Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 2020/1864 Esas 2020/2014 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 4. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/1864
Karar No: 2020/2014
Karar Tarihi: 16.09.2020



İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından; hakkında başlatılan soruşturma nedeniyle Polis Amirleri Eğitim Merkezi (PAEM)'nden 09/05/2018 tarih ve 990 sayılı "Olur" işlemi ile ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada Ankara 12. İdare Mahkemesince verilen E:2018/1167 sayılı yürütmenin durdurulması isteminin reddine dair karara yapılan itirazın kabulüne ve işlemin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 21/09/2018 tarih 2018/1396 YD İtiraz No'lu kararı üzerine, Polis Amirleri Eğitim Merkezi'ne tekrar kaydı yapıldıktan sonra FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturmaları kapsamında devam eden idari soruşturmasının olduğundan bahisle 10/12/2018 tarih ve 2018/122 sayılı Polis Amirleri Eğitim Merkezi yönetim kurulu kararına dayanılarak 19/12/2018 tarihli Başkanlık oluruyla ilişiğinin kesilmesine ilişkin davalı idare işlemi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen manevi zararlar karşılığı olmak üzere 40.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; davacının Ankara 12. İdare Mahkemesince verilen E:2018/1167 sayılı yürütmenin durdurulması isteminin reddine dair karara yapılan itirazın kabulüne ve işlemin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 21/09/2018 tarih 2018/1396 YD İtiraz No'lu kararı üzerine Polis Amirleri Eğitim Merkezi'ne tekrar kaydı yapıldıktan sonra FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturmaları kapsamında devam eden idari soruşturmasının olduğundan bahisle 10/12/2018 tarih ve 2018/122 sayılı Polis Amirleri Eğitim Merkezi yönetim kurulu kararına dayanılarak 19/12/2018 tarihli Başkanlık "Olur"uyla ilişiğinin kesildiği, sonrasında ise davacı hakkındaki idari soruşturmanın Genel Müdürlük Makamının 26/12/2018 tarihli onayı ile işlemden kaldırıldığı, ilişiğinin kesilmesine ilişkin 19/12/2019 tarihli işlemin iptali istemiyle Mahkemenin 2019/35 sayılı esasına kayıtlı olarak açılan davada yürütmenin durdurulması isteminin reddi yönünde verilen 25/02/2019 tarihli karara yapılan itirazın, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nin 27/03/2019 tarih ve YD İtiraz No:2019/446 sayılı kararıyla kabulüyle dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına, sonrasında ise Mahkemece 26/11/2019 tarih ve E:2019/35, K:2019/2398 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verildiği; bakılan uyuşmazlıkta, manevi tazminat istemine neden olan ve hukuka aykırı bulunan işlem nedeniyle davacının ağır bir elem ve üzüntü duyduğunun kabulüne olanak bulunmadığı gibi, bu süreç devam ederken davacı hakkındaki idari soruşturmanın geri alındığı, kurumdan ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin de yargı kararıyla iptal edildiği, dolayısıyla davacının bu kapsamda tazmini gereken manevi bir zararından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddi yönünde Ankara 3. İdare Mahkemesi'nce verilen 29/11/2019 gün ve E:2019/687, K:2019/2547 sayılı kararın; davacı vekili tarafından, idari soruşturmanın konusu aynı zamanda adli bir konu olup, bu konuyla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2018/18838 Soruşturma numaralı dosyada 2018/23593 sayılı kararıyla müvekkili hakkında takipsizlik kararı verildiği, dolayısıyla müvekkili hakkında devam eden idari soruşturmanın konusu, aynı zamanda adli yargıyı ilgilendirdiğinden; müvekkili hakkında verilen takipsizlik kararı uyarınca ilişiğinin kesilmemesinin gerektiği, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca takipsizlik kararı verilen konu ile ilgili idari soruşturmanın halen devam ediyor olması konusunda kusurun davalı idarede olduğu, idarenin müvekkilinin konu hakkındaki davayı kazanmasına rağmen kötüniyetli hareket ederek, müvekkilinin mağduriyetini geri dönüşü tarifsiz biçimde etkilediği, özlük hakları, rütbe ve maddi olarak ciddi kapsamda sorunlar yaşamasına neden olduğu, aile hayatı ve çevresine karşı yaşamış olduğu durumun vehameti göz önüne alındığında soyut isnatlarla terör yaftası altında kalarak durumunu anlatmakta dahi zorlanmakta olmasına rağmen; yalnızca yerel mahkemece dava konusu işlemin 2.kez iptaline karar verildiği ve müvekkilinin PAEM'e geri dönebilmiş olmasının gerekçe gösterilerek müvekkilinin manevi anlamdaki mağduriyetinin adeta yok sayılmasının haksız ve mesnetsiz nitelikte olduğu, dava konusu işlemlerde kötü niyetli hareket edip müvekkili bir nevi baş koyduğu yoldan vazgeçirmeye çalışan davalı idarenin kusurunu ve müvekkilinin aylarca çekmiş olduğu çileli halini yok saymak anlamına geldiği, müvekkilinin kurstan ilişiğinin kesilmesine sebep olan idari olarak açılan soruşturmada, ilişiğinin kesilmesi için her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı bir delil bulunmadığı, müvekkilinin ilişiğinin kesilmesine gerekçe olarak gösterilen durumun; müvekkilinin FETÖ/PDY örgütü ile iltisakı olduğu şüphesi olduğu, bu iddianın tamamen gerçek dışı olduğu, soyut iddialara göre açılan bir soruşturma sonucu müvekkilinin PAEM’den ilişiğinin kesilmesinin kabulüne olanak bulunmadığı, kaldı ki, müvekkili hakkında adli olarak takipsizlik kararı verilmiş olup, bu takipsizlik kararını müvekkilinin 2. kez ilişiğinin kesilmesinden önce davalı idareye ulaştırıldığı, ancak müvekkilinin bu yapıyla irtibatının olmadığını gösteren en büyük kanıt olarak hakkında takipsizlik kararı verilmesine rağmen bu kadar önemli bir hüküm dikkate alınmayarak aynı konudan dolayı hakkında idari soruşturmanın devam ediyor olmasından dolayı kendisinin tekrar PAEM’den ilişiğinin kesildiği, müvekkili hakkında açılan idari soruşturma sebebiyle kurstan ilişiğinin kesilmesi işlemi hukuka aykırı olup, bu işlemin yargı kararıyla iptal edildiği ve idari soruşturmanın da geri alındığı, masumiyet karinesinin açıkça ihlal edildiği ve idarenin söz konusu hukuka aykırı işlemi ile müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verildiği, müvekkilinin PAEM'den ilişiğinin kesilmesi yolundaki işlemin yargı kararıyla iptali sonrası kendisinde "haklı bir beklenti" oluşturduğu, ilgililerin haklı beklentilerinin gözardı edilmemesi gerektiğinden, hukuka aykırılığı yargı kararıyla ortaya konulan işleme maruz kalan müvekkilinin mevcut kazanılmış haklarının ve beklentilerinin korunması gerektiğinden bu nedenle 2.kez PAEM'den ilişiğinin kesilmesine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, ancak, davalı idare tarafından Ankara 12. İdare Mahkemesinin müvekkili lehine vermiş olduğu kararı uygulamadığı, bu durumun da müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğramasına yol açtığı, idarenin, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararların idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edildiği, bunun yanında, idarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği birtakım zararları da nedensellik bağı aramadan kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin etmesi gerektiği, manevi zarar; idarenin eylem veya işlemi ile bir kimsenin kişi olarak haiz olduğu ve hukukça korunan hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, hürriyet, isim, şeref, haysiyet, cinsel ve ruhsal bütünlük gibi kişilik değerlerine yapılan saldırılar sonucu kişinin bu saldırıdan dolayı duyduğu bedeni ve/veya ruhsal acı ve üzüntü olarak tanımlanmakta; manevi tazminatla kişinin bu acı ve üzüntüsünün kısmen de olsa tatminini amaçlandığı, müvekkilinin yıllarca hizmet ettiği vatanına ihanet eden bir terör örgütüyle ilişkisinin olduğu iddiasıyla açılmış olan idari soruşturma gerekçe gösterilerek 2. kez PAEM'den ilişiğinin kesilmiş olmasının müvekkilini ve ailesini son derece yıprattığı ve toplum nezdinde suçlu olarak görünmesine sebep olduğu, çevresi ve birlikte görev yaptığı arkadaşlarının gözünde itibarının haksız şekilde yerle bir edildiği, bu durumda yargı kararı olmasına rağmen tekrar ilişik kesilmesi işlemi nedeniyle müvekkilinin çektiği derin üzüntü ve elem, haysiyetinin rencide olması karşılığında uğramış olduğu manevi zararın "kusursuz sorumluluk" ilkesi uyarınca tazmini gerektiği ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: İstinaf dilekçesine karşı cevap verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
 
Dava; davacı tarafından; Polis Amirleri Eğitim Merkezi (PAEM)'nden 09/05/2018 tarih ve 990 sayılı "Olur" işlemi ile ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada Ankara 12. İdare Mahkemesince verilen E:2018/1167 sayılı yürütmenin durdurulması isteminin reddine dair karara yapılan itirazın kabulüne ve işlemin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 21/09/2018 tarih 2018/1396 YD İtiraz No'lu kararı üzerine Polis Amirleri Eğitim Merkezi'ne tekrar kaydı yapıldıktan sonra FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturmaları kapsamında devam eden idari soruşturmasının olduğundan bahisle 10/12/2018 tarih ve 2018/122 sayılı Polis Amirleri Eğitim Merkezi yönetim kurulu kararına dayanılarak 19/12/2018 tarihli Başkanlık oluruyla ilişiğinin kesilmesine ilişkin davalı idare işlemi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen manevi zararlar karşılığı olmak üzere 40.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu; 5. maddesinde, devletin temel amaç ve görevlerinin, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu vurgulandıktan sonra; 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilerek, aynı maddenin son fıkrasında, idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanların idareye karşı tam yargı davası açabilecekleri, aynı Kanunun 12. maddesinde ise ilgililerin, haklarını ihlal eden bir idari işlemin dolayısıyla Danıştay'a ve idare mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri kurala bağlanmıştır.
 
16/07/2015 tarih ve 29418 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Polis Akademisi Başkanlığı Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Giriş ve Eğitim-Öğretim Yönetmeliği'nin "adaylarda aranılan şartlar" başlıklı 9.maddesinde, "(1) PAEM’e başvuru yapacak adaylardan;...b) Emniyet mensubu olmayan adaylarda aşağıdaki şartlar aranır:...8) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, adayın kendisinin ve evli ise eşinin; kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olmamak, affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı mahkûm olmamak veya bu suçlardan dolayı devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak,..." hükmüne, "PAEM’den çıkma ve çıkarılma" başlıklı 41.maddesinde, "...(2) İlgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla öğrencilerden;...ç) PAEM’e giriş ile ilgili nitelikleri taşımadıkları veya kaybettikleri öğrenimleri sırasında anlaşılanların, yönetim kurulu kararı, Müdürün teklifi ve Başkanın onayı ile PAEM’den ilişikleri kesilir..." hükmüne yer verilmiştir.
 
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile bireyler arasında bireyler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı maddi zararlar yanında manevi zararların da idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle bireylerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesini, yine bu surette oluşan manevi zararların karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
 
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
 
İdarenin hukuki sorumluluğunun kabulü için, kusursuz sorumluluğa ilişkin istisna halleri dışında, idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin, kötü işlemesi, geç işlemesi ya da hiç işlememesi sebeplerinden birisiyle kusurlandırılmış olması gerekmektedir. Hizmet kusuru, iradi bir işlem ya da eylemden kaynaklanabileceği gibi, idarenin dikkatsizliğinden, tedbirsizliğinden ve ihmalinden de kaynaklanabilir. Yine zarar ile idari eylem veya işlem arasında uygun illiyet bağının da bulunması gerekmektedir.
 
İdarenin kusursuz sorumluluğu ise, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
 
Manevî zarar; idarenin bir eylem veya işlemi ile bir kimsenin kişi olarak haiz olduğu ve hukukça korunan hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, hürriyet, isim, şeref, haysiyet, cinsel ve ruhsal bütünlük gibi kişilik değerlerine yapılan saldırılar sonucu kişinin bu saldırıdan dolayı duyduğu bedenî ve/veya ruhsal acı ve üzüntü olarak tanımlanmakta; manevî tazminatla kişinin bu acı ve üzüntüsünün kısmen de olsa tatmin edilmesi amaçlanmaktadır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, Polis Amirleri Eğitim Merkezi(PAEM)'den 09/05/2018 tarih ve 990 sayılı "Olur" işlemi ile ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada Ankara 12. İdare Mahkemesince verilen E:2018/1167 sayılı yürütmenin durdurulması isteminin reddine dair karara yapılan itirazın kabulüne ve işlemin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 21/09/2018 tarih 2018/1396 YD İtiraz No'lu kararı üzerine Polis Amirleri Eğitim Merkezi'ne tekrar kaydı yapıldıktan sonra FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturmaları kapsamında devam eden idari soruşturmasının olduğundan bahisle 10/12/2018 tarih ve 2018/122 sayılı Polis Amirleri Eğitim Merkezi yönetim kurulu kararına dayanılarak 19/12/2018 tarihli Başkanlık "Olur"uyla ilişiğinin kesilmesine ilişkin davalı idarenin işlemi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen manevi zararlar karşılığı olmak üzere 40.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Bakılan uyuşmazlıkta dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile UYAP kayıtlarından; FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturmaları kapsamında devam eden hakkındaki idari soruşturma nedeniyle davacının PAEM ile ilişiğinin kesilmesine ilişkin 19/12/2019 tarihli işlemin iptali istemiyle Ankara 3. İdare Mahkemesi nezdinde 2019/35 sayılı esasına kayıtlı olarak açılan davada, anılan Mahkemece "yürütmenin durdurulması isteminin reddi" yönünde verilen 25/02/2019 tarihli karara yapılan itirazın, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nin 27/03/2019 tarih ve YD İtiraz No:2019/446 sayılı kararıyla kabulüyle, "dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına", sonrasında ise anılan Mahkemece verilen 26/11/2019 tarih ve E:2019/35, K:2019/2398 sayılı karar ile, "... Ankara 12. İdare Mahkemesince verilen E:2018/1167 sayılı yürütmenin durdurulması isteminin reddine dair karara yapılan itirazın kabulüne ve işlemin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin 21/09/2018 tarih 2018/1396 YD itiraz no'lu kararı üzerine PAEM'e tekrar kaydı yapılan davacı tarafından; FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturmaları kapsamında devam eden idari soruşturmasının olduğundan bahisle 10/12/2018 tarih ve 2018/122 sayılı PAEM yönetim kurulu kararına dayanılarak 19/11/2018 tarihli Başkanlık oluruyla ilişiğinin kesilmesine ilişkin davalı idare işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, davacı hakkındaki adli soruşturma nedeniyle ilişiğinin kesilmesi işleminin iptali istemiyle Ankara 12. İdare Mahkemesinde açılan davada, anılan Mahkemece dava konusu işlemin iptali yönünde verilen 19/11/2018 tarih ve E:2018/1167, K:2018/2034 sayılı karara yönelik istinaf başvurusunun incelenmesi aşamasında Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nce verilen 31/10/2019 tarih ve E:2019/390 sayılı ara kararına davalı idarece verilen 14/03/2019 tarih ve 55389 sayılı cevabi yazı ve eklerinin incelenmesinden; davacı hakkındaki idari soruşturmanın Genel Müdürlük Makamının 26/12/2018 tarihli onayı ile işlemden kaldırıldığı, davacının, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kapsamında hakkında devam eden idari soruşturmanın bulunduğundan bahisle kurumla ilişiğinin kesilmesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemin dayanağının kalmadığının anlaşıldığı" gerekçesiyle "dava konusu işlemin iptaline" karar verildiği, bu karara karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun da Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince verilen 15/06/2020 tarih ve E:2020/525, K:2020/1289sayılı karar ile reddedildiği görülmektedir.
 
Bu durumda; Polis Akademisi Başkanlığı Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Giriş ve Eğitim-Öğretim Yönetmeliği'ne göre, PAEM’e başvuru yapacak adaylarda, kendisinin ve evli ise eşinin; devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan dolayı devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmaması gerektiği, davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturmaları kapsamında; hakkında hem adli, hem de idari yönden soruşturması bulunduğundan, farklı tarihlerde ayrı ayrı PAEM'den ilişik kesme işlemlerinin tesis edildiği, aynı nedene dayalı olan adli soruşturmanın sonuçlanmasının idareye doğrudan, söz konusu adli soruşturmaya dayalı kararın kesinleşip kesinleşmediğini beklemeksizin, herhangi bir inceleme veya değerlendirme yapmaksızın, aynı nedene dayalı olan idari soruşturmayı sonlandırmasını zorunlu kılan bir hukuki düzenlemenin ya da bu yönde bir yargı kararının bulunmadığı ve bahse konu idari soruşturması bulunanın PAEM'e başvuru şartını taşımadığının açık olması ve davacı hakkındaki idari soruşturmanın herhangi bir yargı kararı olmaksızın idarece kendiliğinden/re'sen sonlandırıldığı ve davacı vekili tarafından, davalı idarece yargı kararının uygulanmadığı, müvekkili hakkındaki idari soruşturma nedeniyle PAEM'den ilişiğinin kesilmesinde idarenin kötü niyetli olduğu yönündeki iddialarının soyut nitelikte olduğu dikkate alındığında, adli soruşturmanın sonuçlanması sonrasında tazminat istemine konu olan olaya ilişkin olarak davalı idarenin idari soruşturmaya dair değerlendirmede bulunmakla ve idari soruşturmayı sonlandırmakla, üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği ve buna bağlı olarak idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı ve manevi tazminat isteminin dayandırıldığı idari işlemin niteliği gözetildiğinde, davalı idarenin kusursuz sorumluğunu gerektirir bir durumdan da söz edilemeyeceğinden, davalı idarenin manevi tazminat ödemekle yükümlü tutulmasının hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmakla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında da sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
 
Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusuna konu edilen karar, usul ve esas yönünden hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, 2577 sayılı Yasanın 45/3. maddesi uyarınca başvurunun yukarıda açıklanan gerekçe ile reddine, istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin başvuruda bulunan üzerinde bırakılmasına ve posta gideri avansından artan miktarın Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra istinaf başvurusunda bulunana iadesine, 2577 sayılı Yasanın 45. maddesinin 6. fıkrası gereğince diğer kanun yolları kapalı ve kesin olmak üzere, 16/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy