Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2020/4081 Esas 2020/1258 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/4081
Karar No: 2020/1258
Karar Tarihi: 02.06.2020



İSTEMİN KONUSU: Ankara 19. İdare Mahkemesi'nce verilen 26/06/2019 gün ve E:2018/6267, K:2019/2415 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 17/04/2018 tarih ve 2018/11837 sayılı işlemin iptali ile anılan işlem nedeniyle yoksun kalınan özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 19. İdare Mahkemesi'nce; davacının, ByLock iletişim sistemini kullandığı, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı ..... Bankası AŞ'de (Bank .....) 2014 yılından sonra para yatırdığı, FETÖ/PDY'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan kurumlar arasında yer alan ..... Üniversitesi'nde 2014-2015 yılları arasında kaydının olduğu, bu nedenlerle FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatı sabit olduğu anlaşılmakla; kamu görevine iadesi talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, dava konusu işlem Mahkememizce hukuka uygun bulunduğundan, davacının anılan işlemden dolayı yoksun kalınan parasal ve özlük haklarının ödenmesi talebinin de kabulüne olanak bulunma gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI: Davacı tarafından, Anayasa'nın 15 ve 121. maddeleri uyarınca OHAL döneminde sadece OHAL'in gerektirdiği ölçüde ve OHAL'e neden olan konularla ve OHAL süresiyle sınırlı geçici tedbirlerin alınabileceği, kendisinin OHAL döneminde alınan tedbirler çerçevesinde kamu görevinden çıkarıldığı ve 19 Temmuz 2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verildiğinden hakkında uygulanan kamu görevinden çıkarma işleminin Anayasal dayanağının kalmadığı, Anayasa'nın 121. maddesi ve TBMM iç tüzüğünün 128. maddesi uyarınca 30 gün içerisinde TBMM tarafından onaylanması gereken OHAL kanun hükmünde kararnamesinin belirtilen şekil şartına riayet edilmemesi nedeniyle yok hükmünde olduğu, Anayasa'nın 15. maddesi uyarınca masumiyet karinesinden yaralanma hakkının askıya alınamayacağı, yasal düzenleme ve KHK ile kişi ya da kişi gruplarının suçlu ilan edilemeyeceği, bu durumun fonksiyon gasbına yol açacağı, hiç kimsenin içeriğini bilmediği Milli Güvenlik Kurulu kararlarına uymadığı için suçlanamayacağı veya cezalandırılamayacağı, İdare mahkemesi kararında kendisi hakkında ceza hukuku anlamında bir ceza verildiği için, kesin hükümle suç olmadığı karara bağlanmış bir iddia, olay veya eylemin tekrar gerekçede suçmuş gibi kullanılmasının Non bis in idem (aynı suç nedeniyle faile bir ceza verilmesi) kuralının ve suç ve cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edildiği, kamu görevlisi olduğu dönemde tüm faaliyetlerinin yasalara uygun olduğu, darbe girişiminin gerçekleştirildiği tarihten önceki tamamen yasal faaliyetler nedeniyle sorumlu tutulamayacağı ve terör örgütü üyesi olmakla suçlanamayacağı, bu durumun suç ve cezaların geçmişe yürümezliği ilkesini ihlal edeceği, çekişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği, masumiyet karinesine aykırı davranıldığı, ayrıca ileri sürdüğü ve davanın sonucunu esastan etkileyecek nitelikte olan bir çok iptal nedeni ve argümanın İdare Mahkemesince karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335.maddesinin 3.fıkrasında, adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Dava dosyasında yer alan belgeler ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden; "silahlı terör örgütüne üye olma" suçunu işlediği gerekçesiyle Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonunda, suçu sabit görülen davacı hakkında hapis cezası verildiği, cezanın istinafen incelenerek kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi'nce reddedildiği ve nihayet anılan kararın, temyiz incelemesi yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 19/03/2019 tarih ve E:2018/2373, K:2019/1888 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
 
İlk derece mahkemesince davacının adli yardım talebi kabul edilmiş olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde harçlar, posta giderleri ve vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında sayıldığı, aynı Kanunun 335. maddesinin 3.fıkrasında ise adli yardımın, yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet sağladığı ve hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği yönünde kural getirildiği hususları birlikte dikkate alındığında; vekalet ücreti dahil tüm yargılama giderlerine ilişkin tahsilatın, kararın kesinleşmesinden sonra yapılabileceği, dolayısıyla bu aşamada davacıdan herhangi bir tahsilat yapılamayacağı açık olmakla birlikte İdare Mahkemesi kararında yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olarak bu yönde bir belirleme yapılmadığı anlaşılmıştır.
 
KARAR SONUCU:
 
Yapılan açıklamayla birlikte;
 
1- Ankara 19. İdare Mahkemesi'nce verilen 26/06/2019 gün ve E:2018/6267, K:2019/2415 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup, kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2- Anılan kararda; "... davacının adli yardım talebi kabul edildiğinden davanın başında alınmayan söz konusu yargılama giderinin davacıdan tahsili amacıyla tahsil dairesine müzekkere yazılmasına..." şeklinde kurulan hükmün, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesinin 3. fıkrası gereğince; "... davacının adli yardım talebi kabul edildiğinden davanın başında alınmayan söz konusu yargılama giderinin davacıdan tahsili amacıyla işbu kararın kesinleşmesinden sonra tahsil dairesine müzekkere yazılmasına..."şeklinde DÜZELTİLMESİNE,
 
3- Anılan kararda ''belirlenen 1.362,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine'' şeklinde kurulan hükmün, 2577 sayılı Kanunun 45.maddesinin 3. fıkrası gereğince; ''belirlenen 1.362,00TL vekalet ücretinin iş bu kararın kesinleşmesinden sonra davacıdan alınarak davalıya ödenmesine'' olarak düzeltilmesine,
 
4- Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
5- Adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan davacıdan önceden alınmamış olan istinaf yargılama giderlerine ait olan istinaf başvuru harcı ve resmi posta giderinin tahsili için karar kesinleştikten sonra mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına,
 
2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 02/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy