Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1867 Esas 2023/811 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1867
Karar No: 2023/811
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 26/05/2021
DAVANIN KONUSU : Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 13/04/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ...'nın davalı bankadan genel kredi sözleşmeleri imzaladığını, kredi sözleşmeleri kapsamında davalı tarafından ...'ya 20/02/2017 tarihinde 150.000,00-TL bedelli, üç yıl vadeli kredi kullandırıldığını, davalı banka tarafından krediler için hayat sigortası yaptırıldığını ve süreleri bitince de yenilendiğini, 20/02/2017 tarihli kredi kullanım tarihinde de banka tarafından ...'ya bir yıl süreli hayat sigortası yaptırıldığını, söz konusu poliçe süresinin 20/02/2018 tarihinde bittiğini ancak banka tarafından hayat sigortası poliçesinin yenilenmediğini, akabinde ...'nın 15/07/2018 tarihinde vefat ettiğini, 20/02/2017 tarihli kredinin hayat sigortasının yenilenmediğini, ancak diğer kredilerin yenilendiğini, diğer krediler için sigorta tarafından ödeme yapıldığını, ancak 20/02/2017 tarihli kredi borcunu müvekkilleri tarafından ödendiğini, huzurdaki davanın daha önce Antalya 2. Tüketici Mahkemesinde ... esas sayılı dosyası ile açıldığını, ancak mahkeme tarafından arabuluculuğa başvurulması gerekmesi nedeniyle reddettiğini beyanla davanın alacağın belirli hale gelmesi sonucu arttırılmak üzere şimdilik 10.000,00-TL'nin zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren (ödenen taksitlerin) ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, öncelikle görev itirazlarının olduğunu, tarım kredisinin ticari dava niteliğinde olduğunu, hayat sigortasının müşterinin talebi ile yapılmadığını, var olmayan sigortanın yenilenmesinden de söz edilemeyeceğini, davacının hayat sigortası primlerinin çok yüksek olduğunu ve sigorta yaptırmak istemediğini sözlü olarak bildirmesi üzerine müvekkili banka tarafından hayat sigortası yaptırılmadığını, dava konusu dışında kalan ve yine müvekkili banka tarafından kullandırılan diğer kredilere ilişkin olarak hayat sigortaları yapıldığını ve bu sigortaların süresi içerisinde yenilenmediğini, kredi kullananın isteği ve müvekkili bankanın kabulü ile her iki tarafın serbest iradesiyle yapılmayan sigortadan dolayı müvekkili bankaya kusur atfedilemeyeceğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece,"... davalı bankadan yakın tarihte dava konusu krediye yakın miktarda çekilen krediler ve bunlar için hayat sigortası yaptırılıp yaptırılmadığı sorulduğu, gelen cevapta dava konusu kredilere yakın tarihlerde 118.600,00 TL ve 110.000,00 TL'lik krediler kullandırıldığı bu krediler için hayat sigortası yaptırıldığının anlaşıldığı, buna göre yakın dönemde yakın miktar ve şartlar içeren sözleşmelerin hepsi için hayat sigortası yaptırılıp bir kredi için yaptırılmaması kredi kullananın talebinin olmamasından ziyade bankanın bunu ihmal etmesi ihtimalini kuvvetlendirdiği, bankanın en azından bunu açıkça kayıt altına alıp doğacak risklerden murisi haberdar etmekle yükümlü olduğu, bu husus davalı bankanın yaptırılmayan hayat sigortası nedeniyle ödenmek zorunda kalınan kredi nedeniyle kusurunun olduğunu gösterdiği, diğer yandan murisin de kullandığı kredi için hayat sigortası sözleşmesi yaptırılıp yaptırılmadığını, prim tahsil edilip edilmediğini öğrenip takip etmekle yükümlü olduğu, murisin de bu yükümlülüğünü yerine getirmemekle kusurlu olduğu" gerekçesiyle meydana gelen olayda tarafların eşit kusurlu olduklarına, davacı davasını 128.365,62 TL olarak ıslah ettiği, fakat alınan bilirkişi raporunda bu bedel içinde yer alan 17.538,91 TL'lik ödeme murisin ölüm tarihinden öncesine ait olup davacıların bunu talep hakkı olmadığı, buna göre talep edilebilir tutarın 110.826,71 TL olduğu kabul edilmiş ve takdir edilen kusur durumuna göre 55.413,35 TL'nin davalıdan tahsili yönünde kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarımsal kredilerde hayat sigortasının zorunlu olduğunu, davanın tam kabul edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bankanın sigorta yapılmamasında kusuru olmadığını, söz konusu sigortanın ihtiyari olduğunu, dava konusu dışındaki krediler için sigorta yapıldığını, yenilendiğini, bu durumun da murisin sigorta hakkında bilgilendirildiğinin göstergesi olduğunu, kredi sözleşmesinin 12. maddesinde bankanın sigorta yapma mecburiyeti olmadığının belirtildiğini ve yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, hayat sigortası yapılmaması nedeniyle kredi sözleşmesi kapsamında ödenen bedelin kusurlu taraftan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re'sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacılar ve davalı vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar ve davalı vekillerinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacılardan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 3.785,30 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.726,00 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
4-Tarafların istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK'nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
6-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.13/04/2023
...


Full & Egal Universal Law Academy