Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi 2020/1680 Esas 2020/1398 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 8. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/1680
Karar No: 2020/1398
Karar Tarihi: 04.11.2020



(AİHS m. 7) (2709 S. K. m. 38) (5015 S. K. m. 1, 4, 19, 20, Geç. m. 6) (2577 S. K. m. 17, 45) (5326 S. K. m. 2, 3, 5) (5237 S. K. m. 7) (Petrol Piyasası Fiyatlandırma Sistemi Yönetmeliği m. 5, 7, 12, 13)
 
İSTEMİN ÖZETİ: 07.09.2011 tarih ve ……. sayılı bayilik lisansı ile …. adresinde faaliyet gösteren akaryakıt bayisi davacı tarafından, istasyonun ilan panosunda gösterilen fiyattan daha yüksek bir fiyatla akaryakıt satışı yapıldığı gerekçesiyle 100.521,00 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına dair Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun 04.10.2018 tarih ve 8113-13 (b) sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada; davacı şirket tarafından işletilen akaryakıt istasyonunda 15.05.2018 tarihinde yapılan denetim sonucunda, motorin ve benzin fiyatlarının panoda ilan edilen fiyattan daha yüksek fiyattan satışa sunulduğu, dolayısıyla davacıya lisans ile tanınan hakların davacı tarafından mevzuata aykırı olarak kullanıldığının sabit olduğu görüldüğünden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği, öte yandan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 14.03.2019 tarih ve 8487-3 sayılı kararında "Fiyat ilan panosunda ilan edilen fiyatın üzerinde ancak bağlı dağıtım şirketince fiil tarihi itibarıyla belirlenen tavsiye fiyatının altında fiyatla akaryakıt satışı yapılması" fiili 5015 sayılı Kanun'un 20. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca belirlenen niteliği itibarıyla düzeltme imkanı olan fiiller arasında sayılmış ve davacının da bu yönde bir iddiası var ise de; 28.02.2019 tarih ve 30700 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7164 sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 34. maddesiyle 5015 sayılı Kanun'a eklenen geçici 6. madde gereğince bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce Kurulca verilmiş olan idari para cezaları yönünden ihtar yapılması da mümkün olmadığından davacının iddiasına itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce verilen 14/07/2020 tarih ve E:2019/869, K:2020/1246 sayılı kararın, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek istinaf başvurusunun kabulü ile anılan kararın kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17/2 maddesi uyarınca, davacının istinaf aşamasındaki duruşma istemi uygun görülmediğinden, işin esasına geçilmek suretiyle, 2577 sayılı Yasanın değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Dava; 07.09.2011 tarih ve …. sayılı bayilik lisansı ile … adresinde faaliyet gösteren akaryakıt bayisi davacı tarafından, istasyonun ilan panosunda gösterilen fiyattan daha yüksek bir fiyatla akaryakıt satışı yapıldığı gerekçesiyle 100.521,00 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına dair Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun 04.10.2018 tarih ve 8113-13 (b) sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
 
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 2. maddesinde, "Kabahat" deyiminin, Kanun'un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği, 3. maddesinde, bu Kanun'un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı, "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 5. maddesinde ise, 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından ise derhâl uygulama kuralının geçerli olduğu belirtilmiş, bu madde ile atıf yapılan 5237 sayılı Kanun'un 7. maddesinin ikinci fıkrasında, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı kurala bağlanmıştır.
 
Öte yandan, "Suçta ve cezada kanunilik ilkesi", hem Anayasa'da hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde güvence altına alınmış temel bir ilkedir.
 
Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz" kuralına yer verilerek "suçta kanunilik", üçüncü fıkrasında yer alan "ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur" kuralı ile de "cezada kanunilik" ilkeleri güvence altına alınmıştır.
 
Kanunilik ilkesi, genel olarak bütün hak ve özgürlüklerin düzenlenmesinde temel bir güvence oluşturmanın yanı sıra, suç ve cezaların belirlenmesi bakımından özel bir anlam ve öneme sahiptir. Bu ilke sayesinde, kişilerin kanunen yasaklanmamış veya yaptırıma bağlanmamış fiillerden dolayı keyfi bir şekilde suçlanmaları ve cezalandırılmaları önlenmekte, buna ek olarak, suçlanan kişinin lehine olan düzenlemelerin geriye etkili olarak uygulanması sağlanmaktadır.
 
