Askeri Yargıtay 1. Daire 2007/1194 Esas 2007/1186 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2007/ 1194
Karar No: 2007 / 1186
Karar Tarihi: 06.06.2007

(5237 S. K. m. 50, 52, 62) (5275 S. K. m. 106, 118) (1632 S. K. m. 63) (7201 S. K. m. 16, 17, 20) (353 S. K. m. 254) (2709 S. K. m. 40)

48'inci Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 25.5.2006 gün ve 2006/547-325 esas ve karar sayılı gerekçeli hükmü ile; hükümlü Yd.Sb. Aday Adayı B.Ç.'nin 1.8.2005-25.8.2005 tarihleri arasında bakaya suçunu işlediği kabul edilerek, eylemine uyan ASCK'nın 63/1-A (yedi günden sonra üç ay içerisinde gelenler cümlesi) ve 5237 sayılı TCK'nın 62/1 maddeleri uyarınca iki ay on beş gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, söz konusu hapis cezasının 5237 sayılı TCK'nın 50/3 ve 52'nci maddeleri uyarınca (beher günü 20 YTL üzerinden), 1.500,00 YTL adli para cezasına çevrilmesine ve adli para cezasının 5237 sayılı TCK'nın 52'nci maddesi uyarınca birer aylık süreler halinde yirmi eşit taksitle ödenmesine karar verildiği;

Bu hükmün, taraflarca süresinde temyiz edilmemek sureti ile 13.7.2006 tarihinde kesinleştiği ve 1.9.2006 tarihinde infaz için askeri savcılığa verildiği anlaşılmaktadır.

Hükmün infazı için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz Bürosunca hükümlü adına 21.9.2006 tarihli bir ödeme emri çıkarıldığı, bu ödeme emrine istinaden hükümlünün; ilamda belirtilen ilk üç taksiti 25.9.2006, 20.10.2006 ve 1.11.2006 tarihlerinde süresinde ödediği;

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 1.2.2007 gün ve 2006/7-9255 sayılı yazısıyla, hükümlünün ilamda yazılı adli para cezasının ilk üç taksitten sonraki taksitlerini ödemediği belirtilerek; 5275 sayılı İnfaz Kanununun 106/10'uncu maddesi uyarınca, mahkemesinden para cezasının hapse veya bir başka tedbire çevrilmesi konusunda bir karar alınmasının istendiği, askeri savcılığın 22.2.2007 tarihli yazısı ile bu hususun mahkemeden talep edilmesi üzerine, 48'inci Mot. P.Tuğ. Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 23.2.2007 gün ve 2007/63 evrak ve 47 Müt. sayılı duruşmasız işlere ait kararı ile hükümlünün, adli para cezasına ilişkin ilk üç taksidi ödediği, ancak diğer taksitleri ödemediği göz önüne alınarak, 5275 sayılı İnfaz Kanunun 106/10 ve 5237 sayılı TCK'nın 50/5-6'ncı maddeleri uyarınca ödenen ilk 3 taksit mahsup edilmek suretiyle geri kalan adli para cezasının, iki ay üç gün hapis cezası olarak infaz edilmesine karar verildiği,

Duruşmasız işlere ait kararın, tebliğ için hükümlünün dosyada bilinen son adresine gönderildiği, tebligat yapılan adresin iş adresi olduğu, duruşmasız işlere ait kararın 5.3.2007 tarihinde hükümlünün işe gelmediğinden bahisle spor salonu amirine yapıldığı,

Hükümlü tarafından 16.4.2007 günü postaya verilen dilekçe ile özetle; halen Yüksekova'da askerlik görevini ifa ettiğini, Ankara'daki adresine yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, taksitleri ödemesi için arkadaşına para bıraktığını, arkadaşının bu parayı topluca yatırması nedeniyle kabul edilmediğini öğrendiğini, taksitlerin süresinde ödenmemesinin söz konusu olmadığını, asker olması nedeni ile 5275 sayılı Kanunun 118/1'inci maddesi gereğince infazın ertelenmesi gerektiğini belirten sebeplerle, bu duruşmasız işlere ait karara itiraz edildiği anlaşılmıştır.

Öncelikle tebligatın geçerliliği ile ilgili hükümlünün itirazı incelendiğinde; Tebligat Kanununun 16'ncı maddesi Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır... Kanunun 17'nci maddesinde de, Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. düzenlemesini içermektedir. Aynı Kanunun 20'nci maddesi de muhatabın muvakkaten başka yere gitmesi halini düzenlemektedir.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, hükümlü hakkında verilen duruşmasız işlere ait kararın tebliğ için askeri mahkemece; hükümlünün, bilinen son adresi olan işyeri adresine tebligat çıkarıldığı, söz konusu kararın 5.3.2007 tarihinde, hükümlünün işyerinde. 7201 sayılı Tebligat Kanunun 17 nci maddesi uyarınca spor salonu amirine tebliğ edildiği, tebliğ evrakına hükümlünün işe gelmediğinin belirtildiği, ancak işe gelmemenin muvakkaten mi olduğu yoksa işyerinden tamamen mi ayrıldığı konusunda açıklık içermediği; dolayısıyla yapılan tebligatın geçerliliği konusunda şüphe oluştuğu anlaşılmaktadır.

Diğer yandan, hükümlü tarafından 16.4.2007 tarihinde postaya verilen dilekçe ile, 353 sayılı Kanunun 254'üncü maddesinde belirtilen bir haftalık süreden sonraki bir tarihte, duruşmasız işlere ait karara itiraz edildiği anlaşılmakta ise de; hükümlü tarafından verilen dilekçe ile ibraz edilen, 21 'inci Jandarma Sınır Tugay Karargah Bölük Komutanlığının 13.4.2007 tarihli yazısında, hükümlünün halen askerlik görevini ifa ettiği ve 30.5.2007 tarihinde terhis edileceği bildirildiğinden, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı, bu nedenle yapılan itirazın süresinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 27.2.2003 gün ve 2003/10-12 esas ve karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)

Öte yandan, T.C. Anayasasının 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Kanunun 16'ncı maddesi ile değişik 40/2'nci maddesinde Devlet, işlemlerinde, ilgili kanun yolları ve hangi mercilere başvuracağını ve sürelerini göstermek zorundadır şeklinde bireyler lehine bir düzenleme yapılmış olup; Bu değişiklik doğrultusunda 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda da gerekli düzenlemeler yapılmış ve kararlarda başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şeklinin belirtilmesi zorunlu hale getirilmiştir. Bu açıdan bakıldığında da; hükümlünün yokluğunda verilen söz konusu duruşmasız işlere dair kararda sadece itiraz yol ve süresinin açıklandığı belirtilmiş, ancak kanunun belirttiği şekilde başvurulacak kanun yolunun süresi, mercii ve şeklinin açıklanmadığı görülmüştür. Bu nedenle de, hükümlüye son adresinde yukarıda belirtilen şekilde yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.(Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 22.2.2006 gün ve 2006/136-141 esas ve karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)

Esas yönünden yapılan incelemede;

Bilindiği gibi adli para cezası kavramı 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK ile ceza hukuku sistemimize girmiştir. Kanunun 52'nci maddesinde adli para cezasının; 5 günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının 1 gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın, hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibaret olduğu belirtilmiştir.

Adli para cezası, 5237 sayılı Kanunun kimi maddelerinde hapis cezası ile birlikte doğrudan ceza olarak belirtildiği halde; kimi maddelerinde de hapis cezası veya adli para cezası şeklinde seçenekli ceza olarak hüküm altına alınmıştır.

5237 sayılı TCK'nın 50'nci maddesinde ise kısa süreli hapis cezalarının (1 yıl ve daha az süreli) belirli koşullarda seçenek yaptırım olarak adli para cezasına dönüştürülebileceği belirtilmiştir. İster doğrudan adli para cezasına hükmedilsin isterse kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak adli para cezasına dönüştürülmüş olsun sonuç itibarıyla hükmedilen adli para cezasının niteliğinde bir fark olmadığı, 5237 sayılı kanunun 50'nci maddesinin 5'inci fıkrasında uygulamada asıl mahkumiyet bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezasıdır şeklinde belirtilmiştir.

Yine, ister doğrudan hükmedilsin, ister seçenek yaptırım sonucu hapis cezasından dönüştürülmüş olsun; adli para cezalarının infazının 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106'ncı maddesi uyarınca infaz edileceği konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Her iki türdeki adli para cezasının infazı içinde ilam Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilecek ve Cumhuriyet savcısı 30 gün içinde adli para cezasının ödenmesi için hükümlüye Kanunun 20'nci maddesinin 3'üncü fıkrası uyarınca bir ödeme emri tebliğ edecektir. Hükümlünün adli para cezasını belirtilen sürede tamamen ödemesi veya takside bağlanmış ise ilk taksiti; takside bağlanmamış ise 1/3'ünü ödeyip kalan kısmını birer ay ara ile iki eşit taksitte ödemesi halinde ilam infaz edilmiş olacaktır.

Şayet, hükümlü ilamda belirtilen adli para cezasını ödemez ise; bu durumda Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, adli para cezasının niteliğine göre farklı hukuki yollara başvurulacaktır. Eğer adli para cezası doğrudan adli para cezası olarak hükmedilmiş ise; 5275 sayılı Kanunun 106/3'üncü maddesi uyarınca ödenmeyen adli para cezasına karşılık gelen gün miktarınca hükümlü, doğrudan Cumhuriyet savcısının kararınca hapsedilecek; ilamda yazılı adli para cezası, 5237 sayılı TCK'nın 50/1-a maddesi uyarınca kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hapisten çevrilmiş adli para cezası ise; ödenmeyen kısım için yeniden kısa süreli hapis cezasına dönüştürülmesi için hükmü veren mahkemece, kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceği ve bu kararın derhal infaz edileceği 5237 sayılı Kanunun 50/6'ncı maddesinde belirtilmiştir.

Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; 48'inci Mot. P.Tuğ. K.lığı Askeri Mahkemesinin 23.2.2007 gün ve 2007/63-47 evrak ve Müt. karar sayılı duruşmasız işlere ait kararı ile hükümlünün, kısa süreli hapis cezasından çevrilme adli para cezasına ilişkin ilk üç taksiti ödediği, ancak diğer taksitleri ödemediği göz önüne alınarak, 5275 sayılı infaz kanunun 106/10 ve 5237 sayılı TCK'nın 50/5-6'ncı maddeleri uyarınca ödenen ilk 3 taksit mahsup edilmek suretiyle geri kalan adli para cezasının, iki ay üç gün hapis cezası olarak infaz edilmesine karar verilmiş ise de;

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 118/1 'inci maddesinde Sırf askeri suçlar ile askeri disiplin suçları ayrık olmak üzere, askere alınmadan önce ve askerlikleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı er ve erbaşlar ile yedek subaylar hakkında kısa süreli hapis cezaları yerine hükmedilen Türk Ceza Kanununun 50'nci maddesinin birinci fıkrasının (c), (e) ve (f) bentlerinde yazılı tedbirler ile bu Kanunun 106'ncı maddesinde yazılı adli para cezasının yerine getirilmesi askerlik hizmetlerinin sonuna bırakılır. Bu süreler içinde zamanaşımı işlemez. hükmü yer almaktadır.

Hükümlü hakkındaki adli para cezasının infazının da, 5275 sayılı Kanunun 106'ncı maddesi uyarınca infaz edildiği göz önüne alındığında, hükümlü hakkında adli para cezasını içeren mahkumiyet hükmünün infazının, hükümlünün terhisine kadar ertelenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle askeri mahkemenin, adli para cezasının hapse çevrilmesine ilişkin itiraza konu duruşmasız işlere ait kararının hukuka uygun olmadığına ve 353 sayılı Kanunun 204'üncü maddesi uyarınca hükümlünün itirazına atfen ve resen, hükümlü hakkında adli para cezasına havi ilamın infazı sırasında verilen 23.2.2007 gün ve 2007/63 evrak ve 47 Müt. karar sayılı duruşmasız işlere ait kararın kaldırılmasına, duruşmasız işlere ait kararda belirtilen hapis cezasının infazının derhal durdurulmasına karar vermek gerekmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy