Askeri Yargıtay 1. Daire 2006/511 Esas 2006/523 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2006/ 511
Karar No: 2006 / 523
Karar Tarihi: 29.03.2006

(1632 S. K. m. 82, 85, 88, 91) (765 S. K. m. 51, 59, 71) (353 S. K. m. 221)

Müteaddit hizmete müteallik muameleden dolayı üste hakaret (iki kez), toplu asker karşısında emre itaatsizlikte ısrar, üstü tehdit ve tehlikeli aletle üste fiilen taarruz suçlarından sanık terhisli P.Er Kasım ARSLAN hakkında 3’üncü Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen 09.02.2005 gün ve 2005/179-14 sayılı mahkumiyete ilişkin hükümlerin, sanık tarafından süresinde sebep gösterilerek temyiz edilmesi üzerine, dava dosyası Askeri Yargıtay Başsavcılığının hükümlerin usul ve noksan soruşturma yönünden bozulması görüşünü içeren 13.03.2006 gün ve 2006/1606 sayılı tebliğnamesi ekinde Dairemize gönderilmekle incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Askeri Mahkemece; sanığın, 28.07.2003 tarihinde,

1- Toplu asker karşısında emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 88/1 ve 765 sayılı TCK’nın 59/2’nci maddeleri gereğince beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,

2- Tehlikeli aletle üste fiilen taarruz suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 91/2’nci maddesinin az vahim hal cümlesi ve 765 sayılı TCK’nın 59/2’nci maddeleri gereğince on hapis cezası ile cezalandırılmasına,

3- Hizmete müteallik muameleden dolayı üste hakaret suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 85/1’inci maddesinin ikinci cümlesi ve 765 sayılı TCK’nın 59/2’nci maddeleri gereğince beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,

4- Hizmete müteallik muameleden dolayı üste hakaret suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 85/1’inci maddesinin ikinci cümlesi ve 765 sayılı TCK’nın 59/2’nci maddeleri gereğince beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,

5- Üstü tehdit suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 82/2 ve 765 sayılı TCK’nın 59/2’nci maddeleri gereğince beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,

6- Hükmedilen cezaların 765 sayılı TCK’nın 71’inci maddesi uyarınca toplanarak neticeten otuz ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Bu hükümler, sanık tarafından, olayın terhis olmasına 3-4 gün kala gerçekleştiği, emre itaatsizlikte ısrar kastının bulunmadığı, tehdit suçunu oluşturan sözlerin neler olduğunun tanıklar tarafından tam olarak söylenmediği, olay öncesinde kendisinin tahrik edildiği ve sarf edildiği iddia edilen sözlerin bu tahrikle birlikte değerlendirilmesi gerektiği, eksik soruşturma ile, kast unsuru değerlendirilmeksizin karar verildiği, tehlikeli aletle üste fiilen taarruz etmediğini, komutanlarının elinden kurtulma amacıyla hareket ettiğini, hakaret suçuna altlanan sözlerin belli kişiler hedef alınarak sarf edilen sözler olmadığı, fevren ulu orta söylenen sözlerin üste hakaret suçunu oluşturmayacağı belirtilerek, süresinde temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede; iddianamede mülga 765 sayılı TCK’nın 51/1’inci maddesinin uygulanması talep edilmiş olmasına karşın, sanığın ek savunması tespit edilmeksizin ve tahrik hükümleri uygulanmaksızın sanığın mahkumiyetine karar verilmiş olmasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde usule aykırılık oluşturduğu, sanığın suç tarihlerinde asker kişi olup olmadığı konusunda duyulan tereddüdün askerlik hizmet süresinin bilirkişi marifetiyle tespit ettirilmemesinin noksan soruşturma niteliğinde olduğu, bu sebeple mahkumiyet hükmünün noksan soruşturma ve usule aykırılık yönünden bozulması gerektiği yönünde görüş ve düşünce bildirilmiştir. Ayrıca, tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği, üstü tehdit suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı, üste hakaret suçunun da sübut yönünden bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

Yapılan incelemede; sanığın, Edirne/Süloğlu 55’inci Mekanize Piyade Tugayı 2’nci Mekanize Piyade Taburu 6’ncı Mekanize Piyade Bölük Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken, 28.07.2003 tarihinde bölükle birlikte yürüyüş eğitimine katıldığı, eğitimi P.Tğm. Mutlu ŞAHİNLER’in sevk ve idare ettiği, P.Atğm. Mustafa FURUNCU’nun da yürüyenleri kontrol ettiği, sanığın içtimaya çıkmadan önce P.Tğm. Mutlu ŞAHİNLER’in yanına giderek askerliğinin az kaldığını, içtimaya ve eğitime katılmaması gerektiğini, bu saatten sonra eğitim mi yapacağını söylediği, P.Tğm. Mutlu ŞAHİNLER’in de sanığa eğitime katılması için emir verdiği, bu emir üzerine sanığın eğitime katıldığı, eğitim esnasında sanığın düzgün yürümediğini ve ayaklarını vurmadığını gören P.Atğm. Mustafa FURUNCU’nun sanığı yanına çağırarak, düzgün yürümesini emrettiği ve bu emrini birkaç defa tekrarladığı, sanığın ise emrin gereğini yerine getirmek yerine P.Atğm. Mustafa FURUNCU’nun emrini her tekrarladığında askerliğinin az kaldığını, yürümeyeceğini ve kimsenin kendisini yürütemeyeceğini söylediği ve emrin gereğini yerine getirmediği, bu olayın hizmet için toplanmış bölük personeli önünde gerçekleştiği ve konuşmaları eğitim yapmakta olan bölüğün arka tarafındaki (olay yerine yakın konumda olan) 30-35 kadar asker tarafından görüldüğü ve duyulduğu, sanığın daha sonra bölükle birlikte eğitime devam etmek yerine Tabura doğru gittiği, giderken ağzından çıkardığı bir jiletle kendini jiletlemeye kalkıştığı, bu esnada Allah’sızlar, kitapsızlar, hepinizi sinkaf edeceğim diye küfürler ettiği, P.Atğm.Mustafa FURUNCU’nun sanığı elindeki jileti bırakıp eğitime katılması için tekrar uyardığı, olayları gören P.Tğm.Mutlu ŞAHİNLER’in sanığı yanına çağırdığı, gelmeyince kendisinin sanığın yanına gittiği, sanığın P.Tğm.Mutlu ŞAHİNLER’e de sen kimsin lan, uymuyorum emrine şeklinde sözler söylediği, P.Tğm.Mutlu ŞAHİNLER’in sanığın elindeki jileti ve vücudundaki kan izlerini gördüğü, bazı rütbeli personelin sanığın elindeki jileti almaya çalışırlarken sanığın P.Atğm.Mustafa FURUNCU’ya ana avrat sinkaflı küfürler ettiği ve elindeki jileti P.Atğm.Mustafa FURUNCU’ya vurmak için salladığı, P.Atğm.Mustafa FURUNCU’nun sakınması üzerine jiletin P.Atğm.Mustafa FURUNCU’ya isabet etmediği, ayrıca sanığın kafasını yerlere vurarak P.Atğm.Mustafa FURUNCU’ya hitaben onu Ankara’da bulacağını ve oğlan edeceğini söyleyerek tehditlerde bulunduğu, bu esnada P.Tğm.Mutlu ŞAHİNLER’e ve diğer rütbelilere küfür etmeye devam ettiği, daha sonra sanığın inzibatlar vasıtasıyla Tabur binasına gönderildiği, kabul edilerek, yüklenen suçlardan yazılı olduğu şekilde mahkumiyetine karar verilmiş ise de;

Temyiz dilekçesinde, askerliğinin bitmesine 3-4 gün kala olayın meydana geldiğini belirten sanığın terhis tarihinin, Dz.102 deki terhis belgesine göre 25.05.2003 olduğu, suç tarihinin ise 28.07.2003 olması nazara alındığında, sanığın suçların işlendiği tarihte asker kişi olup olmadığı konusunda kuşku doğmaktadır. Sanığın, suç tarihinde asker kişi olmaması halinde, sübut bulduğu kabul edilen eylemlerin müsnet suçları oluşturup oluşturmayacağının veya hangi suçları oluşturacağının yeniden tespiti gerekeceğinden, terhis belgesinden ve diğer belgelerden beş ayrı firar eylemi gerçekleştirdiği ve yargılandığı suçlar nedeniyle tutuklu kaldığı anlaşılan sanığın, askerlik hizmet süresi ile normal terhis tarihinin bir bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerekmesine rağmen, bu hususlar araştırılmadan noksan soruşturma ile hüküm tesisi isabetsiz ve kanuna aykırı bulunduğundan, hükmün öncelikle noksan soruşturma yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Öte yandan, iddianamede sanığın toplu asker karşısında emre itaatsizlikte ısrar suçunun dışında kalan dört suç (müteaddit hizmete müteallik muameleden dolayı üste hakaret (iki kez), üstü tehdit ve tehlikeli aletle üste fiilen taarruz suçları) ile ilgili olarak haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının istendiği, sanığın sorgusunun bu iddia doğrultusunda yapıldığı, sanığın yokluğunda yapılan duruşmada Askeri Savcı tarafından verilen esas hakkında mütalâada, iddianameden farklı olarak haksız tahrik hükümleri uygulanmaksızın sanığın cezalandırılması yönünde görüş bildirildiği, Askeri Mahkemenin de, esas hakkında mütalâada belirtilen görüş doğrultusunda, aynı oturumda temel cezayı belirlediği ve her dört suç için de tahrik hükümlerini uygulamadığı görülmektedir.

Sanığın sorgusunun, 27.08.2003 tarihli duruşmada hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını isteyen iddianame uyarınca tespit edildiği, 25.02.2004 tarihinde yapılan duruşmada ise, huzurda bulunmayan sanığın vareste tutulmasına karar verildiği, sanık hakkında mahkumiyet hükmünün verildiği 09.02.2005 tarihli karar duruşmasının sanığın yokluğunda yapıldığı, dolayısıyla Askeri Mahkemece 765 sayılı TCK’nın 51/1’inci maddesi uyarınca haksız tahrikten indirim yapılmayacak olması nedeniyle cezanın arttırılması ihtimaline binaen 353 sayılı Kanunun 166’ncı maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmesi gerekirken, bu hak tanınmadan, 765 sayılı TCK’nın 51/1 maddesinin uygulanmaması suretiyle belirtilen şekilde cezalandırılması, sanığın savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurmuştur. Zira, sanık, daha önce cezasından haksız tahrikten dolayı indirim yapılacağı düşüncesi ile kendisini savunmuştur. Sanığa, hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanmayacağı yolunda ek savunma verilmemesi, onu gereği gibi savunma yapma hakkından yoksun kılmış, dolayısıyla savunma hakkının kısıtlanmasına yol açmıştır. Bozma nedeni karşısında, belirtilen usüle ilişkin kanuna aykırılığa da işaret edilmiştir.

SONUÇ VE KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Sanığın temyizine atfen ve resen, 353 sayılı Kanunun 221/1’inci maddesi gereğince mahkumiyet hükümlerinin noksan soruşturma yönünden BOZULMASINA,

Tebliğnameye uygun olarak, 29.03.2006 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy