Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1882 Esas 2023/743 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1882
Karar No: 2023/743
Karar Tarihi: 06.04.2023

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 02/04/2021
DAVANIN KONUSU : Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 06/04/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında teflon tencere tava satışına ilişkin görüşmelerin 2018 yılı 7. Ayında başladığını, davacının teflon tencere-tava imalatı yaptığını, karşı tarafın talebi üzerine birim fiyatlar üzerinden satın alınmak istenen mallar için 30.7.2018 tarihli proforma faturanın düzenlenerek davalıya gönderildiğini, yüklenen malların fiyatlarının nasıl hesaplanacağının belirlendiğini, davalının da 30.7.2018 tarihinde 20.000 USD avans ödemesi gönderdiğini, mallar hazır olunca proformadaki malların yükleme günki kur üzerinden TL’ye çevrilerek faturanın kesilmesinin kararlaştırıldığını, birim fiyat belirlenmesinin dolar kuruna endeksli olduğu, malların ilk kısmı hazırlandığında davalı yetkilisi ... , davacı yetkilisi ... ’i arayarak kurlardaki dengesizlikten dolayı kurun 6’ya sabitlenerek kesilmesini rica ettiğini, davacı şirket yetkilisi de bu teklifi satmış olduğu mallar yönünden kabul ettiğini, aynı tarihlerdeki dolar kurundaki yükselişten dolayı devletçe de mevzuat değişiklikleri yapılarak kararlar alındığını, bunlardan bir tanesinin 32 sayılı TPKK kararın 4.ncü maddesine aşağıdaki g bendinin eklendiğini, Türkiye'de yerleşik kişilerin Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eş değer sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştınlamaz” hükmünün yer aldığını, bu gelişmeler ışığında davacının karşı tarafın kuru 6 TL’ymiş gibi kabul edip faturalandırma talebini kabul ettiğini, bunu müteakip davacı tarafından; 30.09.18 tarih 343.063,95 TL, 30.09.18 tarihli 7.059,61 TL, 30.09.18 tarih 325.060,22 TL, 30 /09.18 tarih 5.767,78 TL, 9.10.18 tarihli 350.058,42 TL ve 23.10.18 tarih 104.134,62 TL tutarlı faturaları proformadaki birim fiyatlar üzerinden ürünlerin yükleme günkü döviz kurundan TL’ye çevirerek gerekirken 6 TL kur üzerinden fatura kesildiğini, faturalar ve mallar karşı tarafa iletildikten sonra davalı tarafından herhangi bir itirazın olmadığını, 3.10.18 tarihinde fatura bedelleri ile ilgili davalı muhasebecisi ... ile telefon mutabakatı sağladığını, ilk avans ödemesi olan 20.000 USD nin 4.8568 TL baz alınarak 97.136.-TL olarak ödemenin yapılmış olduğu konusunda teyitleşildiği ve karşı taraf ile karşılıklı mutabakat sağlandığını, gelen dövizlerin merkez bankası döviz alış kuru baz alınarak TL ye çevrildiğini, faturadaki tüm ürünlerin döviz kuru 6 TL olarak faturalanmasımn karşılıklı kabul edildiğini, karşı tarafın şirket mailinden 3.10.18 tarih 11.49 saatinde onaylı mutabakat mektubu gönderildiğini, ancak daha sonra davacı ile teyitleşilmeden gönderilen ödemelerin de dolar kurunu merkez bankası dikkate alınmadan 6 TL üzerinden revize edilerek kendi hesaplarında kayda aldıkları 23.1.2019 davacıya gönderilen cari hesap ekstresinde görüldüğünü, bunun davacı tarafça kabul edilmediğini, uyuşmazlık olduğu burada fark edildiğini, dolar kuru 6 TL fark edilerek kesilen faturalar sonrası 5.10.18 TL olarak davacının hesabına ödeme geldiğini, bunun dışındaki ödemelerin döviz olarak geldiğini bu ödemelerin TCMB kollektif döviz kuru baz alınarak TL ye çevirerek karşı tarafın cari hesabına kaydettiğini, davacının karşı taraftan 27.11.18 tarihli fatura ile davalıdan proforma faturada dolar üzerinden teklif verdiği ve yükleme günkü kur üzerinden 5,2444 TLbirim fiyat olarak faturayı 335.973,05TL olarak belirleyip kestiğini, bu işlemler sonrası davacının davalıdan 110.826,32 TL alacaklı olduğunu, 8.8.18 tarihli 45.683,78TL tutarlı dava konusu alım satım dışında tencere kapağı alım satım anlaşması bulunduğunu, bu anlaşmaya göre faturanın TL kesildiği ve ödemesi 25.683,78 TL ve 20.000 TL olarak yapıldığıni, bu konuda bir uyuşmazlık olmadığı, Kahramanmaraş 1. Noterliğinin 8.4.2019 tarih ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile ilgili borcun ödenmesi gerektiği aksi halde ticari temerrüt faizinin bu borca işleyeceğinin karşı tarafa bildirildiğini, karşı tarafın borcu kabul etmeyerek Beşiktaş 17. Noterliğinin 19.4.2019 tarih ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalının 30.7.2018 tarihli proformada belirtilen ürünlerin satışı için teklif edilen 190.522,80 usd karşılığı ürün satışı için anlaşıldığını, bu tutarın tamamının dolar olarak ödendiğini, borcu kabul etmediklerini bildirdiklerini, bahsi geçen proforma fatura hukuki niteliği gereği aslında ürünlerin birim fiyatının belirlenmesinde baz alınacağını, yüklenen malların birim fiyatlarının proforma fatura baz alınarak belirlendiğini, normalde yükleme günki kurdan TL ye çevrilmesi gerekirken davalının talebi üzerine kur 6 TL’ymiş gibi düşünülerek TL ye çevrilip faturalandırıldığını, ilgili faturalara davalının herhangi bir itirazlarının olmadığını, ilgili borcun Türk Lirası borcu olduğunu, teslimatı yapılan malların adeti proforma faturada belirtildiği gibi 3000 tane olmadığını, imalat sürecinde % 5-10 arası ürünlerde adet değişikliğinin olabileceği, o nedenle imalatı yapılan ürünlerin proformada belirtilen ürün sayısına her zaman denk gelmediğini, kimi ürünlerinde 3000 den az üretildiğini, üretilen ürünlerin bire bir faturalandırıldığını belirterek alım satım sözleşmesinden doğan ve ekte sunulan faturalarda gösterilen emtia bedellerinin eksik ödenen kısmı olan 110.826,32.-TL'nin 08/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Taraflar arasında karşılıklı mal alım-satımı yapıldığını, davacı tarafın 30.7.2018 tarihli proforma fatura ile ürünlerin birim fiyatlarım ve belirtilen adetlere göre topla fiyatlarım Amerikan doları olarak bildirdiğini, davalının da 26.7.2018 tarihli proforma fatura ile ürün birim fiyatlarının ve adetlerini Amerikan doları olarak davacı tarafa bildirdiğini, davalının davacıya 30.7.2018 tarihinde 20.000 usd ödeme yaptığını, davalı tarafça proformada belirtilen ürünlerin 64.063,20 usd nin davacının alacağından mahsup edildiğini ve kalan bakiye tutarı 125.127,72 usd’nin davacı tarafa eksiksiz olarak ödendiğini, davacının borcunun TL olduğunu, proformada belirtilen miktarlardan farklı miktarlarda mal gönderildiğini, bu sebeple dolar ödemesinin kabul edilmeyeceğini iddia ettiğini, 30.7.18 tarihli proformada ürünlerin fiyatlarının usd olarak belirlendiğini, ürün miktarının farklı olmasının durumu etkilemeyeceğini, taraflar arasındaki anlaşmanın dolar üzerinden yapıldığının sabit olduğunu, davalının ödemeyi eksiksiz olarak yaptığını, Yargıtay l9. HD 7.12.16 tarih 2016/559 e. ve 2016/15501 k. sayılı içtihatında faturaların mevzuat gereği Türk Lirası cinsinden düzenlenmiş olması proforma fatura ile yapılan anlaşmanın şartlarının değiştiği anlamına gelmeyeceğini, taraflar arasındaki akti ilişkinin yabancı para cinsinden kurulduğu ve tüm davalının tüm ödemelerinin davacı tarafından yabancı para cinsinden yapıldığını, bu sebeple davalının borcunu eksiksiz İfa ettiğini, davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, bunun ödeme ve ticari kayıtlarda açıkça anlaşılacağını, Davacının kendi düzenlediği faturalarda döviz kurunu 6 TL olarak kabul ettiğini ve birim fiyatlarını buna göre TL ye çevirdiğini belirttiğini, ancak aynı tarihlerde davalı tarafından akdi ilişkiye uygun olarak dolar üzerinden yapılan ödemelerini ise düşük döviz kuru üzerinden Türk Lirasına çevirdiğini ve cari hesaba bu şekilde kaydettiğini belirttiğini, davacı her ne kadar kur 6 TL nin üzerindeyken 6 TL üzerinden fatura edildiğini beyan etmiş ise de İddianın aksine kurun 6 TL nin daha altında olduğunu, davacının dayandığı cari hesap ilişkisinin 3.10.18 tarihli mutabakat üzerindeki imzanın davalı şirke yetkililerine ait olmadığını, bu sebeple söz konusu mukabakatın hukuken bir geçerliliğinin bulunmadığı belirtilerek, davanın esastan reddini, davacının faiz başlangıç taleplerinin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece,"...120.000,00.-TL tutarlı ödeme dışındaki tüm ödemelerin USD olarak ödendiği ve bu ödemelerin davacı tarafça kabul edilerek ticari defterlere işlendiği, dolar cinsinde yapılan ödemeler, döviz cinsinden kabul edildiğinden artık kur farkından bahsedilemeyeceği, TL bazında ödenen 120.000,00 TL nin ödeme günündeki kur üzerinden Dolara çevrildiğinde 406,26 Dolar kur farkının oluştuğu, dava tarihi itibariyle bu 406.26 USD nin TL karşılığının 2.312,05 TL olduğu" gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; anlaşmanın yükleme tarihindeki kur üzerinden TL'ye çevrilerek borcun belirlenmesi ve faturaların kesilmesi şeklinde kararlaştırıldığını, bu nedenle mahkeme kararının sözleşmeye aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, cari hesap bakiye alacağından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re'sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK'nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.
06/04/2023
...


Full & Egal Universal Law Academy