Askeri Yargıtay 1. Daire 2006/628 Esas 2006/619 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2006/ 628
Karar No: 2006 / 619
Karar Tarihi: 06.04.2006

(1632 S. K. m. 47, 63) (765 S. K. m. 2, 59) (647 S. K. m. 4, 5) (5237 S. K. m. 7, 52, 62) (5252 S. K. m. 9)

Bakaya suçundan sanık Terhisli KD.J.Çvş.Hasan TAŞKIN hakkındaki Deniz Kuvvetleri K.lığı Askeri Mahkemesinin 22.6.2005 tarih ve 2005/147-333 sayılı mahkûmiyet hükmünün sanık tarafından yasal sürede temyizi üzerine, Başsavcılığın 28 Mart 2006 tarih ve 2006/2020 sayılı hükmün düzeltilerek onanması görüşünü içeren tebliğnamesi ekinde gelen dava dosyası incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Askeri Mahkemece; sanığın 01.08.2003-27.10.2003 tarihleri arasında bakaya suçunu işlediği sabit görülerek, ASCK’nın 63/1-A maddesinin üç ay içinde gelenler cümlesi, 765 sayılı TCK’nın 59/2 nci ve 647 sayılı Kanunun 4 üncü maddeleri gereğince 675 YTL. adli para cezasıyla cezalandırılmasına, yasal imkansızlık nedeniyle cezanın ertelenmesine yer olmadığına, 5237 sayılı TCK’nın 52/4 ncü maddesince sanık hakkında hükmolunan netice cezanın on eşit taksit halinde sanıktan tahsiline, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi halinde geri kalan miktarın tamamının sanıktan tahsiline ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilmiştir (Dz.72).

Sanık hükmü süresinde, sebep göstermeksizin temyiz etmiştir (Dz.81,83).

Tebliğnamede ise, hükmün düzeltilerek onanması yönünde görüş bildirilmiştir.

Yapılan incelemede;

2002/01 inci grup yedek subay aday adayı olarak askerliğine karar alınan ve grup numarasına göre Nisan 2003 yedek subay celp döneminde sevke tâbi iken, bu dönemde celbe icabet etmeyerek bakaya kalması nedeniyle Ağustos 2003 celbinde sevke tabi tutulan sanığın (Dz.4, 40), yükümlülere tebliğ mahiyetindeki muhtelif TRT duyurularına göre (Dz.1) en geç 31.07.2003 günü mesai saati sonuna kadar askerlik şubesine müracaat etmesi gerekirken, yasal açıdan geçerli bir mazereti bulunmaksızın gecikerek 27.10.2003 tarihinde Askerlik Şubesine müracaat ettiği (Dz.7), bu suretle de 01.08.2003-27.10.2003 tarihleri arasında bakaya kalmak suçunu işlediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Sanık aşamalardaki sorgu ve savunmalarında (Dz.7,64); özetle ailesinin maddi sıkıntıları nedeniyle askerlik şubesine müracaat etmediğini beyan etmiş olup, Mahkemece bu beyanlara itibar edilmeyerek hüküm kurulması yerinde bulunmuştur.

Sanığın işlemiş bulunduğu suçtan haklı ve inandırıcı gerekçelerle Kanunun ön gördüğü cezanın alt sınırının esas alınarak cezalandırılması, cezanın 647 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi gereğince paraya çevrilmesi, ASCK’nın 47/A maddesi gereğince ertelenememesi nedeniyle, kurulan hükümde usul, sübut, vasıf ve takdir yönlerinden yasaya aykırı bir durum mevcut değildir.

Ancak, gerek 01.06.2005 tarihine kadar yürürlükte olan 765 sayılı TCK’nın 2/2 ve gerekse 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Kanunun 9 ve 5237 sayılı TCK’nın 7/2’nci maddelerinde, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı hükmüne yer verilmiş olup, lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenecektir.

Mahkemece, sanığın bakaya suçu nedeniyle ASCK’nın 63/1-A maddesi uyarınca temel ceza olarak hapis cezası verilmiş olup bu madde hâlen yürürlükte olduğundan ve 5237 sayılı TCK’nın hükümleri bu maddede bir değişiklik yapmadığından lehe kanun kuralının uygulanmasını gerektiren bir durum söz konusu değildir. Sanık hakkında 765 sayılı TCK’nın 59/2’nci maddesi uyarınca 1/6 oranında uygulanan takdiri indirimin, 31.03.2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı TCK’nın 62’inci maddesinde de indirim için aynı şekilde 1/6 oranının benimsenmesi karşısında, hükmün verildiği 22.6.2005 tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin uygulanması gerekirken yürürlükte olmayan 765 sayılı TCK'nın 59 uncu maddesinin uygulanması da yasaya aykırı bulunmuştur.

Lehe kanun değerlendirmesinin bütün halinde yapılacağına dair yukarıda açıklanan kural dikkate alındığında, 647 sayılı Kanunun 5’inci maddesine göre; hükümlü yönünden daha aleyhe sonuç doğuracak olan 5237 sayılı TCK’nın 52/4’üncü maddesi uyarınca cezanın taksitlendirilmesi ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine dair karar tesisinde isabet bulunmamaktadır.

Ancak belirtilen bu kanuna aykırılıklar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ VE KARAR: Yukarıda açıklandığı üzere;

Sanığın temyizine atfen ve re’sen, mahkûmiyet hükmünün 353 sayılı Kanunun 221/1 inci maddesi uyarınca uygulama yönünden BOZULMASINA;

Ancak bozma nedeni yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 353 sayılı Kanunun 220/2-J maddesi uyarınca hükmün ...takdiri indirime ilişkin bölümünün 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanununun 62 nci maddesi uygulanarak cezasında 1/6 oranında indirim yapılarak 2 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına taksitlendirmeye ilişkin kısmının 647 sayılı Kanunun 5 inci maddesince sanık hakkında hükmolunan netice cezanın aylık on eşit taksit halinde tahsiline, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi halinde geri kalan miktarın tamamının sanıktan bir defada tahsiline ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA;

Tebliğnamedeki görüş doğrultusunda, 06.04.2006 tarihinde, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy