Askeri Yargıtay 1. Daire 2009/1823 Esas 2009/1801 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2009/ 1823
Karar No: 2009 / 1801
Karar Tarihi: 24.09.2009

(5237 S. K. m. 29, 62, 63) (1632 S. K. m. 66, 73, 85, 91, 92 ) (5271 S. K. m. 231) (353 S. K. m. 207, 221)

İzin tecavüzü, firar, üste hakaret ve tehlikeli alet ile üste fiilen taarruz suçlarından sanık Terhisli Piyade Er Abdullah ATİLLA hakkında, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen 30.12.2008 tarihli ve 2008/193-1540 E.K. sayılı mahkumiyet hükümlerinin, sanık, müdafii ve Adli Müşavir tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay Başsavcılığının 14.07.2009 tarihli ve 2009/7228 sayılı tebliğnamesi ekinde Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Askeri Mahkemece; sanığın,

1) 19.05.2005-25.10.2005 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği sabit görülerek, eylemine uyan ASCK'nın 66/1-b ve TCK'nın 62'nci maddeleri gereğince neticeten on ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hükmolunan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın, yasal imkansızlık nedeniyle adli para cezasına çevrilmesine ve ertelenmesine yer olmadığına, keza CMK'nın 231'inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına takdiren yer olmadığına,

2) 13.06.2007-03.07.2007 tarihleri arasında kendiliğinden dönmekle sona eren firar suçunu işlediği sabit görülerek, eylemine uyan ASCK'nın 66/1 -a, 73 ve TCK'nın 62'nci maddeleri gereğince neticeten beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hükmolunan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın, yasal imkansızlık nedeniyle adli para cezasına çevrilmesine ve ertelenmesine yer olmadığına, keza CMK'nın 231'inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına takdiren yer olmadığına,

3) 09.05.2007 tarihinde üstü P.Kd.Çvş. İlker SIRMAN'a karşı üste hakaret suçunu işlediği sabit görülerek, eylemine uyan ASCK'nın 85/1, 92/1, TCK'nın 29 ve 62'nci maddeleri uyarınca, neticeten bir ay yirmi beş gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hükmolunan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın, yasal imkansızlık nedeniyle adli para cezasına çevrilmesine ve ertelenmesine yer olmadığına, keza CMK'nın 231'inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına takdiren yer olmadığına,

4) 09.05.2007 tarihinde üstü P.Kd.Çvş. İlker SIRMAN'a karşı tehlikeli alet ile üste fiilen taarruz suçunu işlediği sabit görülerek, eylemine uyan ASCK'nın 91/2, 92/1, TCK'nın 29 ve 62'nci maddeleri uyarınca, neticeten yedi ay on beş gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hükmolunan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın, yasal imkansızlık nedeniyle adli para cezasına çevrilmesine ve ertelenmesine yer olmadığına, keza CMK'nın 231'inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına takdiren yer olmadığına,

Sanığın 25.10.2005-01.11.2005 tarihleri arasında gözetim altında ve yolda, 01.11.2005-27.12.2005, 29.09.2007-07.12.2007, 19.01.2008-11.03.2008 tarihleri arasına tutuklulukta geçirdiği günlerinin TCK'nın 63'üncü maddesi gereğince hükümlülük süresinden indirilmesine,

Karar verilmiştir.

Mahkumiyet hükümleri;

1) Sanık tarafından; sübut bulan bir eylemi olmadığı halde yerel Askeri Mahkemece müştekilerin ifadelerine itibar edildiği, adli sicil kaydında mevcut suçların CMK'nın 231'inci maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmediği, ileri sürülerek,

2) Sanık müdafii tarafından, özetle; sanığın firar kastının bulunmadığı, olay tarihinde sanığın ayağı alçıda olduğundan ve değnek yardımıyla hareket ettiğinden, hızla mağdurun üzerine yürümesinin fiilen mümkün olmadığı, üst aramasında üzerinde herhangi bir kesici veya delici alet bulunamadığı ve Şüpheden sanık yararlanır genel ilkesi göz ardı edilerek mahkumiyet hükmü tesis edildiği, sanıkta mevcut ve sağlık kurulu raporuyla sabit psikiyatrik rahatsızlığın izinden zamanında dönmesine engel olduğu, bilinçli bir kastın bulunmadığı, ileri sürülerek,

3) Adli Müşavir tarafından ise özetle; sanığın, Seni öldürürüm oğlum benimle uğraşma demek suretiyle üste hakaret değil, üstü tehdit suçunu işlediği, suç vasfının yanlış belirlendiği, ileri sürülerek sanık aleyhine,

Süresinde ve ayrı ayrı temyiz edilmiştir.

Bu hükümlerden; izin tecavüzü suçuna ilişkin hükmün, 353 sayılı Kanunun 207/G maddesi gereğince usul (gerekçesizlik) yönünden, firar suçuna ilişkin hükmün, noksan soruşturma nedeniyle, üste hakaret ve tehlikeli bir alet ile üste fiilen taarruz suçlarına ilişkin hükümlerin ise, suç vasfının tayinindeki isabetsizlik nedeniyle, ayrı ayrı bozulmasına dair tebliğname sanığa ve müdafiine tebliğ edilmekle birlikte, yazılı cevap verilmemiştir.

Dosyanın incelenmesinden;

1) İzin tecavüzü suçuna ilişkin olarak yapılan inceleme:

Antalya 3'üncü P.Er Eğt. Tuğ. K.lığı emrinde acemi eğitimini tamamlamasını müteakip, 06.05.2005 tarihinde 7 gün dağıtım iznine gönderilen sanığın, izin süresi sona ermeden önce rahatsızlığı sebebiyle 12.05.2005 tarihinde müracaat ettiği Ergani Devlet Hastanesinde yapılan muayenesi neticesinde altı gün yatak istirahatının uygun görüldüğü, istirahat süresi bitiminde kendisine tanınması gereken bir günlük dönüş yol süresi sonunda, en geç 18.05.2005 günü saat 24:00'e kadar izinden dönerek tertip edildiği yeni birliğine katılması gerekirken katılmadığı, yasal bir özre dayanan mazereti olmaksızın yaklaşık beş ay geciktikten sonra 25.10.2005 tarihinde güvenlik güçlerince yakalandığı, maddi olay olarak sübut bulmaktadır.

Askeri Mahkemece; 30.12.2005 tarihli ve 2005/1837-1082 E.K. sayılı gerekçeli hüküm ile sanığın 14.05.2005-25.10.2005 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek kurulmuş olan ilk mahkumiyet hükmünün, Askeri Yargıtay 1'inci Dairesinin 20.12.2006 tarihli ve 2006/1639-1712 E.K. sayılı ilamıyla suç tarihinin belirlenmesine yönelik noksan soruşturma nedeniyle bozulduğu ve bozma ilamına uyularak belirtilen noksanlıkların tek tek araştırılarak giderildiği anlaşılmakta ise de;

Kısa kararda, Askeri Mahkemece yapılan araştırmalara ve dosya kapsamına uygun olacak şekilde, sanığın 19.05.2005-25.10.2005 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği belirtilmiş olmasına rağmen, gerekçeli hükümde, bozma ilamı sonrası yapılan araştırmalar sonucu elde edilen yeni deliller tartışılıp irdelenmeden, bozma öncesi verilen hükümde olduğu haliyle, sanığın 14.05.2005-25.10.2005 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği açıklanmak suretiyle çelişki yaratıldığı anlaşılmakla, hükmün, usul (Gerekçede çelişki) yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

2) Firar suçuna ilişkin olarak yapılan inceleme:

Çankırı 28'inci Mknz.P.Tug.K.Yrdc.Mot.P.Tb. Muh.Ds.Bl.K.lığı emrinde askerlik hizmetine devam ederken, 13.06.2007 tarihinde yetkili amirlerinden izin almaksızın Birliğinden uzaklaşan sanığın, 03.07.2007 tarihinde kendiliğinden gelerek kıtasına teslim olduğu, maddi olay olarak kabul edildikten sonra, sanığın 13.06.2007-03.07.2007 tarihleri arasında firar suçunu işlediği sabit görülerek başlangıçta belirtildiği şekilde mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de;

Dava dosyası kapsamında, sanığın firardan hangi tarihte döndüğünü gösteren bir tutanak veya belge bulunmamaktadır. Dönüş tarihine esas alınan yazı (Dz.74), sanığın askerlik safahatını gösteren, hangi somut bilgi veya belgeye dayanarak hazırlandığı belli olmayan, bilgilendirme amacıyla yazıldığı anlaşılan, içeriğinin doğru olup olmadığı şüpheli bir yazıdır. Nitekim sanık aşamalardaki sorgu ve savunmalarında net bir şekilde, 03.07.2007 tarihinde değil, 02.07.2007 saat 17.30'da Birliğine katıldığını beyan etmekledir. (Dz.78,102) Bu bakımdan suç bitim tarihi konusunda ortaya çıkan çelişkinin giderilmesi gerektiği anlaşılmakla; Birlik Komutanlığında mevcut kazan yoklama defteri, künye defteri, varsa dönüşü ile ilgili tutanak, hazırlanan mesaj vb. belgelerin araştırılarak dosyaya dahil edilmesi sonrası elde edilecek sonuca göre suç bitim tarihinin belirlenmesi amacıyla, hükmün noksan soruşturma nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

3) Üste hakaret ve tehlikeli bir alet ile üste fiilen taarruz suçlarına ilişkin olarak yapılan inceleme:

Çankırı 28'inci Mknz.P.Tug.K.Yrdc.Mot.P.Tb.Muh.Ds.Bl.K.lığı emrinde askerlik hizmeti yapmakta olan sanığın, 09.05.2007 tarihinde tüm Bölük personelinin öğle içtimasına çıktığı, yoklamanın alındığı sırada, personelin görebileceği şekilde, koğuşlar bölgesi merdivenlerinin başında, ayaklarını uzatarak oturması nedeniyle Kısım Komutanı mağdur P.Kd.Çvş.İlker SIRMAN tarafından İstirahatini içerde geçir! şeklinde uyarıldığı, bu uyarıya tepki vermemesi ve aldırış etmeden oturmaya devam etmesi üzerine mağdurun Gir içeri lan! diye bağırdığı, bu sözlere sinirlenen sanığın Sen bana bağıramazsın, seni öldürürüm! diyerek oturduğu yerden kalktığı, hızla mağdurun üzerine doğru yürüdüğü, bu arada Seni öldürürüm oğlum, benimle uğraşma! diye bağırdığı ve elini cüzdanına atarak, cüzdanından parlak kesici bir cisim çıkarttığının fark edilmesi üzerine, etraftakiler tarafından tutularak olay yerinden uzaklaştırıldığı maddi olay olarak kabul edildikten sonra, sanığın Seni öldürürüm oğlum, benimle uğraşma! diye bağırmak suretiyle üste hakaret, cüzdanından çıkardığı parlak kesici bir cisim ile mağdurun üzerine yürümek suretiyle de tehlikeli alet ile üste fiilen taarruz suçlarını işlediği kabul edilerek başlangıçta belirtildiği şekilde ayrı ayrı mahkumiyetine karar verilmiş ise de;

Somut olayda mağdurun, sanığın diğer askerler tarafından tutulduğu sırada aralarındaki mesafenin 10 m civarında olduğunu ifade etmesi; konuyla ilgili görgüye dayalı bilgileri olan toplam 15 tanığın, sanığın cüzdanından çıkardığı cisimle ilgili olarak farklı farklı beyanlarda bulunmuş olmaları; olay sonrası sanık üzerinde ve olay mahallinde kesici bir cismin bulunamaması; olay sırasında ayağı alçıda olan sanığın hareketlerinin sağlıklı bir insanınki gibi çevik, atak ve seri olmasının mümkün olamayacağı; cüzdanından kesici bir cisim çıkardığının kabulü halinde dahi, sanığın bu cismi çıkarır çıkarmaz, henüz bununla herhangi bir eylemde bulunmadan, mağdura saldırı teşkil edebilecek bir hamlesi olmadan durdurulmuş olması, hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın üstünün vücudunu hedef alarak herhangi bir şekilde etkili bir eylemde bulunmadığı, sanığın eyleminin böyle bir neticeyi meydana getirmeye de elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.

Ancak, sanığın eylemi ve sarf ettiği sözler bir bütün olarak ele alındığında; Sen bana bağıramazsın, seni öldürürüm! ve Seni öldürürüm oğlum, benimle uğraşma! diye bağıran ve mağdura karşı herhangi bir etkili eylemde bulunma imkanı olmadan, üste fiilen taarruza teşebbüs veya böyle bir neticeyi meydana getirmeye elverişli bir fiili olmadan durdurulan sanığın eylemlerinin organik bütünlük içinde, sadece üstü tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, üste hakaret ve tehlikeli alet ile üste fiilen taarruz suçlarından ayrı ayrı mahkumiyetine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu değerlendirilmekle, her iki mahkumiyet hükmünün de suç vasfı yönünden ayrı ayrı bozulmasına karar verilmiştir.

Sonuç ve Karar: Açıklanan nedenlerle;

Sanığın, müdafiinin ve Adli Müşavirin temyizlerine atfen ve re'sen,

1) İzin tecavüzü suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün, 353 sayılı Kanunun 221/1'inci maddesi uyarınca, usul (Gerekçede çelişki) yönünden BOZULMASINA,

2) Firar suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün, 353 sayılı Kanunun 221/1'inci maddesi uyarınca noksan soruşturma yönünden BOZULMASINA,

3) Üste hakaret ve tehlikeli alet ile üste fiilen taarruz suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin ise, 353 sayılı Kanunun 221/1’inci maddesi uyarınca, suç vasfı yönünden, ayrı ayrı BOZULMASINA,

Tebliğnameye uygun olarak, 24.09.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy