Askeri Yargıtay 1. Daire 2006/1567 Esas 2006/1562 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2006/ 1567
Karar No: 2006 / 1562
Karar Tarihi: 15.11.2006

(353 S. K. m. 207) (1632 S. K. m. 30, 35, 66, 71) (765 S. K. m. 30, 35, 59, 80, 356) (647 S. K. m. 4, 6) (1136 S. K. m. 41)

Askeri mahkemece, sanığın;

1. 13.8.2003-6.10.2003 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek, eylemine uyan ASCK'nın 66/1-b ve TCK'nın 59/2'nci maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, yasal imkânsızlık nedeniyle 647 sayılı Kanunun 4 ve 6'ncı maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına, ASCK'nın 71'inci maddesi uyarınca sanığın çavuşluk rütbesinin geri alınmasına;

2.12.8.2003 ve 2.9.2003 tarihlerinde müteselsilen yetkisiz kişinin resmi evrakta sahteciliği suçunu işlediği kabul edilerek, eylemine uyan TCK'nın 356, 80, 59/2 ve 647 sayılı Kanunun 4/1'inci maddesi uyarınca 1.005.459.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına, TCK'nın 30 ve 35'inci maddeleri uyarınca sanığın çavuşluk rütbesinin geri alınmasına;

3. 23.9.2003 tarihinde yetkisiz kişinin resmi evrakta sahteciliği suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasından beraatına;

karar verilmiştir.

Hüküm, sanık tarafından özetle; faks kâğıtlarının asıllarının bulunmaması nedeniyle delil niteliği taşımadığı, ikna ve iğfal kabiliyetinin bulunmadığı, hakkında hüküm kurulurken, yeni TCK'nın lehe hükümler getirip getirmediğinin gözetilmediği sebepleri ile temyiz edilmiş, tebliğnamede, hükmün usule aykırılık nedeniyle bozulması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

Sanık hakkında verilen beraat hükmü taraflarca temyiz edilmediğinden inceleme dışında tutulmuştur.

Sanığın, Diyarbakır ilinde askerlik hizmetini yaparken, birliği komutanlığınca 22.7.2003 tarihinde 10 gün kanuni izin verilerek memleketi Osmaniye'ye izne gönderildiği, sanığa bu izninde 4 gün de yol süresi verildiği, talebi üzerine sanığın izninin 5.8.2003 tarihinde 7 gün süre ile uzatıldığı, izin süresi sonunda en geç 12.8.2003 günü sonuna kadar dönmesi gerekirken, kanunen kabule değer bir mazereti bulunmaksızın dönmediği, bir süre sonra 6.10.2003 tarihinde kendiliğinden dönerek birliğine katıldığı, böylece sanığın belirtilen tarihler arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek yazılı olduğu şekilde cezalandırıldığı,

Keza, sanığın izin tecavüzünde bulunduğu esnada, Osmaniye Şehit Piyade Alb. H.İbrahim Karaoğlanoğlu Alay Komutanlığı Revir Baştabipliği tarafından düzenlendiği intibaını veren ve 20'şer gün istirahat içeren 12.8.2003 ve 2.9.2003 tarihli 2 ayrı raporu birliğine faksladığı, bu raporlardan sonra, sanığın bu defa da 22.9.2003-23.9.2009 tarihleri arasında, Diyarbakır Asker Hastanesinde tedavi görmüş gibi düzenlediği raporu birliğine faksladığı ve telefonla da 1 ay hava değişimi aldığını bildirdiği, birlik komutanlığının şüphelenmesi nedeniyle yapılan araştırmada bütün raporların sahte olduğunun anlaşıldığı, böylece de sanığın belirtilen tarihlerde müteselsilen yetkisiz kişinin resmî evrakta sahteciliği suçunu işlediği kabul edilerek yazılı olduğu şekilde cezalandırıldığı anlaşılmakta ise de;

Sanığın yargılama aşmasında vekâlet verdiği Av. M.Y.'nin, hüküm tarihinden önce 8.2.2005 tarihli dilekçesi ile sanığın vekilliğinden çekildiğini ve bu durumun sanığa tebliğini isteyerek dilekçesi ekinde 3,5 YTL' lik posta pulu gönderdiği, Av.M. Y.'nin bu dilekçesinin 13.3.2005 tarihli duruşmada okunmasına rağmen, sanığa tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.

1136 sayılı Avukatlık Kanununun, "Avukatın vekâletten çekilmesi" başlıklı 41'inci maddesindeki "Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın, o işe ait vekâlet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren on beş gün süre ile devam eder." şeklindeki hükümden, vekaletten çekilmeyi bildirme yükümlülüğünün avukata ait olduğu görülmekte ise de; bu durumun, duruşmaya gelmeyen ve kendisini avukatla savunan sanıklara mahkemece tebliğ edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Zira, müdafiinin görevini tam yapmaması veya eksik yapması, özel hukuk hükümlerine göre sorumluluğunu gerektirse bile; savunma hakkının kutsallığı ve adil yargılanma hakkının gereği olarak, sanığın savunma için görevlendirdiği müdafiinin çekildiğinden haberdar edilmemesi ve yeni bir müdafi tayin hakkının elinden alınması hukuka uygun görülmemiştir.

Bu nedenle, sanığa; müdafiinin vekillikten çekildiğinin tebliğ edilmemesi usul yönünden kanuna aykırı görüldüğünden, hükümlerin öncelikle bu yönden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma sebebi yanında, sanığın müteselsilen yetkisiz kişinin resmi evrakta sahteciliği suçundan mahkûmiyetine esas teşkil eden ve sanık tarafından sahte olarak düzenlenmeleri nedeniyle, asılları bulunmayan faks belgelerinin; okunaklı olmaması, sayı tarih ve konu bölümlerini içermemesi, başlık kısmının askerî yazışma kurallarına uygun olmaması, erbaş olan sanığın kimliği yazılırken tertibi yerine sicil numarası yazılması gibi hususlar dikkate alınarak, ikna ve iğfal kabiliyetine sahip olup olmadıklarının araştırılmamasının noksan soruşturma oluşturduğuna;

Ayrıca, iddianamede belirtilmemesine ve 12.02.2004 tarihli duruşmada sanığın ASCK'nın 71 ve 30'uncu maddelerinden ek savunması alınmasına rağmen; hüküm kurulurken ASCK'nın 30 ve 35'inci maddeleri uyarınca çavuşluk rütbesinin geri alınmasının da hatalı olduğuna işaret edilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy