Askeri Yargıtay 1. Daire 2006/587 Esas 2006/577 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2006/ 587
Karar No: 2006 / 577
Karar Tarihi: 06.04.2006

(1632 S. K. m. 30, 132) (5237 S. K. m. 62) (647 S. K. m. 4)

Üstünün parasını çalmak suçundan sanık İs.Üçvş. Metin BEYAZ hakkında J.Asyş.Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen 07.06.2005 gün ve 2005/296-395 esas ve karar sayılı mahkûmiyete ilişkin hükmün, yasal süresi içinde sanık müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay Başsavcılığının onama görüşünü içeren 23.03.2006 gün ve 2006/1875 sayılı tebliğnamesi ekinde Dairemize gönderilen dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Askeri Mahkemece; sanığın, 15.07.2004 tarihinde üstünün parasını çalmak suçunu işlediği sabit kabul edilerek, eylemine uyan ASCK’nın 132 (teşdiden) ve 5237 sayılı TCK'nın 62 nci maddeleri gereğince yedi ay on beş gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığa verilen hapis cezasının takdiren para cezasına çevrilmesine yer olmadığına, kanunen de ertelenmesine yer olmadığına;

As.CK.nun 30/B maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına karar verilmiştir.

Hüküm, sanık müdafii Avukat Süleyman DOĞRUER tarafından özetle; tanık ifadelerinin kendi aralarında çelişkili ve görgüye dayalı olmaktan çok yoruma dayalı olduğu, istifade kastı gerçekleşmediği için suçun oluşmadığı, mahkûmiyete yetecek derecede her türlü şüpheden uzak yeterli delil bulunmadığı, beraat kararı verilmesi gerektiği sebepleriyle;

Sanık müdafii Avukat Veysi SAVAŞ tarafından da özetle; sanığın yaptığı şakanın ciddi olarak algılandığını, suçun sübutunun tartışmalı olduğunu, söz konusu paranın tasarrufunun sanığa geçmemesi nedeniyle eylemin teşebbüs aşamasında kaldığını, asgari hadden uzaklaşma gerekçesinin yeterli olmadığını, büyük bir zararın doğmadığını, miktarın çok fahiş olmadığını, paraya çevrilmeme gerekçesinin de yeterli olmadığını belirten sebeplerle ayrı ayrı temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede, hükmün onanması yönünde görüş ve düşünce bildirilmiştir.

Dosya kapsamına göre, sanığın Hakkari Dağ ve Komando Tugayı İstihkam Savaş Bölük Komutanlığı emrinde İs.Svş.Tk.Komutanı ve ikmal Astsubayı olarak görevli iken, aynı bölükte Bölük Astsubayı olarak görev yapan mağdur Astsb.Üçvş.İlhan ÖZKAN ile aynı odayı paylaştığı, hatta Bl.Astsb.İlhan ÖZKAN’ın geçici olarak ayrılması hâllerinde yerine sanığın vekalet ettiği,

Mağdur Astsb.İlhan ÖZKAN’ın aynı zamanda birliğin maaş mutemedi olması nedeniyle her ayın 15’inde tugay mutemedinden personelin maaşını alıp, hak sahiplerine dağıttığı, bu durumu bilen sanığın görev yaptığı dönem içerisinde mağdurun masa ve çekmecelerine ait anahtarları bir şekilde ele geçirdiği;

Mağdurun, 15.07.2004 tarihinde tugay mutemedinden personel maaşlarını alacağını bilen sanığın, bu parayı çalmaya karar verdiği, bu nedenle bir plân yaparak olaydan birkaç gün önce, santral görevlisi olup bir şekilde samimiyet kurduğu Mu.Onb.İsmail DÜLGER’e mağdur Astsb.İlhan ÖZKAN’a bir şaka yapacağını, arkadaşlarıyla eğlenip güleceklerini kendisine yardım edip edemeyeceğini sorduğu, tanık Mu.Onb.İsmail DÜLGER’in de yardım edebileceğini söylediği, bunun üzerine sanığın nasıl davranacaklarını ayrıntıları ile Onb.İsmail DÜLGER’e anlattığı,

15.07.2004 günü mağdur Astsb.İlhan ÖZKAN’ın Hakkari İl merkezinden personel maaşını mutemetten aldıktan sonra bir kısmını dağıtıp kalan 23.857.500.000.-TL. civarında para ile kışlaya geldiği, yemekten sonra saat 13.25 sıralarında personel maaşını dağıtmak için hazırlık yaptığı sırada; yanında yazıcı Onb.Fatih IŞIK ve yeni atanan Bl.Astsubayı Metin UYGUN’un bulunduğu,

Mağdurun para ile odasına geldiğini takip eden sanığın, yaptığı plân çerçevesinde santralı arayarak, İlhan Astsubayın odasına geçtiğini tenha bir telefondan yazıhaneyi arayarak İlhan Astsubay ile yeni gelen Bl.Astsubayını Kurmay Başkanının çağırdığını söylemesini Mu.onb.İsmail DÜLGER’e söylediği, şaka yaptığını zanneden Mu.Onb.İsmail DÜLGER’in sanığın anlattığı şekilde bölük yazıhanesini arayarak mağdur Astsubay İlhan’ı istediği, Astsb.İlhan’ın telefona gelmesi üzerine; Mu.onb.İsmail DÜLGER’in kendisini Kurmay başkanının habercisi Mert olarak tanıtıp, bir Uzm.Çvş.hakkında konuşmak üzere Kurmay Başkanının yeni gelen Bl.Astsubayı ile kendisini beklediğini söylediği,

Mağdur Astsb.İlhan’ın personel maaşlarını dağıtmak üzere hazırlık yaptığı sırada gelen bu telefon üzerine hazırladığı paraları bir torbaya koyarak çekmecesine koyup çekmeceyi kilitlediği, üstüne de çekmece kollarına bir zincir takıp zinciri de asma kilitle kilitledikten sonra; yanına yeni gelen Astsb.Metin UYGUN’u da alıp Kurmay Bşk.nın yanına gitmek üzere odadan ayrıldığı, odadan ayrılırken de yazıcı Onb.Fatih IŞIK’la Onb.Erdal’a odadan ayrılmamaları emrini verdiği,

Mağdurun ayrıldığını takip eden (ve aynı gün izin alıp depolarda çalışacağını söyleyerek öğle içtimasına katılmayan) sanığın, 5 dakika sonra odaya gelerek, odada bekleyen Onb.Fatih IŞIK’a Beni de Kurmay Başkanı çağırdı, sen Onb.Erdalı’da al, sağda land var, araç komutanı olarak, içtimadan Çvş.İsmail BÜYÜKKÖSE’yi al cephaneliğe bırak gel diyerek odada bekleyen onbaşıları uzaklaştırdığı, kapıyı kapatıp yalnız olarak bulunduğu odada, daha önceden ele geçirdiği anahtarlarla hem asma kilidi hem de çekmecenin kilidini açarak içinde 23.857.500.000.-TL. civarında bulunan para torbasını alarak, hızla odadan çıktığı, bu parayı kışla içerisinde Topçu Taburunun yeni yaptığı malzemelikler arasındaki yüksek boylu otların arasına sakladığı ve hiçbirşey olmamış gibi tekrar karargâha dönerek nefes nefese Kurmay Başkanının odasının önüne çıktığı, burada kendisinin yönlendirmesi ile gelen mağduru görerek kendisini de Kurmay Başkanının çağırdığını söylediği, Astsb.İlhan’ın sanığın çağrılmadığını söylemesi üzerine, Kurmay Başkanının odasına girmediği, mağdur ile yeni gelen Astsb.Metin UYGUN’un Kurmay Başkanı ile birkaç dakika görüşüp çıktıktan sonra kapının önünde bekleyen sanıkla birlikte aşağıya inerlerken, sanığın kendisinin işletildiğini söyleyerek diğerlerinin yanından ayrılıp muhabere merkezine gittiği,

Personel maaşlarını dağıtmak için odasına gelen mağdur Astsb.İlhan’ın çekmece ve kilidinin açılıp paraların çalındığını görünce durumu âmirlerine haber verdiği, yapılan tüm arama ve soruşturmaya rağmen paranın bulunamadığı, bu sırada sanığın Onb.İsmail DÜLGER’e şakanın büyüdüğünü, İstihkam Bölüğünden subay astsubay maaşlarının çalındığını, Astsb.İlhan ÖZKAN’ın parayı çaldığını ve suçu ikisinin üzerine yıkmaya çalıştığını, bu şakayı kimseye söylememesini tembih ettiği, akabinde tanık İsmail’in çay ocağından telefon ettiğini ve çaycı Mustafa ÖZTÜRK’ün duyduğunu öğrenmesi üzerine; ... çaycıyı ikaz et, kimseye bir şey söylerse onu geberteceğimi söyle şeklinde sözler söylediği,

Akşama kadar yapılan aramalarda paranın bulunamadığı, hatta aramaya katılan sanığın kendi bölgesi aranırken, neden cephaneliğin arandığını, kendilerinin mi suçlu olduğunu sorduğu, paranın bulunamaması üzerine, parayı sanığın çalabileceğini ve oyuna getirildiğini düşünen tanık Mu.Onb.İsmail DÜLGER’in yaşadığı olayları Bl.K.Yzb.İsmail EVCİLİ’ye anlattığı, bu durumdan komutanlığın haberinin olması üzerine, sanığın nezarete alındığı, disiplin cezaevinde Kur.Bşk.Yb.Erhan SİPAHİOĞLU ile Yzb.İsmail EVCİLİ’nin sanığı sorguladıkları, başlangıçta suçunu inkar eden sanığın daha sonra, mahkemeye verilmemesini, kendisine yardım edilmesini söyleyerek suçunu itiraf ettiği, çaldığı parayı sakladığı yeri söylediği, daha sonra heyet halinde yapılan aramada saat 01.00 sıralarında paranın bulunduğu maddi vakıa olarak sabit olup, eylemin bu şekilde gerçekleştiği açıkça anlaşılmakta olduğundan, mahkemece müsnet suçun sabit görülmesinde bir isabetsizlik ve kanuna aykırılık görülmemiştir.

Sanığın, bölük astsubayı ve aynı zamanda maaş mutemedi olarak görev yaptığını bildiği üstü durumundaki mağdur Astsb.İlhan ÖZKAN’ın hak sahiplerine dağıtmak üzere uhdesinde bulundurduğu parayı kilitli çekmecesinden gizlice almak suretiyle üst'ünün parasını çalmak suçunu işlediği, paranın zilyedin tasarrufundan çıkıp sanığın tasarrufuna girmekle suçun tamamlandığı, zira çalınan paranın kışla içerisinde de hemen sarfedilme imkanı bulunduğu için kışladan çıkarılmasa dahi suçun tamamlanmış olduğu anlaşıldığından, sanık müdafiilerinin, müsnet suçun unsurları itibariyle oluşmadığı, eylemin teşebbüs aşamasında kaldığına yönelik temyiz sebepleri kabule değer görülmemiştir.

ASCK'nın 132 nci maddesinde yazılı sanığa isnat edilen suçun cezasının 6 aydan 5 seneye kadar hapis cezası olduğu, sanığın plânlı bir şekilde hareket ederek suç işlemesi ve çalınan paranın miktarı nedeniyle, suçun işleniş şekli ve çalınan paranın fazla olması gerekçe gösterilerek, Askeri Mahkemece alt sınırdan bir miktar uzaklaşılarak, temel cezanın 9 ay olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, sanık müdafilerinin bu konuya yönelik temyiz sebebinin de reddine karar verilmiştir.

647 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde ... suçlunun kişiliğine, sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklerine göre mahkemece ... ağır para cezasına çevrilebilir ... hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre tayin edilen hapis cezasının para cezasına çevrilip çevrilmemesi gerekçesi gösterilmek şartıyla tamamen mahkemelerin takdirine taalluk eden bir husustur. Temyiz incelemesinde, bu takdir hakkının mahkemelerce doğru kullanılıp kullanılmadığı denetlenecektir. Dava konusu olayda, sanık müdafiinin lehe hükümlerin uygulanması talebinin, sanık hakkında 647 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin de uygulanmasını da içerdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır. Bu talep Askeri Mahkemece reddedilmiş; gerekçe olarak da ... işlenen suçun vasıf ve mahiyeti ile cezanın caydırıcı etkisi dikkate alınarak hapis cezasının takdiren paraya çevrilmemesine ... şeklinde belirtilmiştir. Askeri Mahkemece belirtilen bu gerekçenin iyi ifade edilmemekle birlikte; aynı bölükte görev yaptığı silâh arkadaşının uhdesinde bulunan ve yine silâh arkadaşları ve âmirlerine ait personel maaşları olduğunu bildiği parayı, önceden kurduğu bir plân çerçevesinde ve bu plâna başkalarını da katarak çalmak suretiyle hareket eden sanığın, suçun işlenmesinden sonraki davranışları ve özellikle tanık Aziz ÇİMEN’i yalancı tanık olarak ifade vermeye yönlendirecek davranışları nedeniyle dosyada belirlenen sanığın kişiliğine ve suçun işlenmesindeki özelliklere uygun bir gerekçe olduğu anlaşıldığından, sanık müdafiinin bu konudaki temyiz sebebi de kabule değer görülmemiştir.

Askeri Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, toplanan delillere ve edinilen vicdani kanaate göre, yasal, yeterli ve inandırıcı gerekçeler gösterilerek; maddi olayın sübutunu kabulde, sanığın sabit görülen eyleminin ASCK’nın 132 nci maddesinde düzenlenen üstünün parasını çalmak olarak vasıflandırılmasında; bu suçtan alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın belirlenmesinde, azami oranda takdiri indirim yapılmasında, hükmedilen hapis cezasının paraya çevrilmeyip, ertelenmemesinde bir isabetsizlik görülmemiş ve mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma şeklindeki feri cezanın hırsızlık kapsamında olan üstünün parasını çalmak suçundan verilen asıl cezanın da doğal sonucu olduğu her türlü izahtan varestedir.

SONUÇ VE KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Sanık müdafiilerinin kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin 353 sayılı Kanunun 217/2 nci maddesi uyarınca REDDİNE;

Usul ve esas yönlerinden kanuna uygun mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA;

Tebliğnameye uygun olarak, 06.04.2006 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy