Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 2019/1256 Esas 2020/442 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 5. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/1256
Karar No: 2020/442
Karar Tarihi: 25.06.2020



(4708 S. K. m. 2, 3, 9) (3194 S. K. m. 32)

İSTEMİN ÖZETİ: Ankara 7. İdare Mahkemesi'nce verilen 28/11/2018 günlü, E:2015/2631, K:2018/2100 Sayılı kararın; hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması ve işin esası hakkında yeniden karar verilmesi istenilmektedir.
 
DAVACI SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf yoluna başvurulan kararda kaldırma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan karara karşı yapılan başvurunun reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesince dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava, Ankara İli, Mamak İlçesi, 37996 ada, 5 parsel sayılı, davacıların hissedarları olduğu taşınmazda yapı ruhsatına dayalı olarak inşa edilen ve iskan ruhsatı da verilen binanın heyelan tehdidi nedeniyle Mamak Belediye Başkanlığı tarafından yıkılması nedeniyle uğranılan zararın hesaplanarak tazmin edilmesi yolunda Mamak Belediye Başkanlığı'na yapılan 22/07/2015 tarihli ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na yapılan 23/07/2015 tarihli başvuruların cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlemlerin iptali ile 10.000,00-TL (ıslah sonucu 171.857,50 TL) maddi zararın, tahliye ve yıkım tarihi olan 14/10/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelmesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, planlama çalışmalarında ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınması gerektiği, Jeolojik olarak sakıncalı alanlarda yerleşimin konutların dayanıklılığı açısından yarattığı risklerin olabileceği, bu nedenle planlama alanının jeolojik yapısının planlama çalışmalarında göz ardı edilmemesi gerektiği, dava konusu parselin bulunduğu alana ilişkin onaylanan imar planlarının hazırlanması sürecinde planlama sahasındaki jeolojik ve jeoteknik verilerin gözönüne alınıp almadığı konusunun açıklığa kavuşmadığı, gerekli jeolojik yönlendiricilikten yoksun bir şekilde planlama ve yapılaşma sürecinin işletilmesi nedeniyle risklerin gelişmesine baştan uygun ortamların yaratıldığı; yamacın heyelan karakterine ilişkin yaşanmış deneyimlere rağmen kazı ve diğer inşaat faaliyetlerinin yeterince denetlenip yönlendirilmediği, zeminin jeolojik yapısına ve taşıdığı tehlikelere uygun, olası zemin problemlerinin çözüm araçlarına sahip bir imar uygulaması gerçekleştirmedikleri, dava konusu 5 no'lu parseli etkisi altına alan şev kayması hareketinin oluşmasında ada bazında geliştirilmiş olan 1/1000 ölçekli imar plan kararlarındaki eksikliklerin, yetersiz inşaat yönetimi ve denetimi süreçlerinin etkisinin bulunması nedeniyle davalı idarelerin kusurlarının söz konusu olduğu, olayda davacının sahibi olduğu her iki bağımsız bölüme ilişkin toplam zararın 171.827,50-TL olduğu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın kusur oranının %30 (Yüzde otuz); Mamak Belediye Başkanlığı'nın kusur oranının %70 (Yüzde yetmiş) olduğu, bilirkişi raporunda 7 no.lu bağımsız bölümün toplam alanının 132,17 m2, 19 no.lu bağımsız bölümün toplam alanının 132,18 m2 olduğu, söz konusu dairelerin 2014 yılı yapı yaklaşık maliyetleri; 7 numaralı daire =132,17 m2 x 650.00 TL/m2 =85.910,5-TL 19 numaralı daire = 132,18 m2 x 650.00 TL/m2 = 85,917-TL olarak hesaplandığı, buna göre Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; ıslah dilekçesinden önceki ilk tazminat miktarı olan 10.000,00-TL'sinin %30'u olan 3.000,00-TL'sinin davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na başvuru tarihi olan 23.07.2015 tarihinden itibaren; ıslah dilekçesi ile artırılan 161.827,50-TL'nin ise %30'u olan 48.548,25-TL'sinin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na ıslah dilekçesinin tebliğ edildiği tarih olan 08.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği, Mamak Belediye Başkanlığı tarafından; 171.827,50-TL'nin 10.000,00-TL'sinin %70'u olan 7.000,00-TL'sinin Mamak Belediye Başkanlığı'na başvuru tarihi olan 22.07.2015 tarihinden itibaren; ıslah dilekçesi ile artırılan 161.827,50-TL'nin ise %70'i olan 113.279,25-TL'sinin Mamak Belediye Başkanlığı'na ıslah dilekçesinin tebliğ edildiği tarih olan 07.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği belirtilerek davanın zımnen redde ilişkin işlem yönünden incelenmeksizin reddine, tazminat yönünden kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalı idareler tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
 
Uyuşmazlıkta öncelikle davalı idarelerin hizmet kusuru bulunup bulunmadığı, var ise hangi idare/idarelerin sorumluğu bulunduğu hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
 
3194 Sayılı İmar Kanununun 32. maddesinde "Bu Kanun hükümlerine göre; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine veya ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılarda projelerine ve ilgili mevzuatına aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur." kuralı bulunmaktadır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının hisseli maliki olduğu Ankara İli, Mamak İlçesi, Cengizhan Mahallesi 37996 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde mimari projesine uygun olarak bina yapılması için 12.06.2012 gün ve 308 Sayılı inşaat (yapı) ruhsatı verildiği, 26.05.2014 gün ve 350 Sayılı yapı kullanma izin belgesi verildiği, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü'nce hazırlanan 31.10.2014 tarihli raporda dava konusu 37996 ada 5 parsel sayılı 7'nolu binanın yapımından sonra, parselin alt tarafındaki 2 Sayılı parselde temel kazısına başlanıldığı, bu sebeple yamacın stabilitesinin bozulduğu, alınan önlemlerin yetersiz kaldığı, dönemsel olarak artan yağışlarla kaymanın hızlandığı, binanın kolon-giriş düğüm noktalarında, duvarlarında çatlaklar meydana geldiği tespit edilerek boşaltılması, parselin afete maruz bölge olarak nitelendirilmesi gerektiğinin belirtildiği, uyuşmazlığa konu yapının, Mamak Belediyesi yetkililerince tutulan 14.10.2014 tarihli tutanakla binanın ivedi olarak boşaltılması gerektiğinin, 30.10.2014 tarihli tutanak ile de binanın tamamen boşaltıldığının tespit edildiği, yapının bulunduğu zeminde meydana gelen kaymaların sebebinin araştırılması için, Ankara Valiliği İl Afet ve Acil Müdürlüğü'ne talepte bulunulduğu, Ankara Valiliği İl Afet ve Acil Müdürlüğü'nün 30.10.2014 tarihli jeolojik etüt raporunun düzenlendiği, anılan raporda 37996 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 ve 7'nolu binaların bir an önce yıkılması, 37996 ada 1,2,3 parsel sayılı taşınmazda bulunan 6,8, ve 10'nolu binaların can ve mal güvenliği açısından boşaltılması gerektiğinin tespit edildiği, 37996 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 7 numaralı binanın 7 ve 19 numaralı bağımsız bölümünün sahibi olan davacının binanın heyelan tehdidi nedeniyle Mamak Belediyesi tarafından yıkılması nedeniyle uğranılan zarar hesaplanarak tazmin edilmesi yolunda davalı Mamak Belediye Başkanlığı'na yapılan 22/07/2015 tarihli ve davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na yapılan 23/07/2015 tarihli başvuruların cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine; anılan zımnı ret işlemlerinin iptali ile 10.000,00-TL (ıslah sonrası 171.857,50 TL) maddi zararın, tahliye ve yıkım tarihi olan 14/10/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
 
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile dosyada yer alan bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, 37996 Adanın önce 868.Sokak'a bitişik konumdaki, nispeten düz, 7, 6, 5 ve 4 numaralı parsellerinde inşaat yapıldığı, daha sonra ise topuk bölgesinde kalan 1 ve 2 numaralı parsellerde yapılaşmanın gerçekleştirildiği, adada yaşanan bu somut ve fiili durumun jeolojik özellikler üzerinde (zemin açısından) yarattığı bir diğer sonucun da, önce üst kotları bina yükleri ile yüklenmesi nedeniyle yamaçtaki kaydırıcı kuvvetlerin artması ve kaymaya karşı direnen kuvvetin daha ağır baskı altında kalması nedeniyle ''duraylılık (stabilite)'' açısından yamacın daha tehlikeli hale getirilmiş olması olduğu, 37996 Ada'nın özellikle topuk bölgesinde kalan yapı üretim süreçlerinde rol üstlenen kişi ve kuruluşların; zemin ve temel etüt raporu (jeolojik ve jeoteknik etüt raporu) sonucu belirlenen analiz sonuçlarına ve bunun teknik gerekliliklerine uygun olarak temel kazısı işlemine ve istinat yapılarının inşasına yönelik prosedürleri önceden oluşturmak; projelerini hazırlamak, bu konudaki işlemleri ve imalatları denetlemek, gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak suretiyle gerek çevre bina ve parsellerde gerekse kendi inşaat parselinde zemin hareketine ve zarara yol açmadan güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak zorunda olduğu, bu sorumluluğun hem teknik hem yasal açıdan gerekli denetimleri yapmak suretiyle ilçe Belediyesine de ait olduğu, bu zorunluluğun sadece teknik bakış açısıyla üretilmiş bir zorunluluk olmadığı, aynı zamanda imar hukuku açısından da tanımlı hale getirilmiş bir zorunluluk olduğu, Mamak İlçesi, Cengizhan Mahallesi 37996 Ada 5 parselde kayıtlı binada gelişen ve binanın yıkım kararının verilmesine neden olan yapısal hasarın, bina temelinin altından geçen bir kayma yüzeyi boyunca oluşan şev kayması olduğunun anlaşıldığı, bu şev kaymasının meydana gelmesine ve gelişimini sürdürmesine neden olan ana tetikleyici unsurun, topuk bölgesindeki bitişik parsel olan 37996 Ada 2 no'lu parselde gerçekleştirilen temel kazısı (hafriyat) çalışması sonucu ortaya çıkan şevin jeolojik-jeoteknik parametrelere uygun olarak projelendirilmiş ve imal edilmiş bir istinat yapısı ile desteklenmemiş olması olduğu, yağış ve/veya zemin suyu koşullarının somut olay üzerinde tetikleyici değil hızlandırıcı etkiye sahip olduğu, olay somutunda görülen şev kaymasının, 37996 Ada da daha önce meydana gelen kaymalar gibi, doğal nedenlerle değil insan faaliyetleri sonucu yapay nedenlerle tetiklenen bir süreç olduğu, dava konusu parselin zemin yapısının, parselin arsaya dönüştürülmesine ve üzerinde konut yapılmasına engel bir yönünün bulunmadığı, ancak bu durum planlama ve yapılaşma kararlarının parselin jeolojik ve jeoteknik özellikleriyle uyumlu olması halinde geçerli olacağı, gerekli jeolojik yönlendiricilikten yoksun bir şekilde yapılaşma sürecinin işletilmesi nedeniyle risklerin gelişmesine baştan uygun ortamların yaratıldığı, yamacın heyelan karakterine ilişkin yaşanmış deneyimlere rağmen kazı ve diğer inşaat faaliyetlerinin yeterince denetlenip yönlendirilmediği, zeminin jeolojik yapısına ve taşıdığı tehlikelere uygun, olası zemin problemlerinin çözüm araçlarına sahip bir imar uygulaması gerçekleştirmedikleri, dava konusu 5 no'lu parseli etkisi altına alan şev kayması hareketinin oluşmasında ada bazında geliştirilmiş olan 1/1000 ölçekli imar plan kararlarındaki eksikliklerin, yetersiz inşaat yönetimi ve denetimi süreçlerinin etkisinin bulunması nedeniyle davalı idarelerin kusurlarının söz konusu olduğu, davalı İdarelerin verdikleri imar planı kararlarının yaratacağı tehlikelerin riske (zarar ve kayıplara) dönüşmesini engelleyecek tedbirleri belirlemek, bu tedbirlerin uygulanmasını sağlamak ve gerekli denetimleri gerçekleştirmekle mükellef olduğu, uyuşmazlığa konu alanda meydana gelen ve dava konusu parseldeki 7 no'lu binada hasara yol açan kayma olayının meydana gelmesi, gelişmesi ve heyelandan korunmaya yönelik görevler açısından, dava konusu parselin arsa sahibi, yapı sahibi, yapının müteahhidi, yapıya ilişkin projeleri hazırlayan fenni mesuller ile yapı denetim şirketinin sorumluluğunun bulunduğuna dair bir bulguya rastlanmadığı, meydana gelen şev kayması olayında sorumluluk ve kusurun dava konusu olmayan (dava dışı) 37996 Ada 2 parseldeki inşaat faaliyetinin projelendirilmesini, gerçekleştirilmesini ve denetimini üstlenmiş kişi ve kuruluşlar ile bu süreçte ve bahse konu parsel özelinde yürütülen işlemlerin denetiminin yapılmaması nedeniyle idare sıfatıyla Mamak Belediyesinin sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
 
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin olayda sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktasında yapılan değerlendirmede;
 
Bilirkişi raporunda dava konusu parseldeki planlama süreçlerinin yeterli ve gerekli denetimi gerçekleştirmeden onaylaması ve Islah İmar Planlı Alanlara ait Plan Notu'nun yapılaşma kat sayısını arttıracak, zemine daha fazla yük bindirilmesine ve daha derin kazılar yapılmasına imkan verecek sonuçlar yaratacak şekilde 1999 yılında değiştirilmesine gerekli jeolojik-jeoteknik etüt verilere dayanmadan onay vermesi nedeniyle Davalı Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin %30 olarak kusurlu olduğu yönünde görüş belirtilmiş ise de; imar planlarındaki yapılaşma haklarının artırılmasının olaya sebebiyet vermesine yönelik dosyada somut bilgi ve belge bulunmadığı, meydana gelen kayma olayının 2 Sayılı parselde başlanan temel kazısından sonra başladığı, temel kazısından sonra yamacın stabilitesinin bozulduğu, davacıya ait Ankara İli, Mamak İlçesi, 37996 Ada 5 Parsel Sayılı taşınmazın topuk bölgesindeki bitişik parsel olan 37996 Ada 2 no'lu parselde gerçekleştirilen temel kazısı (hafriyat) çalışması sonucu ortaya çıkan şevin jeolojik-jeoteknik parametrelere uygun olarak projelendirilmiş ve imal edilmiş bir istinat yapısı ile desteklenmemiş olmasından kaynaklandığı, bu hususun da inşai faaliyetleri gerçekleştiren ve sorumluluğu bulunan kişi/kişiler ve en nihayetinde denetiminde sorumlu olan ve inşaat ruhsatını da veren idare olan Mamak Belediye Başkanlığı'na ait olduğu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının ise oluşan zararda tazmini gerektirir bir sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
 
37996 Ada 2 no'lu parselde yapılan inşaat faaliyeti esnasında meydana gelen zarardan imalatı yapan müteahhit/yapı sahibi imalatın fen ve sanat kurallarına uygun yapılmamasından, imalatın kontrolünü yapan yapı denetim firmasının sorumlu olduğu ve dolayısıyla kusurlu olduğuna yönelik iddia kapsamında yapılan değerlendirmede;
 
4708 Sayılı Yapı Denetimi Kanununun amacı; can ve mal güvenliğini teminen, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak gösterilmiştir.
 
Yapı denetim kuruluşlarının 4708 Sayılı Kanun'un 2. maddesine göre yerine getirmekle yükümlü olduğu görevler arasında; proje müelliflerince hazırlanan, yapının inşa edileceği arsa veya arazinin zemin ve temel raporları ile uygulama projelerini ilgili mevzuata göre incelemek, proje müelliflerince hazırlanarak doğrudan kendilerine teslim edilen uygulama projesi ve hesaplarını kontrol ederek, ilgili idareler dışında başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulmadan, ilgili idareye uygunluk görüşünün bildirmesi ve yapının, ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını denetlemesine de yer verilmektedir.
 
4708 Sayılı Kanun'un 3. maddesinde yapı denetim kuruluşlarının sorumlulukları ve yapılamayacak işler düzenlemiştir. Maddeye göre; bu Kanunun uygulanmasında, yapı denetim kuruluşlarının imar mevzuatı uyarınca öngörülen fenni mesuliyeti ilgili idareye karşı üstlenmesi ve yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumlu oldukları ve bu sorumluluğun süresinin; yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıl olduğu kuralı bulunmaktadır.
 
Kanunun 9. maddesinin son fıkrasında ise; yapı denetim kuruluşu ile denetçi mimar ve mühendisleri; eylem ve işlemlerinden 3194 Sayılı İmar Kanununun fenni mesul için öngörülen hükümlerine tabidirler.
 
Davacının, inşai faaliyet sırasında meydana gelen kaymanın oluşmasına katkısı olan kişi olmadığı gibi kaymanın olduğu alanda inşa edilen yapının maliki, müteahhidi gibi herhangi bir sıfatının da bulunmadığı, sadece komşuluğundaki bu inşaatın fen ve sanat kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle zarara uğrayan üçüncü kişi sıfatını taşıdığı görülmektedir.
 
Davacı zararını doğuran tüm iş ve işlemler davalı Mamak Belediye Başkanlığı tarafından doğrudan ya da denetimi altında yapılmış, alandaki inşai faaliyetler de bu kapsamında sürdürülmesine olanak sağlanmıştır.
 
Olayda, üçüncü kişi olan davacının zararına, alanda yapılaşmaya ilişkin tüm iş ve işlemler ile bunların denetiminden sorumlu olan davalı Mamak Belediye Başkanlığı yol açmış olup, oluşan zararı da tazminle yükümlüdür.
 
3194 Sayılı İmar Kanunu ile 4708 Sayılı Yapı Denetim Kanununun davalı idareye yüklediği görev ve tanıdığı yetkiler göz önünde tutulduğunda; yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan üçüncü kişilere verilenler de dahil olmak üzere yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idare olan davalı Mamak Belediye Başkanlığına karşı kusurları oranında sorumlu olduklarından, davalı idarece görülen dava kapsamında ödemek durumunda kalacağı zararı bu esaslar çerçevesinde rücu etmesi gerekmektedir.
 
Aksine yönde bir değerlendirme yapılarak, davacı zararının oluşmasında söz konusu yapılaşma nedeniyle üçüncü kişi konumuyla yapılaşmaya ilişkin karmaşık nitelik taşıyan sorumlulukların tespitinin bu dava kapsamında yapılmasının talep edilmesi; davacının adil yargılanma hakkı yönünden aşırı bir külfet yükleyecek ve mahkemeye erişim hakkının kullanılması kapsamında zarar ile zarara yol açan davalı idare yanında türev fonksiyon üstlenen ve idareye karşı bu yönden sorumlulukları bulunanların, söz konusu sorumluluklarının görülen davada tespitinin istenilmesi orantılı ve ölçülü bir yaklaşım olmayacağından yerinde görülmemiştir.
 
Nitekim, davalı idare istinaf dilekçesinde, dava konusu talep edilen talep tazminat ve zararların tesis edilen işlemlerden dolayı değil inşaat çalışmalarından kaynaklandığı, inşaat çalışmalarına ilişkin eksikliklerin/yanlışlıkların müteahhit ve yapı denetim kuruluşu tarafından görev ve sorumlulukların tam olarak yerine getirilmemesinden kaynaklandığı ve tüm sorumluluğun müteahhit ve yapı denetim firmasında olduğu yolunda açıklama yapılmış olup; doğrudan ve dolaylı yoldan denetimi altında bulunan inşai faaliyetten kaynaklanan davacı zararının davalı idarece kabul edildiği ve ayrıca bu zararın kendisine karşı kusurları oranında sorumlu olan müteahhit ve yapı denetim kuruluşunun tam olarak görev ve sorumluluklarını yerine getirilmemesinin yol açtığının da idarece kabul edilmesi karşısında, davacıya ödenecek tazminatın davalı idare tarafından kendisine karşı sorumlulukları olanlara rücu edilmesi sırasında ortaya konulması gerektiğinden, bakılan dava kapsamında davalı idarelerden Mamak Belediye Başkanlığı'nın söz konusu sorumluluğun gereklerinin davacıya yüklenmesine hukuken olanak bulunmadığından, anılan davalı idarenin zararın oluşmasında sorumluluklarının hiç olmadığı ya da müştereken bulunduğu iddiası yerinde görülmemiştir.
 
İstinafa konu mahkeme kararının, maddi tazminat isteminin kabulüyle davacıya Mamak Belediye Başkanlığı tarafından maddi tazminat ödenmesine ilişkin bölümü, yukarıda belirtilen gerekçeyle birlikte usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmamaktadır.
 
Davalı Mamak Belediye Başkanlığı tarafından 02.08.2019 tarihli dilekçede davacı M. D.'IN 27.03.2018 tarihinde ölmesine rağmen vefatından sonra ölü kişi adına 01.11.2018 tarihinde ıslah edildiği ve mahkemece hükmün de ölü kişi adına verildiği iddiası yönünden yapılan incelemede,
 
Her ne kadar mahkeme kararının verildiği tarihte davacı M. D. ölmüş ve kararda da davacı olarak ismi yer almış ise de; davacı vekili tarafından 21.06.2019 tarihinde Dairemize verilen dilekçede davacı M. D.'ın vefatına dair bilgi verildiği, adı geçenin mirasçılarına ait vekaletnamelerin dava dosyasına ibraz edildiği ve mirasçılar tarafından da davaya devam edildiği görüldüğünden, mahkeme kararındaki M. D. adına ait bölümlerin M. D.'ın mirasçıları olarak kararda düzeltilmesi gerekmektedir.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
 
1-Davanın tazminat isteminin zımnen reddine yönelik işlem yönünden incelenmeksizin reddi, maddi tazminatın kabulü yolunda Ankara 7. İdare Mahkemesi'nce verilen 28/11/2018 günlü, E:2015/2631, K:2018/2100 Sayılı karar usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeyle REDDİNE,
 
2-Davalı idarelerden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının istinaf başvurusunun KABULÜYLE mahkeme kararının gerekçesinden anılan idarenin sorumlu tutulmasına ilişkin kısmın KALDIRILMASINA, netice itibariyle davalılardan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının tazmin sorumluluğunun bulunmadığına,
 
3-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın tazmin sorumluluğunun kaldırıldığı gözetilerek, mahkeme kararının; hükmedilen toplam tazminat miktarının ne kadarına, hangi tarihten itibaren faiz yürütüleceği ve tazmin sorumluluğuna ilişkin kısımlarının "hesaplanan 171.827,50-TL maddi tazminatın 10.000,00-TL'sinin Mamak Belediye Başkanlığı'na başvuru tarihi olan 22.07.2015 tarihinden itibaren; ıslah yoluyla artırılan 161.827,50-TL'nin ise ıslah dilekçesinin tebliğ edildiği tarih olan 07.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Mamak Belediye Başkanlığı tarafından davacı M. D.'ın mirasçılarına ödenmesi" şeklinde düzeltilmesine,
 
4-Yine, Mahkeme kararında hesaplanan dava aşamasına ait toplam yargılama gideri ile takdir olunan avukatlık ücreti tutarının da "davalı Mamak Belediye Başkanlığından alınarak davacıya verilmesi" şeklinde düzeltilmesine,
 
5-İstinaf yargılama giderlerinin başvuranlar üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan miktarın taraflara iadesine, 2577 Sayılı Kanun'un 45. maddesinin 6. fıkrasına göre kesin olarak 25.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy