Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi 2019/77 Esas 2020/1358 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 8. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/77
Karar No: 2020/1358
Karar Tarihi: 27.10.2020



(AİHS m. 6, EK 1 NOLU PROTOKOL) (2577 S. K. m. 45, 53)
 
İSTEMİN ÖZETİ: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen .....bank A.Ş.'nin borsadan hisse satın alan hissedarlarından olan davacı tarafından bankaya el konulması tarihinden önceki durumun tüm kurum ve kuruluşlar nezdinde hukuken ve fiilen yeniden oluşturulması ve kendisine hissedarlık haklarının iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davada verilen davanın reddine ilişkin kararın iç hukuk yolları tüketilerek kesinleşmesi sonrasında davacı vekili tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurulması ve Mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Ek 1 No'lu Protokolünün 1. maddesinin (mülkiyet hakkı) ve Sözleşme'nin 6/1 maddesinin (adil yargılanma hakkı) ihlal edildiğine karar vermesi üzerine söz konusu hak ihlali kararına rağmen iç hukuk sürecinde davacı aleyhine verilen kararın yürürlüğünü sürdürdüğü, davanın esası bakımından bir karar verilmesine gerek bulunmamakla birlikte mahkeme kararının kaldırılarak yargılama giderlerinin iadesi ile lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve karşı taraf lehine karara bağlanan vekalet ücretinin kaldırılması gerektiği iddialarıyla 2577 sayılı Kanun'un 53/1-ı bendi uyarınca Mahkemenin 27.12.2007 tarih ve E:2006/2721, K:2007/3137 sayılı dosyasında vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden yargılamanın yenilenmesi istemiyle açılan davada; yargılamanın yenilenmesi isteminin kabul edilerek, davanın reddine ilişkin kararın kaldırılması, davanın esasının görülmesi ve sonucunda davadaki haklılık durumu gözetilerek yargılama giderlerinden ve vekâlet ücretinden sorumluluk yönünden yeniden karar verilmesi gerektiği, ancak, AİHM'nin 10.10.2017 tarihli Fellner ve Diğerleri / Türkiye (Başvuru no. 13312/08 ve 840 diğer başvuru) kararının ekindeki listede davacıya tazminat ödenmesine karar verildiği, davacının da yargılamanın yenilenmesi istemli dilekçesinde davanın esasına yönelik bir talebinin bulunmadığı, dolayısıyla davacının taleplerinin tazminat ödenmesiyle yerine getirildiği anlaşıldığından, işbu davanın konusuz kaldığı sonucuna ulaşıldığı, öte yandan, AİHM'nin 10.10.2017 tarihli Fellner ve Diğerleri / Türkiye (Başvuru no. 13312/08 ve 840 diğer başvuru) kararı karşısında, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre davacının haksızlığından ve bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu olacağından söz edilemeyeceğinin açık olduğu, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne, uyuşmazlığın esası yönünden konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak Ankara 6. İdare Mahkemesi'nce verilen 25/10/2018 tarih ve E:2018/2078, K:2018/2454 sayılı kararın, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek istinaf başvurusunun kabulü ile anılan kararın kaldırılması ve yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesince 2577 sayılı Yasanın değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Dava, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen …..bank A.Ş.'nin borsadan hisse satın alan hissedarlarından olan davacı tarafından bankaya el konulması tarihinden önceki durumun tüm kurum ve kuruluşlar nezdinde hukuken ve fiilen yeniden oluşturulması ve kendisine hissedarlık haklarının iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davada verilen davanın reddine ilişkin kararın iç hukuk yolları tüketilerek kesinleşmesi sonrasında davacı vekili tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurulması ve Mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Ek 1 No'lu Protokolünün 1. maddesinin (mülkiyet hakkı) ve Sözleşme'nin 6/1 maddesinin (adil yargılanma hakkı) ihlal edildiğine karar vermesi üzerine Mahkemenin 27.12.2007 tarih ve E:2006/2721, K:2007/3137 sayılı dosyasında vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden yargılamanın yenilenmesi istemiyle açılmıştır.
 
2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin birinci fıkrasına göre;
 
a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
 
b) Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması,
 
c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,
 
d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
 
e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,
 
f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,
 
g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması,
 
h) (Değişik: 10/6/1994 - 4001/23 md.) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.
 
ı)(Ek: 15/7/2003-4928/6 md.) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması,
 
hallerinde Danıştay ile Bölge İdare, İdare ve Vergi Mahkemelerinden verilen kararlar hakkında yargılamanın yenilenmesi istenebileceği kurala bağlanmıştır.
 
Buna göre 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesi uyarınca, yargılamanın yenilenmesi, Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, maddede dokuz bent hâlinde sayılan durumların gerçekleşmesi hâlinde esas kararı vermiş olan mahkemeden talep edilebilmekte olup, hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme'nin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması da yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında sayılmıştır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının hissedarı olduğu Bankaya el konulmasına ve Bankanın satışına ilişkin davalı idare ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu işlemlerinin yargı kararlarıyla iptal edilmesi sonucu Bankaya el konulma tarihinden önceki durumun tüm kurum ve kuruluşlar nezdinde hukuken ve fiilen yeniden oluşturulması ve kendisine hissedarlık haklarının iadesi istemiyle davalı idareye yapmış olduğu başvurunun reddedilmesi üzerine açılan davanın İdare Mahkemesince reddedildiği, bu karara karşı yapılan temyiz ve karar düzeltme istemlerinin de Danıştay 13. Dairesince reddedilmesi ve böylece iç hukuk yollarının tüketilmesi neticesinde davacının AİHM'e başvurduğu, AİHM tarafından (Fellner ve Diğerleri/Türkiye, B. No: 13312/08, 10/10/2017) yapılan yargılama sonucunda AİHS Ek 1 No'lu Protokolün 1. maddesinin (mülkiyet hakkı) ve Sözleşme'nin 6/1 maddesinin (adil yargılanma hakkı) ihlal edildiğine karar verilerek davacı lehine tazminata hükmedildiği, davacı tarafından söz konusu hak ihlali kararına rağmen iç hukuk sürecinde aleyhine verilen kararın yürürlüğünü sürdürdüğü belirtilerek 2577 sayılı Kanun'un 53/1-ı bendi uyarınca Mahkemenin 27.12.2007 tarih ve E:2006/2721, K:2007/3137 sayılı kararına konu davanın esasına girilmeden (esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına denilerek) yapılan yargılama giderleri ile birlikte lehine vekalet ücreti ödenmesi ayrıca davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılması talebiyle yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
 
Davacı tarafından, AİHM'nin Fellner ve Diğerleri/Türkiye kararı sonrasında yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğundan, somut uyuşmazlığa ilişkin olarak verilen Fellner ve Diğerleri/Türkiye kararının incelenmesi gerekmektedir.
 
AİHM'nin "Fellner ve Diğerleri/Türkiye" kararında, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine 841 başvuru bulunduğu, Mahkeme tarafından bu başvuruların birleştirilmesine karar verildikten sonra, başvuruların kabul edilebilir olduğuna ve Sözleşme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin ihlâl edildiğine; kararın ekindeki listede yıldızla (*) işaretli başvurular bakımından Sözleşme’nin 6/1. maddesinin ihlâl edildiğine; davalı Devlet tarafından başvuranlara üç ay içerisinde, ekli listede belirtilen maddî tazminat miktarlarının (tüm başvuranlar bakımından toplam 9.679.799,26-Avro) ödenmesine hükmedilmiştir.
 
Mahkeme başvuranların masraf ve giderlere ilişkin taleplerine yönelik olarak ise Mahkeme içtihadına göre başvuranın masraf ve giderlerini geri alabilmesi için söz konusu masraf ve giderlerin fiilen ve gerekli olduğu için yapılmış olduğunun belgelenmesi ve mâkûl miktarda olması gerektiğini belirterek başvuranlara yaptıkları masraf ve giderlere karşılık olarak toplam 25.000-Avro ödenmesine hükmetmiştir.
 
Mahkeme, ihlâl bulgusunun tek başına, başvuranların uğradığı manevî zarar bakımından yeterli âdil tazmin teşkil ettiği gerekçesiyle de başvuranların âdil tazmine ilişkin taleplerinin geri kalanının reddine karar vermiştir.
 
AİHM önüne taşınan uyuşmazlığın esasının, mülkiyet hakkı bağlamında, davacının .....bank hissesinden tazminatsız olarak yoksun bırakıldığı iddiası olduğu açıktır. AİHM yaptığı inceleme sonucunda nihaî olarak, davacının mülkiyet hakkının ihlâl edildiği tespitinde bulunmuş, Sözleşme'nin 41. maddesi kapsamında da davacının yoksun kaldığı hissesinin güncel karşılığı olan maddî tazminata hükmetmiştir. Davacı ile birlikte diğer başvurucuların yapmış olduklarını ileri sürdükleri masraf ve giderler için ise 25.000-Avro ödenmesine ve âdil tazmine ilişkin taleplerinin geri kalanının reddine karar vermiştir. AİHM'in anılan kararında, tespit edilen ihlâl neticesinde yargılamanın yenilenmesi gerektiğine ilişkin bir ibareye yer verilmemiştir.
 
2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde öngörülen yargılamanın yenilenmesi, uyuşmazlığın esasını oluşturan temel hak ve özgürlük açısından ihlâlin sonuçlarının tam olarak giderilemediği hâllerde uygulanabileceğinden ve somut olayda da davacının temel şikâyeti olan hisselerinden yoksun kalması nedeniyle mülkiyet hakkı bağlamında uğradığı zarar, AİHM tarafından âdil tazmin yoluyla tamamen giderilmiş olduğundan yeniden yargılama yoluyla giderilebilecek ihlâl hükmünün varlığından ve dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluştuğundan söz edilmesi mümkün değildir. Nitekim davacı tarafından da, uyuşmazlığın esası hakkındaki isteminin AİHM tarafından mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve tazminata hükmedilmesi suretiyle yerine getirildiği belirtilerek, görülmekte olan davada bu konuda herhangi bir hüküm talep edilmemek suretiyle, mülkiyet hakkına yönelik ihlalin giderilmiş olduğu kabul edilmiştir.
 
Öte yandan, davacı ve diğer başvurucular tarafından yerel mahkemeler önünde yaptıkları masraflara da hükmedilmesi Sözleşme'nin 41. maddesi kapsamında AİHM'den talep edilmiş ve bu talep kapsamında 25.000-Avro ödenmesine karar verilmiş olduğundan, âdil tazmin kararıyla ihlâlin sonuçlarının yeniden yargılamayı gerektirmeyecek şekilde ortadan kaldırıldığı bir durumda yerel mahkeme masraflarını yargılamanın yenilenmesi konusu yapmak hukuken mümkün değildir.
 
Sonuç itibariyle somut olayda yargılamanın yenilenmesi şartları oluşmadığından yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.
 
Açıklanan nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 6. İdare Mahkemesi'nce verilen 25/10/2018 tarih ve E:2018/2078, K:2018/2454 sayılı kararın KALDIRILMASINA; 2577 sayılı Yasanın değişik 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca esastan incelenen davada, yargılamanın yenilenmesi isteminin REDDİNE; yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkin olarak mahkeme aşamasında davacıdan alınan 71,80 TL başvurma ve karar harcının 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca davacıya iadesine, yargılamanın yenilenmesi aşamasında yapılan ve aşağıda dökümü çıkarılan, mahkeme safhasına ait 42,00 TL posta giderinin davacının üzerinde bırakılmasına ve istinaf safhasına ait toplam 136,60 TL yargılama giderinin ise davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, posta gideri avansından artan miktarın istenilmesi halinde ilgili tarafa iadesine, 2577 sayılı Yasanın değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay ilgili Dairesine temyiz yolu açık olmak üzere, 27/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy