Askeri Yargıtay 1. Daire 2006/616 Esas 2006/606 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2006/ 616
Karar No: 2006 / 606
Karar Tarihi: 06.04.2006

(2709 S. K. m. 141) (1632 S. K. m. 66) (765 S. K. m. 47, 59) (5237 S. K. m. 32) (353 S. K. m. 50, 173, 221) (5271 S. K. m. 223)

Firar suçundan sanık J.Er Kutbettin TURAN hakkında 5 nci Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen 16.11.2005 gün ve 2005/293-892 sayılı mahkumiyete ilişkin hükmün sanık tarafından yasal süresi içinde sebep gösterilerek temyiz edilmesi üzerine dava dosyası Askeri Yargıtay Başsavcılığının 27.03.2006 gün ve 2006/1964 sayılı tebliğnamesi ekinde hükmün bozulması görüşü ile Dairemize gönderilmekle incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Sanık hakkında ilk mahkûmiyet hükmünün Askeri Yargıtay 1 inci D.nin 31.03.2004 gün ve 2004/314-310 sayılı ilâmı ile cezai ehliyetinin tespiti için adli müşahede altına aldırılması gerektiğinden bahisle noksan soruşturma yönünden bozulduğu, bozmaya uyulmasını takiben cezai ehliyet araştırması da yapılmak suretiyle yapılan yargılama sonunda Askeri mahkemece sanığın 21.09.2001-03.09.2002 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek ASCK'nın 66/1-a, mülga 765 sayılı TCK'nın 47 ve 59/2 maddeleri uyarınca neticeten üç ay on gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Sanık, cezasının ertelenmesi gerektiğini ileri sürerek hükmü temyiz etmiştir.

Tebliğnamede hükmün usul yönünden bozulması görüşü bildirilmiştir.

İnceleme ve değerlendirme:

Sanığın 21.09.2001 tarihinde birliğinden izinsiz olarak uzaklaştığı, 03.09.2002 tarihinde güvenlik görevlileri tarafından yakalandığı, bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sırasında sanığın Diyarbakır 600 Yataklı Mevki Askeri Hastanesinde gözlem altına alınmak suretiyle düzenlenen 1.4.2005 gün ve 1326 sayılı Sağlık Kurulu rapor (D.160) ve aynı hastanece düzenlenen 28.6.2005 gün ve 121 sayılı Adli raporda; suç tarihlerinde askerliğe elverişli olduğu, 21.04.2003 tarihinden itibaren askerliğe elverişli olmadığı, TCK'nın 47 nci maddesinden yararlanabileceği ve aynı hastanece düzenlenen 2.9.2005 tarihli ek raporda da sanığın suç tarihlerinde askerliğe elverişli olduğu, 21.4.2003 tarihinden itibaren askerliğe elverişli olmadığı, TCK'nın 47 nci maddesinden (Yeni TCK'nın 32/2 nci maddesinden) faydalanmasının uygun olduğu belirtilmiştir(D188).

Sanık hakkında düzenlenen Adli rapor ve ek rapor 5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenmiş olup, ek raporda TCK'nın 47 nci maddesi yanında sanığın yeni TCK'nın 32/2 nci maddesinden faydalanmasının uygun olacağı hususuna yer verilmiştir.

Askeri Mahkemece 16.11.2005 tarihinde (5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesinden sonra) hüküm kurulur iken mülga 765 sayılı TCK'nın 47 nci maddesi uyarınca 2/3 oranında indirim yapılmış, hangi nedenle 5237 sayılı TCK'nın 32/2 nci maddesi uyarınca bir uygulama yapılmadığı hususuna hükmün gerekçesinde yer verilmemiştir. Cezadan yapılacak indirim oranına göre 765 sayılı TCK'nın 47 nci maddesi, 5237 sayılı Kanunun 32/2 maddesinden daha lehe olmakla birlikte, yeni TCK'nın 32/2 nci maddesi uyarınca indirimin yanında mahkûm olunan cezanın kısmen veya tamamen akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanma imkanı bulunmaktadır. Askeri Mahkemece, mülga 765 sayılı Kanunun 47 ve 5237 sayılı TCK'nın 32/2 nci maddelerinden hangisinin sanığın lehinde olduğunun tartışılması ve hangi nedenle mülga TCK'nın 47 nci maddesinin uygulanmaya esas alındığının hükmün gerekçesinde tartışılıp değerlendirilmesi gerekmesine rağmen, böyle bir tartışma yapılmadan hüküm kurulması mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olacağına ilişkin olan Anayasanın 141 ve 353 sayılı Kanunun 50 ve 173 üncü maddelerine aykırı olduğundan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Başkan Hv.Hâkim Albay Necmettin ÖZKAN VE üye Hâkim Albay Hasan DENGİZ Psikoloji biliminin verilerine göre sanığın suç tarihinde kısmi akıl hastası olduğunun belirlenmiş olduğu, sanığın sabit olan suçu hakkında 5237 sayılı TCK'nın 32/1 inci maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbirine hükmolunmasına karar verilmesi gerektiğinden dolayı bozma kararı verilmesi görüşüyle gerekçesizlik yönünden yapılan bozmaya katılmamışlardır.

SONUÇ VE KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle,

Sanığın temyizine atfen ve re'sen 353 sayılı Kanunun 221/1 inci maddesi uyarınca mahkûmiyet hükmünün gerekçesizlik yönünden BOZULMASINA;

Tebliğnameye uygun olarak, Başkan Hv. Hâkim Albay Necmettin ÖZKAN ve üye Hâkim Albay Hasan DENGİZ’in farklı gerekçesiyle ve fakat bozmada oybirliği ile 06.04.2006 tarihinde karar verildi.

FARKLI GEREKÇE

01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 32’nci maddesinde akıl hastalığı konusu farklı şekilde düzenlenip, tam akıl hastalığı-kısmi akıl hastalığı ayrımı terk edilerek anılan maddenin 1’inci fıkrasında tam akıl hastaları ile algılama ve irade yeteneği önemli derecede azalmış olan kısmi akıl hastaları arasında ceza sorumluluğu bakımından fark gözetilmemiştir. (2001 TCK DÖNMEZER TASARISI Md.34, gerekçe; 5237 sayılı TCK Adalet Alt Komisyonu ve TBMM Adalet Komisyonu Raporları; TCK Gazi Şerhi 2’nci Bası 2005 İzzet ÖZGENÇ)

Sanıkta suç tarihinde psikiyatri bilimi verilerine göre 765 sayılı TCK’nın 47’nci maddesine uygun olarak kısmi akıl hastalığı tespit edildiğinde ve kusur yeteneğini etkileyen bu durumun 5237 sayılı TCK’ya göre cezasızlık nedeni oluşturduğunda kuşku yoktur. 01.06.2005 tarihinden önce 765 sayılı TCK’nın 47’nci maddesine uyduğu belirtilen akli malûliyetlerin, 01.06.2005 tarihinden itibaren 5237 sayılı TCK’nın 32/1’nci maddesinde belirtilen algılama ve irade yeteneği önemli derecede azalmış akıl hastalığı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunla ilgili Hükümet Tasarısının 18’inci maddesinde Yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Kanunun 47’nci maddesine göre verilmiş ceza hükümleri, tazminata ilişkin kısımları hariç olmak üzere Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girmesi ile birlikte kendiliğinden ortadan kalkar ve bu hükümlerden infazı tamamlanmamış olanlar hakkında Türk Ceza Kanununun öngördüğü tedbirlerin uygulanmasına, dosya üzerinden evvelce hükmü vermiş olan ve hükümlü bu mahkemenin yargı çevresi dışında ise o yerdeki ve aynı derecedeki mahkeme tarafından karar verilir. hükmüne yer verilmiş iken TBMM Adalet Komisyonu Raporunda Ceza kanunlarının zaman bakımından uygulanması ile ilgili kurallar göz önünde bulundurularak; Tasarının, kısmi akıl hastalığına ilişkin 18’inci maddesi metinden çıkarılmıştır. şeklinde karar verilmiş ve sözü edilen Kanun Tasarının bu maddesi olmaksızın kabul edilmiştir. Zaman bakımından uygulama kuralına göre sanık lehine derhal uygulanacak olan bir durum sözkonusudur.

Askeri Hastahane Sağlık Kurulunun 765 sayılı TCK'nın 47 nci maddesinde düzenlenen kısmi akıl hastalığının, 5237 sayılı TCK'nın 32/2 nci maddesinde belirtilen davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalması olarak değerlendirilmesinde, diğer bir deyişle 47 nci madde ile 32/2 nci maddenin aynı akli ve hukuki duruma ilişkin olduğunu varsayarak karar vermesinde isabet bulunmamaktadır.

Bu yeni düzenleme kapsamında, suç tarihindeki akli durumu 5237 sayılı TCK’nın 32/1’inci maddesinde belirtilen algılama ve irade yeteneği önemli derecede azalmış kısmi akıl hastalığına uyan sanık hakkında sübut bulan eylemi ile ilgili olarak 5237 sayılı TCK’nın 32/1’inci ve 5271 sayılı CMK’nın 223’üncü maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbirine hükmolunmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmesi gerekirken, çoğunluğun gerekçesizliğe dair bozma nedenine katılmadık. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy