Askeri Yargıtay 1. Daire 2006/753 Esas 2006/729 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2006/ 753
Karar No: 2006 / 729
Karar Tarihi: 26.04.2006

(2709 S. K. m. 141) (1632 S. K. m. 47, 87, Ek m. 8) (5237 S. K. m. 62)

Emre itaatsizlikte ısrar suçundan sanık terhisli Ord. Er Halil TUNCER hakkında 3’üncü Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen 30.12.2005 gün ve 2005/556-384 sayılı mahkumiyete ilişkin hükmün sanık tarafından süresinde sebep gösterilerek temyiz edilmesi üzerine dava dosyası Askeri Yargıtay Başsavcılığının hükmün bozulması görüşünü içeren 18.04.2006 gün ve 2006/2493 sayılı tebliğnamesi ekinde Dairemize gönderilmekle incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

Askeri Mahkemece; sanığın, 10.10.2005 tarihinde emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği kabul edilerek ASCK'nın 87/1’inci maddesinin birinci cümlesi (hizmete ilişkin emri hiç yapmayanlar cümlesi) ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62/1’inci maddeleri uyarınca yirmi beş gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Hüküm sanık tarafından, ailesi ile haberleşmek için cep telefonu bulundurduğu belirtilerek, süresinde temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede, sanığın sorgusunun saptandığı istinabe duruşma tutanağının aslı gelmeden, faksına itibarla hükme varılmış olmasının usule aykırılık oluşturduğu belirtilerek, hükmün usulden bozulması yönünde görüş ve düşünce bildirilmiştir.

Yapılan incelemede; birlik emniyeti, haberleşme güvenliği ve istihbarata karşı koyma bakımından hizmete ilişkin olduğunda kuşku bulunmayan, Kışla içinde cep telefonu .....bulundurmak yasaktır şeklinde düzenleme içeren Emniyet ve Kaza Önleme Talimatının 05.05.2005 tarihinde tebliğ edilmesine ve söz konusu emirden haberdar olmasına rağmen, sanığın bu emre riayet etmeyip, 10.10.2005 tarihinde kışla içindeki silahlıkta cep telefonu bulundurduğu dosyada mevcut delillerle belirlenmiştir.

Öncelikle usul yönünden yapılan incelemede; 13.12.2005 tarihli tensip tutanağı ile sanığın sorgusunun istinabe suretiyle saptanmasına ve buna ilişkin talimatın da faks aracılığıyla gönderilmesine karar verildiği (Dz.13), 14.12.2005 tarihli yazıyla da bu talimatın Zara Asliye Ceza Mahkemesine faks aracılığıyla gönderilerek, istinabe duruşma tutanağının Askeri Mahkemenin 0 446 223 66 19 numaralı faksına gönderilmesinin istendiği (Dz.14), söz konusu faksın aynı gün saat 15:04’de Zara Asliye Ceza Mahkemesinin 0 346 816 35 55 numaralı faksına gönderildiği, 15.12.2005 tarihinde Zara Asliye Ceza Mahkemesince sanığın usulüne uygun olarak sorgusunun saptandığı ve istinabe duruşma tutanağının talimatı yazan mahkemenin 0 446 223 66 19 numaralı faksına aynı gün saat 14:07’de 0 346 816 35 55 numaralı faks aracılığıyla gönderildiği, faks çıktısından oluşan istinabe tutanağının teyidi yapılarak altına evrak kaydının düşüldüğü, 30.12.2005 tarihinde yapılan duruşmada da söz konusu istinabe zaptına istinaden sanığın kimlik bilgileri tespit edilerek sorgusunun okunduğu, müteakiben yazılı olduğu şekilde mahkumiyet hükmünün tesis edildiği görülmektedir. Gerekçeli kararın yazılmasından sonra, Zara Asliye Ceza Mahkemesince düzenlenen ve sanığın sorgusunu içeren istinabe duruşma tutanağının aslı, 17.01.2006 tarihinde dava dosyasına dahil edilmiştir. Karar tarihinde dava dosyasında bulunmayan istinabe duruşma tutanağı aslı ile karar tarihinde hükme esas alınan istinabe duruşma tutanağı arasında hiçbir farklılığın bulunmadığı, inceleme tarihi itibariyle kesin olarak söylenebilmektedir.

Ceza muhakemesinin amacı, insan hakları ihlallerine yol açmadan maddi gerçeğin araştırılıp bulunması, adaletin gerçekleştirilmesi ve hukuki barışın sağlanmasıdır. Diğer taraftan, çabukluk ilkesinin gereği olarak, insan hakları ihlallerine yol açmadan maddi gerçeğin bir an önce ortaya konulması ve ceza muhakemesinin asıl amacına zarar vermemek şartı ile usul ekonomisine riayet edilmesi zorunludur. Nitekim, Anayasanın 141/3’üncü maddesinde; davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevlerinden sayılmıştır.

Diğer taraftan, ceza muhakemesi işlemlerinin her zaman usule uygun olması herkesin temennisi olmakla birlikte, çeşitli sebeplerle bazı ceza muhakemesi işlemlerinin usule aykırı olduğu görülmektedir. Hukuk düzeni, bu usule aykırı işlemleri, hukuka aykırılıklarının ağırlığına göre çeşitli yaptırımlarla karşılamaktadır. Zaman zaman, hukuka aykırılığın derecesine göre, yapılan işlem hükmün bozulmasını gerektirebilmektedir.

Yapılan açıklamalar ışığında somut olaydaki usule aykırı işlem değerlendirildiğinde; Başsavcılıkça, sanığın sorgusunun saptandığı istinabe duruşma tutanağının aslı gelmeden, faks çıktısına itibarla hükme varılmış olmasının tek başına bozmayı gerektirir nitelikte bir usule aykırılık oluşturduğu ileri sürülmekte ise de, sanığın sorgusu için yazılan talimatın ve sorguyu içeren istinabe duruşma tutanağının faks ile gönderilmesine mahkemece karar verilmiş olması, yapılan her işlemin resmi yoldan ve teyidi de alınarak yapılmış olması, işlem yapılan faks numaralarının dosyaya dahil edilmiş olması, son olarak, karar tarihinden sonra dava dosyasına dahil edilen istinabe duruşma tutanağı aslı ile hükme esas alınan doğrulanmış faks çıktısının içeriği arasında hiçbir farklılığın bulunmadığının anlaşılmış olması karşısında, somut olaydaki söz konusu usule aykırılığın bozmayı gerektirecek nitelikte olmadığı kabul edildiğinden, tebliğnamedeki hükmün salt bu nedenle bozulması yönündeki görüşe iştirak edilmemiştir.

Bu itibarla; Askeri Mahkemece karar yerinde gösterilen haklı ve inandırıcı gerekçelerle sabit görülen müsnet suçtan dolayı sanık hakkında yazılı olduğu şekilde alt sınırdan ceza tayin edilip, takdiri hafifletici neden göz önünde bulundurularak cezasında gerekli indirim de yapılmak suretiyle neticeten yirmi beş gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesinde, ASCK'nın 47/A maddesi gereğince cezanın ertelenmesinin ve keza ASCK'nın EK-8’inci maddesi gereğince paraya çevrilmesinin yasal olarak mümkün olmaması nedeniyle kurulan hükümde; usul, sübut, vasıf, takdir ve uygulama açısından yasaya aykırı bir durum bulunmadığından, sanığın yerinde görülmeyen temyizinin reddi ile mahkumiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ VE KARAR: Açıklanan nedenlerle;

Sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin 353 sayılı Kanunun 217/2’nci maddesi uyarınca REDDİNE,

Usul ve esas yönlerinden kanuna uygun bulunan mahkumiyet hükmünün ONANMASINA,

Tebliğnameye aykırı olarak, 26.04.2006 tarihinde, oybirliği İle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy