Ankara Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesi 2019/2752 Esas 2020/905 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 6. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/2752
Karar No: 2020/905
Karar Tarihi: 13.10.2020



İSTEMİN ÖZETİ: Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, .... Mahallesi, .... Caddesi No:47/A adresinde bulunan davacının kiracısı olduğu 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerde mimari projesine aykırılıklar tespit edildiğinden bahisle aykırılıkların 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca yıkılmasına ve aynı Kanun'un 42. maddesi gereğince 11.753,41 TL para cezası verilmesine ilişkin 03/07/2018 tarih ve 351 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılan davada; dava konusu işlemin iptaline ilişkin olarak Ankara 23. İdare Mahkemesince verilen 16/10/2019 tarih ve E:2018/30, K:2019/2553sayılı kararın; hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek, istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Yasa'nın değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Dava; Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, .... Mahallesi, .... Caddesi No:47/A adresinde bulunan davacının kiracısı olduğu 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerde mimari projesine aykırılıklar tespit edildiğinden bahisle aykırılıkların 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca yıkılmasına ve aynı Kanun'un 42. maddesi gereğince 11.753,41 TL para cezası verilmesine ilişkin 03/07/2018 tarih ve 351 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmıştır.
 
İdare Mahkemesince; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacının kiracısı olduğu 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerde mimari projesine aykırılıkların bulunduğu görülmekteyse de, davacı tarafından aykırılıklar için 06/08/2018 tarihinde 3194 sayılı Kanun'un Geçici 16. maddesi uyarınca "yapı kayıt belgesinin" alındığı anlaşıldığından, bahsi geçen Kanun hükmü gereğince davalı idarece iptal edilmesi gerekirken iptal edilmediği görülen dava konusu yıkım ve para cezasında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
 
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesinde; "Bu Kanun hükümlerine göre; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine veya ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılarda projelerine ve ilgili mevzuatına aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce (...) tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur. Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshasıda muhtara bırakılır. Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister. Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir. Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir. İdare tarafından ruhsata bağlanamayacağı veya aykırılıkların giderilemeyeceği tespit edilen yapıların ruhsatı üçüncü fıkrada düzenlenen bir aylık süre beklenmeden iptal edilir ve mevzuata aykırı imalatlar hakkında beşinci fıkra hükümleri uygulanır ." hükmüne yer verilmiştir.
 
Anılan Kanun'un 42. maddesinde ise, ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere idari para cezaları uygulanacağı, Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı üzerinden idari para cezası verileceği hükme bağlanmıştır.
 
3194 sayılı İmar Kanunu'nun18 Mayıs 2018 tarihli ve 30425 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 16’ncı maddesi ile eklenen geçici 16’ncı maddesinin birinci fıkrasında; "Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir." hükmüne, dördüncü fıkrasında ise; "Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir." hükmüne yer verilmiş; 31/12/2018 günlü ve 538 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Yapı Kayıt Belgesi başvuru süresinin 15/06/2019 tarihine kadar, yapı kayıt bedeli ödeme süresinin ise 30/06/2019 tarihine kadar uzatılması öngörülmüş, 30/06/2019 tarihli, 1267 sayılı Karar ile de, koşullu olarak ödeme süresi 31/12/2019 tarihine kadar uzatılmıştır.
 
Anılan Yasa hükmüne dayanılarak hazırlanan ve 6 Haziran 2018 tarihli ve 30443 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin 6. maddesinin birinci fıkrasında, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapıların maliklerinin, bu belgenin bir örneğini belediye ve mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyesine, bu sınırlar dışında il özel idaresine vermek zorunda oldukları, aynı maddenin üçüncü fıkrasında, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarının iptal edileceği belirtilmiş, 20 Eylül 2018 tarihli ve 30541 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Usul ve Esasların 5. maddesi ile değişik 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise;“(2) Yapı Kayıt Belgesi düzenlenemeyecek yapılar için bu belgenin düzenlendiğinin tespit edilmesi durumunda, Yapı Kayıt Belgesi iptal edilir, bu belgenin sağlamış olduğu haklar geri alınır, Yapı Kayıt Belgesi bedeli olarak yatırılmış olan bedel iade edilmez ve belge düzenlenmesi safhasında yalan beyanda bulunan müracaat sahibi hakkında 26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 206 ncı maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
 
Dosyanın incelenmesinden; .... Mahallesi, 352 ada, 14 sayılı parselde bulunan yapıda 03/10/2017 tarihli onaylı mimari projesine aykırı olarak 1. kat 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerin arka cephesinde yer alan (+4,10 kotunda) gezilemeyen terasın (136,16 m²) üzerinin ve yanlarının kapatıldığının 23/05/2018 tarihli yapı tatil tutanağı ile tespit edildiği, izleyen süreçte anılan ruhsatsız ilavelerin 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca yıkımına ve aynı Kanun'un 42. maddesi uyarınca 11.753,41 TL para cezası verilmesine ilişkin 03/07/2018 tarihli, 52/351 sayılı dava konusu belediye encümeni kararının tesis edildiği, ayrıca söz konusu ilave inşaatlara ilişkin 06/08/2018 düzenlenme tarihli, 6CKZ115H ve E8DK30R9 sayılı yapı kayıt belgelerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
 
İdare Mahkemesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda; "Bina ortak alanlarından olan gezilemeyen terasın kapatılmasının ruhsata tabi olduğu" tespitine yer verildiği görülmektedir.
 
3194 sayılı İmar Kanunu'na eklenen Geçici 16. madde ile Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılar için Yapı Kayıt Belgesi düzenlenebileceği, bu yapılar için daha önce alınan yıkım kararları ile tahsil edilmeyen idari para cezalarının gerekli tespit ve değerlendirmeler yapıldıktan sonra ilgili belediyesince iptal edileceği, Yapı Kayıt Belgesi düzenlenemeyecek yapılar için bu belgenin düzenlendiğinin tespit edilmesi durumunda ise, Yapı Kayıt Belgesinin yetkili idarece iptal edileceği ve bu belgenin sağlamış olduğu hakların geri alınacağı açıktır.
 
Diğer önemli bir husus, yargısal incelemesi devam eden davalarda Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiş olmasının; söz konusu yapılarla ilgili 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilmeyen idari para cezalarını aynı Kanun'un yukarıda aktarılan hükümleri çerçevesinde hukuka aykırı hale getirmediği ve bu sebeple yargı yerince "iptal" hükmü kurulmasının mümkün bulunmadığıdır.
 
Ayrıca, yıkım ve idari para cezalarına ilişkin işlemleri tesis eden idarelerce gerekli iş ve işlemlere dair süreç tamamlanarak yıkıma ve tahsil edilmemiş para cezalarına ilişkin kararların iptaline karar verilmeden davaların konusuz kalması sonucunu doğuracak bir durum da hukuken oluşmamaktadır.
 
Öte yandan, esasen Geçici 16. maddede öngörülen koşullara uygun olarak Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmesi halinde 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilmeyen idari para cezalarını iptal etme yükümlülüğü Yasa koyucu tarafından belediyelere verilmiş olduğundan, davalı belediyece ilgili idaresince düzenlenmiş olan yapı kayıt belgesinin dikkate alınmama nedenlerinin hukuki gerekçeleriyle ortaya konulması, ayrıca ilgilisinin beyanı üzerine düzenlenen yapı kayıt belgesinde eksiklik ve/veya hata bulunduğunun belgeyi veren kuruma ihbar edilmesi gerekmektedir.
 
Bu noktadan hareketle, somut olayda davalı idarece yapı kayıt belgesine konu tadilatın 31/12/2017 tarihinden sonra yapıldığı iddia edilerek yapı kayıt belgesinin dikkate alınmadığı belirtilmiş ise de; anılan ilave yapılaşmanın 31/12/2017 tarihinden sonra yapıldığının somut verilerle ortaya konulmadığı açıktır.
 
Ancak davalı idarece istinaf dilekçesinde; yapı tatil tutanağına ve yapı kayıt belgelerine konu tadilatların bina ortak alanında yapıldığı iddia edilmiş olup, İdare Mahkemesince karara esas alınan bilirkişi raporunda da terasların bina ortak alanı olduğu hususu vurgulanmış bulunmaktadır.
 
3194 sayılı İmar Kanunu'nun Geçici 16. maddesinde "ortak alanlar" hakkında açık bir düzenleme bulunmamakta ise de, bu maddenin 10. fıkrasınında "üçüncü kişilere ait özel mülkiyete konu taşınmazlarda bulunan yapılar ile hazineye ait sosyal alanlar için tahsisli araziler üzerinde bulunan yapılar bu madde hükümlerinden yararlandırılamaz." kuralına yer verilmiştir.
 
Dolayısıyla, olayda, uyuşmazlık konusu "teras kapatma" niteliğindeki inşai faaliyetin binanın ortak alanına yapılıp yapılmadığı hususunun da irdelenmesi gerekmektedir.
 
Bu durumda, İdare Mahkemesince; dava konusu olayın yargısal denetiminde yukarıda belirtilen tüm bu hususların göz önünde bulundurulması suretiyle uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, işleme konu yapı için 3194 sayılı Kanunun Geçici 16. maddesi uyarınca yapı kayıt belgesi düzenlendiğinden bahisle dava konusu belediye encümeni kararının iptaline karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
 
Diğer taraftan, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararlar, kanun yoluna başvurulması halinde üst mahkemelerin denetimine tabidir. Kararda hukuka aykırılık, yanılma, eksiklik olabileceği gibi, aleyhine karar verilen taraf bu durumdan tatmin olmamış olabilir. Bundan dolayı, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların üst mahkemelerce incelenmesi, üst mahkemelerin denetimine tabi tutulması işlemine yasa koyucu “kanun yolları” adı vermiştir.
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesine göre, her ne kadar istinaf yargısında resen araştırma ilkesi uyarınca gerekli inceleme ve araştırmalar Bölge İdare Mahkemeleri tarafından yapılarak karar verilmesi gerekmekte ise de; bu kuralın itiraz konusu bu davada olduğu gibi ilk derece mahkemesi tarafından, uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmemesi durumunda da uygulanmasının, istinaf merciinin hem ilk derece mahkemesi yetkisini hem de kanun yolu yetkisini üstlenmesine neden olarak "doğal hakim ilkesine" aykırılık oluşturacağı açıktır.
 
Bu itibarla olayda, ilk derece mahkemesi sıfatıyla uyuşmazlığa bakan İdare Mahkemesince işin esası incelenmeksizin hüküm kurulmuş olması karşısında, yukarıda belirtildiği üzere "doğal hakim ilkesi" gözetilerek Dairemizce işin esasına girilmesi mümkün görülmemiş, kararın kaldırılması ve 2577 sayılı Yasanın 45/5. maddesi gereği yeniden bir karar verilmesi için dosyanın Mahkemesine iade edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
 
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Ankara 23. İdare Mahkemesince verilen 16/10/2019 tarih ve E:2018/30, K:2019/2553 sayılı kararın KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE; Mahkemece kaldırma kararı üzerine uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verileceğinden, bu aşamada yargılama giderleri yönünden ayrıca hüküm kurulmasına yer olmadığına, 13/10/2020 tarihinde oybirliğiyle 2577 sayılı Yasa'nın değişik 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca kesin olarak karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy