Ankara Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesi 2021/1489 Esas 2022/164 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 9. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2021/1489
Karar No: 2022/164
Karar Tarihi: 09.02.2022



(2577 S. K. m. 45)
 
İSTEMİN ÖZETİ: Uzman erbaş olarak görev yapmakta iken meslekte 10 yılını doldurduktan sonra istifa etmek suretiyle görevinden ayrılan davacı tarafından, silah ruhsat hakkının iptaline ilişkin işlemin iptal edilerek silah taşıma ruhsat hakkının tarafına iadesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Milli Savunma Bakanlığının 03.03.2021 tarih ve 4915028 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada, daha önce zati silahı bulunduğu halde bu silahı mahkeme kararıyla müsadere edilen Türk Silahlı Kuvvetleri personeline silah satın alma izni verilemeyeceğinin açıkça hükme bağlandığı, mülkiyeti davacıya ait olan tabancanın/silahın, Bayburt Asliye Ceza Mahkemesi'nin 19/12/2008 tarih ve E:2008/269, K:2008/395 sayılı kararıyla müsaderesine karar verildiğinin anlaşıldığı, davacının silah ruhsat hakkının iptaline ilişkin işlemin iptal edilmesi ve ruhsat hakkının tarafına iade edilmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği, öte yandan, davacı tarafından hakkında silahlı tehdit suçundan açılan davada Bayburt Asliye Ceza Mahkemesi'nin 19/12/2008 tarih ve E:2008/269, K:2008/395 sayılı kararıyla 8 ay hapis cezası ve silahın müsaderesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu Mahkeme kararına dayanılarak silah ruhsatının iptal edilemeyeceği ileri sürülmekte ise de, "Müsadere" müessesinin Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen bir güvenlik tedbiri olduğu, "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" müessesinin ise sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içinde sonuç doğurmaması ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde kararın kaldırılarak davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi durumu olduğu ve bu iki müessesenin farklı hukuki kavramlar olduğu, silah ruhsatı iptalinin mahkumiyete değil müsadereye bağlandığı anlaşıldığından, anılan iddianın yerinde görülmediği gerekçesiyle Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce davanın reddine ilişkin olarak verilen 11/11/2021 gün ve E: 2021/495, K: 2021/2036 sayılı kararın, usule ve yasaya aykırı olduğu, silahlı tehdit suçundan açılan davada Bayburt Asliye Ceza Mahkemesi'nin 31/12/2013 tarih ve E:2008/269, K:2008/395 sayılı ek kararıyla hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine karar verildiği, bu durumda ceza hukuku anlamında mahkumiyet ve hak mahrumiyetinin kalmadığının açık olduğu, davalı idare işleminin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı tarafın istinaf dilekçesinin yasal dayanaktan yoksun olduğu ileri sürülerek, istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesince duruşma istemi yerinde görülmeyerek 2577 sayılı Yasa'nın değişik 45. maddesi uyarınca dosya incelenmek suretiyle işin gereği görüşüldü:
 
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle, gerekçesi yukarıda anılan Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce verilen 11/11/2021 gün ve E: 2021/495, K: 2021/2036 sayılı karar aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, istinaf istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın kaldırılmasını sağlayacak durumda bulunmadığından istinaf isteminin reddine, aşağıda dökümü yapılan 231,10-TL yargılama giderinin başvuruda bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan miktarın Mahkemesince re'sen, fazladan yatırılan 59,30-TL harcın ise istenilmesi halinde istinaf başvurusunda bulunan davacıya iadesine, 2577 sayılı Yasa'nın değişik 45. maddesinin 6. fıkrası uyarınca kesin olmak üzere, 09/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.
 
T.C.
ANKARA
9. İDARE MAHKEMESİ
 
ESAS NO: 2021/495
KARAR NO: 2021/2036
T: 11/11/2021
 
DAVANIN ÖZETİ: Emekli Uzman Çavuş olan davacının, silah taşıma ruhsatı hakkının tarafına iadesi istemiyle yaptığı başvurunun Milli Savunma Bakanlığının 03.03.2021 tarih ve 4915028 sayılı işleminin, usule ve yasaya aykırı olduğu, hakkında silahlı tehdit suçundan açılan davada Bayburt Asliye Ceza Mahkemesi'nin 19/12/2018 tarih ve E:2008/269, K:2008/395 sayılı kararıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu mahkeme kararına dayanılarak silah ruhsatının iptal edilemeyeceği ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Mahkeme kararı ile silahı müsadere edilen davacı hakkında tesis olunan işlemin yasal mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddedilmesi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce, duruşma için taraflara önceden bildirilen 09/11/2021 günü saat:15:15'de açılan celseye davacı vekili ile davalı idare vekilinin geldiği görülmüş olup taraflara usulüne uygun olarak söz verilip dinlendikten sonra dava dosyası incelenmek suretiyle işin esası hakkında gereği görüşüldü:
 
Dava; Emekli Uzman Çavuş olan davacının, silah taşıma ruhsatı hakkının tarafına iadesi istemiyle yaptığı başvurunun Milli Savunma Bakanlığının 03.03.2021 tarih ve 4915028 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
 
6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, ateşli silahlarla mermilerinin ve bıçaklarla salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel olarak yapılmış bulunan diğer aletlerin memlekete sokulması, yapılması, satılması, satın alınması, taşınması veya bulundurulmasının bu kanun hükümlerine tabi olduğu hükmü, 7. maddesinin 5. fıkrasında, "26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlara affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma ve bulundurma izni verilemez. Ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hapis cezasına mahkûm olanlara, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren beş yıl geçmedikçe ve haklarında yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar verilmedikçe, ateşli silah taşıma ve bulundurma izni verilemez" hükmü bulunmaktadır.
 
Bu Kanuna dayanarak çıkarılan 91/1779 karar sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinde, Yönetmeliğin amacının, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun kapsamındaki silahlarla ilgili ruhsatların düzenlenmesini, yenilenmesini, gerektiğinde geri alınmasını veya iptalini, bağış, satış veya veraseten intikal yolu ile el değiştirmesini, ruhsata bağlanan silahların kayıt ve tescilini, bıçak ve diğer aletler ile benzerlerinin yapım, kullanım ve naklini, armağan, hatıra ve antika silahların neler olduğunu, silah ve mermi edinilmesini, silahların yurdumuza daimi ya da geçici olarak ithal edilmesini, trap-skeet atış alanı ile tabanca ve tüfek atış poligonu açılmasını ve bunların denetlenmesini, ateşli silahlar için tamir yeri açılmasını, yivli ve yivsiz av ve spor silahları ile aksamlarının ve bunlara ait mermilerinin yurda sokulması esaslarını, bunlarla ilgili izin, kayıt ve tescil işlemlerini kapsadığı belirtilmiştir.
 
Aynı Yönetmeliğin 12. maddesinin üçüncü fıkrasında da, "Daha önce zati silahı bulunduğu halde bu silahı mahkeme kararı ile müsadere edilen veya silah satın almaya engel hali bulunan emekli ve müstafi Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline silah satın alma izni verilmez. Bu kişilerin sahip olduğu diğer silah ruhsatları da iptal edilerek bu silahların altı ay içerisinde silah satın almaya hak kazanmış kişilere devri sağlanır. Bu süre içerisinde devri sağlanamayan silahlar, ilgili kanunlara göre işlem yapılmak üzere adli makamlara intikal ettirilir." hükmüne yer verilmiştir.
 
Öte yandan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun ''Eşya müsaderesi'' başlıklı 54. maddesinde; İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir. ...'' düzenlemesine yer verildiği görülmektedir.
 
Ayrıca, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesine 5560 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen 5. fıkrasında; "Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder."; 8. fıkrasında, "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur."; 10. fıkrasında, "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir."; 11. fıkrasında ise, "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar." kuralına yer verilmiştir.
 
Dosyanın incelenmesinden; Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde uzman çavuş olarak görev yapan davacının meslekteki 10 yılını doldurduktan sonra istifa ettiği, özlük hakları kapsamında dava konusu silah taşıma ruhsatlarını aldığı, silahla tehdit suçu nedeniyle hakkında açılan kamu davasında Bayburt Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 19/12/2018 tarih ve E:2008/269, K:2008/395 sayılı karar ile söz konusu suçu işlediğinin sabit olduğu gerekçesiyle 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, eyleminde kullandığı bir adet 357 Magnum marka, 970642 seri nolu 9.65 kalibre krom renkli toplu tabancanın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 36. maddesi uyarınca müsaderesine karar verildiği, davacının ruhsat hakkını kaybetmesi sebebiyle adına kayıtlı diğer tabancalarının ruhsat alma yetkisine sahip başka bir şahsa devir/hibe etmesine yönelik 25.05.2015 tarihinde işlem tesis edildiği, davacı tarafından 01.02.2021 tarihli başvuru dilekçesiyle idareden silah ruhsat hakkının iptaline ilişkin işlemin iptal edilmesi ve ruhsat hakkının iade edilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Olayda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri incelendiğinde, daha önce zati silahı bulunduğu halde bu silahı mahkeme kararıyla müsadere edilen Türk Silahlı Kuvvetleri personeline silah satın alma izni verilemeyeceğinin açıkça hükme bağlandığı, mülkiyeti davacıya ait olan tabancanın / silahın, Bayburt Asliye Ceza Mahkemesi'nin 19/12/2018 tarih ve E:2008/269, K:2008/395 sayılı kararıyla müsaderesine karar verildiği anlaşılmış olup davacının silah ruhsat hakkının iptaline ilişkin tesis edilen işlemin iptal edilmesi ve ruhsat hakkının tarafına iade edilmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
 
Öte yandan, davacı tarafından hakkında silahlı tehdit suçundan açılan davada Bayburt Asliye Ceza Mahkemesi'nin 19/12/2018 tarih ve E:2008/269, K:2008/395 sayılı kararıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu mahkeme kararına dayanılarak silah ruhsatının iptal edilemeyeceği ileri sürülmekte ise de, "Müsadere" müessesinin Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen bir güvenlik tedbiri olduğu, "Hükmün Açıklanmasının Geri bırakılması" müessesinin ise sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içinde sonuç doğurmaması ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde kararın kaldırılarak davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi durumu olduğu ve bu iki müessesenin farklı hukuki kavramlar olduğu ve silah ruhsatı iptalinin mahkumiyete değil müsadereye bağlandığı anlaşıldığından, anılan iddia yerinde görülmemiştir.
 
Nitekim, davacı tarafından, tarafına silah ruhsatı verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin davalı idarenin 17/10/2015 tarih ve 1683258 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada Ankara 7. İdare Mahkemesi'nin E.2015/3062, K:2017/24 sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu reddeden Ankara 9. İdari Dava Dairesi'nin E:2017/634, K:2017/1024 sayılı kararı da bu yöndedir.
 
Açıklanan nedenlerle; davanın reddine, aşağıda dökümü yapılan 351,80-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenip takdir edilen 3.110,00.-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, varsa artan posta gider avansının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren (30) gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere, 11/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
 



Full & Egal Universal Law Academy