Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/158 Esas 2023/306 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2023/158
Karar No: 2023/306
Karar Tarihi: 09.05.2023

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/158 Esas
KARAR NO: 2023/306
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/03/2023
KARAR TARİHİ: 09/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı müvekkili şirket ile davalı cari hesap ilişkisi ile çalıştığını, eş söylemle; davalı şirketin, sezon başlarında fatura kestiğini, davacı müvekkil şirketin ise ödeme yaptığını, bir nevi peşin ve sor sat mantığı ile davalı şirket, davacı müvekkil şirkete hizmet verdiğini, davacı müvekkili şirketin ... tarihinde davalı şirkete gönderdiği e-mail ve whatsapp mesajı ile birlikte yeni dönemde çalışılmayacağını bildirdiğini, müvekkilinin sehven 2022 yılı için 400 Euro ödeme yaptığını, müvekkilinin ... tarihinde davalı ile yeni dönemde çalışılmayacağını davalıya bildirdiğini, davacı vekil edenin Antalya .... Noterliği'nin ... tarih ve ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile sehven gelecek yıl olan 2022 yılı için yapılan ödemenin de iadesini talep ettiğini, ancak davalı şirket tarafından bir hizmet sunulmamasına rağmen 400 EURO ödemenin iade edilmediğini, bu nedenle davacı vekil edenin Antalya Genel İcra Dairesi ... E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının borca itiraz ettiğini, sehven ödenen miktarı iade etmediğini, takibe itirazın haksız olduğunu, takibin durdurulduğunu, davacı tarafından sehven ödenen 400 EURO alacağının ticari defterlere, faturaya, ihtarnameler ve maillere dayalı olup alacak likit olduğunu, takip konusu alacağın, likit ve faturalar, ticari defterler, ödeme dekontları, ihtarnameler ve mail yazışmalarına dayalı olduğunu, bu durumda likit alacağa haksız şekilde itiraz eden borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceğinin Yargıtay kararlarıyla da sabit olduğunu, ihtiyati haczin, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici olarak el konulması olarak tanımlandığını, ihtiyati haciz talep edebilmek için, İİK'nın 257/1. maddesine göre alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması ya da İİK'nın 257/2. maddesindeki şartların gerçekleşmiş bulunması gerektiğini, İİK'nın 258/1. maddesinin ikinci cümlesinde "Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur." şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliğinin aranmadığını, bu konuda mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulmasının yeterli kabul edildiğini, somut olayda davacının alacağının somut ve ispat edilmiş olduğunu, dava sonunda verilecek kararın icrasının da temini için, borçlu davalının, dava değeri olan 400 EURO miktar kadar borcuna karşılık taşınır taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz uygulanması için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Taraflar arasında, davacı şirketin ... için ... tarihinde, ... Online Rezervasyon Sistemleri Kullanım Sözleşmesi ve ... ... ... Hotel Kanal Yönetimi Programı Kullanım Taahhütnamesi, ... tarihinde davalı şirketin ... Kanal Yönetimi Programı Kullanım Taahhütnamesi, ... tarihinde, davacı şirketin ... için ... Kanal Yönetimi Programı Kullanım Taahhütnamesi yapıldığını ve sözleşmelere uygun olarak kurulumlar ve hizmetlerin davacı şirkete sunulduğunu, bu sözleşmelere göre müvekkili şirketin "servis sağlayıcısı", karşı taraf ise "otel" ismi ile belirtildiğini, davacının iddia ettiği ve ticari teamüllere çok uzak peşin ve sor sat mantığı ile yürütülen bir ticari ilişki olmadığının açık olduğunu, davacının da dilekçesinde yer verdiği gibi her iki tarafta tacirdir ve basiretli tacir olarak sor-sat ilişkisi ile taraflar arasında sözleşme olmadan, rezervasyonların, hizmetin ederi belirlenmeden, hangi kanalların bağlanacağı, tarafların yükümlülükleri belirlenmeden, kanal yönetimi ve rezervasyon programlarını kurarak, davacı şirketin otellerine hizmet verilmesinin söz konusu olmayacağının açık olduğunu, taraflar arasında belirlenen hizmet bedellerinin cevap dilekçesi ekinde sunulan sözleşmelere göre fatura edildiğini, davalı şirketin uluslararası hizmet verdiği bir alanda, davacı otelden yazılı olarak sözleşme yapmadan, rezervasyon motorlarına, acentelere, sitelere vb. yönlendirme yapmasının mümkün olmadığını, en başta sunulan hizmet ve çalışılan alanın böyle bir duruma izin vermeyeceğinin açık olup, basiretli tacirlerin de söz üzerinden fatura düzenlemeyeceğinin sabit olduğunu, davacı şirketin alacaklarını ödemediği ve sözleşmelere aykırı davranması nedeni ile taraflar arasındaki sözleşmelerin davalı şirket tarafından haklı olarak fesih edildiğini ve gelinen aşamada davalı şirketin alacakları yönünden taraflar arasında İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin ... e. sayılı dosyası ile yargılamanın devam ettiğini, tacirler arasında yapılan sözleşmede yetkili mahkmelerin açıkça belirlenmiş olduğundan mahkemenin de yetkili olmadığını, yetkili icra ve mahkemelerin İstanbul icra daireleri ve mahkemeleri olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, davalı şirketin davacı şirkete iade etmesi gereken fazla ödenen bir bedel söz konusu olmadığını, neticeten davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Antalya Genel İcra Dairesi'nin ... E sayılı takip dosyasının tetkikinden;alacaklı ... A.Ş vekili aracılığı ile borçlu ... Ltd.Şti. Aleyhine 2022 yılı için sehven yapılan 400 Euro peşin ödemenin iadesi sebebine dayalı olara ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine, asıl alacağa ve fer'ilerine itiraz ettiği, yetkili icra müdürlüğünün İstanbul İcra Müdürlüğü olduğunu bildirdiği görülmüştür.
Dava İİK 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olmakla,
Davalı icra takibinde icra dairesinin yetkisine ve ayrıca Mahkememizin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda öncelikle icra dairesine yapılan yetki itirazının yerinde olup olmadığının incelenmesi gerekir. Zira itirazın iptali davasının görülebilmesi geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. HGK 20.11.2002 tarih ve 2002/19-900 E, 2002/994 K sayılı kararında bu husus re'sen hakim tarafından dikkate alınması gereken dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Somut davada sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talep edilmekle, davacı her ne kadar TBK 89.maddesi hükümlerine göre Antalya İcra Dairesinin yetkili icra dairesi olduğunu iddia etmiş ise de; para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen 6098 Sayılı TBK'nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda yetkili mahkemenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm ihtilâfların davacının yerleşim yerinde davaya konu olması sonucu doğar ki, bu da; Hukuk Muhakemeleri Kanununda yer alan yetkiyle ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Anlatılan nedenle davalı şirketin adresinin ... olduğu, bu durumda İİK 50 ve HMK 6.maddesi uyarınca davalının Antalya İcra Müdürlüğünün yetkisine dair yaptığı itirazın usul ve yasaya uygun olduğu,yetki itirazında bildirilen İstanbul İcra Dairesi'nin yetkili icra dairesi olduğu belirlenmekle; itirazın iptali davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (Yargıtay 19.HD nin 2017/310 E-2019/2486, 2018/206 E-2019/3973 K sayılı emsal kararları)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harç peşin alındığından ayrıca alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 09/05/2023

Katip ...
¸e-imzalı


Hakim ...
¸e-imzalı



Full & Egal Universal Law Academy