülmektedir. Dosya içeriğinden sanık hakkında şikayet dilekçesi de vermiş olan bu tanığın yorum yoluyla vardığı sonucu her türlü şüpheden uzak objektif bir olgu olarak kabul etmek de mümkün görülmemiştir.

Bu durumda, sanığa tebliğ edilmiş somut bir vazife ve emir söz konusu olmadığından, bahsedilen ve suça esas alınan Yönerge hükümlerinin, idarenin düzenleyici işlemi niteliğinde olduğundan, olaya ilişkin olarak bağlı bulunduğu komutanlıkça tebliğ edilerek somut hale getirilmiş bir emir bulunmadığından, dolayısıyla hizmete ilişkin bir emrin varlığından bahsedilmeyeceğinden, sanığın suç kastıyla hareket ettiği de söylenemeyeceğinden, unsurları yönünden oluşmayan zincirleme emre itaatsizlikte ısrar suçundan sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, mahkumiyetine hükmedilmesi, hukuka aykırı bulunduğundan, mahkumiyet hükmünün esastan bozulmasına karar verilmiştir.

Başkan Dr. Hakim Albay Mehmet Ali UZUN ve Üye Hakim Yarbay Şeref AYYILD1Z, mahkumiyet hükmünün sanığın eyleminin askeri eşyayı özel menfaatinde kullanmak suçuna vücut vereceğinden bahisle bozulması gerektiği görüşüyle, çoğunluğun kararına ayrışık gerekçe ile katılmışlardır.

SONUÇ VE KARAR: Açıklanan nedenlerle;

Sanık müdafileri ve Askeri Savcının, temyizlerine atfen ve resen, sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün. 353 sayılı Kanunun 221/1'inci maddesi gereğince sübut (esas) yönünden BOZULMASINA;

Tebliğnameye sebepte farklı sonuçta uygun olarak, 14.12.2011 tarihinde, oybirliği ile karar verildi.

AYRIŞIK GEREKÇE

Hava Radar Kıta Komutanı olan ve makamı 7'nci Ana Jet Üs Komutanlığında bulunan sanık Hv. Mu. Bnb. (suç tarihinde Yzb.) Serkan VİRLAN'm radara gitmesini gerektirecek bir durum söz konusu olmamasına rağmen, kendi isteğiyle gitmiş olduğu radardan 27.01.2010 tarihinde üs bölgesine intikal ederken kar üstü personel taşıyıcı aracı kullanmaya yetkili olan Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT'a aracı ben kullanayım diyerek birlik envanterinde bulunan Bombardier BR-275 marka kar üstü personel taşıyıcı aracı içinde personel bulunduğu halde kullandığı, saat 15.30 civarında aracı kanaldan geçirdiği sırada araç paletlerini tutan bantların yırtılarak ayrıldığı ve aracın hareket ettirilemediği bu suretle hakkında zincirleme askeri aracı özel menfaati için kullanmak suçundan kamu davasının açıldığı yapılan yargılama sonunda mahkemece zincirleme emre itaatsizlikte ısrar suçundan mahkumiyet hükmünün kurulduğu ve hükmün, Askeri Savcı tarafından, sanığın eylemlerinin zincirleme askeri aracı özel menfaati için kullanmak suçunu oluşturduğu ileri sürülerek temyiz edildiği anlaşılmaktadır.

Sanığın belirtilen aracı kullanmasına yetki veya müsaade veren resmi bir sürücü kartı veya herhangi bir belgesinin bulunmadığı, buna rağmen sanığın 16.01.2009 - Şubat 2010 tarihleri arasında birlik envanterinde bulunan kar üstü paletli personel taşıyıcı araçları sekiz veya on defa kullandığı ikrar ve tanık beyanları ile sabittir.

HKY 201-1 (B) Askeri Araçları Kullanma Esasları ve Kara Yolu Ulaştırma Yönergesine göre subay, astsubay, sivil memur, uzman erbaş ve işçilerin askeri araçları kullanabilmeleri için:

1) Trafik sürücü belgesi,

2) HKF 486 Askeri Araç Sürücü Belgesi,

3) HKF 2515 Askeri Araç Sürme Yetki Belgesine sahip olmaları, bu belgede kullanılacak aracın kayıt olması ve bu belgeyi kullanım sırasında üzerlerinde bulundurmaları zorunlu bulunmaktadır (Dz.288.291)

Sanığın olay günü kullandığı Bombardier BR-275 marka kar üstü personel taşıyıcı aracı kullanmasına yönelik Araç Sürme Yetki Belgesinin bulunmadığı, sanığa kullanımı konusunda müsaade edilen araçlar içinde Bombardier BR-275 marka kar üstü personel taşıyıcının bulunmadığı, şanın belirtilen aracı kendi istek ve arzusu ile yetki dışı kullandığı ve belirtilen hasarın ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
ASCK'nın 130'uncu maddesinde düzenlenmiş olan askeri eşyayı özel menfaatinde kullanmak suçunun oluşması için, askeri hizmet için tahsis edilmiş eşyanın tahsis gayesi dışında özek bir çıkar sağlamak amacıyla kullanılması gerekir. Suçun maddi unsuru; eşyanın özel işlerde kullanılarak menfaat teminidir; Kullanma sonucu sağlanan çıkarın mutlaka maddi ve ekonomik bir değer taşıması gerekmez. Maddi olmayan, birtakım manevi değerlerin de menfaat sağlama olarak kabulü mümkündür. Nitekim Askeri Yargıtayın yerleşik kararlarında, atıcılık zevkini tatmin için silahla ateş etmek, şoförlük bilgi ve tecrübesini artırmak ve araç kullanmak arzu ve hevesini karşılamak için askeri aracın direksiyonuna geçmekte, şahsi menfaat sağlandığı kabul edilmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 12.5.2011 tarihli 2011/46-43 ve 19.1.2006 tarihli, 2006/14-11 Esas ve Karar sayılı kararları da bu yöndedir).

Suçun manevi unsuru, şahsi menfaat sağlamak özel kastıdır. Kastın tespitinde sanığın beyanı, dış aleme yansıyan hareketleri ve varsa maddi olgulara dayanılacaktır. Askeri eşyayı özel menfaatinde kullanmaya iten sebebin (saikin) ise, yüklenen suçun oluşumuna bir etkisi bulunmamaktadır.

Bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya bakıldığında; sanık, söz konusu araçları kullandığı durumların hepsinde ya hava kararması ya da benzer nedenlerle potansiyel risk durumlarının mevcut olduğunu, son olayda, akşam vakti olmasına rağmen Serkan Başçavuş'un biraz ağır hareket etmesi üzerine fazla karanlığa kalmamak için aracı kendisinin kullandığını, bu aracı hiçbir şekilde şahsi zevk veya hevesini tatmin etmek için kullanmadığını beyan etmekte ise de;

Tanık Svl.Me. Resul AKŞAHİN'in, sanığın bu araçları kullanmak için istekli ve hevesli olduğu yönündeki beyanları (Dz. 66, 198), sanığın, makamının 7'nci Ana Jet Üs Komutanlığında olmasına ve radarda bulunmasını gerektirecek bir durum bulunmamasına rağmen kendi isteğiyle nöbet değişimine katılması, dönüşte olumsuz hava ve yol şartlarına ve askeri araç kullanma yetki belgesi bulunmamasına rağmen, kar üstü aracı kullanması bunun içinde asıl yetkili ve görevli Hv.Ulş.Bçvş. Serkan POLAT'a Aracı ben kullanayım diyerek Bombardier BR-275 marka kar üstü personel taşıyıcı aracı kendisinin kullanması, diğer zamanlarda da, birlik içerisinde her hangi bir acil veya zaruret hali olmaksızın araçları kullanmaya yetkili en az bir personel bulunmasına rağmen, söz konusu araçları kendisinin kullanmış olduğu dikkate alındığında, sanığın araç kullanma zevkini tatmine yönelik bu davranışlarının ASCK'nın 130'uncu maddesinde düzenlenen askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak suçunu oluşturacaktır.

Açıklanan nedenlerle, sanığın eyleminin ASCK'nın 130'uncu maddesinde düzenlenen askeri eşyayı özel menfaati için kullanmak suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, suç vasfının hatalı değerlendirilmesi ile sanık hakkında emre itaatsizlikte ısrar suçundan kurulmuş olan mahkumiyet hükmünün suç vasfı yönünden bozulması görüşünde olduğumuzdan, çoğunluğun sanığın suç kastı ile hareket etmediği, suçun unsurları yönüyle oluşmadığı yönündeki bozma kararına muhalif kaldık. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy