Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesi 2021/1347 Esas 2021/2136 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 7. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2021/1347
Karar No: 2021/2136
Karar Tarihi: 10.11.2021



(2709 S. K. m. 48) (2577 S. K. m. 45) (1219 S. K. Ek. m. 13) (Sağlık Meslek Mensupları İle Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik m. 6)
 
İSTEMİN ÖZETİ: Ankara 15. İdare Mahkemesince verilen 11/02/2021 tarih ve E:2020/1697, K:2021/281 sayılı kararın istinafen incelenerek kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Dava; davacı dernek tarafından, klinik psikologların mesleklerini serbestçe icra etmelerinin uygun görülmemesine ilişkin Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 16/07/2018 tarih ve 244 sayılı işleminin ve bu işlemin geri alınmasına yönelik başvurunun zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
İdare Mahkemesince; kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarına izin vermek ve ruhsatlandırmak yetki ve görevinin Sağlık Bakanlığına ait olduğu, bu bağlamda 1219 sayılı Yasanın Ek 13. maddesinde sayılan meslek mensuplarının müstakil olarak işyeri açma şart ve koşullarının ve mesleklerini serbest olarak nasıl icra edebileceklerine ilişkin hususların düzenlenmesine dair yetkinin de Sağlık Bakanlığında olduğu, 1219 sayılı Yasada sağlık meslek mensuplarının müstakilen işyeri açma şartları, ruhsatlandırma koşulları, hangi meslek mensuplarını çalıştırabilecekleri ve mesleklerini serbest olarak nasıl icra edeceklerine ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte bağımsız olarak yapılabilecek mesleki uygulamaların, Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği, yine sağlık meslek mensuplarının iş ve görev ayrıntıları ile sağlık hizmetlerinde çalışan diğer meslek mensuplarının sağlık hizmetlerinde çalışma şartlarının da Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği, klinik psikologların bağımsız olarak yapabilecekleri mesleki uygulamalar Sağlık Meslek Mensupları İle Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik ile belirlenmiş olup aralarında klinik psikologların da bulunduğu diğer sağlık meslek mensuplarının bağımsız olarak meslek icrasına ilişkin çalışma şartları ve çalışma yerleri ile ilgili ana esaslara yönelik yasal bir düzenleme bulunmadığı görüldüğünden, ayrıca her ne kadar klinik psikologların bağımsız olarak yapabilecekleri mesleki uygulamaların tedavi hizmeti olmadığı açık ise de bu uygulamaların sağlık alanına ilişkin olduğu konusunda tereddüt bulunmadığından bu hususta gerekli yasal düzenlemeler yapılmadan bağımsız meslek icrasına izin verilmesinin sağlık hizmetinin icrasında farklı uygulamalara ve aksamalara yol açabileceği dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Anayasanın 48. maddesinde; "Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır." hükmüne yer verilerek, çalışma ve sözleşme hürriyeti anayasal teminat altına alınmıştır.
 
1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un Ek 13/a maddesinde; "a) Klinik psikolog; psikoloji veya psikolojik danışma ve rehberlik lisans eğitimi üzerine klinik ortamlarda gerekli pratik uygulamaları içeren klinik psikoloji yüksek lisansı veya diğer lisans eğitimleri üzerine psikoloji veya klinik psikoloji yüksek lisansına ilaveten klinik psikoloji doktorası yapan sağlık meslek mensubudur.
 
Klinik psikolog, nesnel ve yansıtmalı ölçüm araçları, gözlem ve görüşme teknikleri kullanarak psikolojik değerlendirme ile uluslararası teşhis ve sınıflama sistemlerinde hastalık olarak tanımlanmayan ve Sağlık Bakanlığının da uygun bulduğu durumlarda psikoterapi işlemleri yapar. Hastalık durumlarında ise ancak ilgili uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak psikoterapi uygulamalarını gerçekleştirir.
 
Psikoloji lisans eğitimi üzerine ilgili mevzuatına göre Sağlık Bakanlığınca uygun görülen psikolojinin tıbbi uygulamalarıyla ilgili sertifikalı eğitim almış ve yeterliliğini belgelemiş psikologlar sertifika alanlarındaki tıbbi uygulamalarda görev alabilirler.
 
Uzman tabibin teşhis ve yönlendirmesiyle ya da bağımsız olarak yapılabilecek mesleki uygulamalar, bu bentteki prensipler çerçevesinde Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." hükmü yer almaktadır.
 
22.05.2014 tarih ve 29007 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Meslek Mensupları İle Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmeliğin 6. maddesinde, sağlık meslek mensuplarının unvanlara göre iş ve görev tanımlarının Ek-1’de düzenlendiği belirtilmiş, dil ve konuşma terapistlerinin ilgili uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olmadan terapi ve rehabilitasyon yapabilecekleri durumlar Ek1-/b’de; "a) Disleksi ve diğer sembolik disfonksiyonlar(disleksi ve aleksi, Agnozi, Apraksi, diğer sembolik distonksiyonlar) b) Hipermazalite ve hiponazalite, c) Konuşma ve dil özel gelişimsel bozukukları ç) Skolastik becerilerde özel gelişimsel ve kazanılmış bozukluklar d)Kekemelik e)Hızlı konuşma" şeklinde sayılmış, klinik psikologların uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olmadan terapi ve rehabilitasyon yapabilecekleri durumlar Ek:1/b'de sayılmıştır.
 
Dosyanın incelenmesinden, İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünce, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında pedagog olarak görev yapan A.S.'nin kendi adına serbest meslek icrasında bulunup bulunamayacağı, işyeri açıp açamayacağı ve açılan işyerinde psikolog ve klinik psikolog çalıştırıp çalıştırmayacağı hususlarında Sağlık Bakanlığından görüş istendiği; bu istem üzerine Sağlık Bakanlığınca tesis edilen 16/07/2018 tarih ve 244 sayılı işlemle, ilgili mevzuata yer verildikten sonra diyetisyen, klinik psikolog, dil ve konuşma terapisti, fizyoterapist gibi sağlık meslek mensuplarının mesleklerini serbest olarak icra etmeleri için yürürlükteki mevzuatın yeterli olmadığı, serbest çalışma için çalışma koşulları ve çalışma yerleri ile ilgili ana esasların Bakanlıklarınca belirlenmesi gerektiği, hekim dışı sağlık çalışanlarının mesleklerinin serbest olarak icra etmelerinin uygun görülmediği yönünde İstanbul Valiliğine cevap verildiği; davacı tarafından bu işlemin geri alınması talebiyle 28/12/2018 tarihli dilekçe ile Sağlık Bakanlığına yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine de bu işlemin ve Sağlık Bakanlığının 16/07/2018 tarih ve 244 sayılı işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Bakılan davada; dava konusu Sağlık Bakanlığı işleminde; "1219 sayılı Yasa'da söz konusu meslek mensuplarının müstakil işyeri açma şartları, ruhsatlandırma koşulları, hangi meslek mensuplarını çalıştırabilecekleri ve mesleklerini serbest olarak nasıl icra edebileceklerine ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, bu konuda Bakanlıklarınca çıkarılacak Yönetmelik kapsamında belirleneceği düzenlendiği, diyetisyen, klinik psikolog, dil ve konuşma terapisi ve fizyoterapist gibi sağlık mensuplarının mesleklerini serbest olarak icra etmeleri için yürürlükteki mevzuatın yeterli olmadığı, serbest çalışma icrası için çalışma koşulları ve çalışma yerleri ile ilgili ana esasların Bakanlıklarınca belirlenmesi gerektiği, hekim dışı sağlık mensuplarının serbest olarak icar etmelerinin hizmetin aksamasına yol açacağı, sağlığın ticarileşmesine ve vatandaşların alacağı sağlık hizmetinin kalitesinin düşmesine yol açacağı öngörüldüğünden mesleklerini serbest olarak icra etmelerinin uygun görülmediğinin" belirtildiği görülmektedir.
 
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, klinik psikologların ve konuşma ve dil terapistlerinin, 'uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak yapabileceği işler' ve 'uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olmadan hizmet verilebilecek hastalık olmayan durumlar' olarak iki farklı çalışma alanları bulunduğu, klinik psikolog hizmeti verilen işyerinde "uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olmadan hizmet verilebilecek hastalık olmayan durumlar" kapsamında hizmet verebilmesine yasal bir engel bulunmadığı halde çalışma özgürlüğünü kısıtlayacak biçimde ve aksi yorumla işlem tesis edildiği, 'uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak yapabileceği işler' kapsamında yapılacak faaliyetler hakkında ise düzenleme bulunmadığı, ancak İdarenin bu alanda düzenleme yapmamış olmasının çalışma hürriyetini kısıtlayacak şekilde işlem tesisine gerekçe teşkil edemeyeceği, kaldı ki bu hususta idarenin denetim ve gözetim yetkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
 
Bu durumda; dava konusu işyerinde "uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olmadan hizmet verilebilecek hastalık olmayan durumların" mevzuat kapsamında yürütülebileceği anlaşıldığından çalışma hürriyetini kısıtlayacak şekilde tesis edilen işlemlerde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
 
Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun KABULÜ ile istinaf başvurusuna konu idare mahkemesi kararının KALDIRILMASINA; dava konusu işlemin İPTALİNE; aşağıda dökümü yapılan, mahkeme ve istinaf safhasına ait toplam 574,00 TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.110,00 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine; mahkeme ve istinaf safhasında yatırılan posta gideri avansından artan miktarın daha önce talep edilmemesi halinde kararın kesinleşmesinden sonra ilgili taraflara iadesine, 2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 10.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy