Askeri Yargıtay 1. Daire 2008/1916 Esas 2008/1910 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2008/ 1916
Karar No: 2008 / 1910
Karar Tarihi: 18.06.2008

(5237 S. K. m. 43, 62) (1632 S. K. m. 15, 87) (211 S. K. m. 26, 27, 28, 29, 30, 31, 76, 77, 78) (5271 S. K. m. 231) (Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği m. 44, 45, 46, 47, 48, 49, 636)

Askeri mahkemece; sanığın,

a. 30.6.2007 tarihinde emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK'nın 87/1 ('ikinci cümlesi') maddesi uygulanıp sonuç olarak 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,

b. 1.7.2007 tarihinde emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK'nın 87/1 ('ikinci cümlesi') maddesi uygulanıp sonuç olarak 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,

Bu hükmün sanık tarafından haksız yere ve onbaşılık rütbesiyle uygun olmayacak biçimde bölük astsubayı tarafından dikili nöbet cezası verildiğini, tutmadığı sancak nöbeti ve kozmik büro nöbetinin erler tarafından tutulan nöbetler olduğunu, ilk haksız nöbetini 29.6.2007 günü tuttuktan sonra bölük komutanına durumu anlattığında ilgileneceğini ve tekrar değiştirici onbaşılık nöbeti tutacağını söylemesi nedeniyle dava konusu olan iki nöbetine gitmediğini bölük komutanının tanık olarak dinlenmemesinin eksik soruşturma oluşturduğunu, öte yandan suçların zincirleme olarak işlenmesine karşın iki ayrı suçtan ceza verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, TCK'nın 62'nci maddesi uyarınca takdiri indirim uygulanmamasının da usul ve hukuka aykırı bulunduğunu belirttiği bir dilekçeyle temyiz edildiği,

Tebliğnamede, sanığa verilen sancak ve kozmik büro nöbetlerinin onbaşılar tarafından bir sıra dahilinde tutulup tutulmadığı, sanığa nöbet tutturulmasında keyfilik bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak sanığa bu nöbetleri tutmasına ilişkin yazılan emirlerin hizmet emri niteliğinde olup olmadığı araştırılmadan noksan soruşturma ile kurulan, keza zincirleme suç kapsamında değerlendirilmesi gereken eylemlerin iki ayrı suç kabul edilmesi suretiyle uygulama yönünden hatalı olan mahkumiyet hükümlerinin bozulması yönünde görüş bildirildiği, tebliğnameye yazılı cevap verilmediği, anlaşılmaktadır.

Yapılan incelemede, sanığın onbaşı rütbesiyle Keşan 4'üncü Mekanize Piyade Tugay Kh. ve Kh. Bölüğünde askerlik hizmetini yaparken,

30.6.2007 Cumartesi günü 22.00-24.00 saatlerinde Tugay Kozmik Büro silahlı nöbetçisi olduğu, nöbetin önceden kendisine bildirildiği, nöbet değiştirici onbaşı tarafından nöbet için davet edildiğinde gitmeyeceğini bildirdiği, bunun üzerine değiştirici onbaşı tarafından durumun bölük nöbetçi subayı Atğm. A.S.'ye bildirildiği, adı geçen subayın sanığı yanma çağırarak rahatsız olup olmadığını sorarak nöbet görevine gitmesini bildirdiği, sanığın Rahatsız olmadığını, nöbete gitmek istemediğini, bunun kendi keyfinden kaynaklandığını belirterek nöbet görevine gitmediği, durumun nöbetçi amirine bildirilerek sanık hakkında tutanak düzenlendiği,

Sanığın 1.7.2007 Pazar günü 22.00-24.00 saatlerinde Tugay Sancağı silahlı nöbetçisi olduğu, nöbetin önceden kendisine bildirildiği, nöbet değiştirici onbaşı tarafından nöbet için davet edildiğinde gitmeyeceğini bildirdiği, bunun üzerine değiştirici onbaşı tarafından durumun Bl.Nöb.Astsubayı Bçvş. H.A.'ya bildirildiği, aynı zamanda Bl. Astsubayı olan Bçvş. H.'nin sanığı yanma çağırarak neden nöbete gitmediğini sorarak nöbet görevine gitmesini bildirdiği, sanığın Herhangi bir sebebi olmaksızın nöbete gitmeyeceğini belirterek nöbet görevine gitmediği, durumun nöbetçi amirine bildirilerek sanık hakkında tutanak düzenlendiği, maddi vakıadır.

Tebliğnamede sanığa nöbet tutturulmasında bir keyfilik olup olmadığı konusunda noksan soruşturma bulunduğu ileri sürülmüş ve sanık tarafından onbaşı olarak dikili nöbet tutmaması gerektiği belirtilmiş ise de;

İç Hizmet Kanunu'nun 76'ncı maddesine göre, nöbet; askerlikteki müşterek hizmetlerin yapılmasını ve devamını sağlamak maksadı ile bu hizmetlerin belli bir sıra ve süre ile subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, erbaş ve erler ile Silahlı Kuvvetler teşkilatı içinde vazifeli olan bilumum sivil şahıslar tarafından yapılmasıdır. Anılan Kanun'un 77'nci maddesinde, kıtalarda, karargahlarda ve askeri kurumlarda nöbet hizmetine tabi tutulacak personelin kimler olacağının, nöbet hizmetlerinin yapılış tarzı ile şekli ve nöbetçilere ait vazifelerin talimatname ile tayin ve tespit olunacağı öngörülmüştür. Askeri Ceza Kanunu'nun nöbetçinin tanımına ilişkin 15'inci maddesinde ve İç Hizmet Kanunu'nun 78/b maddesinde silahlı nöbetçinin tek veya çift er veya erbaş olduğu belirtilmektedir.

Yine Kara Kuvvetleri Devamlı Emirler Muhtırası (KKM 368-1(A)) ile Bölük Batarya İdaresi El Kitabında (KKEK 164-20), onbaşıların bölük nöbetçi onbaşılığı, koğuş nöbetçi onbaşılığı vb. görevleri dışında silahlı nöbetçi olarak da görevlendirilebileceği öngörülmektedir. Bu nedenle sanığın onbaşılara dikili ve silahlı nöbet görevi verilemeyeceğine ilişkin temyizinde haklılık bulunmamaktadır.

Tebliğnamede, sanığın tutmadığı kozmik büro nöbet talimatında bu nöbetin erler tarafından tutulacağı ibaresine yer verildiği, keza sancak nöbet talimatında kıyafet bölümünde er harici elbise denilerek bu nöbetin de erler tarafından tutulacağı intibaının doğduğu belirtilerek bu hususların araştırılması ileri sürülmüş ise de, talimatta kullanılan 'er' ibaresi bir ifade biçimi olduğu gibi, her iki nöbet görevinin onbaşılar tarafından tutulmasına engel bir mevzuat hükmü de bulunmadığından tebliğnamedeki görüşe itibar edilmemiştir.

Öte yandan dava konusu günlere ilişkin her iki nöbet çizelgesi incelendiğinde, sanığa Bir günde en çok 8 saat ve üst üste en çok 4 saat nöbet tutturulabileceğine ilişkin İç Hizmet Yönetmeliğinde konulmuş kuralın ihlal edilmediği, keza sanığın her iki nöbetinde de nöbet değiştirme görevlisinin Onb. C.A. olup, somut olayda nöbet sisteminin hiyerarşik yapısının ve rütbeden kaynaklanan disiplinin bozulmadığı görülmektedir.

Diğer taraftan, sanık tarafından Bl. Başçavuşu H.A. tarafından bir önceki değiştirici onbaşılık nöbetinde saptanan aksaklık nedeniyle keyfi olarak dikili nöbet yazıldığı, bu durumu bölük komutan vekiline bildirdiği, şikayetinin inceleneceğinin bildirildiği belirtilerek Bl. K.V. Ütğm. N.E.M.'nin dinlenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, sanığın isnat nedeniyle ifadesinin anılan bölük komutanı tarafından tespit edilmesi, aynı şahıs tarafından düzenlenen vaka kanaat raporunun içeriği ve dava konusu günlere ait nöbet çizelgelerinin mevzuata uygun olarak Bl. Başçavuşu H.A. tarafından hazırlanıp Bl. K.V. Ütğm. N.E.M. tarafından kontrol edilerek onaylanmış olması nazara alındığında, noksan soruşturma bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

ASCK'nın 87'nci maddesinde düzenlenen emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşması için, failde, suçun manevi unsurunu teşkil eden suç işleme kastının bulunması zorunludur. Bu suçun nöbet hizmetine gitmemek suretiyle işlenmesi halinde failin kasten hareket ettiğinin kabulü ise, nöbetçi olduğunu önceden bilmesine ve nöbete gitmesine engel teşkil eden sebeplerden birinin bulunmamasına bağlıdır. Somut olayda sanık her iki nöbetini de önceden bilmekte olup nöbet öncesinde de değiştirici onbaşı tarafından nöbete götürüleceği bildirilmesine karşın gitmeyeceğini söylemiş, yine her iki nöbeti öncesinde de bölük nöbetçi subayı tarafından çağrılıp nöbet görevi hatırlatılarak nöbete gitmesi bildirildiğinde keyfi olarak gitmeyeceğini beyan ederek suç kastıyla hareket ettiğini ortaya koymuştur. Sanığın 29.6.2007 günü nöbet çizelgesi hazırlanmadan önce Bl. K.V. Ütğm. N.E.M.'ye başvurduğu ve bu şahsın ilgileneceğini söylemesi nedeniyle ve ayrıca haksızlığa uğradığı inancıyla nöbete gitmediği tarzındaki savunması kabul edilebilir nitelikte olmayıp, suçun oluşmasına engel teşkil eden bir hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilemez. Kaldı ki, İç Hizmet Kanunu'nun 26-31 ve İç Hizmet Yönetmeliği'nin 44-49'uncu maddelerine göre, nöbet hizmetinin gerek ifasından önce düzenlenme şekil ve sebeplerinden dolayı, gerek ifası esnasında ortaya çıkacak problemlerden dolayı silsileye uyularak ilk amirden başlanmak üzere şikayet yolu açık olup, haksızlığa uğradığı inancını taşıyan sanığın şikayetinin sonucunu beklemesi gerektiği gibi, bu aşamada konusu suç teşkil etmeyen nöbet tutmasına ilişkin hizmet emrini de ifa etmesi kanun gereğidir.

Açıklanan nedenlerle, sanığın, bölük komutanı tarafından verilen ve hizmete ilişkin olduğunda kuşku bulunmayan, kendisine bildirilmek suretiyle malum ve muayyen hale getirilmiş olan sancak nöbetini ve kozmik büro nöbetini tutması hususundaki emirleri söz ve davranışlarıyla açıkça reddederek yerine getirmediği, emir tekrar edilmesine ve uyarılmasına rağmen itaatsizlik kastını ortaya koyarak emre uymamak suretiyle ASCK'nın 4451 sayılı Kanunla değişik 87/1'inci maddesinin emir tekrar edildiği halde emri yerine getirmeyenler cümlesindeki tipe uygun emre itaatsizlikte ısrar suçlarını işlediği tüm dosya kapsamı elverişli delillerle sübuta ermiş olup, sanığın sübuta ilişkin temyiz nedenlerine itibar olunmamıştır.

Ancak, bilindiği gibi 5237 sayılı TCK'nın 43'üncü maddesinde düzenlenen zincirleme suçta maddi unsur Kanun'un aynı hükmünün birkaç defa ihlali, yani failin yeni bir fiil ile önce ihlal ettiği aynı hükmü tekrar ihlal etmiş olması olup, manevi unsur ise Kanun'un aynı hükmünün birden fazla ihlalinin bir suç işleme kararının icrası kapsamında olmasıdır. Kararda birlik, ayrı kasıtlara bağlı eylemleri birbirine bağlayan ve ona zincirleme suç vasfını veren önemli bir öğedir. Bu açıklamanın ışığında olaya bakıldığında aynı saikle tutmadığı nöbetlerinin aynı hafta sonuna rastlaması ve eylemlerinin kısa zaman dilimi içinde gerçekleşmesi bir bütün olarak ele alındığında, sanığın bu nöbetlerine gelmemiş olmasının bir suç işleme kararının icrası kapsamında ve ASCK'nın 87/1 'inci maddesinin iki kez ihlali niteliğindeki zincirleme emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturduğu sonucuna varılmış; mahkemenin eylemleri iki ayrı suç olarak kabul ederek tesis ettiği mahkumiyet hükümlerinin uygulama yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Sanığın hakkında takdiri indirim uygulanmamasının kanuna aykırı olduğuna ilişkin temyizi incelendiğinde, hükmün tefhim edildiği duruşmada sanığın son sözünde 'Beni cezaevine göndereceğinize doğuya gönderin, bari bir iki terörist öldürür, işe yararım' şeklinde beyanda bulunması, bu sözleri söylerken gülerek gayri ciddi açıklamalar içine girmesi, disiplini bozucu hareketleri nedeniyle hakim tarafından uyarılması nazara alındığında, mahkemece duruşma disiplinini bozan davranışları gerekçe gösterilerek 5237 sayılı TCK'nın 62'nci maddesi uyarınca takdiri indirim yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'un 562'nci maddesiyle değiştirilen 5271 sayılı CMK'nın 231'inci maddesi nazara alınarak, mahkemece, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy