Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1641 Esas 2023/845 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1641
Karar No: 2023/845
Karar Tarihi: 24.04.2023


T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 25/04/2019
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 24/04/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 29/11/2016 tarihinde 21.000,00.-TL miktarında borç aldığını, karşılığında müvekkili hakkındaki takibe dayanak bononun imzalanarak dava- lıya verildiğini, bu bono bedelinin 28/01/2016 tarihinde 2.010,00.-TL'sinin 22/02/2016 tari- hinde 13.100,00.-TL'sinin, 20/02/2016 tarihinde 4.900,00.-TL'sinin ve 20/11/2017 tarihinde 1.100,00.-TL'sinin ödenerek borcu ifa edildiğini, müvekkilinin imzaladığı bono üzerinde yalnızca bono bedeli ile müvekkilinin imzası olduğunu, davalının kalan kısımları kötü niyetli olarak doldurduğunu belirterek bu bonoya dayalı girişilen takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, yapılan ödemelerin davacının dava konusu ettiği bonoya ilişkin olmadığını belirterek davanın reddine ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, uyuşmazlık konusu husus davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerin takibe dayanak bono için yapılıp yapılmadığı noktasındadır. Davacı her ne kadar dava dilekçesinde bononun 29/11/2016 tarihinde alınan borca karşılık düzenlendiğini belirtmiş ise de, bilahare verdiği dilekçe ile ödünç alma tarihini 2015 yılının sonları olarak belirtmiş ise de, iddianın genişletilmesine davalı kabul etmemiştir. Bu durumda bononun düzenleme tarihinin 26/11/2016 olduğu bono üzerinde de yazılı olduğundan ve davacının ilk dilekçesinin de bu yönde olması karşısında ve aksini yazılı delil ile ispat edememesi sebebi ile bononun düzenleme tarihinin 26/11/2016 olarak kabulü gerekmiştir. Davacının yaptığını iddia ettiği davalının da kabul ettiği ancak, başka bir borç için yapılmış ödemeler olduğunu ileri sürdüğü ödemelerden 20/11/2017 tarihli olanı dışındakiler bononun düzenleme tarihinden önce olduğundan muaccel olmamış bir borç için ödeme yapılamayacağı gerekçesi ile bu senede dayalı borcun ifası amacıyla yapılmış ödeme olarak kabul edilmemiştir. 1.100,00.-TL'lik 20/11/2017 tarihli ödeme ise, davalı her ne kadar bu ödemeyi bir başka borç için yapılmış ödeme olarak iddia etmiş ise de, davalının TBK 102. Maddesine göre birden çok borç muaccel ise ödemenin borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapıldığının kabulü gerekeceğinden davalının ödemenin yapıldığı tarih itibariyle davacının muaccel olmuş bir başka borcu olduğunu ispatlayamaması karşısında bu ödeme yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kurucusu, sahibi ve müdürü olduğunu, davalı ile aralarında her zaman ticari bir ilişki bulunduğunu, davalının kötüniyetli olarak takibe geçtiğini, davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin istinafa konu senet üzerinde inceleme yaptırmadan, bilirkişi raporu almadan ve müvekkilinin, davalının banka hesaplarındaki işlemleri üzerinde inceleme yapmadan kurmuş olduğu kısmen kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re'sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, istinaf edenin sıfatına ve istinaf sebeplerine göre, kararın yerinde olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK'nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.24/04/2023
...


Full & Egal Universal Law Academy