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Kanunsuz ceza olmaz" başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında "Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmâlden dolayı suçlu bulunamaz. Aynı biçimde, suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez." kuralına yer verilmiştir.
 
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 1. maddesinin birinci fıkrasında; bu Kanunun amacının; yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlamak olduğu belirtilmiştir.
 
Aynı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasında; lisansın, sahibine lisansta yer alan faaliyetin yapılması ile bu konularda taahhütlere girişilmesi haklarını vereceği, 2. fıkrasında; lisans ile tanınan hakların; bu Kanunun, ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan kayıtlı hususların yerine getirilmesi koşuluyla kullanılacağı, hükümlerine yer verilmiştir.
 
5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendinde, "Aşağıdaki hallerde, sorumlulara üç yüz elli bin Türk Lirası idari para cezası verilir:
 
1) Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması.
 
2) Sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet gösterilmesi.
 
3) 4 üncü maddenin dördüncü fıkrasının (f) bendinin bir takvim yılı içinde Kurumca yapılan uyarıya rağmen ihlali, aynı fıkranın (l) bendi haricindeki bentlerin ihlali.
 
4) 12 nci maddede yer alan hükümler dahilinde iletim ve depolama tesislerine erişimin dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi." hükmüne yer verilmiş,
 
Aynı maddenin (f) bendinde ise,"4 üncü maddenin dördüncü fıkrasının (l) bendi kapsamındaki ihlaller hariç olmak üzere bayiler için (e) bendinde yer alan cezanın beşte biri uygulanır." hükmü getirilmiştir.
 
5015 sayılı Kanun'un verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan Petrol Piyasası Fiyatlandırma Sistemi Yönetmeliği'nin 5. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde; Bayilik (İstasyonlu) lisansı kapsamındaki faaliyetlerde, fiyat ilanı esasının uygulanacağı, ''Tarife, fiyat listesi ve fiyat ilanına ilişkin yükümlülükler'' başlıklı 7. maddesinin (c) bendinde; Bayilik (istasyonlu) lisansı sahiplerinin akaryakıt teslimlerini fiyat ilanlarına göre yapmakla yükümlü oldukları kurala bağlanarak, 12. maddesinin 3. fıkrasında; Fiyat ilanlarının, akaryakıt istasyonlarında veya köy pompalarında yer alan ilan panolarında yapılacağı hüküm altına alınmış, "Fiyat İlanı" başlıklı 13. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde ise; Bayilik (İstasyonlu) lisansı sahiplerinin; ilan panosunda yer alan tavan fiyatların üzerinde akaryakıt satışı yapmamakla yükümlü oldukları, oldukları hükme bağlanmıştır.
 
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı şirketin işletmekte olduğu akaryakıt istasyonunda 15.05.2018 tarihinde yapılan denetimde, istasyonda bulunan fiyat ilan panosunda yer alan fiyatlar ile pompalar üzerinde yer alan fiyatların birbiriyle örtüşmediği, istasyonda satışa sunulan Vmax 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatının 6,18 TL, Vmax motorin litre fiyatının 5,65 TL ve Prodizel motorinin litre fiyatının 5,62 TL olduğunun görüldüğü, pompalar üzerinde yer alan fiyatlarının ise Vmax 95 oktan kurşunsuz benzinin fiyatının 6,36 TL ve 6,18 TL, Vmax motorinin 5,65 TL ve 5,80 TL, Prodizel motarinin 5,62 TL ve 5,77 TL'den satıldığının tespit tespit edilmesi üzerine, davacı şirket hakkında açılan soruşturma sonucu düzenlenen soruşturma raporunda yer alan tespit, değerlendirme ve getirilen teklif sonrasında, 5015 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına ve Petrol Piyasası Fiyatlandırma Sistemi Yönetmeliği'nin 13. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine aykırılık nedeniyle 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendinin 2 nolu alt bendi uyarınca 100.521,00 TL idari para cezası uygulanmasına ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 04.10.2018 tarih ve 8113-13 sayılı kararın alınması edilmesi üzerine, anılan kararın iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
 
Kanunilik ilkesi uyarınca, Kanunlarda veya idarenin genel ve düzenleyici işlemlerinde tanımlanabilen kabahatin karşılığı olan idarî yaptırımın türü, süresi ve miktarının mutlaka ilgili Kanunda belirtilmiş olması, ilgilisine de kabahatinin karşılığı olan idarî yaptırımın uygulanması gerekmektedir. Dolayısıyla, idarî yaptırım uygulamaya yetkili makamlar tarafından, yaptırım kararı alınmadan önce mevzuata aykırı eylemin ne olduğu ve Kanunun hangi maddesinin ihlâl edildiği hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, ilgilisinden buna uygun olarak savunma istenilmeli ve ancak bu süreçten sonra eylemin karşılığı olan idarî yaptırımın uygulanmasına karar verilmelidir.
 
5015 sayılı Kanun'un 4. maddesindeki düzenlemenin, lisans sahiplerinin genel nitelikli hak, kısıtlama ve yükümlülüklere ilişkin olduğu, anılan maddenin birinci ve ikinci fıkrasının, lisans sahiplerine, lisans hangi faaliyete (rafinerici, taşıma, iletim, bayilik v.b) ilişkin olarak verilmişse, sadece buna ilişkin alanda piyasa faaliyetinde bulunabilecekleri ve bu hakkın lisansta kayıtlı hususlar dahilinde kullanılabileceğine ilişkin koşulları düzenlediği açıktır.
 
Kanunîlik ilkesi, ortaya çıkan sonuca ceza uygulanabilmesini, fiilin kanunlarda açık bir şekilde kabahat veya suç olarak tanımlanması şartına bağlamaktadır. Tipiklik unsuru olarak da ifade edilen kanunî unsur, somut fiilin kanunda belirlenmiş soyut hukuk normuna uygun olmasını ifade etmektedir.
 
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, akaryakıt piyasasında faaliyet gösteren kişi veya kuruluşların lisans verilmesi koşullarına uygun davranmaları gerektiği ve lisans ile tanınan hakların ilgili mevzuatın yerine getirilmesi koşuluyla kullanılabileceği, bu kapsamda ilan panosunda yer alan fiyatların üzerinde benzin ve motorin satışı yapmamakla ve istasyonda birden fazla ilan panosu bulunması halinde ilan panolarındaki benzin ve motorin fiyat bilgilerinin birbirleri ile aynı olması ile yükümlü oldukları, anılan yükümlülüklerin ihlali halinde idari para cezası müeyyidesinin uygulanabileceği açıktır.
 
Bu itibarla, davacının faaliyetini lisansın verdiği haklar dışında yürütmediği, bir başka deyişle lisansın tanıdığı haklar çerçevesinde yürüttüğü, ancak dava dosyasında mevcut olan tespite göre faaliyetin usulüne uygun yürütülmediği, dolayısıyla mevzuatla yasaklanmış olan piyasa faaliyetleri kapsamında ticari faaliyet yürütüldüğünden dolayı davacıya idari yaptırım uygulanması mümkün ise de; "ilan panosunda yer alan fiyatların üzerinde benzin ve motorin satışı yapmak" şeklindeki fiilin karşılığının, anılan Kanun'un dayanak alınan 19. maddesinde belirtilen idarî yaptırımolmadığı anlaşıldığından, lisansın verdiği haklar dışında faaliyetin yürütüldüğünün kabulü ile 5015 sayılı Yasanın 19. maddesinin 2. maddesinin (e) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca verilen idari para cezasında hukuka uyarlık, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.
 
Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce verilen 14/07/2020 tarih ve E:2019/869, K:2020/1246 sayılı kararın KALDIRILMASINA; 2577 sayılı Yasanın değişik 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca esastan incelenen davada, dava konusu işlemin İPTALİNE; aşağıda dökümü yapılan, mahkeme ve istinaf safhasına ait toplam 350,00 TL yargılama giderinin ve yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.590,00 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine, posta gideri avansından artan miktarın istenilmesi halinde istinaf başvurusunda bulunan tarafa iadesine, 2577 sayılı Yasanın değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay ilgili Dairesine temyiz yolu açık olmak üzere, 04/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy