Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1091 Esas 2023/610 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1091
Karar No: 2023/610
Karar Tarihi: 24.03.2023

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 24/03/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin, faturadan kaynaklı davalıdan alacaklı olduğunu, alacağın tahsili amacıyla Antalya 3. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile başlattıkları icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini, takibin durduğunu, davalının itirazlarının iptaline, %20' den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın icra ve davada konu ettiği 30/04/2019 tarihli 14.986,00.-TL bedelli faturanın müvekkiline hiçbir zaman tebliğ edilmediğini, müvekkilinin davacı tarafa böyle bir borcunun bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının, iki adet faturaya dayalı bakiye alacağının tahsili için davalı şirket hakkında icra takibi başlattığı, takibin davalının itirazı ile durduğu ve itirazın iptali için eldeki davanın ikame edildiği, davalının cevap dilekçesinde Nisan tarihli faturanın hiç bir zaman tebliğ edilmediğini, davalının böyle bir borcu olmadığını, mart tarihli fatura bedelinin de 86.000-TL'lik kısmının banka havalesi ile kalanının elden ödendiğini beyan ettiği, davalının icra dairesine yaptığı itirazında açıkça ticari ilişkiyi inkar etmemekle birlikte borcu olmadığını beyan ettiği, hem delil olarak dayanılması hem de tarafların tacir olmaları nedeni ile HMK 222 ve TTK 83. Maddeleri kapsamında tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verildiği, davacının incelenen ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduklarının ve davaya konu faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olup, iki fatura karşılığı 61.000 ve 25.000 olmak üzere toplam 86.000-TL'lik ödeme alındığının ve bakiye 33.882,10.-TL alacaklı olunduğunun kayıtlı olduğu, davalının defterlerinde ise sadece BA formu ile vergi dairesine bildirilen, 19/03/2019 tarihli KDV dahil 104.896,10-TL'lik faturanın kayıtlı olduğu ve bu fatura karşılığı 25.000 ve 61.000 olmak üzere toplam 86.000-TL ödeme yapıldığının ve kalan 18.896,10-TL bakiyenin "ortaklara borçlar" hesabı ile kapatıldığının tespit edildiği ancak 18.896,10-TL'nin davacıya ödendiğine ilişkin herhangi bir delil ibraz edilmediği, bu şekilde davacının 19/03/2019 tarihli KDV dahil 104.896,10-TL'lik faturadan kaynaklı bakiye 18.896,10-TL davalıdan alacaklı olduğunun anlaşıldığı, diğer taraftan davalının defterlerinde kayıtlı olmayan, fatura muhteviyatının teslimine ilişkin yazılı delil ibraz edilmeyen ve davalı tarafça da BA formlarında bildirilmeyen 30/04/2019 tarihli, 14.986,00.-TL'lik fatura yönünden davacıya yemin delili hatırlatılmış, davacının yemin deliline dayandığını bildirmesi üzerine davalı şirket yetkilisi duruşmaya davet edilmiş ve usulüne uygun olarak alınan yemin beyanında bu fatura muhteviyatı mal/hizmetin alınmadığını bildirmiş olması karşısında davacının 30/04/2019 tarihli, 14.986,00.-TL'lik fatura yönünden iddialarını ispat edemediği, 19/03/2019 tarihli faturadan kaynaklı, ispat edilen bakiye 18.896,10-TL alacağın likit olduğu, bu nedenle bu kısım yönünde icra inkar tazminatı verilmesi gerektiği ancak davalı tarafın takipten önce usulüne uygun şekilde temerrüde düşürüldüğünün sabit olmadığı, bu nedenle işlemiş faiz talep edilmeyeceği kanaatine varılmış ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince davalı tarafın takipten önce usulüne uygun şekilde temerrüte düşürüldüğünün sabit olmaması nedeniyle işlemiş faiz alacaklarına ilişkin taleplerinin reddedildiğini, ancak TTK'ya göre faturanın borçlu tarafından alınmasını takip eden 30 günlük sürenin sonunda ödenmesi gerektiğini, borçlu tarafından borcun ödenmemesi halinde ihtara gerek kalmaksızın borçlunun mütemerrit sayıldığını ve alacaklının faize hak kazandığını, bu nedenle borçlunun temerrüte düşürülmesi için ayrıca ihtara gerek bulunmadığını, işlemiş faiz alacakları yönünden de davanın kabulü gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesine ve cevap dilekçelerinde kötüniyet tazminatı taleplerinin bulunmasına rağmen reddedilen kısım yönünden müvekkil şirket lehine kötüniyet tazminatına hükmetmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının icra takibinden önce davalı borçluyu temerrüte düşürmemesine, reddedilen miktar yönünden davacının takibinde ve itirazın iptali davası açmasında haksız ve kötüniyetli olduğunun sabit olmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.290,79 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 322,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 967,99 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
4-Davacı ve davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK'nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
6-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı ve davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.24/03/2023
....

Full & Egal Universal Law Academy