Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 2020/2088 Esas 2020/2337 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/2088
Karar No: 2020/2337
Karar Tarihi: 24.12.2020



(2709 S. K. m. 129) (2577 S. K. m. 45) (657 S. K. m. 6, 7) (375 S. KHK. Geç. m. 35)
 
İSTEMİN ÖZETİ: Ankara 5.İdare Mahkemesi'nce verilen 11/05/2020 gün ve E:2019/1287, K:2020/713 sayılı kararın, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek, istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi'nce, 2577 sayılı Yasa'nın değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Dava, davacı tarafından, Hava Kuvvetleri Komutanlığı emrinde Teğmen rütbesinde görev yapmakta iken FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olduğundan bahisle 7145 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen Geçici 35/B maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin 13.05.2019 tarihli ve 2019/45 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
Ankara 5. İdare Mahkemesi'nin 11/05/2020 gün ve E:202019/1287, K:2020/713 sayılı kararıyla, dava konusu olayın gelişim süreci ile dosyada bulunan bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden, davalı idarece davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde tespitler uyarınca işlem tesis edilmiş ise de, bahse konu tespitlerin bir kısmının adli mercilere intikal eden hususlara yönelik olduğu, bir kısmının ise ifadelere dayalı olduğu, davacı hakkında "FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçuna yönelik Cumhuriyet Başsavcılıklarınca devam eden bir soruşturma veya ceza davasına rastlanılmadığı, hakkında açılan soruşturmaların ise Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına yönelik karar ile sonuçlandığı, bunun dışında herhangi bir verinin dava dosyasına sunulamadığı, bu durumda Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın karar gerekçeleri ile soruşturma dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirmesi yapılmak suretiyle tesis olunan kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
 
Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının hukuk ve usule aykırı olduğu öne sürülmekte ve istinaf yoluyla kaldırılmasına karar verilmesi istenilmektedir.
 
Anayasa'nın 129. maddesinin 1. fıkrasında; "Memurlar ve diğer kamu görevlileri, Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler" hükmüne yer verilmiş, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Sadakat" başlıklı 6. maddesinin 1. Fıkrasında "Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar", "Tarafsızlık ve Devlete bağlılık" başlıklı 7. maddesinin 2. fıkrasında ise "Devlet memurları, her durumda devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan, Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara yardım edemezler" hükmü yer almıştır.
 
7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 26. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 35. maddenin (B) fıkrasında; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen;
 
1) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi personel Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.
 
2) 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununa tabi personelden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.
 
3) 13/6/2001 tarihli ve 4678 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanuna tabi personelden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.
 
4) 10/3/2011 tarihli ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununa tabi personelden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.
 
5) Milli Savunma Bakanına bağlı personel Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.
 
6) Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü personeli İçişleri Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.
 
7) 11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa tabi personel, Yükseköğretim Kurulu Başkanının teklifi üzerine Yükseköğretim Kurulunun kararıyla; yükseköğretim kurumları ile yükseköğretim üst kuruluşlarındaki 657 sayılı Kanuna tabi personel ise yükseköğretim kurumları ile yükseköğretim üst kuruluşlarının en üst yöneticisinin teklifi üzerine, yükseköğretim kurumlarında üniversite yönetim kurulunun, yükseköğretim üst kuruluşlarında ise Yükseköğretim Kurulunun kararıyla kamu görevinden çıkarılır.
 
8) Mahalli idareler personeli, valinin başkanlığında toplanan ve vali tarafından belirlenen kurulun teklifi üzerine İçişleri Bakanının onayıyla kamu görevinden çıkarılır.
 
9) 657 sayılı Kanuna ve diğer mevzuata tabi her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dâhil) istihdam edilen personel, ilgili kurum veya kuruluşun en üst yöneticisi başkanlığında bağlı, ilgili veya ilişkili olunan bakan tarafından oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgili bakan onayıyla kamu görevinden çıkarılır. Bu maddenin (A) fıkrasında belirtilenlerin işlemleri ise söz konusu fıkradaki usule göre yapılır.
 
10) Bir bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili olmayan diğer kurumlarda her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dâhil) istihdam edilen personel, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amirin onayıyla kamu görevinden çıkarılır.''
 
Hükmüne yer verilmiştir.
 
Dosyanın incelenmesinden, Hava Kuvvetleri Komutanlığı emrinde Teğmen rütbesinde görev yapan davacı hakkında yapılan idari tahkikat sonucunda davalı idarece, 375 sayılı KHK'nın geçici 35/G maddesi kapsamında savunması alındıktan sonra davacının FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile iltisakı veya irtibatı olduğu değerlendirilerek, 13.05.2019 tarihli ve 2019/45 sayılı Milli Savunma Bakanı Olur'u ile 375 sayılı KHK'nın geçici 35/B maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına karar verilmesi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
 
İdare Mahkemesince, Ankara, Eskişehir ve Bandırma Cumhuriyet Başsavcılıkları'ndan; davacının, FETÖ/PDY başta olmak üzere terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılıp başlatılmadığı, başlatılmışsa yakalama/gözaltı/tutuklama kararı verilip verilmediği ve dava açılıp açılmadığı sorularak, buna ilişkin bilgi ve belgelerin, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden, davacının FETÖ/PDY başta olmak üzere terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı veya irtibatının bulunduğuna ilişkin tespitlerin sorularak, ilgili bilgi ve belgelerin gönderilmesi istenilmiş, Bandırma ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıkları'nca davacı hakkındaki soruşturma dosyalarının yetkisizlik kararı verilerek Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği, ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın birinde ifade sahibi/ihbar eden sıfatının bulunduğu, Emniyet Genel Müdürlüğü'nce ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü'nce davacı hakkında adli işlem yapıldığı ve Ankara, Eskişehir ve Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmaların bulunduğunun bildirildiği, davacı hakkında terör örgütü üyeliğine yönelik olarak yürütülen soruşturmaların nihai olarak Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde birleştirildiği ve Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2016/40655 sayılı Soruşturma dosyasında 20.03.2018 tarihli kararı ile davacı hakkında; ''FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün organik yapısı ve hiyerarşisi içerisinde görev aldığına, örgütün gizli, hücre tipi ve hiyerarşik yapılanmasından haberdar olduğuna, örgüt faaliyetlerine etkin bir şekilde katıldığına, örgüt bilinci içerisinde mutlak itaat prensibi ile hareket ettiğine, üzerine atılı olan terör örgütü üyesi olma suçunu işlediğine dair hakkında kamu davasını açma şüphesini gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte delil elde edilemediği, örgütün sohbet adı altındaki toplantılarına 17/25 Aralık 2013 tarihi öncesi gittiği, bu tarihten sonra ise gittiğine dair delil elde edilemediği, suçun bu bakımdan süreklilik ve yoğunluk unsurlarının oluşmadığı, örgütsel faaliyet içerisinde bulunduğuna dair delil elde edilemediği'' gerekçelerine yer verilmek suretiyle 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak Suçu'ndan dolayı Kamu Adına Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına karar verildiği, yine Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2019/13322 sayılı Soruşturma dosyasında 12.04.2019 tarihli kararı ile ''her ne kadar davacı hakkında aynı suçtan (silahlı terör örgütüne üye olma) yeniden soruşturma başlatılmış ise de; yapılan soruşturma neticesinde davacı ile birlikte 2013 yılı öncesinde okul yıllarında örgüt evine gittiğini belirten dava dışı şahsın ifadesi dışında yeni bir tespit yapılamadığı'' belirtilmek ve yukarıda aktarılan soruşturma dosyasında bulunan tespitlere yer verilmek suretiyle Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği, diğer taraftan, Mahkemelerinin 03.03.2020 tarihli ara kararı ile, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanlığı'ndan ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı'ndan; davacının Bank ........ Katılım Bankası A.Ş.'de hesabının bulunup bulunmadığının, hesapları varsa ne tür bir hesap olduğunun, hesabın açıldığı ve kapatıldığı tarihlerin, bu hesaptaki hareketlerin seyri, miktarı, kimlere ya da kimlerden hangi tarihlerde para aktarımı yapıldığının, hesap hareketleri nedeniyle değişen bakiye tutarlarının, şayet bu hesap bir maaş hesabı ise taşeron işverenin FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı olup olmadığının, bu işyeri hakkında işlem yapılıp yapılmadığının sorulmasına, ilgili bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesine karar verilmiş olup, buna cevaben anılan Kurumlarca davacı hakkında herhangi bir hesap bilgisine rastlanmadığının bildirildiği, buna göre, dava konusu olayın gelişim süreci ile dosyada bulunan bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden, davalı idarece davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde tespitler uyarınca işlem tesis edilmiş ise de, bahse konu tespitlerin bir kısmının adli mercilere intikal eden hususlara yönelik olduğu, bir kısmının ise ifadelere dayalı olduğu, davacı hakkında "FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçuna yönelik Cumhuriyet Başsavcılıklarınca devam eden bir soruşturma veya ceza davasına rastlanılmadığı, hakkında açılan soruşturmaların ise Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına yönelik karar ile sonuçlandığı, bunun dışında herhangi bir verinin dava dosyasına sunulamadığının görüldüğü, bu durumda Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yukarıda anılan karar gerekçeleri ile soruşturma dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirmesi yapılmak suretiyle tesis olunan kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar karar verilmiştir.
 
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 7145 sayılı Kanun ile eklenen geçici 35. maddenin (B) fıkrası ile terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulu'nca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen personelin kamu görevinden çıkarılması öngörülmüş, anılan düzenlemeyle kişilerin, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla ilgisi kurulurken, üyelik ve mensubiyetten sonra ayrıca iltisak yahut irtibat yazılarak dereceli bir düzenleme yapılmış, kamu görevlisinin, anılan madde kapsamında örgüt, yapı ve gruplarla iltisak veya irtibatının bulunduğunun tespiti halinde de kamu görevinden çıkarılmasına olanak tanınmıştır.
 
Bu kapsamda, Ceza yargılamasında kamu görevlilerinin terör örgütlerine üyelik veya yardım nedeniyle ceza almaları halinde, kamu görevinden çıkarma gerekçelerinden olan "üyelik" unsuru, bir mahkeme kararı ile tespit edilmiş bulunmaktadır. Ancak, kamu görevinden çıkarılma nedenleri sadece üyelikle sınırlı tutulmamış, esasen ceza yargılamasının ilgi alanında bulunmayan iltisak ve irtibat hali de kamu görevinden çıkarmanın hukuki gerekçeleri arasında sayılmıştır. Bu nedenle, ilgililer hakkında ceza yargılamasında 'terör örgütüne üyelik' suçlamasıyla açılan davada beraat kararı veya hakkında Cumhuriyet Savcılıklarınca Kovuşturmaya Yer Olmadığına kararı verilmiş olsa dahi, idari yargı yerince irtibat ve iltisak unsurları yönünden işlemin hukuki denetiminin yapılması zorunlu hale gelmiştir.
 
Uyuşmazlıkta, davacının Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2016/6981 sayılı soruşturma dosyasında ihbar eden sıfatıyla verdiği ifadesinde, ''lise son sınıfta okurken, maddi durumunun iyi olmaması nedeniyle A.Ç. isimli kişinin yönlendirmesiyle Kızılay'da bir dershaneye gittiğini, bu kişinin ders çalışma konusunda da kendisine yardımcı olacağını söylediğini, buna istinaden cemaat evlerine haftada bir gün ders çalışmak için gittiğini, bir yıl boyunca bu şekilde ders çalıştığını, üniversite sınavını kazanarak Astsubaylık Okulu'na başladığını, burada da okurken iki haftada bir Ankara'da gittiği evin abisi olan ........ kod adlı şahsın İzmir'den gelerek, kendilerini cemaate ait evlere götürerek, burada kendileriyle görüştüğünü, Fethullah Gülen'e ait kitapların okunduğunu, Ankara'da bu evlerde gördüğü G.B. ve Y.B.'nin de kendisiyle birlikte İzmir'de Astsubay Okulu'nda okuduğunu, İzmir'de de bu kişilerle birlikte cemaat evlerine gittiklerini, ............2011 yılında yerlerinin belli olduğunu, Sivrihisar'a tayininin çıktığını, yine İzmir'de hafta sonu cemaat evinde İzmir sorumlusunun gelerek, Sivrihisar sorumlusu ile tanıştırdığını, bu kişinin kendisini Sivrihisar'da cemaat evine götürdüğünü,,..... bu eve 17 Aralık 2013 tarihine kadar gitmeye devam ettiğini, bu tarihten sonra bu evlere gitmeyi bıraktığını'' beyan ettiği, itirafçı şüpheliler G.B. ve Y.B.'nin de ifadelerinde ve fotoğraf teşhislerinde davacıyı teşhis ettikleri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hakkında soruşturma yürütülen şüpheli G.B.'nin ifadesinde, ''İzmir Hava Kuvvetleri Astsubay Meslek Yüksekokulu'nda okuduğu dönemde 2009 yılı başlarında kendisi ile ilgilenen S.S.U. isimli askeri öğrenci abisi tarafından İzmir İli, Üçkuyular Semtinde bulunan bir evde ........ (davacı) ve Y.B. isimli askeri öğrenciler ile tanıştırılarak, grup yapıldığı, yine aynı görüşmede S.S.U. isimli askeri öğrenci abisinin adı geçen her üç askeri öğrenciyi örgütün başka bir abisine devrettiği, bu tarih itibarıyla adı geçen şahıslar arasındaki örgütsel ilişkinin okul bitene kadar devam ettiği ''yolunda beyanda bulunduğu, davacı hakkında, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 20.03.2018 tarihli ve Soruşturma No:2016/40655, 12.04.2019 tarihli ve Soruşturma No:2019/13322, K:2019/11937; 05.11.2019 tarihli ve Soruşturma No:2019/47943, K:2019/32950 sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair kararlarına bakıldığında, soruşturmaların ''Silahlı Terör Örgütü'ne Üye Olma'' suçundan dolayı açıldığı, anılan kararlarda, 2013 yılı öncesindeki ilişkileri dışında yeni bir tespit yapılamadığı, beyan içeriklerinin eski olduğu, 17/25 Aralık 2013 tarihi öncesini kapsadığı, suçun bu bakımdan süreklilik ve yoğunluk unsurlarının oluşmadığı, şüphelinin örgüt ile organik bağı olduğuna, örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde örgüt üyesi olarak yer aldığına dair dava açmaya yeter şüphe oluşturacak delil elde edilemediği gerekçesiyle kamu adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği görülmektedir.
 
Olayda, davacı hakkında açılan soruşturmalarda Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair kararlar verilmiş ise de, yukarıda ifade edildiği üzere, söz konusu kararların Terör Örgütü Üyeliği suçuna ilişkin olarak verildiği, davacının ifadesinde de kabul ettiği üzere, lise son sınıfta ve askeri okul yıllarında ve göreve başladıktan sonra da (beyanına göre 17/25 Aralık 2013 tarihine kadar) cemaate ait evlere gittiği ve bu dönemlerde bu yapının içinde bulunduğunun görülmesi karşısında, davalı idarece bu hususlar dikkate alınmak suretiyle davacının 375 sayılı KHK'nın 35/B maddesi kapsamında, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile iltisakı veya irtibatı olduğu değerlendirilerek, kamu göreviyle ilişiğinin kesilmesi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden, dava konusu işlemin iptaline dair İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
 
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin istinaf isteminin KABULÜNE, Ankara 5. İdare Mahkemesi'nce verilen 11/05/2020 gün ve E:2019/1287, K:2020/713 sayılı kararın KALDIRILMASINA, davanın REDDİNE, dava aşamasında yapılan 409,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, istinaf aşamasında davalı idare tarafından yapılan 57,00- TL posta gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca belirlenen 2.040.00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı idareye VERİLMESİNE, artan posta avansının taraflara İADESİNE, 2577 sayılı Yasa'nın değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 24/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy