Askeri Yargıtay 1. Daire 2006/969 Esas 2006/956 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2006/ 969
Karar No: 2006 / 956
Karar Tarihi: 31.05.2006

(1632 S. K. m. 63) (765 S. K. m. 59) (5237 S. K. m. 62) (647 S. K. m. 4, 5) (1111 S. K. m. 43) (353 S. K. m. 220)

Geç iltihak suretiyle bakaya suçundan sanık terhisli Hv.Svn.Er Niyazi MAMAN hakkında 9’uncu Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen 13.02.2006 gün ve 2006/194-18 esas ve karar sayılı mahkûmiyete ilişkin hükmün, sanık tarafından süresinde sebep gösterilerek temyiz edilmesi üzerine, dava dosyası Askeri Yargıtay Başsavcılığının hükmün onanması görüşünü içeren 22.05.2006 gün ve 2006/3307 sayılı tebliğnamesi ekinde Dairemize gönderilmekle incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Askeri Mahkemece; sanığın, 01.11.2004-13.05.2005 tarihleri arasında geç iltihak suretiyle bakaya suçunu işlediği kabul edilerek ASCK'nın 63/1-A maddesinin üç aydan sonra yakalananlar cümlesi ve 765 sayılı TCK'nın 59/2’nci maddesi uyarınca beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu cezasının 647 sayılı Kanunun 4/1’inci maddesi uyarınca beher günü 12 YTL. hesabıyla para cezasına çevrilerek neticeten 1800 YTL. adli para cezası ile cezalandırılmasına, verilen adli para cezasının 647 sayılı Kanunun 5’inci maddesi uyarınca altışar aylık dört eşit taksitte sanıktan tahsiline, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi halinde geri kalan miktarın tamamının tahsiline karar verilmiştir.

Bu hüküm, sanık tarafından, ailesinin geçimini sağladığı için geciktiği, suç işleme kastının bulunmadığı, cezasının ertelenmesi gerektiği ve iki gün gözaltında tutulmasına karşılık bu sürenin cezadan mahsubunun yapılmadığı belirtilerek süresinde temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede, sanığın, mahsup edilen nezaret altında geçirdiği sürenin haricinde de nezaret altında geçirdiği sürenin tespiti halinde, bu sürelerin infaz aşamasında alınacak müteferrik bir kararla cezadan mahsup edilmesinin mümkün olduğu belirtilmek suretiyle, hükmün onanması yönünde görüş ve düşünce bildirilmiştir.

Yapılan incelemede; son yoklama çağrı pusulası ve askere sevk için çağrı pusulası tebligatı yapılamayan sanığın, 13.10.2004 tarihinde Beyoğlu Askerlik Şubesine müracaatının sağlanıp, tebligatsız son yoklama işlemi yapılarak, iki gün yol süresi tanınmak suretiyle eğitim birliği olan Erzincan 59’uncu Top.Eğt.Tug.K.lığına sevk edildiği, sanığa 1111 sayılı Askerlik Kanununun 43’üncü maddesi uyarınca şubeden sevk edildiği 13.10.2004 tarihi itibariyle on beş gün hazırlık ve iki gün yol süresi tanınması gerekeceğinden, bu durumda en geç 31.10.2004 günü saat 24:00’a kadar eğitim birliğine katılması gerekirken, askerliğe tercih edilebilir nitelikte ve yasal açıdan geçerli bir mazereti bulunmaksızın buna riayet etmediği ve 13.05.2005 tarihinde başka bir suçu nedeniyle polis tarafından yakalanıp, 14.05.2005 tarihinde Pendik Askerlik Şubesine teslim edildiği ve bu suretle 01.11.2004-14.5.2005 tarihleri arasında üç aydan sonra yakalanmakla son bulan geç iltihak suretiyle bakaya suçunu işlediği, dosyada mevcut delillerden anlaşılmaktadır.

Bu nedenle; Askeri Mahkemece karar yerinde gösterilen haklı ve inandırıcı gerekçelerle, müsnet suçun sabit görülmesinde, sanık hakkında yazılı olduğu şekilde ceza tayin edilip, takdiri hafifletici neden gözönünde bulundurularak cezasında gerekli indirim yapılmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmesinde, cezanın ertelenmesinin ASCK'nın 47/A maddesi gereğince mümkün olmaması nedeniyle kurulan hükümde; usûl, sübut, vasıf ve takdir açısından yasaya aykırı bir durum bulunmadığı tespit edilmiş ise de, karar tarihi itibariyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükte olması sebebiyle, takdiri indirimin 5237 sayılı TCK’nın 62/1’inci maddesi yerine, yürürlükte olmayan 765 sayılı TCK'nın 59/2’nci maddesi uyarınca yapılması kanuna aykırı olduğundan mahkûmiyet hükmü uygulama yönünden bozulmuştur.

Ancak, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 353 sayılı Kanunun 220/2-H maddesi uyarınca, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Öte yandan, sanığın, 13.05.2005 tarihinde bir gün nezaret altında kaldığı kabul edilerek, bu sürenin hükmedilen cezadan mahsubuna karar verilmiş olup, sanığın 14.05.2005 tarihinde nezaret altında geçirdiği sürenin (Dz.46) de hükmedilen cezadan mahsubu infaza teallûk ettiğinden, bu hususun infaz aşamasında mahkemeden alınacak müteferrik bir kararla giderilmesinin mümkün olduğuna işaretle yetinilmiştir.

SONUÇ VE KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin 353 sayılı Kanunun 217/2’nci maddesi uyarınca REDDİNE,

Uygulama yönünden yasaya aykırı görülen mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanunun 221/1’inci maddesi uyarınca, sanığın temyizine atfen ve resen, kanunun ve madde numarasının yanlış yazılması noktasından BOZULMASINA;

Bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 353 sayılı Kanunun 220/2-H maddesi uyarınca hükümdeki TCK'nın 59/2 nci maddesi şeklindeki kısmın 5237 sayılı TCK’nın 62/1’inci maddesi şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA;

Sonuçta tebliğnameye uygun olarak, 31.05.2006 günü oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy