Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 2021/1704 Esas 2022/216 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2021/1704
Karar No: 2022/216
Karar Tarihi: 26.01.2022



İSTEMİN ÖZETİ: Kayseri 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 11/12/2020 gün ve E:2020/19, K:2020/1023 Sayılı kararın, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi'nce, 2577 Sayılı Kanun'un değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava, Nevşehir ili, Kozaklı ilçesinde Polis Memuru olarak görev yapmakta olan davacı tarafından, Antalya İl Emniyet Müdürlüğü'nde görev yaptığı dönemde hakkında başlatılan disiplin soruşturması neticesinde, "gizli tutulması zorunlu olan ve görev ile ilgili bulunan bilgi ve belgeleri görevli veya yetkili olmayan kişilere açıklamak" fiilini işlediği gerekçesiyle 7068 Sayılı Kanun'un 8/6-e maddesi uyarınca "Meslekten Çıkarma" cezasıyla cezalandırılmasına dair Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 18.07.2019 tarih, 2019/445 karar sayılı ve 11.11.2019 Bakan Onay'lı işleminin iptali ile yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
 
Kayseri 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 11/12/2020 gün ve E:2020/19, K:2020/1023 Sayılı kararla; 7068 Sayılı Kanun'un zaman aşımı sürelerini düzenleyen 29. maddesi uyarınca disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesi gerektiği açık olup, davacının meslekten çıkarma cezası ile tecziyesine neden olan 10/08/2017, 06/02/2018 ve 26/02/2018 tarihlerinde yapılan denetimlerden önce Y.P. ile mesajlaşarak yapılacak denetimleri önceden haber verdiğine ilişkin iddialardan; 10/08/2017 tarihli denetimden önce Y.P.'ye bilgi verdiğine ilişkin davacıya isnat edilen fiilin işlendiği tarihten itibaren iki yıllık ceza zaman aşımı süresi geçirildikten sonra 11/11/2019 tarihinde davacının cezalandırıldığı anlaşıldığından, 10/08/2017 tarihli fiile ilişkin iki yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra davacının cezalandırılması cihetine gidildiğinin anlaşıldığı, davacının iki yıllık zamanaşımı süresi içerisindeki 06.02.2018 ve 26.02.2018 tarihli fiilleri incelendiğinde ise; dava konusu işleme esas alınan davacıya isnad edilen fiillere ilişkin olarak davacı hakkında yapılan ceza yargılaması neticesinde Manavgat 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23/01/2019 tarih ve E:2018/243, K:2019/20 Sayılı kararı ile davacının CMK. 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verildiği, karar içeriğinde davacının alınan savunmasında uzun yıllardır Y.P.'yi hastanede polislik yaptığı zamanlardan beri tanıdığını, ancak herhangi bir bilgi sızdırma amacının olmadığını, daha önce Y.P.'ye ait dükkana 3 kez sigara denetimine gittiğini, ancak suça konu zaman diliminde denetime gitmediğini, denetimlerin polislere dahi 15 dakika önceden bildirildiğini, bu nedenle denetimi önceden haber vermesinin söz konusu olmadığını, Y.P. ile aralarında geçen mesajlaşmalarının tanışıyor olmaları nedeni ile sıradan mesajlar olduğunu beyan etmek sureti ile üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, ....., sanığın tüm yargılama aşamasında üzerine atılı suçu kabul etmemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dosya kapsamında sanığın cezalandırılmasına yeterli, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmadığının ifade edildiği, dava konusu işlemde ise, "...denetim öncesi saatlerde Y.P. İsimli şahısla mesajlaşmalarının olduğu, mesajlaşma içeriklerine bakıldığında iş yerinde uygulama yapılacağına yönelik bilgiler içerdiği görüldüğünden, Y.P. isimli şahısla mesajlaşmalarının ardından aynı gün içerisinde şahsa ait iş yerinin denetlenmiş olması, denetleme ile ilgili bilgi verdiği hususunda şüpheden uzak kuvvetli delil oluşturduğu..." ifadelerine yer verildiği görülmekte olup, Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği üzere disiplin suçuna ve ceza yargılamasına konu eylemlerin aynı olduğu hâllerde disiplin soruşturmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda fiilin sübutuyla ilgili olarak adli mercilerin ulaştığı kanaate saygı gösterilmesi ve bunu sorgulayacak ifadeler kullanılmamasının gerektiği, olayda ise davacı hakkında isnad edilen eylemi işlediğine dair yeterli delil bulunmadığından adli makamlarca verilen beraat kararı bulunmasına rağmen dava konusu işlemde davacının anılan fiili işlediğini ifade eden ibarelere yer verildiği, bu durumun Anayasa ile güvence altına alınan masumiyet karinesiyle bağdaşmayacağı, bu durumda, disiplin soruşturması kapsamında davacıya isnad edilen fiillerden 10.08.2017 tarihli fiilin iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra cezalandırılması cihetine gidildiği, 06.02.2018 ve 26.02.2018 tarihli fiillerin ise Manavgat 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23/01/2019 tarih ve E:2018/243, K:2019/20 Sayılı beraat kararının gerekçesinden ayrılarak davacının masumiyet karinesini ihlal edilecek şekilde cezalandırılması yoluna gidildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının tazmin isteminin kabulüyle yoksun kalınan parasal hakların dava açma tarihi olan 02/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
 
Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kaldırılması istenilmektedir.
 
7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 17. maddesinde, Emniyet teşkilatı disiplin kurullarının disiplin cezası verebilecekleri personel ve uygulamaya yetkili oldukları cezalar gösterilmiş, İl polis disiplin kurullarının, İl Emniyet kadrosundaki Polis memurlarına bütün disiplin cezalarını vereceği, "Emniyet teşkilatı disiplin kurullarınca verilen kararların kesinleşmesi" başlıklı 18. maddesinde, Disiplin kurullarınca verilen kararlardan; İl polis disiplin kurulunun polis memurları hakkında verdiği meslekten çıkarma cezası dışındaki kararları Valinin onayıyla; meslekten çıkarma cezası kararları Valinin önerisi, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun görüşü ve Bakanın onayıyla kesinleşeceği, "Zamanaşımı" başlıklı 29. maddesinin 2. fıkrasında ise; "Disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar." hükümlerine yer verilmiştir.
 
7068 Sayılı Kanun'un 17 ve 18. maddeleri incelendiğinde; somut olayda, İl Polis Disiplin Kurulunca verilen meslekten çıkarma cezası Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nca uygun görülmekte ve Bakan Onayıyla kesinleşmekte, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nca uygun görüş belirtilemeyen dosyalar Bakanlık Yüksek Disiplin Kurulu'nca kesin karara bağlanmaktadır. Anılan 17. maddedeki düzenlemeyle Emniyet Teşkilatı Disiplin Kurulları'nın disiplin cezası verebilecekleri personel ve uygulamaya yetkili oldukları cezalar tahdidi olarak sayılmış, 18. maddesiyle de Disiplin Kurulu'nca verilen kararların Valilik veya Bakan Oluru ile kesinleşmesine ilişkin düzenleme getirilmesi suretiyle, ceza verme yetkisinin doğrudan Disiplin Kurulları'na verildiği anlaşılmaktadır.
 
Olayda; İdare Mahkemesince, "7068 Sayılı Kanun'un 18. maddesi uyarınca, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararlarının Bakan Onayıyla kesinleştiği, dava konusu 18/07/2019 tarih ve 2019/445 Sayılı Yüksek Disiplin Kurulu kararı da 11/11/2019 tarihli Bakan onayıyla kesinleştiğinden, anılan Kanun'un zaman aşımı sürelerini düzenleyen 29. maddesi uyarınca disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesi gerektiğinden, davacının meslekten çıkarma cezası ile tecziyesine neden olan 10/08/2017, 06/02/2018 ve 26/02/2018 tarihlerinde yapılan denetimlerden önce Y.P ile mesajlaşarak yapılacak denetimleri önceden haber verdiğine ilişkin iddialardan; 10/08/2017 tarihli denetimden önce Y.P.'ye bilgi verdiğine ilişkin davacıya isnat edilen fiilin işlendiği tarihten itibaren iki yıllık ceza zaman aşımı süresi geçirildikten sonra 11/11/2019 tarihinde davacının cezalandırıldığı anlaşıldığından, 10/08/2017 tarihli fiile ilişkin olarak bu gerekçeyle dava konusu işlemin bu kısmının iptaline karar verilmiş ise de; 7068 Sayılı Kanun'un yukarıda hükmüne yer verilen 29. maddesinde; disiplin cezasının kesinleşme tarihi zamanaşımında esas alınacak tarih olarak öngörülmemiş olup, anılan maddeye göre disiplin cezası verme konusunda mevzuatla yetkili kılınan disiplin amiri veya disiplin kurulunca takdir edilen cezanın verildiği tarihin iki yıllık zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği açıktır.
 
Somut olayda, disiplin cezası verilebilmesi için Kanun'da öngörülmüş olan iki yıllık zaman aşımı süresi içerisinde doğrudan ceza verme yetkisine sahip Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 18.07.2019 tarih, 2019/445 Karar sayılı kararıyla davacıya disiplin cezası verilmiş olması karşısında, 10/08/2017 tarihli fiile ilişkin olarak İdare Mahkemesi kararının bu gerekçesinde hukuki isabet görülmemiştir.
 
Nitekim, 19/02/1980 günlü, 2261 Sayılı Kamu Güvenliğine ve Kolluk Hizmetlerinle İlişkin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bunlara Yeni Hükümler Eklenmesi Hakkında Kanun ile 3201 Sayılı Kanun'a "Ek Madde 2" olarak eklenen ve daha sonra 11/09/1987 tarih ve 291 Sayılı KHK ile "Ek Madde 5" olarak teselsül edilmiş olan, ancak 7068 Sayılı Kanun'la yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte benzer düzenlemeleri içeren maddenin gerekçesinde de: "Emniyet örgütünde kurulacak disiplin kurullarının ceza verebilecekleri personel ve uygulayacakları cezalar bakımından yetki sınırlarını belirlemektedir. Maddeye egemen olan görüşe göre, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunundaki, disiplin kurullarını ceza vermek için sadece görüş bildiren bir yer kabul eden ve ceza verme yetkisini merkezdeki atamaya yetkili amire bırakan sistem bırakılmakta ve disiplin kurulları, gösterilen yetki sınırları çerçevesinde disiplin cezası vermede birer karar yeri durumuna getirilmektedir. Böylece 657 Sayılı Kanuna göre bugüne kadar uygulamada karşılaşılan, işlerin merkezde toplanması yüzünden disiplin cezalarının geç verilmesinden doğan sakınca giderilecek ve disiplin işleri büyük bir hız kazanmış olacaktır." şeklinde ifade edilen hususlar ile de bu duruma işaret edilmiş ve işlerin merkezde toplanması yüzünden disiplin cezalarının geç verilmesinden doğan sakınca giderilerek, disiplin işlerine büyük bir hız kazandırılması amaçlanmıştır.
 
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu'nun 02/07/2020 tarih ve 2016/13566 Başvuru Numaralı kararında; disiplin suçuna ve ceza yargılamasına konu eylemlerin aynı olduğu hâllerde disiplin soruşturmasıyla ilgili uyuşmazlıklara bakan idari mahkemelerin fiilin sübutuyla ilgili olarak ceza mahkemesinin ulaştığı kanaate saygı göstermesi ve bunu sorgulayacak ifadeler kullanmamasının bekleneceği, aksi takdirde kişinin ceza mahkemesinde beraat etmiş olmasının bir anlamının kalmayacağı, bu bakımdan idari mahkemeler dâhil devletin diğer otoritelerinin beraat kararından şüphe duyulmasına yol açacak biçimde hareket etmekten kaçınmalarının gerekeceği, ceza yargılaması sonucunda delil yetersizliği gerekçesiyle beraat eden başvurucunun kendisine suçlu muamelesi yapılmadan, disiplin kurallarına aykırı eylemi usule uygun bir şekilde tespit edildiği takdirde idari yaptırıma tabi tutulmasının mümkün olduğu, bu bağlamda başvurucunun yukarıda aktarılan ilkeler çerçevesinde disiplin süreci nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediğinin değerlendirilebilmesi adına adli ve idari makamların kendi görev sınırlarını aşarak başvurucuyu suçlu ilan edip etmediğinin, disiplin hukuku ilke ve kuralları içinde kalınarak değerlendirme yapılıp yapılmadığının ve kullanılan dil itibarıyla başvurucunun masumiyeti üzerine gölge düşürülüp düşürülmediğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği belirtilmiştir.
 
Her ne kadar İdare Mahkemesince, yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği üzere disiplin suçuna ve ceza yargılamasına konu eylemlerin aynı olduğu hâllerde disiplin soruşturmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda fiilin sübutuyla ilgili olarak adli mercilerin ulaştığı kanaate saygı gösterilmesi ve bunu sorgulayacak ifadeler kullanılmamasının gerektiği, olayda ise davacı hakkında isnad edilen eylemi işlediğine dair yeterli delil bulunmadığından adli makamlarca verilen beraat kararı bulunmasına rağmen dava konusu işlemde davacının anılan fiili işlediğini ifade eden ibarelere yer verildiği, bu durumun Anayasa ile güvence altına alınan masumiyet karinesiyle bağdaşmayacağı, 06.02.2018 ve 26.02.2018 tarihli fiillerin ise Manavgat 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23/01/2019 tarih ve E:2018/243, K:2019/20 Sayılı beraat kararının gerekçesinden ayrılarak davacının masumiyet karinesi ihlal edilecek şekilde cezalandırılması yoluna gidildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesine yer verilmiş ise de;
 
İdari Yargılamadan farklı olarak Ceza Yargılaması, mutlak maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlayan, bu gerçeklik üzerinden hareket ederek kendine özgü metod ve ilkeleri kullanmak suretiyle uyuşmazlıkları çözüme kavuşturan bir yargı alanıdır. Bu sebeple, suçun işlenmediğinin sabit olduğundan bahisle verilen beraat kararları hariç olmak üzere, delil yetersizliği, şüpheden sanık yararlanır ilkesi veya suçun işlendiğinin sabit olmadığından bahisle verilen beraat kararları İdare Mahkemelerini doğrudan doğruya bağlamamaktadır.
 
7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun'un 8/6-e maddesinde; "gizli tutulması zorunlu olan ve görev ile ilgili bulunan bilgi ve belgeleri görevli veya yetkili olmayan kişilere açıklamak" fiili meslekten çıkarma cezasını gerektiren haller arasında sayılmıştır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; Polis Memuru olarak çalışmakta olan davacı hakkında; 10.08.2017, 06.02.2018 ve 26.02.2018 tarihlerinde Manavgat'ta faaliyet gösteren Rüyam Bakım ve Merkezi ve Masaj Salonu adlı iş yerine yapılacak denetimlerden önce iş yeri sahibi Y.P. ile davacı arasında mesajlaşmalar tespit edildiği ve yapılan denetimlerde suç unsuruna rastlanmadığına dair tutulan tutanağa istinaden başlatılan disiplin soruşturması kapsamında hazırlanan 20/02/2019 tarihli soruşturma raporunda; davacının soruşturmaya esas 10.08.2017, 06.02.2018 ve 26.02.2018 tarihli denetimlerin üçünde de denetimlerden önce Y.P. ile mesajlaştığı, bu üç denetimden ikisine bizzat katıldığı ve denetimlerde suç unsuruna rastlanmadığına dair tutanak tanzim edildiği, mesajlaşma içeriklerinin de incelenmesi neticesinde davacının kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, devamında davacı hakkında yapılan disiplin soruşturması neticesinde, "gizli tutulması zorunlu olan ve görev ile ilgili bulunan bilgi ve belgeleri görevli veya yetkili olmayan kişilere açıklamak" fiilini işlediği gerekçesiyle 7068 Sayılı Kanun'un 8/6-e maddesi uyarınca "Meslekten Çıkarma" cezasıyla cezalandırılmasına dair Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 18.07.2019 tarih, 2019/445 karar sayılı ve 11.11.2019 Bakan Onay'lı işleminin iptali ve bu işlem sebebiyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
 
Uyuşmazlıkta; davalı idare tarafından yapılan disiplin soruşturması kapsamında toplanan deliller ve alınan ifadelerden; 10/08/2017 tarihinde Y.P.tarafından davacıya SMS mesajı ile saat 15:01'de; " Ne zaman gelionuz, Dükkana geçim bende" şeklinde mesaj atıldığı, cevaben aynı gün saat 15:02'de davacı tarafından, "Saat YÖK 1 saati geçer gelmemiz" şeklinde SMS mesajı gönderildiği, Y.P.nin saat 15:02'de "Ok" yazdığı, saat 17:56'da davacının "Tekrar geliyoruz şimdi" yazan mesaj gönderdiği, Y.P.'nin saat 18:01'de "Niyekine" şeklindeki mesajına davacının saat 18:01'de "Geçiricem sana" şeklinde cevap verdiği ve 10/08/2017 tarihi saat 18:00'de bahse konu işyerinde gerçekleşen ve suç unsuruna rastlanılmadığı kayıt altına alınan denetime davacının da katıldığının görüldüğü; yine 06/02/2018 tarihinde davacı ile Y.P. arasında saat 12:37-12.39 arasında gerçekleşen mesajlaşmada; davacının "Nerdesin" mesajına Y.P.'nin "Dükkan kardeş" yazdığı, bunun üzerine davacının "No sigara" mesajına Y.P.'nin "Ok" yazdığı ve aynı gün saat 15:20'de bahse konu işyerinde gerçekleşen ve suç unsuruna rastlanılmadığı kayıt altına alınan denetime davacının da katıldığının görüldüğü; 26/02/2018 tarihinde davacı ile Y.P. arasında Whatsapp üzerinden yapılan mesajlaşmada davacının 16:58 'de "akşam görüşürüz" şeklinde mesaj attığı, Y.P.'nin cevaben saat 16:58'de "ok, var mı bişey" yazdığı, davacının "rutin" şeklinde cevap verdiği ve aynı gün saat 23:15'de işyerinin denetlendiği, yapılan denetlemede iş yerinde herhangi bir suç ve suç unsuruna rastlanılmadığına dair tutanak tanzim edildiğinin tespit edildiği, davacı hakkında görev kötüye kullanma iddiasıyla yapılan ceza yargılamasında Manavgat 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23/01/2019 tarih ve E:2018/243, K:2019/20 Sayılı kararı ile davacının CMK. 223/2-e maddesi uyarınca delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği, bu noktada davacının hem adli soruşturma kapsamında verdiği ifadesinde hem de ceza yargılamasında duruşmalar esnasındaki beyanlarıyla, davacı ile Y.P. arasındaki mesajlaşmaların içeriği ve mesajların ne amaçla atıldığı hususlarında davacının Y.P.ile tanışıyor olması sebebiyle attığı rutin mesajlar olduğu yönündeki beyanına, ceza verilmesine yetecek aksi bir kanıt bulunmaması sebebiyle itibar edilmiş ise de, mesajlaşma içeriklerine bakıldığında iş yerinde uygulama yapılacağına yönelik bilgiler içermesi, mesajlaşmaların ardından aynı gün içerisinde Y.P.isimli şahsa ait iş yerinin denetlenmiş olması ve bu denetimlerin ikisinde davacının bizzat bulunuyor olması nedenleriyle davacının yapılacak denetimlerle alakalı önceden Y.P.'ye mesajlaşma suretiyle bilgi verdiği kanaatine varılmakla, davacı hakkında isnad olunan "gizli tutulması zorunlu olan ve görev ile ilgili bulunan bilgi ve belgeleri görevli veya yetkili olmayan kişilere açıklamak" fiilini işlediği sübuta erdiğinden 7068 Sayılı Kanun'un 8/6-e maddesi uyarınca "Meslekten Çıkarma" cezasıyla cezalandırılmasına dair Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 18.07.2019 tarih, 2019/445 Karar sayılı ve 11.11.2019 Bakan Onay'lı işleminde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin iptali yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştirr.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin istinaf isteminin KABULÜNE, Kayseri 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 11/12/2020 gün ve E:2020/19, K:2020/1023 Sayılı kararın KALDIRILMASINA, davanın REDDİNE, dava aşamasında yapılan 533,95- TL yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca belirlenen 2.550,00-TL avukatlık ücretinin ve istinaf aşamasında davalı idare tarafından yapılan 67,50 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalı idareye VERİLMESİNE posta gideri avansından artan miktarın karar kesinleştikten sonra istinaf isteminde bulunana İADESİNE, 2577 Sayılı Kanun'un değişik 45. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 26/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy