Askeri Yargıtay 1. Daire 2006/914 Esas 2006/900 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2006/ 914
Karar No: 2006 / 900
Karar Tarihi: 24.05.2006

(647 S. K. m. 4, 6) (1632 S. K. m. 30) (765 S. K. m. 59, 508) (5237 S. K. m. 73, 155)

Emniyeti suiistimal suçundan sanık Dz.Ütğm.Ahmet ŞEN hakkında Kz.Dz.Sh.Komutanlığı Askeri Mahkemesince tesis olunan 29.12.2005 tarih ve 2005/280-611 Esas ve Karar sayılı mahkûmiyete ilişkin hükmün, yasal süresi içinde sanık müdâfii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyası, Askeri Yargıtay Başsavcılığının bozma istemini içeren 12.05.2006 tarih ve 2006/3122 sayılı Tebliğnamesine bağlı olarak Dairemize gönderilmekle incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Sanık hakkında Emniyeti Suiistimal suçundan dolayı verilen ilk mahkûmiyet hükmünün Askeri Yargıtay 1 nci Dairesinin 13.07.2004 gün ve 2004/793-793 sayılı ilâmı ile usûl ve noksan soruşturma yönlerinden bozulmasını takiben yapılan yargılama sonunda; sanığın Emniyeti Suiistimal suçunu işlediği kabul edilerek mülga 765 sayılı TCK'nın 508, 59/2, mülga 647 sayılı Kanunun 4 ve 6 ncı maddeleri gereğince neticeten 317 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezanın ertelenmesine ASCK'nın30/B maddesi gereğince Türk Silâhlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına karar verilmiştir.

Sanık müdâfii, bozma kararındaki esasa ilişkin eksikliklerin tamamlanmadığı, suçun maddi ve manevi unsurları yönünden oluşmadığını ileri sürerek hükmü temyiz etmiştir.

Tebliğnamede mahkûmiyet hükmünün usûl ve sübut yönlerinden bozulması gerektiğine dair görüş bildirilmiştir.

İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:

Sanığın Deniz Harp Okulu 4 ncü sınıf öğrencisi olduğu 2001 yılında, sınıf öğrencilerine ödenen harçlıklardan kendi aralarında topladıkları sınıf parasının idaresinden sorumlu iken 2001 yılı Şubat ayında bu paranın bir kısmını (sanığın beyanına göre 3770 ABD. Doları ve 2.470.000.000 TL) Disiplin Kurulu Kararı ile Deniz Harp Okulundan ilişiği kesilen sınıf arkadaşı Murat BAHADIR’a ticari faaliyetlerde kullanması için vermek suretiyle emniyeti suiistimal suçunu işlediği kabul edilerek mahkûmiyet hükmü tesis edilmiştir.

Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı zikredilen bozma ilâmında usûl yanında esas noktasından da bozma kararı verilmiş, bu cümleden olarak, sanığın sınıf birliği mali sorumluluğunu aldığı tarihte, kendisine ne miktar paranın teslim edildiği, Şubat 2001 ila Ağustos 2001 tarihleri arasında kendisine verilen miktarın ne olduğu, söz konusu paralardan ne kadarının harcandığı, sanığın elinde kalması gereken miktarın ne olduğu, paradan hangi öğrencilere ne miktar iade yapılması gerektiği hususunda Deniz Harp Okulundan getirtilen belgeler de bir bilirkişiye inceletilmek suretiyle suiistimale konu miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya konması hususlarının araştırılması gerektiği belirtilmiştir (D.389).

Askeri Mahkemece bozma ilâmına uyulmasını takiben 11.05.2005 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile; Suça konu tarih itibariyle 6000’ler sınıfı olarak geçen sınıfa ait sınıf birliği kayıtlarına ilişkin herhangi bir belgenin bulunup bulunmadığı hususunda Deniz Harp Okulu Komutanlığına bir müzekkere yazıldığı (D.434), Deniz Harp Okulu Komutanlığının 16.09.2005 tarihli cevabi yazısı ile 6000’ler sınıfının birliğine ait herhangi bir belge bulunmadığının bildirildiği (D.442), bozma ilâmı gereği tayin edilen bilirkişinin 13.12.2005 günlü duruşmaya (D.447) gelerek; Son gelen cevabi yazı ışığında ayrıca tüm dava dosyasını incelediğimde alacakları ile ilgili kesin bir rakama ulaşmak mümkün değildir. Dolayısıyla kime borç verildiği, kimden borç alındığı da belli olmadığından, buna ilişkin bir belge de bulunmadığından yazılı belgeye dayanır bir kanaate varmadım. şeklinde görüş belirttiği görülmektedir.

Askeri Mahkemece Deniz Harp Okulundan sınıf birliğine ilişkin belgelerin olmadığının bildirilmesi ve bilirkişi tarafından bozma ilâmında belirtilen konularda görüş belirtilememesi nedeniyle, sanık ikrarı, müşteki ve tanık beyanlarından hareketle öğrencilerden toplanan paraları, öğrencilikle ilişiği kesilen Murat BAHADIR’a ticari bir amaca istinaden verdiği kabul edilerek emniyeti suiistimal suçunun işlendiğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafiinin bozma kararının gereğinin yerine getirilmediğine ilişkin temyiz nedeni kabule değer bulunmamıştır.

Diğer yandan; Tebliğnamede, Ütğm.Halil İbrahim TUNCER, Ütğm.Taylan GÜLASLAN, Ütğm.Tahsin İŞLEKEL, Ütğm.İrfan İSKENDER ve Ütğm.Necmettin COŞKUN’un faili ve fiili 30.08.2001 tarihinde öğrenmelerine rağmen, ortak vekilleri marifetiyle 11.03.2002 tarihinde müdahale talebinde bulundukları, altı aylık süre geçtikten sonra yapılan talep ile kovuşturma şartının gerçekleştiğini kabul etmenin mümkün olmadığı, dolayısıyla müdahil olarak kabul edilmelerinin usûle aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de; Müdahilliğine karar verilenlerden Hasan GÖZÜBEK altı aylık şikayet süresi içerisinde 15.10.2001 tarihinde şikayette bulunmuş, bunun dışında suçtan zarar gören bir kısım öğrencinin de süresi içinde şikayeti nedeniyle, Askeri Savcı tarafından sanık hakkında Kamu davası açılmıştır. Mülga CMUK’nun 365 ve 5271 sayılı CMK’nın 237 nci maddeleri uyarınca suçtan zarar görenler kovuşturma evresinin her aşamasında müdahale yoluyla kamu davasına katılabileceklerdir. Yargıtay CGK’nın 04.12.1989 gün ve 9-283/378 sayılı kararı ve istikrar bulmuş Daire kararları uyarınca; hazırlık soruşturması sırasında şikayetinden vazgeçen müştekinin son soruşturma aşamasında davaya katılabilme imkanı bulunmaktadır. Burada önemli olan altı aylık şikayet süresi içerisinde, suçtan zarar görenlerden birinin süresinde şikayetçi olması ile kamu davasının açılmasıdır. Kamu davası açıldıktan sonra da bir süreye bağlı olmaksızın suçtan zarar görenlerin davaya katılma hakları bulunmaktadır. Dolayısıyla altı aylık sürede şikayette bulunmayan, ancak kamu davası açıldıktan sonra müdahalede bulunan adı geçenler hakkında müdahil, vekilleri hakkında ise müdahil vekili olarak davaya katılmalarına karar verilmesinde usûle aykırı bir durum bulunmadığından adı geçenlerin müdahil olarak kabul edilmelerinin usûle aykırı olduğuna ilişkin Tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.

Sanık hazırlık ve son soruşturmadaki birbirini teyit eden tüm anlatımlarında Murat BAHADIR isimli şahsa ticarete atılması nedeniyle 3770 Dolar ve 2.470.000.000 TL tutarındaki parayı sınıf birliği parasından ve diğer yönetim kurulu üyelerine bilgi vermeden verdiğini, ancak geri alamadığını, bu parayı ödemeye hazır olduğunu (Dz.80, 85, 127-130 ve 399) ikrar etmiş, bu durumu 30.08.2001 tarihinde sınıf arkadaşlarına bildirmiştir. Deniz Harp Okulu 4 ncü sınıf görevlilerinden sınıf birliği adına toplanan paranın nerelere harcanacağı, kimlere borç verileceği ve diğer hususlara ilişkin bir tüzükleri bulunmadığı görülmekte ise de; dosyadaki belgelerden söz konusu paraların mezuniyet balosu, yıllık, sınıf ihtiyaçları ve ihtiyacı olan üyelere borç vermek amacıyla toplandığı anlaşılmaktadır.

Deniz Harp Okulundan disiplinsizlik nedeniyle 20.12.2000 tarihinde ayrılan 4 ncü sınıf öğrencisi Murat BAHADIR’a, sanığın göreve başladığı Şubat 2001 tarihinden itibaren borç para verilmesi, özellikle bu borç paranın hak sahibi bir üyeye verilmesi gereken miktarın dışında oldukça yüksek bir oranda verilmesi nedeniyle, sanığın emniyeti suiistimal suçunu işlediği konusunda bir duraksama bulunmamaktadır.

Askeri Mahkemece emniyeti suiistimal suçuna ilişkin olan 765 sayılı TCK'nın 508’inci maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 155 nci maddesi karşılaştırılması yapılarak, sonuçta 765 sayılı Kanunun 508 nci maddesinin sanığın lehinde olduğu değerlendirilerek bu madde uyarınca hüküm kurulmuş ise de; 5237 sayılı TCK'nın soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar, uzlaşma başlıklı 73 ncü maddesinin 8 nci fıkrası; suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet Savcısı veya Hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir hükmünü âmir bulunmaktadır.

Ceza miktarı yönünden 765 sayılı TCK'nın 508 nci maddesi sanık lehine olmasına karşın, sanık hazırlık aşamasından itibaren Murat BAHADIR’dan alamadığı söz konusu parayı hak sahiplerine ödemeye hazır olduğunu beyan ettiğinden, 5237 sayılı TCK'nın 73/8 nci maddesindeki uzlaşma kurumunun lehe kanun değerlendirmesinde dikkate alınmaması isabetli bulunmadığından mahkûmiyet hükmünün uygulama noktasından bozulmasına karar verilmiştir.

SONUÇ VE KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Sanık müdafiinin temyiz sebeplerine atfen ve re’sen mahkûmiyet hükmünün 353 sayılı Kanunun 221/1 nci maddesi uyarınca uygulama yönünden BOZULMASINA;

Tebliğnameye uygun olarak, 24.05.2006 tarihinde, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy