Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 2020/303 Esas 2022/39 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 5. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/303
Karar No: 2022/39
Karar Tarihi: 19.01.2022



(3194 S. K. m. 4, 5, 8) (634 S. K. m. 1) (Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği m. 4, 5, 6, 7, 8, 10, 11, 13, 16, 18, 19, 20, 22, 42, 52, 54, 56, 57, 59, 62, 63, 64, 66, 68, 69) (Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği m. 4, 5, 11, 20, 22, 28, 33, 54, 62, 66, 69) (Danıştay 6. Daire 03.02.2021 T. 2017/4783 E. 2021/1096 K.)
 
İSTEMİN ÖZETİ: Ankara 17. İdare Mahkemesi'nce verilen 22/10/2019 günlü, E:2018/1456, K:2019/2149 sayılı kararın; aleyhe olan kısımlarının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması ve bu kısımlar yönünden işin esası hakkında yeniden karar verilmesi istenilmektedir.
 
ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI'NIN SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinafa konu mahkeme kararının davanın reddine ilişkin kısımlarının usul ve hukuka uygun olduğu belirtilerek davacıların bu kısma yönelik istinaf başvurularının reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
DAVACILARIN VE ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NIN SAVUNMASININ ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesince dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Dava, 08.06.2018 tarih ve 30445 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği’nin; 4. maddesinin (d), (i), (z), (bb), (cc), (çç), (jj), (yy), (zz), (ddd), (iii), (kkk), (rrr), (yyy), (aaaa), (eeee), (hhhh), (öööö), (pppp), (rrrr), (bbbbb), (ggggg), (hhhhh) - sehven dava dilekçesinde 4/zzzz olarak belirtilmiştir- bendlerinin; 5. maddesinin 1, 2, 5, 8, 16 ve 17. fıkralarının; 6. maddenin 4. fıkrasının (ç) bendinin; 7. maddesinin 1. fıkrasının (ç,) (g), (h) ve (ı) bendlerinin; 8. maddesinin 1. ve 6. fıkralarının; 10. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinin; 11. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının (dava dilekçesinde 11. maddenin tamamının iptali istenilmiş ise de, dava dilekçesinin içeriğinde yalnızca 3. ve 4. fıkralara yönelik iddialara yer verildiğinden yalnızca 3. ve 4. fıkralar yönünden değerlendirme yapılmıştır.), 13. maddesinin 2. fıkrasının; 16. maddesinin 2.fıkrasının (b) bendinin; 18. maddesinin 1, 2, 3 ve 6. fıkralarının; 19. maddesinin 1. fıkrasının (a), (c), (ç), (d), (e), (f), (g) ve (ğ) bendlerinin; 20, 22 ve 42. maddelerinin; 52. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (e) bendlerinin; 54. maddesinin 7. ve 8. fıkralarının; 56. maddesinin 8. fıkrasının; 57. maddesinin 18, 19, 20, 21 ve 23. fıkralarının; 59. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkralarının; 62. maddesinin 1. fıkrasının; 63. maddesinin; 64. maddesinin 12.fıkrasının; 66. ve 68. maddelerinin; 69. maddesinin 4. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
 
İdare Mahkemesince, dava konusu Yönetmeliğin 4.maddesinin (zz) bendindeki "kazı izni" tanımının; 5. maddenin 1. fıkrasının, 5. fıkrasının, 8. fıkrasındaki "son katın üzerindeki ortak alan teras çatılar" kısmının, 5. maddenin 8. fıkrasının (a) alt bendindeki "2 katı" ibaresinin, (b) alt bendindeki "kapıcı daireleri" kısmının ve (c) alt bendinin; 8. maddenin 6. fıkrasının "serbest nizam" ibaresinin; 19. maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinin 2 numaralı alt bendindeki "trafo" ibaresinin ve 3 numaralı alt bendinin; (ç) bendinin 2 ve 3 numaralı alt bendinin; (f) bendinin 1. alt bendinde yer alan "anaokulu ve kreş ile gelişme alanları hariç; Sağlık Bakanlığınca aranan şartlar sağlanmak kaydıyla günübirlik sağlık hizmeti sunulan, aile sağlığı merkezi, ağız ve diş sağlığı merkezi, diyaliz merkezi, acil servis içermeyen tıp merkezi, psikoteknik değerlendirme merkezi, üremeye yardımcı tedavi merkezi, fizik tedavi müessesesi, genetik hastalıklar tanı merkezi, evde bakım merkezi, işitme cihazı merkezi, ısmarlama protez ve ortez merkezi gibi konut dışı hizmetler verilebilir." hükmü ile 2. alt bendinde yer alan "İlgili idare meclisince yol boyu ticaret olarak teşekkül ettiği karar altına alınan konut kullanımına ayrılan parsellerde ilgili kamu kurumunun belirlediği standartları sağlamak ve uygun görüşü alınmak ve ayrıca getirilecek kullanıma ilişkin otopark ihtiyacı karşılanmak kaydıyla müstakil olarak; yurt, anaokulu, aile sağlığı merkezi, kreş, ticari katlı otopark binaları ile gelişme alanları haricinde özel sağlık tesisi, özel eğitim tesisi ve yapılabilir." kısmının; (g) bendinin 3 ve 4 numaralı alt bentlerinin, (ğ) bendinin 1 numaralı altı bendinde yer alan; "konut kullanımı emsale konu alanın %20'sini aşamaz" ibaresi, 2 numaralı alt bendinde yer alan; "plan kararı gerekmeden" ibaresi ile 4 numaralı alt bendinde yer alan "plan değişikliği gerektirmeksizin" ibaresinin; 20. maddesinin 8. fıkrasının (b) bendindeki "Açık yüzme havuzu" kısmının, 22. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi, (ç) bendindeki "Bu Yönetmelikte öngörülen asgari sayıda kapıcı dairesi" kısmının, (j) bendindeki "Konut kullanımlı binaların bodrum ve zemin katlarında yer alan" ibaresi dışındaki kısımların, k) bendindeki "tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan; konut kullanımlı bağımsız bölüm brüt alanının %10'unu aşmayan depo amaçlı eklentiler, ticari kullanımlı bağımsız bölümün bağımsız bölüm brüt alanının %50'sini aşmayan depo amaçlı eklentiler" kısmının, (l) bendindeki "Sökülür-takılır-katlanır cam panellerle kapatılmış olanlar dâhil olmak üzere balkonlar ve açık çıkmalar, kat bahçeleri, zemin ve yürünebilen çatı terasları, iç bahçeler" kısmının, (ç) bendindeki "kapıcı dairesi yapma zorunluluğu olmayan binalarda yapılmak istenmesi halinde bir adet kapıcı dairesinin" ibaresinin ve (o) bendindeki düzenlemenin; 54. maddenin 8. fıkrasındaki "Yol ve teknik altyapı alanı" ibaresinin; 62. maddenin 1. fıkrasında yer alan "ruhsat alınmadan (yapı ruhsatı)" ibaresinin; 66. maddenin 10. fıkrasının iptaline, Yönetmeliğin 4. maddesinin (d), (i), (z), (bb), (cc), (çç), (jj), (yy), (ddd), (iii), (kkk), (rrr), (yyy), (aaaa), (eeee), (hhhh), ( (öööö), (pppp), (rrrr), (bbbbb), (ggggg) ve (hhhhhh) bentlerinin; 5. maddenin 2, 16 ve 17. fıkraları ile 8. fıkrasının "son katın üzerindeki ortak alan teras çatılar" kısmı, 8. fıkranın (a) alt bendindeki "2 katı" ibaresi, (b) alt bendindeki "kapıcı daireleri" ibaresi, (c) alt bendi dışında kalan kısımları; 6.maddenin 4. fıkrasının (ç) bendi; 7. maddenin 1. fıkra (ç,) (g), (h) ve (ı) bentleri; 8. maddenin 1. fıkrası, 8. maddenin 6. fıkrasının "serbest nizam" ibaresi dışında kalan kısımları; 10. maddenin 3. fıkrasının (b) bendi; 11. maddesinin 3. ve 4. fıkraları; 13. maddesinin 2. fıkrası; 16. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi; 18. maddesinin 1, 2, 3 ve 6. fıkraları; 19. maddenin 1. fıkrası (a) bendi, (c) bendinin 1 numaralı alt bendi, 2 numaralı alt bendindeki "trafo" ibaresi dışında kalan kısımları ile 4 numaralı alt bendi, (ç) bendinin 1 ve 4 numaralı alt bentleri, (d), (e), alt bentleri ile (f) alt bendinin 1. alt bendinde yer alan "anaokulu ve kreş ile gelişme alanları hariç; Sağlık Bakanlığınca aranan şartlar sağlanmak kaydıyla günübirlik sağlık hizmeti sunulan aile sağlığı merkezi, ağız ve diş sağlığı merkezi, diyaliz merkezi, acil servis içermeyen tıp merkezi, psikoteknik değerlendirme merkezi, üremeye yardımcı tedavi merkezi, fizik tedavi müessesesi, genetik hastalıklar tanı merkezi, evde bakım merkezi, işitme cihazı merkezi, ısmarlama protez ve ortez merkezi gibi konut dışı hizmetler verilebilir." kısmı dışındaki kısımları, (g) bendinin 1 ve 2 numaralı alt bentleri, (ğ) alt bendi bendinin 1. alt bendinde yer alan; "konut kullanımı emsale konu alanın %20'sini aşamaz" ibaresi, 2 numaralı alt bendinde yer alan; "plan kararı gerekmeden" ibaresi ile 4 numaralı alt bendinde yer alan "plan değişikliği gerektirmeksizin" ibaresi dışındaki kısımları ile 3 numaralı alt bendi; 20. maddenin 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7. fıkraları ile 8. fıkranın (b) bendindeki "açık yüzme havuzu" ibaresi dışındaki kısımları; 22. maddesinin 1. fıkrasının (c), (d), (e), (g), (ğ), (h) ve (ı) ve (i) bendi, (a) bendi, (j) bendinin "Konut kullanımlı binaların bodrum ve zemin katlarında yer alan" kısmı, (k) bendinin "binanın ortak kullanım alanı niteliğindeki depoların 100m2'si" kısmı, (l) bendinin "kat ve ara sahanlıkları dâhil açık veya kapalı merdiven evi, konut kullanımlı binaların bütün katlarında, kat holü/koridorundan giriş çıkış yapılabilen her bir bağımsız bölüm için 4m2’yi geçmeyen depo/kiler amaçlı eklentiler, tek bağımsız bölümlü konutlar hariç; bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıkları" kısmı; (m) bendi ve (n) bendi; 42. maddesinin (a), (b), (c) bentleri; 52. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (e) bentleri; 54. maddesinin 7. fıkrası ile 8. fıkrasının "Yol ve teknik alt yapı alanı" ibaresi dışındaki kısımları; 56. maddesinin 8. fıkrası; 57. maddesinin 18, 19, 20, 21, ve 23. fıkraları; 59. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkraları; 62. maddesinin 1. fıkrasının " ruhsat alınmadan (yapı ruhsatı)" ibaresi dışındaki kısımları; 63. maddesi; 64. maddesinin 12.fıkrası; 66. maddesinin 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 11, 12. fıkraları; 68 maddesi; 69. maddesinin 4. fıkrası; yönünden ise davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı taraflarca aleyhe olan kısımlar yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur.
 
08.06.2018 tarih ve 30445 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği’nin;
 
- 4. maddesinin (bbbbb) bendinde yer alan "TS 8737 Standardına uygun olarak" ibaresi,
 
- 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Uygulama imar planı olmayan ... alanlarda yapı ruhsatı düzenlenemez." ibaresi,
 
- 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendi,
 
- 8. maddesinin 6. fıkrasının "serbest nizam" ibaresi dışında kalan kısımları,
 
- 10. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendi,
 
- 11. maddesinin 4. fıkrası,
 
- 18. maddesinin 2. fıkrası,
 
- 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-1) bendi,
 
- 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-2) bendinde yer alan "...ile oyun alanlarında en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla..." ibaresi,
 
- 20. maddesinin 8. fıkrasının (c) bendi,
 
- 22. maddesinin 1. fıkrasının (a), (f), (ğ), (i) bendinde yer alan "silolar" ve "asansör makine dairesi" ibaresi, (j) bendinde yer alan "Konut kullanımlı binaların bodrum ve zemin katlarında yer alan" ibaresi, (k) bendinde yer alan "binanın ortak kullanım alanı niteliğindeki depoların 100 metrekaresi" ibaresi, (l) bendinde yer alan "konut kullanımlı binaların bütün katlarında, kat holü/koridorundan giriş çıkış yapılabilen her bir bağımsız bölüm için 4 metrekareyi geçmeyen depo/kiler amaçlı eklentiler, tek bağımsız bölümlü konutlar hariç; bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıkları" ibaresi, (m) ve (n) bentleri,
 
- 54. maddesinin 8. fıkrası,
 
- 62. maddesinin 1. fıkrası,
 
dışında kalan kısımlar yönünden mahkeme kararı usul ve hukuka uygun bulunmuş olup, davacıların ve davalı idarelerin yukarıda sıralananlar haricindeki kısımlara ilişkin istinaf başvurularının reddi gerekmektedir.
 
Bununla birlikte, yukarıda sıralanan hükümler dışında kalan ve Dairemizce istinaf başvurusunun reddine karar verilen kısımların bir bölümünde, İdare Mahkemesince, dava konusu Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği’nin dayanağı ve üst normu niteliğinde olan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde yer alan aynı veya benzer düzenlemelere karşı Danıştay nezdinde açılan davalarda yürütmenin durdurulması aşamasında verilen gerekçeli kararlar ışığında (İdare Mahkemesi karar verdiği sırada Danıştay esasa ilişkin henüz karar vermediği için) hükme varıldığı görülmekle birlikte, bu bölüme ilişkin esas hakkında Danıştay Altıncı Dairesince sonradan verilen kararların yürütmenin durdurulması aşamasında verilen kararlarla aynı yönde ve gerekçede olduğu görüldüğünden, bu bölümlere ilişkin ayrıca tek tek açıklama yapılmasına gerek duyulmamıştır.
 
1- Yönetmeliğin 4. maddesinin (bbbbb) bendinde yer alan "TS 8737 Standardına uygun olarak" ibaresi:
 
Yönetmeliğin 4. maddesinin (bbbbb) bendinde, yapı ruhsatı, "Bir parselde, TS 8737 Standardına uygun olarak bu Yönetmelikle öngörülen belgeler ile projelerin onaylanması sonrasında ilgili idaresince tanzim edilen, onaylı resmi izin belgesini" ifade ettiği belirtilmiştir.
 
Davacı tarafından; Ruhsattan mimar ve mühendis imzasının kaldırılması uygulamasının "sahte" meslek mensupları, denetimsiz yapılaşma ve yeterli koşulları taşımayan kişilerce üretilecek yapı projelerine neden olacağı, mesleki hakların kısıtlanması yoluyla; uzmanların sunduğu nitelikli mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetlerinin de topluma ulaşmasını ve meslek mensuplarının yetkinliklerinin güvencesi olan meslek kuruluşlarının ve kamu kurumlarının topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmesini engelleyecek koşullar oluşturulduğu, mimarların ve mühendislerin disiplinlerinin yapı ruhsatları üzerindeki denetim yetkisinin kaldırılmasına ek olarak, yapı sahiplerinin de kendi mülkleri üzerindeki imzalı onaylarının ilga edilmesinin; yapı sahibinin hangi mimari proje ile ruhsat alındığını kontrol edememesi sonucuna yol açılacağı ve ağır mülkiyet hakkı ihlalleri doğuracağı ileri sürülerek anılan hükmün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Yapı ruhsatı formunda ruhsatın düzenlenme aşamasında imzaları alınmamakla birlikte yetkili yapı sorumlularından, imar mevzuatı kapsamında belirlenen sorumluluklar ve ilgililer arasında yapılan ruhsat eki sözleşmeler açısından taahhüt niteliği taşıyan taahhütnameler alınmaksızın ilgili idarece ruhsat düzenlenemeyeceği, dolayısıyla gerek Yönetmelikte gerekse Yönetmelik eki yapı ruhsat formunda ruhsat alınmadan önce yapı sorumlularının haberdar edilmesine yönelik düzenlemelerin mevcut olduğu, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü üzere ruhsat formundaki imzaların çıkarılmasının ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapan sorumluların tespitini zorlaştıracağı, yapı sürecinin denetimini zayıflatacağı ve kamu güvenliği ve esenliğini tehlikeye sokacağı şeklindeki iddiaların dayanaksız olduğu, yapıların proje müellifliğini, şantiye şefliğini ve fenni mesuliyetini üstlenen meslek mensuplarının Yönetmelik ekinde yer alan taahhütnameleri ilgili idarelere verme zorunluluğu bulunmakta olup, yapı ruhsatını imzalama zorunluluğunun kaldırılmış olması ilgili kişileri yasal sorumluluktan kurtarmayacağı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinin (bbbbb) bendindeki "Yapı ruhsatı" tanımının, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 4. maddesinin (rrrr) bendinde yer aldığı ve söz konusu tanımların aynı olduğu, dolayısıyla üst hukuk normu niteliğindeki Yönetmeliğe aykırı olmayan "Yapı ruhsatı" tanımında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Yönetmeliğin 4. maddesinin (bbbbb) bendi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 4. maddesinin (rrrr) bendinin değişiklik öncesi ilk halinde yer alan yapı ruhsatı tanımı ile Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 4. maddesinin (bbbbb) bendinde yer alan tanımın aynı olduğu, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 4. maddesinin (rrrr) bendinde 27.10.2018 tarih ve 30578 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile "TS 8737 Standardına" ibaresi yerine "Ek-10'da yer alan forma" ibaresi getirildiği, böylelikle yapı ruhsatının TS 8737 Standardı yerine Yönetmelik ekinde yer alan Forma uygun olarak düzenlenmesi gerektiğinin hükme bağlandığı görülmektedir.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 4. maddesinin Yönetmeliğin birinci bölümünde yer aldığı, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 69. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, dava konusu Yönetmelik hükmüyle Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 4. maddesinde yer alan yapı ruhsatı tanımının değiştirilmesinin yahut Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ne aykırı hüküm getirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde yapılan değişiklik neticesinde dava konusu Yönetmelik hükmü yapı ruhsatı düzenlenirken TS 8737 Standardını esas alırken Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği artık TS 8737 Standardı yerine Yönetmeliğin ekinde yer alan formu esas aldığı, böylelikle iki Yönetmelik arasında farklı hükümlerin söz konusu olduğu, zira Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ekinde yer alan forma bakıldığında, iki sayfadan ibaret yapı ruhsatı formu yanında formun eki olarak, "Açıklama", "Yapı Ruhsatı Formu’nun oluşturulması ve Ulusal Adres Veri Tabanı’na İşlenmesi", "Ruhsatın Doldurulması İle İlgili Olarak Açıklanması Gerekli Görülen Bilgiler..." kısımlarının yanı sıra 131 bölümden oluşan yapı ruhsatının her bir bölümü için açık ve ayrıntılı açıklamaların yer aldığı görülmektedir.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ekinde yer alan form ve hayli ayrıntıya yer verilen içeriklerde yapılabilecek olası küçük veya büyük çaplı değişikliklerin Yönetmelik eki ile TS Standartları arasında çeşitli farklılıkların ortaya çıkmasına neden olabileceği ve bu durumun yapı ruhsatı gibi bir temel konuda Ankara ili için genel uygulamadan farklı bir uygulamaya yol açabileceği kuşkusuzdur.
 
Bu durumda, her ne kadar dava konusu Yönetmelik hükmü yürürlüğe girdiği tarihte dayanak Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ne uygun ise de, gelinen aşamada Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde yapılan kapsamlı değişiklik sonrası iki Yönetmelik hükmü arasında farklılıklar ortaya çıktığı görüldüğünden, dava konusu Yönetmelik hükmünde, dayanak Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ne aykırı hale gelen "TS 8737 Standardına uygun olarak" ibaresi yönünden hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 4. maddesinin (bbbbb) bendinde yer alan "TS 8737 Standardına uygun olarak" ibaresine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
2- Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Uygulama imar planı olmayan ... alanlarda yapı ruhsatı düzenlenemez." ibaresi:
 
Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasında, "Uygulama imar planı olmayan veya mülkiyeti sorunlu olan alanlarda yapı ruhsatı düzenlenemez." hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından; Yönetmeliğin 1. fıkrasındaki mülkiyeti sorunlu olan alanlarda yapı ruhsatı düzenlenmeyeceğinin belirtildiği, ruhsat başvurusunda mülkiyeti gösteren belgelerin ibraz edilmesinin zaten talep edildiği, "Mülkiyeti sorunlu" ifadesinin hukuken belirsiz bir ifade olduğu, bu gibi muğlak ifadelerin mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanması sonucunu doğuracağı,16. fıkrasında yer alan ifadenin Yönetmelik/Kanun hiyerarşisini aşan bir ifade olduğu, diğer Kanunların düzenleme alanına giren hükümler içeremeyeceği ileri sürülerek anılan fıkra hükmünün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; İptali istenilen 1. fıkra yönünden; Yönetmeliğin iptali istenen maddeleri ile 3194 sayılı İmar Kanunu'nda yer alan yapı ruhsatının, tapu veya tapu yerine geçen tapu belgelerinin ibrazı suretiyle mülkiyetin belgelenmesi sonrası düzenlenmesi gerektiği hükmünü açıklayıcı ve uygulanmasına yön verici esasları belirlediği, kuruluş veya kişilerce kendisine ait olduğu kesinleşmeyen taşınmazlarda yapı yapılması ve ileride telafisi mümkün olmayan uygulamaların önüne geçilmesinin amaçlandığı, ayrıca mülkiyetin kesinleşmesinden kastın Kanunda ifade edilen yapı ruhsatının alınmasına esas tapunun verilmesi olduğu açık olduğundan mülkiyeti sorunlu ifadesinin muğlak bir ifade olmadığı, 16. fıkra yönünden; dava konusu edilen Yönetmelik maddesinin Kanunun 4. maddesini açıklayıcı nitelikte olup diğer kanunların düzenleme alanına giren hüküm içermemekte olduğu ve Kanunda tanımlanan kapsamın dışına da çıkılmadığı, aksine özel kanunlara tabi alanlardaki uygulamalar için öncelikle tabi olunan özel kanun hükümleri uyarınca istemin reddi gerektiği, uygulama yapılması gerektiğinin bir kez daha açıklandığı ve dayanağını Kanundan aldığı belirtilerek istemin bu yönden de reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenleme ile aynı olduğu, TMMOB Mimarlar Odası tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 1. fıkrasının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay Altıncı Dairesinin E:2017/4840 sayılı dosyasında açılan davada yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği, anılan karara yapılan itiraz neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16.05.2019 tarih ve E:2019/486 sayılı kararı ile, 5. maddenin 1. fıkrası hakkında verilen yürütmenin durdurulması isteminin reddine dair karar kaldırılarak, anılan fıkranın yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının dayanağını oluşturan ve aynı yönde düzenleme içeren Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 1. fıkrasının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16.05.2019 tarih ve 2019/486 Esas sayılı kararı ile yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği görüldüğünden, dava konusu Yönetmelik hükmünde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının iptaline karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenleme ile aynı olduğu, TMMOB Mimarlar Odası tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 5. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4840, K:2021/1114 sayılı kararı ile Yönetmelik hükmünün "mülkiyeti sorunlu olan alanlarda" ibaresinin iptaline hükmedildiği görülmektedir.
 
İdare Mahkemesince, her ne kadar dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının tümünün iptaline hükmedilmiş ise de, dayanak Yönetmelik hükmünün iptali istemiyle açılan davada, ilgili fıkranın belli bir kısmının iptaline hükmedildiği hususu dikkate alındığında, dava konusu Yönetmelik hükmünün (kalan kısımları da anlamlı kılmak amacıyla) sadece "veya mülkiyeti sorunlu olan" ibaresinin iptali yerinde olmakla birlikte dava konusu fıkranın kalan kısmını oluşturan "Uygulama imar planı olmayan ... alanlarda yapı ruhsatı düzenlenemez." ibaresinde dayanak Yönetmelik hükmüne ve hukuka aykırılık bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davalı idarelerin Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Uygulama imar planı olmayan ... alanlarda yapı ruhsatı düzenlenemez." ibaresine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısmın iptaline yönelik mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
3- Yönetmeliğin 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendi:
 
Yönetmeliğin 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde, "Aynı yoldan cephe alan ve aralarında 3.00 metre ve daha fazla kot farkı bulunan imar parsellerinin tevhidi halinde parsellerin bitiştiği sınırda bu Yönetmeliğe göre kademe yapılması ve kat adedinin ve bina yüksekliğinin, her kademenin kendi içinde değerlendirilmesi zorunludur." hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından; 3 metreden fazla kot farkı bulunan parsellerin tevhid edilmesinin önü açılarak, böylece kot farkından kazanılarak oluşturulan bodrum kat sayısı ve h Max'ın artırılmaya çalışıldığı, emsale dahil edilmesi gereken bu alanların emsal dışı tutularak yoğunluk artışına neden olacağı ileri sürülerek anılan hükmün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Düzenlemenin üst norm niteliğindeki yönetmeliklere uygun olduğu ve yeni bir düzenleme olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendindeki düzenlemenin Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 12. fıkrasındaki düzenleme ile aynı olduğu, TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 7. maddesinin 12. fıkrasına ilişkin olarak yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay Altıncı Dairesinin E:2017/4783 sayılı dosyasında açılan davada anılan fıkra yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği, anılan karara yapılan itiraz neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16.05.2019 tarih ve 2019/342 Esas sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği görüldüğünden, dava konusu hükme ilişkin hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Yönetmeliğin 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendindeki düzenleme ile aynı hükümler içeren Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 12. fıkrasındaki düzenlemede 01.03.2019 tarih ve 30701 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile "3.00" ibaresinin "3.50" olarak değiştirildiği görülmekte ise de, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin üçüncü bölümüne yer alan 7. maddenin aynı Yönetmeliğin 69. maddesinin 2. fıkrası kapsamında değiştirilemeyecek yahut aykırı hüküm getirilemeyecek hükümlerden olmadığı hususu ile davacının iddiaları birlikte değerlendirildiğinde, Yönetmelikte sonradan yapılan değişikliğin dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendindeki hükmü kusurlandırmayacağı sonucuna varılmıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacıların istinaf başvurularının yukarıda yer verilen açıklamayla reddi gerekmektedir.
 
4- Yönetmeliğin 8. maddesinin 6. fıkrasının "serbest nizam" ibaresi dışında kalan kısımları:
 
Yönetmeliğin 8. maddesinin 6. fıkrasında, "Birden fazla yapının inşa edilebileceği ve 01.10.2017 tarihinden önce onaylanmış olan uygulama imar planı kararı ile serbest nizam kararı verilen parsellerde, komşu parsellerde yer alan ve bu parsele en yakın yapıların yapı nizamlarına aykırı düşmemek koşuluyla, sadece bir tek nizam uygulanabileceği gibi ayrık, blok veya bitişik nizamdan ikisi veya üçü bir arada karma olarak uygulanabilir.'' hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından, İlgili hükümde "serbest nizam" ifadesinin geçtiği, ancak Yönetmeliğin tanımlar başlıklı 4. maddesinde ve ilgili diğer mevzuat hükümlerinde serbest nizam tanımı bulunmadığı ileri sürülerek hükmün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; İptali talep edilen hükmün madde metninden de anlaşılacağı üzere bu Yönetmelikten önce onaylanmış olan imar planı kararı ile "serbest nizam" kararı verilen parsellere ilişkin bir düzenleme olduğu, yeni yapılacak planların, plan değişiklikleri, revizyonları veya ilavelerinde bu yapılaşma nizamı kullanılmayacağından iddianın dayanaksız olduğu belirtilerek istemin reddine karar verilmesi istenilmektedir.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesinin 6. fıkrasında yer alan düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 8. maddesinin 6. fıkrasında yer alan düzenleme ile aynı olduğu, TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 8. maddesinin 6. fıkrasına ilişkin olarak yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay Altıncı Dairesinin E:2017/4783 sayılı dosyasında açılan davada; anılan fıkranın "serbest nizam" kısmı yönünden yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, anılan karara yapılan itiraz neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 16.05.2019 tarih ve 2019/342 Esas sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği, dava konusu Yönetmeliğin de aynı düzenlemeyi ve ibareyi taşıması nedeniyle söz konusu fıkranın "serbest nizam" kısmının hukuka aykırı, kalan kısımlarının ise üst norma uygun olduğu gerekçesiyle "serbest nizam" ibaresinin iptaline, fıkranın diğer kısımları yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesinin 6. fıkrasındaki hükmün Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 8. maddesinin 6. fıkrasındaki hüküm (mülga olmadan önce) ile aynı olduğu, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin söz konusu hükmünün iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4783, K:2021/1096 sayılı kararı ile fıkrada yer alan "serbest nizam" ibaresinin iptaline hükmedildiği, ilgili fıkra hükmünün serbest nizam yapılaşma koşulu bulunan parsellere ilişkin hükümleri açıklığa kavuşturduğu, ancak fıkradan serbest nizam ibaresinin çıkarılması halinde fıkranın kalan kısımlarının bir anlam ifade etmeyeceği, nitekim Danıştay Altıncı Dairesince yalnızca "serbest nizam" ibaresi yönünden yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmesi sonrasında, 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 8. maddesinin 6. fıkrasın tamamının yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir.
 
Bu arada, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 8. maddesinin 6. fıkrasının Yönetmeliğin üçüncü bölümünde yer alması nedeniyle aynı Yönetmeliğin 69. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, 8. maddenin 6. fıkrasından farklı hükümlerin ilgili belediye yönetmeliklerinde getirilebileceği de kuşkusuzdur.
 
Bu durumda, mahkemece fıkranın yalnızca "serbest nizam" ibaresi iptal edilmiş ise de, hükmün temelini oluşturan "serbest nizam" ibaresinin fıkradan çıkarılması halinde hükmün anlamını yitireceği görüldüğünden, fıkranın tamamında hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 8. maddesinin 6. fıkrasında yer alan "serbest nizam" ibaresi dışında kalan kısımlarına ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma ilişkin davanın reddine yönelik mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
5- Yönetmeliğin 10. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendi:
 
Yönetmeliğin 10.maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinde, "Emsalli parsellerde yol genişlemesi olması halinde yola giden kısım teknik ve sosyal altyapı gereksinimi olarak bedelsiz terkin edilmek ve planda hüküm bulunmak koşuluyla terkten önceki parsel alanı üzerinden emsal (KAKS) belirlenebilir" hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından; Söz konusu maddede yer alan tanımlamanın emsal arttırıcı bir işlem niteliğinde olduğu, bunun yerine kamulaştırma yapılması gerektiği ileri sürülerek anılan hükmün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Madde ile emsalli parsellerde yol genişlemesi olması halinde yola giden kısım teknik ve sosyal alt yapı gereksinimi olarak bedelsiz terkin edilmek ve planda hüküm bulunmak koşuluyla terkten önceki parsel alanı üzerinden emsal (KAKS) belirlenebileceği öngörülerek plana atıfta bulunulduğu ve ancak planda hüküm bulunması halinde terkten önceki parsel alanına göre emsal hesaplanacağının öngörüldüğü, böyle bir plan kararı olması halinde plana ait kararlara aykırılık oluşmayacağı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 10. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinde yer verilen dava konusu düzenlemenin emsal artırıcı nitelikte bir düzenleme olmadığı ve imar planına atıf yapıldığı, dolayısıyla planda hüküm olması halinde uygulanabileceğinden imar planına aykırılığın söz konusu olamayacağı gerekçesiyle dava konusu Yönetmeliğin 10. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin değiştirilmesi alt yönetmeliklerle mümkün olmayan 5. maddesinin 5. fıkrasında, taban alanı ve emsal hesabının net imar parseli üzerinden yapılacağı kurala bağlanmıştır.
 
Bu durumda, dava konusu Yönetmeliğin 10. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendiyle getirilen düzenleme ile yukarıda anılan dayanak Yönetmelik hükmüne aykırı şekilde net imar parseli yerine terk öncesi brüt parsel büyüklüğü üzerinden emsal hesabı yapıldığından, dava konusu Yönetmeliğin 10. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinde dayanak Yönetmelik hükmüne ve hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 10. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
6- Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrası:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasında, "Eğitim, sağlık, dini tesis, sanayi yapıları, imalathane, katlı otopark, sinema, tiyatro ve konferans salonları, kongre merkezi, alışveriş merkezleri, spor salonları, tarım ve hayvancılık amaçlı tesisler gibi özellik arz eden binaların yükseklikleri, binanın özelliği ile en az bahçe mesafeleri şartları göz önünde bulundurulmak suretiyle mimari estetik komisyonunca belirlenir." hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından; "... mimari estetik komisyonunca belirlenir." ifadesinin planla belirlenmesi gereken işlemlerin idarelerce belirlenebileceğine dair hüküm içermekte olduğu, oysa ki ifade edilen tanımlarda idari tasarrufla değil ancak söz konusu planlarla bellenebilecek işlemler olduğu, söz konusu işlemlerin bir plancı tarafından yapılarak meclis kararına bağlanması gerektiği ileri sürülerek anılan hükmün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin kat yüksekliklerine ilişkin 28. maddesi idarelerin imar yönetmelikleri ile değiştirilebileceği hükümlerden olduğu, Yönetmeliğin 11. maddesinin 1. fıkrasında bina yüksekliği formülünden açıkça anlaşılacağı üzere zemin kat yüksekliğinin bölge kat nizamı planlı alanlardaki konut ile ticaret parsellerinde 3.50, diğer planlı konut alanlarında 5.00, diğer planlı konut dışı kullanım alanlarında ise 5.50 olarak belirlendiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Planlı Alanlar Yönetmeliği'nin 4. maddesinin 1. fıkrasının (n) bendinde ve dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (o) bendinde; bina yüksekliği, binanın kot aldığı noktadan saçak seviyesine kadar olan imar planı veya bu Yönetmelikte öngörülen yükseklik olarak tanımlanmıştır. Dava konusu Yönetmeliğin 33. maddesinin 1. fıkrasında, imar planlarında aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde kat yüksekliklerinin, bu Yönetmeliğin 11. maddesine göre belirlenecek saçak seviyesini aşmamak, planla veya bu Yönetmelikle belirlenen kat adedini ihlal etmemek ve bu madde hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla serbest olduğu, eğitim, sağlık, dini tesis, sanayi yapıları ile sinema, tiyatro ve konferans salonları, katlı otoparklar, alışveriş merkezleri, düğün salonu, resmi kurum ve kuruluşlara ait binalar ve spor salonları gibi özellik arz eden yapılarda iç yükseklikler, teknolojik ve mimari gereklere göre mimarı estetik komisyon kararı ile belirlenebileceği; 66. maddesinin 11. fıkrasında da, umumi binaların mimari estetik komisyonunca fonksiyonu ve özelliği gereği farklılık arz ettiğine dair karar altına alınanları ile sanayi bölgelerindeki yapı ve tesislerde planda belirlenmemişse, bu Yönetmelikte benzer binalar için yer verilenler dışında kalan iç ölçülere tabi olunmasının zorunlu olmadığı, hükümlerine yer verildiği, anılan hükümlerden, bina yüksekliğinin planda belirlenmemiş ise Yönetmeliğe göre belirleneceğinin açık olduğu, plan ve/veya Yönetmelik dışında bir bina yüksekliği belirlenmesinin söz konusu olmadığı, dava konusu edilen Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasının Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğine ve dava konusu Yönetmeliğin 28, 33 ve 66. maddelerine uyumlu düzenlemeler içerdiği gerekçesiyle Yönetmeliğin 11. maddenin 4. fıkrası yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 4. maddesinin 1. fıkrasının (n) bendinde, bina yüksekliğinin, binanın kot aldığı noktadan saçak seviyesine kadar olan imar planı veya bu
Yönetmelikte öngörülen yüksekliği ifade ettiği belirlenmiştir.
 
Aynı Yönetmeliğin 28. maddesinde ise kat yükseklikleri ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş, maddenin 7. fıkrasında ise, "Eğitim, sağlık, sanayi yapıları ile sinema, tiyatro ve konferans salonları, katlı otoparklar, düğün salonu, resmi kurum ve kuruşlara ait binalar ve spor salonları gibi özellik arz eden yapılarda iç yükseklikler, teknolojik ve mimari gereklere göre mimari estetik komisyon kararı ile belirlenir." hükmü yer almıştır.
 
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesinin (j) bendinde, "İlgili idareler, Bakanlıkça belirlenen esaslara göre mimari estetik komisyonu kurar. Komisyon, yapıların ve onaylı mimari projelerinin özgün fikir ifade edip etmediğine karar vermeye yetkilidir. Özgün fikir ifade etmeyenlerde yapılacak değişikliklerde ilk müellifin görüşü aranmaz. Özgün fikir ifade eden mimarlık eser ve projelerinde; eserin bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü değiştirmediğine, teknik, yönetsel amaçlar ve kullanım amacı nedeniyle zorunlu olduğuna karar verilen değişiklikler müellifinin izni alınmaksızın yapılabilir. Bu durumda ilk müellif tarafından talep edilebilecek telif ücreti; ilgili meslek odasınca belirlenen mimari proje asgari hizmet bedelinin, tamamlanan yapılarda yüzde yirmisini, inşaatı süren yapılarda yüzde on beşini geçemez." kuralı bulunmaktadır.
 
Öte yandan, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin "Mimar Estetik Komisyonları" başlıklı 66. maddesinde, komisyonun teşekkül tarzı, nerelerde kurulacağı gibi düzenlemelere yer verildikten sonra 8. fıkrada, "Komisyonca özgün fikir ifade ettiği, ancak eserin bütünlüğünü bozmadığı ve estetik görünümünü değiştirmediği teknik, yönetsel amaçlar ve kullanım amacı nedeniyle zorunlu olduğuna mimari estetik komisyonu tarafından karar verilen değişiklikler müellifinin izni alınmaksızın yapılabilir. Bu durumda ilk müellif tarafından talep edilebilecek telif ücreti; proje sözleşmesinde belirlenen veya fatura edilen bedelin, sözleşmede belirlenmemesi veya fatura edilmemesi halinde ilgili meslek odasınca belirlenen mimari proje asgari hizmet bedelinin, tamamlanan yapılarda % 20’sini, inşaatı süren yapılarda ise % 15’ini geçemez." hükmü, 11. fıkrada ise "Umumî binaların mimari estetik komisyonunca fonksiyonu ve özelliği gereği farklılık arz ettiğine dair karar altına alınanları ile sanayi bölgelerindeki yapı ve tesislerde planda belirlenmemişse bu Yönetmelikte benzer binalar için yer verilenler dışında kalan iç ölçülere tabi olunması zorunlu değildir." hükmüne yer verilmiştir.
 
Dava konusu Yönetmelik hükmü ile bir kısım binaların yüksekliklerinin belirlenmesi yetkisi mimari estetik komisyonuna verilmiş olup, mimari estetik komisyonlarının bina yüksekliklerini belirleme noktasında yetkisi olup olmadığının belirlenmesi bu noktada önem arz etmektedir.
 
3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesinin (j) bendinde, mimari estetik komisyonlarının, yapıların ve onaylı mimari projelerinin özgün fikir ifade edip etmediğine karar vermeye yetkili olduğu ortaya konulmuş, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 28. maddesinin 7. fıkrasında ise mimari estetik komisyonlarına bir kısım özellikli yapıların iç yüksekliklerini belirleme yetkisi verilmiştir.
 
Bu durumda, gerek 3194 sayılı Kanunda gerekse de Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde mimari estetik komisyonlarının bina yüksekliklerini belirleme yetkisi tanınmadığından, dava konusu Yönetmelik hükmünde hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 11. maddesinin 4. fıkrasına ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
7- Yönetmeliğin 18. maddesinin 2. fıkrası:
 
Yönetmeliğin 18.maddesinin 2. fıkrasında; "İlgili belediyeler; tasarrufu altındaki meydan, yol, otopark, park, yaya bölgesi, kaldırım gibi yerler ile bunlar üzerindeki büfe, para çekme makinesi, anıtsal yapı, çeşme, havuz, saat kulesi, heykel vb. kamu hizmetlerinin yürütülebilmesi için gerekli tuvalet vb. tesisleri, ulaşım ve haberleşme noktaları, sinyalizasyon ve aydınlatma elemanları, çöp kutusu, bank, reklam ve bilgilendirme levha ve panoları gibi kent mobilyaları ile peyzaj elemanlarını ulaşımı aksatmamak kaydıyla Türk Standartları Enstitüsü standartlarına da uymak şartı ile yapar veya yaptırır. Bu çerçevede; a) Yaya kaldırımı, tek yönlü yollarda 1,50 metre, çift yönlü yollarda 1,80 metreden, b) Yaya geçitlerinde yolu kaldırıma bağlayan rampa genişliği, 1,50 metreden, c) Yaya kaldırımı üzerine gelen tente ve saçakların altının yere olan uzaklığı, 2,40 metreden, az olamaz. ç) Trafik işaret ve levhalarının ölçülendirilmesinde ilgili mevzuata uyulur." hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından; Söz konusu düzenlemenin imar planları ile belirlenen kullanım kararlarını amacı dışında kullanıma yönlendirmekte olduğu, imar yasasına ve planlama ilkelerine aykırı, plansız gelişmeyi yönlendiren, keyfiyet içeren bir madde olduğu ileri sürülerek anılan hükmün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Madde ile ilgili belediyelerin tasarrufu altındaki meydan, yol, otopark, park, yaya bölgesi, kaldırım gibi yerler ile bunlar üzerindeki kamu hizmetlerinin yürütülebilmesi için gerekli tesisleri, ulaşım ve haberleşme noktaları, sinyalizasyon ve aydınlatma elemanları, çöp kutusu, bank, reklam ve bilgilendirme levha ve panoları gibi kent mobilyaları ile peyzaj elemanlarını ulaşımı aksatmamak kaydıyla Türk Standartları Enstitüsü standartlarına da uymak şartı ile yapacağı veya yaptıracağı düzenlenmiş olup, anılan maddenin 5. fıkrası ile yapılacak olan tesisler ile her türlü alt yapının yapımı ve kullanımı ile bakım ve onarımı sırasında yaya dolaşımının ve engellilerin ulaşabilirliğinin, can ve mal güvenliğinin sağlanması zorunluluğunun mevcudiyeti karşısında amaç dışı kullanım iddiasının dayanaksız olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu düzenlemenin ilgili belediyelerin tasarrufu altındaki meydan, yol, otopark, yaya bölgesi ve kaldırım gibi yerler ile bunlar üzerindeki kamu hizmetlerinin yürütülmesi için gerekli tesislere ilişkin hükümler getirdiği ve bu hizmetlerin yapılması sırasında TSE standartları ile trafik işaret ve levhalarının ölçülendirilmesi ile ilgili mevzuata uyulacağının öngörüldüğü, dolayısıyla düzenlemenin hukuka aykırı olmadığı gerekçesiyle dava konusu Yönetmelik hükmü yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Park alanlarında yapılaşma koşulları temel olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde düzenlenmiş olmasına karşın dava konusu Yönetmelik hükmünde de park alanında belli bazı yapı ve tesislerin ayrıca yapılabileceği yönünde düzenleme getirilmiş ise de, dava konusu düzenlemede yer alan yapı ve tesislerin niteliği itibariyle park kullanımına aykırı ve uyuşmayan niteliği bulunmadığı, aksine kamu yararına hizmet etmek üzere tasarlanmış yapı ve tesisler olduğu görüldüğünden, dava konusu Yönetmelik hükmünde aynı Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine aykırı bir düzenlemenin söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacıların istinaf başvurularının yukarıda yer verilen açıklamayla reddi gerekmektedir.
 
8- Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-1) bendi:
 
Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; "Park alanları: Bu alanlarda encümen kararıyla; 1) Açık havuz/süs havuzu, açık spor ve oyun alanı, genel tuvalet, pergola, kameriye, ... yapılabilir." hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından; Yeşil alanlar tanımında kalan parklar, piknik ve eğlence alanları, çocuk bahçeleri alanlarına yapılacak olan yapılaşmaların her bir yapı için yapılaşma koşulları kısıtlılığı getirildiği ancak alana bu yapılardan kaç adet yapılabileceği veya alanın toplamda ne kadarının bu yapılara ayrılabileceğine, ne kadarının aktif yeşil alan olacağına dair hükümleri içermediği, esnek bırakıldığı, yeşil alanlar imar planı ile yerleri belirlenen alanlar olup bu alanların belirlenmesi veya alanda yapılacak değişikliklerin belediye encümeni kararı ile değil belediye meclisi onayı ile yapılması gerektiği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Bu yönetmelik hükmü ile park alanlarında eğlenme, dinlenme, ibadet, oyun, piknik, güvenlik, olası sağlık sorunlarına karşı ambulans istasyonu gibi toplumun yeşil alanlarda vakit geçirirken gereksinim duyacağı fonksiyonların ve asgari konfor şartlarının sağlanması ve bunlardan yararlanması için yapılmasına izin verilen yapıların tamamının, encümen kararına ve asgari yapılaşma koşullarında (taban alanı, yükseklik, metrekare, gibi değerlerin sınırlı tutulması, yeterli derinlik gibi koşullara bağlı tutulması) birtakım sınırlamalara uyulmak koşuluyla yapılabileceği, yeşil alanların ve parkların, mekânsal planlamaya karşılık gelen kullanım aralığında da yukarıda belirtilen asgari ve temel gereksinim ve konfor koşullarının bu mekânlarda da sağlanmasının gereği ve esası ele alındığından, belli koşullara dayandırılarak madde kapsamında yapılmasına müsaade edilen asgari ve temel kullanımlarla, bahse konu sosyal ve teknik altyapı fonksiyonlarının ilgili mekânsal planlama mevzuatı kapsamında taşıması gereken temel kullanımlarını ve gösterim tekniklerini ortadan kaldırmasının söz konusu olamayacağı, imar planında yeşil alan olarak ayrılan parsellerde halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ve civarın karakterine göre bulunması gereken kullanımların yeşil alanın fonksiyonu ve ölçeği ile kullanıcı niteliğine göre farklılık arz edeceğinden izin verilen yapıların madde hükmünde belirtilen yapılaşma şartlarını sağlamak kaydıyla sayısının ve büyüklüğünün belirlenmesi hususu idarenin takdirine bırakılmışken ve bu sayılan hususların encümen kararı alınması aşamasında hali hazırda göz önüne alınması gerektiği, Yönetmeliğin 5. maddesinin 4. fıkrasına göre Yönetmeliğin alan kullanım tanımlarında belirtilen işlevlerin imar planlarında daraltılabileceği ancak genişletilemeyeceği ifade edilmiş olup yeşil alanlarda yer alacak kullanımlara ilişkin plan kararı alınmasının önünde bir engel bulunmadığını belirterek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki düzenleme ile aynı olduğu, TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine ilişkin olarak yürütmenin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay Altıncı Dairesi'nin E:2017/4783 ve E:2017/4840 sayılı dosyalarında açılan davalarda, (c-1) bendinin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, anılan karara yapılan itiraz neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 16.05.2019 tarih ve E:2019/342 ve E:2019/486 sayılı kararları ile; (c-1) bendi yönünden itirazların kabulü ile söz konusu hükme yönelik yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği gerekçesiyle dava konusu Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-1) bendi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki düzenleme ile aynı olduğu, her ne kadar İdare Mahkemesince Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 16.05.2019 tarih ve E:2019/342 ve E:2019/486 sayılı kararları ile, (c-1) bendi yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği gerekçesiyle dava konusu Yönetmelik hükmü yönünden davanın reddine hükmedilmiş ise de, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4783, K:2021/1096 ve 03.02.201 tarih ve E:2017/4840, K:2021/1114 sayılı esas yönünden verdiği kararlarda Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-1) bendinin iptaline hükmedildiği görülmektedir.
 
Bu durumda, dayanak Yönetmelik hükmünün yukarıda anılan Danıştay kararları ile iptaline hükmedilmesi sebebiyle, dava konusu Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-1) bendinde de hukuka uyarlık bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-1) bendine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
9- Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-2) bendinde yer alan "...ile oyun alanlarında en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla... ibaresi:
 
Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; "Park alanları: Bu alanlarda encümen kararıyla; ...2) 1000 m2 ve üzeri parklarda ahşap veya hafif yapı malzemelerinden yapılmak, kat adedi 1’i, yüksekliği 4.50 metreyi ve açık alanları dâhil taban alanları toplamda %3’ü, her birinin alanı 15 m2 ’yi geçmemek kaydıyla çay bahçesi, büfe, muhtarlık, güvenlik kulübesi ile oyun alanlarına en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla trafo, ... yapılabilir." hükmü yer almaktadır.
 
Davacı ve davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; yukarıda anılan madde hükmünde (19/1-c) yer alan iddialar ileri sürülmüştür.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 19.maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki düzenleme ile aynı olduğu, TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine ilişkin olarak yürütmenin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay Altıncı Dairesi'nin E:2017/4783 ve E:2017/4840 sayılı dosyalarında açılan davalarda, (c-2) bendinin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, anılan kararlara yapılan itirazlar neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 16.05.2019 tarih ve E:2019/342 ve E:2019/486 sayılı kararları ile, 19. maddenin 1. fıkrasının (c-2) bendinin "trafo" ibaresi dışında kalan kısım yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği gerekçesiyle 19. maddenin 1. fıkrasının (c-2) bendinde yer alan "trafo" ibaresi dışında kalan kısımları yönünden ve dolayısıyla aynı bentte yer alan "...ile oyun alanlarında en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla..." ibaresi yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki düzenleme ile aynı olduğu, her ne kadar İdare Mahkemesince, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun yürütmenin durdurulması aşamasında verdiği 16.05.2019 tarih ve E:2019/342 ve E:2019/486 sayılı kararları esas alınarak "...ile oyun alanlarında en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla... " ibaresi yönünden davanın reddine hükmedilmiş ise de, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4783, K:2021/1096 ve 03.02.201 tarih ve E:2017/4840, K:2021/1114 sayılı esas yönünden verdiği kararlarda Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-2) bendinde yer alan ve trafo ibaresinin ayrılmaz bir parçası olan "...ile oyun alanlarında en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla..." ibaresinin "trafo" ibaresi ile birlikte iptaline hükmedildiği görülmektedir.
 
Bu durumda, dayanak Yönetmelik hükmünde yer alan "...ile oyun alanlarında en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla..." ibaresinin yukarıda anılan Danıştay kararları ile iptaline hükmedilmesi sebebiyle, dava konusu Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-2) bendinde yer alan "...ile oyun alanlarında en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla..." ibaresinde hukuka uyarlık bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c-2) bendinde yer alan "...ile oyun alanlarında en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla..." ibaresine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
10- Yönetmeliğin 20. maddesinin 8. fıkrasının (c) bendi:
 
Yönetmeliğin 20. maddesinin 8. fıkrasında; "Taban alanına dâhil edilmeyecek kullanımlar;" ... c) Bağlantılı olduğu bağımsız bölümün veya bulunduğu katın brüt alanının %10’unu aşmayan üstü açık veya sökülür-takılır hafif malzeme ile örtülü zemin terasları,.." hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından; Taban alanı hesabına kanopi, kameriye, pergola gibi kullanımlar dahil edilmeyerek kullanımlar ve/veya limitlerin artırılmış olduğu, dolayısıyla TAKS-KAKS miktarlarının görünmez biçimde yükseltildiği ileri sürülerek anılan hükmün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 20. maddesinde yer alan düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 20. maddesindeki düzenleme ile aynı olduğu, Danıştay nezdinde Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 8. fıkrasının (b) bendine ilişkin dava açıldığı, diğer kısımlarla ilgili bir dava bulunmadığı, dolayısıyla dava konusu düzenlemede üst hukuk normu olan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 20. maddesinin 8. fıkrasının (c) bendinde yer alan düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 8. fıkrasının (c) bendindeki düzenleme (mülga olmadan önceki hali) ile aynı olduğu, ancak Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikle söz konusu bendin yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir.
 
Bu durumda, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 8. fıkrasının (c) bendinde taban alanına dahil edilmeyecek kullanımlar arasında sayılan zemin teraslarının sonrada yapılan Yönetmelik değişikliği ile yürürlükten kaldırılması sebebiyle dava konusu Yönetmeliğin zemin teraslarını taban alanına dahil edilmeyen kullanımlar arasında sayan 20. maddesinin 8. fıkrasının (c) bendinde dayanak Yönetmelik hükmüne ve hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 20. maddesinin 8. fıkrasının (c) bendine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
11- Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (a), (f), (ğ), (i) bendinde yer alan "silolar" ve "asansör makine dairesi" ibaresi, (j) bendinde yer alan "Konut kullanımlı binaların bodrum ve zemin katlarında yer alan" ibaresi, (k) bendinde yer alan "binanın ortak kullanım alanı niteliğindeki depoların 100 metrekaresi" ibaresi, (l) bendinde yer alan "konut kullanımlı binaların bütün katlarında, kat holü/koridorundan giriş çıkış yapılabilen her bir bağımsız bölüm için 4 metrekareyi geçmeyen depo/kiler amaçlı eklentiler, tek bağımsız bölümlü konutlar hariç; bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıkları" ibaresi, (m) ve (n) bentleri:
 
Yönetmeliğin 22. Maddesinin de; "(1) 5 inci maddenin sekizinci fıkrasında belirtilen esaslar dâhilinde;
 
a) Taban alanına dâhil edilmeyen kullanımlar,
 
b) Son katın üzerindeki ortak alan çatı bahçeleri,
 
c) Üstü sökülür-takılır hafif malzeme ile kenarları rüzgâr kesici cam panellerle kapatılmış olsa dahi açık oturma yerleri,
 
ç) Bu Yönetmelikte öngörülen asgari sayıda kapıcı dairesi, kapıcı dairesi yapma zorunluluğu olmayan binalarda yapılmak istenmesi halinde bir adet kapıcı dairesi,
 
d) Atrium ve galeri boşlukları,
 
e) Ortak alan niteliğindeki mescit ve müştemilatı,
 
f) Birden çok bağımsız bölümü olan konut kullanımlı binaların bodrum ve zemin katlarında yapılan yönetim birimleri,
 
g) Sığınak alanları,
 
ğ) Ticari amaç içermeyen, ortak alan niteliğindeki çocuk oyun alanları ve çocuk bakım üniteleri,
 
h) Otopark alanları,
 
ı) Yapı yüksekliği 60.50 metreden fazla olan binalar ile özelliği gereği tesisat katı oluşturulması zorunlu binalarda sadece tesisat için oluşturulan tesisat katları,
 
i) Bina veya tesise ait olan ısıtma, soğutma, tesisat alanı, su sarnıcı, havalandırma sistemleri ve enerji verimliliği sistemlerinin bulunduğu alanlar, arıtma tesisi, gri su toplama havuzu, yakıt ve su depoları, silolar, trafolar, jeneratör, asansör makine dairesi, ısı merkezi, enerji odası, kömürlük, eşanjör ve hidrofor bölümleri,
 
j) Konut kullanımlı binaların bodrum ve zemin katlarında yer alan; tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan, bir bağımsız bölümün eklentisi veya parçası olmayan, ticari amaç içermeyen, yapı yaklaşma sınırı içinde kalan ve 1000 m2’yi ve toplamda katlar alanının % 5’ini aşmayacak şekilde düzenlenen ortak alan niteliğindeki; jimnastik salonu, oyun ve hobi odaları, yüzme havuzu, sauna gibi sosyal tesis, spor birimleri ile müştemilatı,
 
k) Bodrum katlarında yer alan, tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan; konut kullanımlı bağımsız bölüm brüt alanının % 10’unu ve ticari kullanımlı bağımsız bölüm brüt alanının % 50’sini aşmayan depo amaçlı eklentiler ile binanın ortak kullanım alanı niteliğindeki depoların 100 m2’si,
 
l) Sökülür-takılır-katlanır cam panellerle kapatılmış olanlar dâhil olmak üzere balkonlar ve açık çıkmalar, kat bahçeleri, zemin ve yürünebilen çatı terasları, iç bahçeler, kat ve ara sahanlıkları dâhil açık veya kapalı merdiven evi, konut kullanımlı binaların bütün katlarında, kat holü/koridorundan giriş çıkış yapılabilen her bir bağımsız bölüm için 4m2’yi geçmeyen depo/kiler amaçlı eklentiler, tek bağımsız bölümlü konutlar hariç; bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıkları,
 
m) Konut kullanımlı binalarda; çatı eğimini aşmayan, en üst kattaki bağımsız bölümle irtibatlı, ayrıca bir bağımsız bölüm oluşturmayan çatı arası piyesleri,
 
n) Kontrol veya bekçi kulübelerinin 12 m2’ye kadar olan kısımları,
 
o) Sağlık tesislerinin bodrum katlarında yer alan ameliyathane, laboratuvar, röntgen, morg alanları, katlar alanına dâhil edilmez." hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından; Katlar alanı hesabına dahil edilemeyen kullanımların oldukça geniş olduğu, yapı inşaat alanlarının giderek artan bölümlerinin yönetmelik değişikliği veya plan notları/hükümleriyle emsal harici bırakılmasının planlama ve şehircilik ilkeleri bakımından savunulmasının mümkün olmadığı, zira böyle bir planlama sisteminde en başta, planlarla oluşacak yapı stokunun kentsel altyapı ile ilişkisinin belirsiz hale geldiği, su, kanalizasyon, doğalgaz, yeşil alan, sosyal servisler gibi kentsel altyapıların sunum düzeyleri, bu altyapıları kullanacak nüfusla ilişkili olarak planlandığı için, imar planlarını hazırlayan plancıların ve onaylayan kurumların plana göre dört kat hacmi olacak yapılaşmayı ve bu yapıları kullanacak nüfusu, planların hazırlanma ve onay aşamalarında öngörmeleri mümkün olmayacak, böyle bir yaklaşımda planlamanın, kamu kaynaklarının hesaba dayalı olarak optimal (ekonomik) kullanılması olarak tanımlanabilecek en temel işlevi ortadan kalkmış olacağı, İmar Kanunu'nun 5. maddesinde yapı yoğunluğunun Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planı ile belirlenmesi öngörülmüş olmasına karşın Yönetmelik maddesiyle, imar planında belirlenen emsalin çok üzerinde inşaat yapılmasına olanak tanınmasının nazım ve uygulama imar planlarının yapı yoğunluğunu belirleme işlevlerinin yönetmelikle ortadan kaldırılması anlamına geleceği, yapı yüksekliği 30.50 nin üzerindeki binalarda 2 adet yangın merdiven yapılması halinde bu iki merdivende taban alanından düşülmekte olduğu, bunun da emsal artışına neden olmak ve ayrıca yapı yüksekliği 30.50 metrenin altındaki binalarda merdivenlerden bir tanesi taban alanı ve katlar alanına dahil edilmesinden dolayı da eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülerek anılan hükmün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Anılan maddeler ile ülke genelinde uygulanmak ve idarelerce değiştirilmemek üzere ortak bir oran getirilerek, yaygın bir uygulama olarak karşımıza çıkan imar planıyla ya da idare yönetmelikleriyle inşaat emsallerinin örtülü bir şekilde artırılmasına son verilerek ülke genelinde uygulama birlikteliği sağlanmış, yapının ihtiyacı olan ortak mekân ve hacimlerin parsel için öngörülen toplam emsale esas alanının %30'unu aşmamak kaydıyla emsal dışında tutularak yapılarda yaşam koşullarının kalitesinin artırılması ve sosyal olanakların yapının kendi bünyesinde karşılanabilmesi amaçlandığı, ayrıca, yapılacak uygulamalar için verilen emsal içerisinde kalmak ön şartı olduğundan, bu kapsamda yapılacak uygulamalarda hiçbir suretle inşaat alanında bir artışın söz konusu olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
- Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi:
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme: Üst hukuk normu olan yönetmelik ve mevzuatta yer alan düzenlemelere uyumlu olan dava konusu bentte hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme: Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinde katlar alanına dahil edilmeyen bir başka anlatımla emsal harici tutulan kullanımlar 18 bent halinde sıralanmıştır. Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinde ise emsal harici tutulan kullanımlar 15 bent halinde sıralanmıştır. İki Yönetmelikte yer alan düzenlemelerin bir kısmı aynı, bir kısmı benzer, bir kısmı ise tamamen farklı içeriktedir.
 
Dava konusu 22. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan düzenleme, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan düzenleme ile birebir aynı niteliktedir.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin ilgili bendinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4840, K:2021/1114 sayılı kararında; taban alanına dahil edilmeyen kullanımların Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 20. maddesinin 8. fıkrasında belirlendiği, anılan maddede sıralanan kullanımlardan ise açık yüzme havuzu ile zemin teraslarının nüfus yoğunluğuna sebebiyet vermesi nedeniyle uygun olmadığı gerekçesiyle "açık yüzme havuzu" ve " zemin terasları" ibareleri yönünden Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 22. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinin kısmen iptaline karar verildiği görülmektedir.
 
Her ne kadar Danıştay’ın yukarıda anılan kararında "açık yüzme havuzu" ve " zemin terasları" ibareleri yönünden Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinin kısmen iptaline karar verildiği anlaşılmakta ise de, bahse konu iki ibarenin Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 8. fıkrasında yer alan taban alanına dahil edilmeyecek kullanımlar kısmında Dairemizce irdelendiği, ilk derece mahkeme kararı ve istinaf incelemesi neticesinde anılan iki ibarenin iptaline hükmedildiği, bu nedenle, Danıştay'ın bahse konu kararı dava konusu Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendini kusurlandırmayacağı sonucuna varılmıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacıların istinaf başvurularının yukarıda yer verilen açıklamayla reddi gerekmektedir.
 
- Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi:
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme: Düzenlemenin Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 8. fıkrası ile 22. maddesinin (j), (k) ve (l) bentleri ile kısmen uyumlu düzenlemeler içerdiği belirtilmesine karşın Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi ile ilgili olarak İdare Mahkemesince hüküm kurulmamıştır.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme: Öncelikle, bu kısma yönelik İdare Mahkemesince hüküm kurulmamış ise de, mahkeme kararındaki gerekçe dikkate alındığında, hüküm kısmında sehven bu kısma yönelik hüküm kurulmadığı anlaşıldığından, bu kısım yönünden İdare Mahkemesince davanın reddine hükmedildiği kabul edilmiştir.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin (j) bendinin 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik sonrası halinde, "Bütün cepheleri tamamen toprağın altında kalan bodrum katlar ile kısmen açığa çıkan yol cephesi haricindeki bodrum katlarda yer alan, tek başına bağımsız bölüm oluşturmayan, bir bağımsız bölümün eklentisi olmayan, ticari amaç içermeyen, sadece binada oturanların kullanımına yönelik, toplamda emsal hesabına konu alanın % 5’ini ve 1000 m2’yi geçmeyen ortak alan niteliğindeki yönetim ve toplantı odaları ile spor ve sosyal mekânlar,...katlar alanına dâhil edilmez." hükmü yer almaktadır.
 
Yukarıda anılan düzenleme ile dava konusu Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde yer alan yönetim birimleri kullanımına benzer nitelikte bir kullanım (yönetim ve toplantı odaları) emsal dışı bırakılmış ise de, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin ilgili hükmünde yönetim ve toplantı odaları kullanımının belli kriterler dahilinde emsal dışı bırakıldığı, dava konusu düzenlemede ise herhangi bir kriter getirilmeksizin yönetim birimlerinin emsal dışı bırakıldığı, kaldı ki, bu kullanımın kapalı alan kazandırdığı ve yapı yoğunluğuna da neden olduğu görüldüğünden, söz konusu düzenlemede hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 22. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
- Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendi:
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme: Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin (ğ) bendinde yer alan aynı nitelikli düzenlemenin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Altıncı Dairesi'nin E:2017/7567 sayılı dosyasında anılan bende yönelik yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verildiği ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 16.05.2019 tarih ve E:2019/487 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulmasına yönelik kararın kaldırıldığı ve uyuşmazlık konusu bent yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine hükmedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme: Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendi ile Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin (ğ) bendinde yer alan (30.09.2017 tarih ve 30196 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan değişik sonrası hali ile) düzenlemenin aynı hükümleri içerdiği, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin ilgili hükmünün iptali istemiyle açılan davalarda, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4840, K:2021/1114 sayılı ve 03.02.2021 tarih ve E:2017/7567, K:2021/1090 sayılı kararlarında ticari amaç içermeyen ortak alan niteliğindeki çocuk oyun alanları ve çocuk bakım ünitelerinin yoğunluk açısından herhangi bir yük getirmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine hükmedildiği, ancak Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/7567, K:2021/1090 sayılı kararının karar sonucu kısmında Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin (ğ) bendinin önce iptaline, kararın devamında ise ilgili bent yönünden davanın reddine hükmedildiği, bu kapsamda iptale yönelik yargı kararını uygulamak üzere Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin (ğ) bendinin yürürlükten kaldırıldığı yönünde ibarenin bende eklendiği görülmektedir.
 
Her ne kadar Danıştay Altıncı Dairesi'nin E:2017/7567 sayılı dosyasında karar sonucunda yer alan iptal ibaresi nedeniyle yargı kararı gereğinin yerine getirilmesi amacıyla Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin (ğ) bendi yürürlükten kaldırılmış ise de, Danıştay Altıncı Dairesinde açılan E:2017/7567 ve E:2017/4840 sayılı dava dosyalarında verilen kararların gerekçesi ile Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 8. fıkrasının (e) bendinde, ticari amaç içermeyen ortak alan niteliğindeki çocuk oyun alanları ve çocuk bakım ünitelerinin toplam 100 metrekaresinin emsal harici olduğu yönündeki açık hükmü birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacıların istinaf başvurularının yukarıda yer verilen açıklamayla reddi gerekmektedir.
 
- Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde yer alan "silolar" ibaresi:
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme: Danıştay Altıncı Dairesi'nin ve İdari Dava Daireleri Kurulu'nun, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin benzer hükümler içeren 22. maddesinin (i) bendine yönelik yürütmenin durdurulması aşamasında verdiği kararlar dikkate alınarak bendin tamamı ile birlikte "silolar" ibaresi yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme: Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin dava konusu bentle benzer hükümler içeren 22. maddesinin 1. fıkrasının 30.09.2017 tarih ve 30196 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile son halini alan (i) bendinde, "Bina veya tesise ait olan ısıtma, soğutma, tesisat alanı, su sarnıcı, havalandırma sistemleri ve enerji verimliliği sistemlerinin bulunduğu alanlar, arıtma tesisi, gri su toplama havuzu, yakıt ve su depoları, (Danıştay Altıncı Dairesinin 3/2/2021 tarihli ve E.:2017/4840; K.:2021/1114 sayılı kararı ile iptal ibare: silolar), trafolar, jeneratör, ısı merkezi, enerji odası, kömürlük, eşanjör ve hidrofor bölümleri,...katlar alanına dâhil edilmez." hükmü yer almaktadır.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin yukarıda anılan bendinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4840, K:2021/1114 sayılı kararı ile ilgili bentte yer alan "silolar" ibaresinin iptaline, kalan kısımlar yönünden ise davanın reddine hükmedildiği görülmüştür.
 
İdare Mahkemesince her ne kadar dava konusu Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde yer alan "silolar" ibaresi yönünden davanın reddine hükmedilmiş ise de, dayanak Yönetmelik hükmünün iptali istemiyle açılan davada, "silolar" ibaresinin iptaline hükmedildiği hususu dikkate alındığında, dava konusu Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde yer alan "silolar" ibaresinde dayanak Yönetmelik hükmüne ve hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 22. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde yer alan "silolar" ibaresine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
--- Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde yer alan "asansör makine dairesi" ibaresi:
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme: Danıştay Altıncı Dairesi'nin ve İdari Dava Daireleri Kurulu'nun, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin benzer hükümler içeren 22. maddesinin (i) bendine yönelik yürütmenin durdurulması aşamasında verdiği kararlar dikkate alınarak bendin tamamı ile birlikte "asansör makine dairesi" ibaresi yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme: Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin dava konusu bentle benzer hükümler içeren 22. maddesinin 1. fıkrasının 30.09.2017 tarih ve 30196 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile son halini alan (i) bendinde, emsal harici tutulan kullanımlar arasında asansör makine dairesine yer verilmemiştir.
 
Buna karşın, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin Yönetmeliğin dördüncü bölümünde yer alması nedeniyle aynı Yönetmeliğin 69. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 22. maddeden farklı hükümlere ilgili belediye yönetmeliklerinde yer verilebileceği kuşkusuzdur.
 
Bu durumda, asansör makine dairesinin teknik olarak yapılarda bulunması gerektiğinden, teknik ve sosyal altyapı altyapı alanlarına yük getirici bir yönü bulunmadığı gibi yapı ve nüfus yoğunluğunu arttırdığından da söz edilemeyeceği anlaşıldığından, asansör makine dairesinin emsal harici tutulmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacıların istinaf başvurularının yukarıda yer verilen açıklamayla reddi gerekmektedir.
 
- Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde yer alan "Konut kullanımlı binaların bodrum ve zemin katlarında yer alan" ibaresi:
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme: Danıştay Altıncı Dairesi'nin ve İdari Dava Daireleri Kurulu'nun, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin benzer hükümler içeren 22. maddesinin (j) bendine yönelik yürütmenin durdurulması aşamasında verdiği kararlar ve üst hukuk normu olan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğindeki hükümler dikkate alınarak bendin yalnızca bu kısmı yönünden davanın reddine (bendin kalan kısımlarının iptaline hükmedilmiştir) karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme: Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendi ile benzer hükümler içeren ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde yer alan; jimnastik salonu, oyun ve hobi odaları, yüzme havuzu, sauna gibi sosyal tesis ve spor birimlerinin kapalı alan kullanımı sağlaması ve emsal dışı tutulmasını gerektirir bir neden bulunmaması nedeniyle Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4840, K:2021/1114 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
 
İdare Mahkemesince, Danıştay kararı da dikkate alınarak bendin "Konut kullanımlı binaların bodrum ve zemin katlarında yer alan" ibaresi dışında kalan kısımlarının iptaline, söz konusu ibare yönünden ise davanın reddine hükmedilmiştir.
 
Bu durumda, dava konusu hükmün temelini oluşturan jimnastik salonu, oyun ve hobi odaları, yüzme havuzu, sauna gibi sosyal tesis ve spor birimleri ibarelerinin hukuka aykırılığı ortaya konulduktan sonra bendin tamamının iptali gerektiği, aksi halde bent hükmünün reddedilen kısımdaki ibaresi yalnızca dikkate alındığında, hükmün anlamsız bir hale geleceği görüldüğünden, bendin tamamında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 22. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde yer alan "Konut kullanımlı binaların bodrum ve zemin katlarında yer alan" ibaresine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinde yer alan "binanın ortak kullanım alanı niteliğindeki depoların 100 metrekaresi" ibaresi:
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme: Danıştay Altıncı Dairesi'nin ve İdari Dava Daireleri Kurulu'nun, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin benzer hükümler içeren 22. maddesinin (k) bendine yönelik yürütmenin durdurulması aşamasında verdiği kararlar ve üst hukuk normu olan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğindeki hükümler dikkate alınarak bu kısım yönünden davanın reddine (bendin geri kalan kısımlarının ise iptaline) karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme: Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendi ile benzer hükümler içeren ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinde yer alan depo kullanımının, imar parseli içinde bağımsız bölüme veya kata olmasa da, yapı bütünlüğü içinde ortak alan kullanımı olarak kapalı alan kullanımı sağlaması ve bunun yanında yapı ve nüfus yoğunluğuna sebebiyet vermesi nedeniyle Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4840, K:2021/1114 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
 
İdare Mahkemesince, Danıştay kararı da dikkate alınarak bendin "binanın ortak kullanım alanı niteliğindeki depoların 100 metrekaresi" ibaresi yönünden davanın reddine, bendin kalan kısımlarının ise iptaline hükmedilmiştir.
 
Bu durumda, dava konusu hükmün temelini oluşturan depo kullanımının hukuka aykırılığı ortaya konulduktan sonra bendin tamamının iptali gerektiği, zira depo kullanımının ortak alan kullanımında olması yahut belli bir büyüklük ile sınırlanması, emsal harici tutulmasını gerektirmediği görüldüğünden, bendin tamamında dolayısıyla dava konusu ibarede hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 22. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinde yer alan "binanın ortak kullanım alanı niteliğindeki depoların 100 metrekaresi" ibaresine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde yer alan "konut kullanımlı binaların bütün katlarında, kat holü/koridorundan giriş çıkış yapılabilen her bir bağımsız bölüm için 4 metrekareyi geçmeyen depo/kiler amaçlı eklentiler, tek bağımsız bölümlü konutlar hariç; bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıkları" ibaresi:
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme: Danıştay Altıncı Dairesi'nin ve İdari Dava Daireleri Kurulu'nun, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin benzer hükümler içeren 22. maddesinin (k) bendine yönelik yürütmenin durdurulması aşamasında verdiği kararlar ve üst hukuk normu olan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğindeki hükümler dikkate alınarak bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme: Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde yer alan düzenleme (2019 ve sonrasındaki değişikliklerden önceki hali) ile benzer nitelikte olduğu görülmektedir.
 
İdare Mahkemesince, Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde yer alan
 
-depo/kiler amaçlı eklentilere,
 
-bina giriş ve kat hollerine,
 
-asansör önü sahanlıklara ilişkin kullanımlar yönünden davanın reddine hükmedilmiştir.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinin ilk hali ile sonrasında yapılan değişikliklerin tümü dikkate alındığında, depo/kiler amaçlı eklenti kullanımına ilgili bent hükmünde hiçbir zaman yer verilmemiştir.
 
Bu nedenle, Danıştay nezdinde Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinin iptali istemiyle açılan davalarda bu kısma yönelik açık bir değerlendirme bulunmamaktadır.
 
O halde, konut kullanımlı binaların bütün katlarında, kat holü/koridorundan giriş çıkış yapılabilen her bir bağımsız bölüm için 4 metrekareyi geçmeyen depo/kiler amaçlı eklentilerin, kapalı alan kullanımı sağlaması, yapı yoğunluğuna neden olması ve emsal dışı tutulmasını gerektirir bir neden bulunmaması nedeniyle bu kullanımların emsal dışı tutulmasına yönelik hükümde hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Bina giriş ve kat hollerine ve asansör önü sahanlıklara ilişkin kullanımların ise Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde 25.07.2019 tarihli değişiklik öncesine kadar yer aldığı, Danıştay nezdinde bu kullanımlara ilişkin davalar açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4840, K:2021/1114 sayılı kararında, bu kullanımların, imar parseli içinde bağımsız bölüme veya kata kapalı alan kullanımı sağladığı ayrıca yapı ve nüfus yoğunluğuna sebebiyet vereceği açık olan söz konusu kullanımların, emsal hesabında değerlendirilmesi gerektiği, alan hesabına dahil edilmemesini gerektirir bir neden bulunmadığı gerekçeleriyle bu kısımların iptaline hükmedilmiştir.
 
O halde, tek bağımsız bölümlü konutlar hariç, bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıklarının Danıştay kararında da belirtildiği üzere bağımsız bölüme veya kata kapalı alan kullanımı sağladığı ayrıca yapı ve nüfus yoğunluğuna sebebiyet vereceği açık olan söz konusu kullanımların, emsal hesabında değerlendirilmesi gerektiği, alan hesabına dahil edilmemesini gerektirir bir neden bulunmadığı görüldüğünden, bu kullanımların emsal dışı tutulmasına yönelik hükümde hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde yer alan "konut kullanımlı binaların bütün katlarında, kat holü/koridorundan giriş çıkış yapılabilen her bir bağımsız bölüm için 4 metrekareyi geçmeyen depo/kiler amaçlı eklentiler, tek bağımsız bölümlü konutlar hariç; bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıkları" ibaresine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
- Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (m) bendi:
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme: Üst hukuk normu olan yönetmelik ve mevzuatta yer alan düzenlemeler ile uyumlu olan bent hükmünde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme: Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinde ve 5. maddesinin 8. fıkrasında emsal harici tutulacak kullanımlar arasında çatı arası piyesinin gösterilmediği anlaşılmaktadır.
 
Buna karşın, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin Yönetmeliğin dördüncü bölümünde yer alması nedeniyle aynı Yönetmeliğin 69. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 22. maddeden farklı hükümlerin ilgili belediye yönetmeliklerinde getirilebileceği kuşkusuzdur.
 
Öte yandan, bahse konu kullanımın katlar alanına dahil edilmemesinin hukuka uygun olup olmadığının ayrıca irdelenmesi gerekmektedir.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 4. maddesinin (r) bendinde, "Çatı piyesi: Çatı eğimi içerisinde kalmak şartıyla, altındaki bağımsız bölüme ait, bu bölümle içeriden irtibatlı yapılan, terasların da dâhil olabildiği mekânları (Açık teras ve ıslak hacimler ait olduğu bağımsız bölüm sınırlarını geçemez.),...ifade eder." düzenlemesi yer almaktadır.
 
Bu durumda, en üst kattaki bağımsız bölümle irtibatlı şekilde kullanılan çatı piyesinin, bağımsız bölüme kapalı alan kullanımı sağladığı, yapı ve nüfus yoğunluğuna sebebiyet verdiği, teknik ve sosyal altyapı altyapı alanlarına yük getirici nitelikte olduğu ve ayrıca emsal harici tutulmasını gerektirir bir neden bulunmadığı sonucuna varılmış olup söz konusu bent hükmünde hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (m) bendine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
- Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (n) bendi:
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme: Üst hukuk normu olan yönetmelik ve mevzuatta yer alan düzenlemeler ile uyumlu olan bent hükmünde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme: Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinde ve 5. maddesinin 8. fıkrasında emsal harici tutulacak kullanımlar arasında kontrol ve bekçi kulübelerinin gösterilmediği, ancak Yönetmeliğin 20. maddesinin 8. fıkrasının (ç) bendinde, 6 metrekareyi geçmeyen kontrol ve bekçi kulübelerinin taban alanına dahil edilemeyecek kullanımlar arasında sayıldığı, yine aynı Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, taban alanına dahil edilmeyen kullanımların emsal hesabına dahil edilmeyeceğinin belirlendiği görülmektedir.
 
Bu duruma göre, Yönetmeliğin 20. maddesinin 8. fıkrasının (ç) bendinde, kontrol ve bekçi kulübelerinin 6 metrekareyi geçmeyen kısımlarının taban alanına ve dolayısıyla Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca da emsal hesabına dahil edilemeyeceğinin belirlenmesine karşın uyuşmazlık konusu hükümle kontrol ve bekçi kulübesi kullanımlarının 12 metrekareye kadar olan kısımlarının emsal hesabına dahil edilemeyeceğinin hükme bağlandığı, bu arada kontrol ve bekçi kulübelerinin 6 metrekareyi geçmeyen kısımlarının taban alanına dahil edilmeyeceğine yönelik Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde yer alan hükmün aynen Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 8. fıkrasında da yer aldığı, dolayısıyla üst hukuk normuna aykırı ve dava konusu Yönetmeliğin kendi içinde çelişki yaratacak şekilde kontrol ve bekçi kulübesi kullanımlarının 12 metrekareye kadar olan kısımlarının emsal hesabına dahil edilemediği görüldüğünden, dava konusu düzenlemede bu yönüyle hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle, davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 22. maddesinin 1. fıkrasının (n) bendine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
12- Yönetmeliğin 54. maddesinin 8. fıkrası:
 
Yönetmeliğin 54. maddesinin 8. fıkrasında; "Uygulama imar planı değişikliği ile yolda veya teknik altyapı alanlarında kalan ve kamulaştırma kararı alınan ruhsatlı yapılarda seviye tespiti yapılarak inşaat derhal durdurulur. Bu yapılarla ilgili yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni işlemleri, kamulaştırmayı gerçekleştirecek kamu kuruluşunun en geç otuz gün içinde, yürürlükteki plana ve kamulaştırma gerekçesine göre vereceği görüş doğrultusunda sonuçlandırılır. Yapılan uygulama imar planı değişikliği ile kamulaştırmaya konu diğer alanlarda kalan yapılarda ise derhal ilgili idarece seviye tespiti yapılır ve ilgilisine tebliğ edilir. Kamulaştırma kararı alınıncaya kadar ilgilisinin talebi ve seviye tespitinin üzerindeki imalatlar için kamulaştırma bedeli istenmeyeceğine dair taahhütname alınarak, tapuya şerh düşülmesi kaydıyla ruhsat eki projelerine göre tamamlanmasına izin verilir. Bu yapılarda ruhsat yenilemesi veya kısmi kullanma izni veya yapı kullanma izin belgesi düzenlenmesi kamulaştırma işlemlerini durdurmaz. Ancak kamulaştırma yapılırken seviye tespitinin üzerinde yapılan kısımlar için kamulaştırma bedeli ödenmez. Bu yapılara uygulama imar planı değişikliği yapıldığı tarihten sonra hiçbir surette kat irtifakı ve kat mülkiyeti tesis edilemez. Bu yapılardan ruhsatı süre nedeniyle hükümsüz hale gelenlerde de bu fıkra hükmü uygulanır" hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından; Mevcut bir kamulaştırma kararı bulunmadığı halde sadece "seviye tespiti"ne hukuki bir değer atfedilerek, tespitten sonra yapılacak imalatlara kamulaştırma bedelinin ödenmeyeceğinin belirtildiği, icrai, bireysel ve zorlayıcı bir işlemle desteklenmediği sürece seviye tespitinin, tek başına ilgililer hakkında hak ve mükellefiyet doğurmasının beklenemeyeceği, plan değişikliği ile sonradan kamusal kullanıma ayrılmasına karşın, sonuçta taşınmaz üzerinde önceki imar planı kararları doğrultusunda ve usulüne uygun olarak alınan ruhsat ve eki projelere göre bütünüyle yasal olarak inşa edilmiş arza tabi bir yapı bulunduğu, bu yönüyle, yasal olduğu sürece ister seviye tespitinden önce, isterse seviye tespitinden sonra imal edilsin, ortada Anayasanın amir hükümleri ile tanımlanan, mülkiyet hakkının korunması çerçevesinde Kamulaştırma Kanunu gereği bedeli ödenmesi gereken bir hak bulunduğu, mülkiyet hakkının açıkça ihlali niteliğindeki düzenlemenin bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı, kaldı ki, seviye tespitinin yapıldığı anda mevcut bir kamulaştırma kararı bulunmaması, dolayısı ile hukuki durum hakkında tapuya şerh verilmesi söz konusu olmadığından, yapıyı sonradan cebri, kazai ya da özel hukuk hükümlerine istinaden edinebilecek (aleniyetin sağlanamadığı) üçüncü kişiler yönünden mülkiyet hakkının ne şekilde korunacağının da fıkra hükmünde cevapsız kaldığı, öte yandan, uyuşmazlık konusu düzenlemenin altıncı cümlesinde "Bu yapılar kat irtifakı ve kat mülkiyeti tesis edilemez" hükmüne yer verilerek, plan değişikliği ile diğer kamusal alanlara ayrılan yapılar için, ilgililer yönünden yasada tanımlanmayan bir kısıtlamaya yer verildiğinin görüldüğü, oysa ki birden fazla bağımsız bölüm ihtiva eden yapılar için kat mülkiyeti ve kat irtifakı kurulması imkanı, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunun l. maddesi ile sağlandığı, devamı maddelerde ise yapının yönetimi ile bağımsız bölüm üzerinde ayni hak sahibi bulunanların hak ve mükellefiyetlerine yer verildiği, yasal gereklilikler yerine getirerek inşa edilen bir yapının kazanılmış hakları nasıl yasa ile korunuyor ise, mülkiyet hakkının kullanımı yönünden getirilecek her kısıtlamanın da yine yasa ile belirlenmesi gerektiği, mülkiyet hakkının kısıtlanmasına yönelik yönetmelik hükmü ile getirilen söz konusu düzenlemenin Kat Mülkiyeti Kanununa açıkça aykırı olduğu ileri sürülerek anılan hükmün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; İmar planları ya da plan değişikliklerinin düzenleyici idari işlemler olduğu, kesinleşip yürürlüğe girdikleri anda hukuki sonuç doğurdukları, bir parseldeki ruhsat alınmış inşaatı devam eden bir yapıda plan değişikliği yapılarak parselin kullanım kararının umumi hizmetlere ait bir alana dönüştürülmesi halinde bu parselin nihai olarak umumi hizmete yönelik bir işleve dönüştürüleceği açık olduğundan yapının yapıldığı kadarı ile müktesep hakkının olduğu, yapılmayan kısmı için sırf ruhsat alınmış olması nedeniyle müktesep hak oluşturmayacağı da yargı kararları ile sabit olduğu, Yönetmelik maddesi ile bu durumdaki yapıların kamulaştırma yapılıncaya kadar ruhsat eki projelerine göre tamamlanıp kullanılmasına izin verilmiş olmakla birlikte, plan değişikliğinden sonra fiili olarak gerçekleşmemiş olsa bile hukuki olarak maliki olmadığı bir parsel üzerinde tasarrufta bulunmaya yönelik mülkiyet hakkından bahsedilemeyeceği düşünüldüğünde yapı sahibince yapılmaya devam olunan yapıda plan değişikliğinden sonra yapılan kısım için kamulaştırma bedeli ödenmesinin hukuka uygun olmadığı bu durumun da ancak seviye tespiti ile belirlenebileceği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 54. maddesinin 8. fıkrasında yer alan düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 54. maddesinin 8. fıkrasındaki düzenleme ile aynı olduğu, TMMOB Mimarlar Odası tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 54. maddesinin 8. fıkrasına ilişkin olarak yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay 6. Dairesinin E:2017/4840 sayılı dosyasında açılan davada, 8. fıkrada yer alan "Yol ve teknik altyapı alanı"na ilişkin kısmının yürütülmesinin durdurulmasına, "diğer kamusal alanlara" ilişkin kısmının reddine karar verildiği, anılan karara yapılan itiraz neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16.05.2019 tarih ve E:2019/486 sayılı kararı ile de yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği gerekçesiyle dava konusu hükmün 8. fıkrasında yer alan "Yol ve teknik altyapı alanı" na ilişkin kısmın iptaline, her ne kadar Danıştay Altıncı Dairesi'nin E:2017/4840 sayılı kararında dava konusu 54. maddenin 8 fıkrasındaki "diğer kamusal alanlara" ilişkin kısmının reddine karar karar verildiği belirtilmiş ise de, gerek Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği gerekse dava konusu Yönetmeliğin 54. maddesinin 8. fıkrasında "diğer kamusal alanlar" ibaresi yer almadığından, dava konusu hükmün 8. fıkrasında yer alan ve yürütmesi durdurulan, "Yol ve teknik altyapı alanı" na ilişkin kısmı dışında kalan diğer kısımlar yönünden ise üst hukuk normu niteliğindeki yönetmeliğe aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle bu kısımlar yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 54. maddesinin 8. fıkrasında yer alan düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 54. maddesinin 8. fıkrasındaki düzenleme ile aynı olduğu, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 54. maddesinin Yönetmeliğin altıncı bölümünde yer alması nedeniyle aynı Yönetmeliğin 69. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ilgili belediye yönetmeliklerde söz konusu hükmün değiştirilmesinin yahut aykırı hüküm getirilmesinin mümkün olmadığı görülmektedir.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 54. maddesinin 8. fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 03.02.2021 tarih ve E:2017/4840, K:2021/1114 sayılı kararında;
 
“Yol ve teknik altyapı alanı"na ilişkin olarak;
 
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3.maddesinin verdiği yetkiye istinaden, idarelerin, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları kural olarak bedelini nakden ve peşin ödemek suretiyle kamulaştırmaları mümkündür. Arsa ve arazi mülkiyeti kamulaştırmalarında, arza bağlı olan yapı ve diğer muhdesatın da doğal olarak kamulaştırılması söz konusu olduğundan, idareler yönünden çoğu zaman kamusal kullanıma özgülenemeyecek muhdesat için gereksiz kamulaştırma maliyeti doğmaktadır. Bu nedenle, plan değişikliği suretiyle kamusal alan kullanımı getirilen ve kamulaştırma kararı alınan mekansal alanlarda, yapılaşması tamamlanmayan, inşa faaliyetleri henüz devam eden yapılar için öncelikle seviye tespitinin yapılarak, inşaatın durdurulması kamusal maliyetin yersiz olarak artışının ve kaynak israfının önlenmesi açısından olumludur.
 
Öte yandan, önceki plan hükümleri esas alınarak düzenlenen ruhsat çerçevesinde inşasına başlanılan yapıların, süresi belirsiz bir biçimde faaliyetinin durdurulması, idari istikrar ve belirlilik ilkesine aykırı düşeceği gibi yapının tamamlanamaması nedeni ile edimlerini karşılıklı olarak yerine getirme borcu altında bulunan ilgililer açısından mağduriyete sebep olacağı açık ise de; inşası durdurulan yapıların akıbetinin, getirilen düzenleme ile kamulaştırmayı icra edecek kamu kuruluşunun 30 gün içerisinde vereceği görüşe kadar sınırlandırılması suretiyle, sözü edilen belirsizliğin bertaraf edildiği anlaşılmakla, uyuşmazlık konusu fıkranın ilk iki cümlesinde imar mevzuatına aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
 
"Diğer kamusal alanlar"a ilişkin olarak;
 
Uyuşmazlık konusu hükümde, mevcut bir kamulaştırma kararı bulunmadığı halde bizatihi "seviye tespiti"ne hukuki bir değer atfedilerek, tespitten sonra yapılacak imalatlara kamulaştırma bedelinin ödenmeyeceği belirtilmektedir. Oysa, icrai, bireysel ve zorlayıcı bir işlemle desteklenmediği sürece seviye tespitinin, tek başına ilgililer hakkında hak ve mükellefiyet doğurması beklenemez. Plan değişikliği ile sonradan kamusal kullanıma ayrılmasına karşın, sonuçta taşınmaz üzerinde önceki imar planı kararları doğrultusunda ve usulüne uygun olarak alınan ruhsat ve eki projelere göre bütünüyle yasal olarak inşa edilmiş arza tabi bir yapı bulunmaktadır. Bu yönüyle, yasal olduğu sürece ister seviye tespitinden önce, isterse seviye tespitinden sonra imal edilsin, ortada Anayasanın amir hükümleri ile tanımlanan, mülkiyet hakkının korunması çerçevesinde Kamulaştırma Kanunu gereği bedeli ödenmesi gereken bir hak bulunduğu hususunda duraksama bulunmamakta, mülkiyet hakkının açıkça ihlali niteliğindeki düzenlemenin bu kısmında imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
 
Kaldı ki, seviye tespitinin yapıldığı anda mevcut bir kamulaştırma kararı bulunmaması, dolayısı ile hukuki durum hakkında tapuya şerh verilmesi söz konusu olmadığından, yapıyı sonradan cebri, kazai ya da özel hukuk hükümlerine istinaden edinebilecek (aleniyetin sağlanamadığı) üçüncü kişiler yönünden mülkiyet hakkının ne şekilde korunacağı da fıkra hükmünde cevapsız kalmaktadır.
 
Bu durumda, uyuşmazlık konusu fıkranın 1, 2. ve son cümlesinde imar mevzuatına aykırılık görülmediğinden davanın reddine, 3, 4, 5 ve 6. cümlelerinde ise imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı anlaşıldığından iptaline karar verilmesi gerekmiştir." şeklinde gerekçelere yer verilmek suretiyle 54. maddenin 8. fıkrasında yer alan "Yol ve teknik altyapı alanı" na ilişkin kısmın iptaline, "Diğer kamusal alanlar"a ilişkin kısım yönünden ise davanın reddine hükmedilmiştir.
 
Dava konusu Yönetmeliğin 54. maddesinin 8. fıkrasında, plan değişikliği ile yolda, teknik altyapı alanında ve diğer kamusal kullanımlarda kalan ruhsatlı yapıların durumu ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
 
Fıkranın birinci ve ikinci cümlesinde, yolda ve teknik altyapı alanlarında kalan ve hakkında kamulaştırma kararı alınan ruhsatlı yapılarla ilgili düzenlemeler getirildiği, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci cümlenin, plan değişikliği neticesinde yol ve teknik altyapı dışında diğer kamusal kullanımlarda kalan yapılara ilişkin düzenlemeleri içerdiği, fıkranın son cümlesinin ise hem yol ve teknik altyapı alanlarında hem de diğer kamusal kullanımlarda kalan yapılar için ortak hüküm içerdiği görülmektedir.
 
Danıştay Altıncı Dairesince, plan değişikliği ile yol ve teknik altyapı alanlarında kalan ve hakkında kamulaştırma kararı alınan ruhsatlı yapıların seviye tespiti yapılarak durdurulması ve bu yapıların ruhsat işlemlerinin en geç 30 gün içinde sonuçlandırılması gerektiğini düzenleyen yönetmeliğin ilk iki cümlesinde ve yol ve teknik altyapı alanlarında kalan yapılarla diğer kamusal kullanımlarda kalan yapılarla ilgili ortak hüküm getiren sekizinci cümlesinde yukarıda alıntısı yapılan Danıştay kararında yer verilen gerekçelerle hukuka aykırılık bulunmadığı belirtildikten sonra karar sonucu kısmında söz konusu gerekçeye aykırı biçimde bu kısımların iptaline hükmedildiği anlaşılmaktadır.
 
Plan değişikliği ile diğer kamusal kullanımlarda kalan yapılara ilişkin düzenlemeler içeren dava konusu fıkranın üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci cümlelerine yönelik olarak ise Danıştay Altıncı Dairesince yukarıda yer verilen gerekçelerle hukuka uygunluk bulunmadığı belirtildikten sonra karar sonucu kısmında söz konusu gerekçeye aykırı biçimde bu kısımlar yönünden davanın reddine hükmedildiği anlaşılmaktadır.
 
İdare Mahkemesince, yürütmenin durdurulması aşamasında Danıştay Altıncı Dairesi ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen kararlar dikkate alınmak suretiyle fıkranın yalnızca birinci cümlesinin başında yer alan "Yol ve teknik altyapı" ibaresinin iptaline fıkranın diğer tüm kısımları yönünden ise davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
 
Öte yandan, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan değişiklik ile Danıştay kararında yer alan gerekçeye uygun biçimde (karar sonucu dikkate alınmayarak) plan değişikliği ile diğer kamusal kullanımlarda kalan yapılara ilişkin düzenlemeler içeren dava konusu fıkranın üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci cümleleri yürürlükten kaldırılmıştır.
 
Gelinen noktada, Danıştay Altıncı Dairesi'nin yukarıda anılan kararında yer verilen gerekçeler, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 54. Maddesinin 8. fıkrasının hali hazırda yürürlükte olan hali ve yine Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 69. maddesinin 2. fıkrası gereği belediye yönetmeliklerinde dava konusu madde ilgili farklı düzenleme getirilmeyeceği hususu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu fıkranın birinci, ikinci ve sekizinci cümlelerinde hukuka aykırılık, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci cümlelerinde ise hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle,
 
- davalı idarelerin Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 54. maddesinin 8. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Yol ve teknik altyapı" ibaresine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik iptale ilişkin mahkeme kararının kaldırılması,
 
- Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 54. maddesinin 8. fıkrasının birinci cümlesinde "Yol ve teknik altyapı" ibaresi dışında kalan kısımlar ile ikinci ve sekizinci cümlesine ilişkin davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacıların istinaf başvurularının yukarıda yer verilen açıklamalarla reddi,
 
- davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 54. maddesinin 8. fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci cümlelerine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
13- Yönetmeliğin 62. maddesinin 1. fıkrası:
 
Yönetmeliğin 62.maddesinin 1. fıkrasında: "Kamuya ait umumi hizmet alanları ile ilgili idarelerin tasarrufu altındaki yol, otopark, yaya bölgesi gibi yerlerde kamu hizmetinin yürütülebilmesi ve iletişimin sürdürülebilmesi için gerekli tedbirler ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun uygun görüşü alınmak suretiyle ruhsat alınmadan elektronik haberleşme istasyonu kurulabilir" hükmü yer almaktadır.
 
Davacı tarafından; İmar planı yapılmaksızın herhangi bir yapılaşmanın tarif edilemeyeceği, söz konusu düzenlemenin imar yasasına aykırı olduğu ileri sürülerek anılan hükmün iptali istenilmektedir.
 
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Elektronik haberleşme ve baz istasyonları hakkındaki uygulamalar Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun sorumluluğunda olup; imar mevzuatı açısından baz istasyonlarının anılan maddede belirtilen gerekli tedbirler ve koşullar sağlanmak ve yer seçim belgesi düzenlenerek kurulmasının yeterli olduğu, ayrıca ruhsat alınmasına gerek bulunmamasının kurulum sürecini hızlandıracağından kamu niteliğinde olan mobil haberleşme hizmetlerinin aksatılmadan sunulabilmesi, bireylerin haberleşme hürriyetinin zedelenmemesi ve de acil durum ve doğal afetlerde veya güvenliği tehdit eden herhangi bir durumda ortaya çıkacak olumsuzlukların önlenmesi ile ticareti etkileyen POS cihazlarının çalışmaması gibi durumların ortadan kaldırılması açısından önem arz ettiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
İdare Mahkemesince Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 62. maddesinin 1.fıkrasındaki düzenlemenin, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 62. maddesinin 1. fıkrasındaki düzenleme ile aynı olduğu, TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 62.maddesinin 1. fıkrasına ilişkin olarak yürütmenin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay Altıncı Dairesinin E:2017/4783 sayılı dosyasında açılan davada, söz konusu fıkranın; "ruhsat alınmadan (yapı ruhsatı)" ibaresinin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, anılan karara yapılan itiraz neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 16.05.2019 tarih ve 2019/342 Esas sayılı kararı ile de yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği gerekçesiyle dava konusu fıkranın "ruhsat alınmadan (yapı ruhsatı)" ibaresinin iptaline, diğer kısımlarına ilişkin olarak üst hukuk normu olan Yönetmeliğe aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
 
Dairemizce Yapılan Hukuki Değerlendirme:
 
Dava konusu Yönetmeliğin 62. maddesinin 1. fıkrasındaki düzenleme, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 62. maddesinin 1. fıkrasındaki düzenlemenin mülga olmadan önceki hali ile birebir aynı hükümler içermektedir.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 62. maddesinin Yönetmeliğin altıncı bölümünde yer alması nedeniyle aynı Yönetmeliğin 69. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ilgili belediye yönetmeliklerde söz konusu hükmün değiştirilmesinin yahut aykırı hüküm getirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
 
İdare Mahkemesince, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 62. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle Danıştay nezdinde açılan davada, yürütmenin durdurulması istemi hakkında Danıştay Altıncı Dairesi ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen kararlar dikkate alınarak dava konusu fıkranın "ruhsat alınmadan (yapı ruhsatı)" ibaresinin iptaline, kalan kısımlar yönünden ise davanın reddine hükmedildiği görülmektedir.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 62. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesi'nin esasta verdiği 03.02.2021 tarih ve E:2017/4783, K:2021/1096 sayılı karar ile "ruhsat alınmadan (yapı ruhsatı)" ibaresinin 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 12.maddesiyle yürürlükten kaldırıldığı gerekçesiyle konusu kalmayan davanın bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
 
Danıştay’ca verilen söz konusu karardan sonra 11.07.2021 tarih ve 31538 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan değişiklikle Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 62. maddesinin 1. fıkrasının tamamı yürürlükten kaldırılmıştır.
 
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 62. maddesinin 1. fıkrasının hali hazırda yürürlükten kaldırılmış olması ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 69. maddesinin 2. fıkrası gereği belediye yönetmeliklerinde dava konusu madde ilgili farklı düzenleme getirilmeyeceği hususu birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu düzenlemede bu yönüyle hukuka uygunluk bulunmamıştır.
 
Belirtilen nedenlerle,
 
- davalı idarelerin Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "ruhsat alınmadan (yapı ruhsatı)" ibaresine ilişkin istinaf başvurularının yukarıda yer verilen açıklamalarla reddi,
 
- davacıların Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "ruhsat alınmadan (yapı ruhsatı)" ibaresi dışında kalan kısımlarına ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile bu kısma yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
 
AÇIKLANAN NEDENLERLE:
 
Ankara 17. İdare Mahkemesi'nce "kısmen iptal, kısmen ret" yönünde verilen 22/10/2019 günlü, E:2018/1456, K:2019/2149 sayılı karara ilişkin olarak;
 
1-Davacıların istinaf başvurularının KISMEN KABULÜNE,
 
Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin,
 
-4. maddesinin (bbbbb) bendinde yer alan "TS 8737 Standardına uygun olarak" ibaresi,
 
-8. maddesinin 6. fıkrasında yer alan "serbest nizam" ibaresi dışında kalan kısımları,
 
-10. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendi,
 
-11. maddesinin 4. fıkrası,
 
-19. maddesinin 1. fıkrasının (c-1) bendi,
 
-19. maddesinin 1. fıkrasının (c-2) bendinde yer alan "...ile oyun alanlarında en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla..." ibaresi,
 
-20. maddesinin 8. fıkrasının (c) bendi,
 
-22. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi,
 
-22. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde yer alan "silolar" ibaresi,
 
-22. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde yer alan "Konut kullanımlı binaların bodrum ve zemin katlarında yer alan" ibaresi,
 
-22. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinde yer alan "binanın ortak kullanım alanı niteliğindeki depoların 100 metrekaresi" ibaresi,
 
-22. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde yer alan "konut kullanımlı binaların bütün katlarında, kat holü/koridorundan giriş çıkış yapılabilen her bir bağımsız bölüm için 4 metrekareyi geçmeyen depo/kiler amaçlı eklentiler, tek bağımsız bölümlü konutlar hariç; bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıkları" ibaresi,
 
-22. maddesinin 1. fıkrasının (m) bendi,
 
-22. maddesinin 1. fıkrasının (n) bendi,
 
-54. maddesinin 8. fıkrasının üçünücü, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci cümleleri,
 
-62. maddesinin 1. fıkrasının "ruhsat alınmadan (yapı ruhsatı)" ibaresi dışında kalan kısımları, yönünden davanın reddine ilişkin mahkeme kararının KALDIRILMASINA, yukarıda sıralanan ve esastan incelenen hükümlerin İPTALİNE,
 
2-Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin,
 
-7. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendi,
 
-18. maddesinin 2. fıkrası,
 
-22. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi,
 
-22. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendi,
 
-22. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde yer alan "asansör makina dairesi" ibaresi,
 
-54. maddesinin 8. fıkrasının 1. cümlesinin "yol ve teknik altyapı" ibaresi dışında kalan kısımları ile ikinci ve sekizinci cümleleri,
 
yönünden davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacıların istinaf başvurularının yukarıda yer verilen AÇIKLAMALARLA REDDİNE,
 
3-Davacıların yukarıda 1. ve 2. maddede sıralanan hükümler dışındaki istinaf başvurularının REDDİNE,
 
4-Davalı idarelerin istinaf başvurularının KISMEN KABULÜNE,
 
Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin,
 
-5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Uygulama imar planı olmayan ... alanlarda yapı ruhsatı düzenlenemez." ibaresi,
 
-54. maddesinin 8. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan " Yol ve Teknik altyapı" ibaresi, yönünden iptale ilişkin mahkeme kararının KALDIRILMASINA, iki başlık halinde sıralanan ve esastan incelenen hükümlere ilişkin DAVANIN REDDİNE,
 
5-Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "ruhsat alınmadan (yapı ruhsatı)" ibaresine ilişkin olarak iptale yönelik mahkeme kararına karşı davalı idarelerin istinaf başvurularının yukarıda yer verilen AÇIKLAMALARLA REDDİNE,
 
6-Davalı idarelerin yukarıda 4. ve 5. maddede sıralanan hükümler dışındaki istinaf başvurularının REDDİNE,
 
7-İdare Mahkemesince verilen "kısmen iptal, kısmen ret" kararı istinaf aşamasında Dairemizce verilen karar sonrasında sonuç genel itibariyle değişmediğinden, mahkeme aşamasında hükmedilen yargılama giderleri ile vekalet ücretleri yönünden tekrar hüküm kurulmamasına,
 
8-İstinaf aşamasına ait davacı Şehir Plancıları Odası'nın toplam 166,25-TL yargılama giderinin takdiren 83,125 TL'sinin davalı idarelerden 1/2 oranında alınarak davacı Şehir Plancıları Odasına verilmesine, aynı şekilde, istinaf aşamasına ait davacı Mimarlar Odası'nın toplam 166,25-TL yargılama giderinin takdiren 83,125 TL'sinin davalı idarelerden 1/2 oranında alınarak davacı Mimarlar Odasına verilmesine, kalan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
 
9- İstinaf aşamasına ait davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın 17,65-TL yargılama giderinin takdiren 8,83 TL'sinin davacılardan alınarak davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na verilmesine, aynı şekilde, istinaf aşamasına ait davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın toplam 166,25-TL yargılama giderinin takdiren 83,13 TL'sinin davacılardan alınarak davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na verilmesine, kalan yargılama giderlerinin davalı idareler üzerinde bırakılmasına,
 
10- Posta gideri avansından artan miktarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde başvurana iadesine, 2577 sayılı Yasanın 45. maddesinin 6. fıkrası kapsamında bulunmayan karara karşı tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere,
 
11-Dava konusu Yönetmeliğin 22. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde yer alan "tek bağımsız bölümlü konutlar hariç; bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıkları" ibaresi yönünden oyçokluğuyla kalan kısımlar yönünden ise oybirliğiyle 19/01/2022 tarihinde karar verildi.
 
 
AZLIK OYU
 
Bağlantılı bölüme müstakil kullanım alanı sağlayan çatı piyesi gibi değerlendirilmesine olanak bulunmayan, ilgili kat ya da daireye müstakil bir kullanım getirmeyen, katta bulunan tüm daireler için ortak kullanım alanı niteliğinde bulunan "bina giriş holleri ile kat holleri ve asansör önü sahanlıklarının" benzeri kullanımlar da (örneğin; kat ve ara sahanlıkları, sığınak alanı, tesisat katları, depo amaçlı eklentiler, kontrol ve bekçi kulübesi gibi) dikkate alındığında emsal hesabına dahil edilmesini gerektirir bir durum bulunmadığından, bu bende yönelik davanın reddine ilişkin idare mahkemesi kararının yerinde olduğu, dolayısıyla da bu kısma yönelik istinaf başvurusunun reddi gerektiği düşüncesiyle karara anılan kısım yönünden katılmıyorum. (¤¤)
 
 



Full & Egal Universal Law Academy