Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2020/10345 Esas 2020/2817 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/10345
Karar No: 2020/2817
Karar Tarihi: 16.11.2020



(2577 S. K. m. 46)
 
İSTEMİN KONUSU: Ankara 22. İdare Mahkemesince verilen 31/12/2019 günlü ve E:2018/599, K:2019/4620 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 04/07/2018 tarihli ve 2018/23141 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 22. İdare Mahkemesince; FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve/veya iltisakı konusunda; davacının Bank ....'da hesap hareketliliklerinin olduğu, FETÖ/PDY ile irtibatı nedeniyle kapatılan özel eğitim kurumları arasında yer alan ……. Ortaokulunda çocuğunun 2015-2016 eğitim döneminde kaydının bulunduğu ve personel bilgi dosyasında davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı-ilişkisi olduğu yönünde değerlendirmenin yer aldığı, hususları dışında başkaca bir tespitin bulunmadığı, davacı hakkında yapılan adli kovuşturma kapsamında hakkında verilen beraat kararına ait dosyada; davacının Bank .... hesap hareketliliklerinin örgüt liderinin talimatı kapsamında olmadığının tespit edildiği, ayrıca davacının FETÖ/PDY terör örgütü tarafından örgüt içi iletişimde kullanılan bylock, eagle, cacao gibi programları kullandığına ilişkin herhangi bir verinin bulunmadığı, davacının FETÖ/PDY'ye müzahir dernek, sendika gibi herhangi bir sivil toplum kuruluşunda üyelik kaydının da bulunmadığı, FETÖ/PDY'ye ilişkin olarak Yargıtay 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24/04/2017 tarihli ve E:2015/3, K:2017/3 sayılı kararında da belirtildiği üzere gizlilik, tedbir, mahrem yapılanma gibi örgütün sui generis yapısı gereğince bahse konu örgütle irtibatlı ve iltisaklı kişilerin tespiti bakımından tutanağa bağlanmış kurum kanaati, tanık beyanları ve sosyal çevre bilgilerinin en önemli delillerden olduğu hususu göz önüne alındığında; davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olduğuna dair görgüye ve bilgiye dayanan somut tanık beyanlarının bulunmadığı ve/veya dosyaya sunulmadığı, dosyaya herhangi bir kurum kanaatinin de sunulmadığı sadece davalı idare tarafından komisyona gönderilen dosyalara ilişkin özet bilgi tablosunda davacı hakkındaki Devletin güvenlik birimlerinden teyit edilmesi gerektiği belirtilen ancak somut bilgi/belge ile desteklenmeyen, dayanağı tespitlere de yer verilmeyen bazı bilgilere yer verildiği, davacının örgüt içerisinde "sohbetlere katılma", "himmet veme" gibi pasif ya da "kod adı kullanma", "örgüt adına yardım toplama", "örgüte ait yayınlara abone kazandırma", "ablalık", "talebe mesullüğü" gibi herhangi bir görev üstlendiğine ilişkin bilginin de bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda, yapılan ara karara rağmen davalı idarece; davacının FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibat ve/veya iltisaklı olduğuna dair başkaca bir bilgi ve belgenin de dosyaya sunulmadığı anlaşıldığından, davacının kamu görevine iade edilmesi talebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI :Davalı idare tarafından, ağır ceza mahkemesi kararının davacının "terör örgütüne üye olması" ile ilgili olduğu, idare mahkemesinin incelemesi gereken hususun davacının FETÖ/PDY ile olan "irtibatı ve iltisakı" olduğu, davacının 17/25 Aralık 2013 tarihinden sonra FETÖ/PDY terör örgütüne ait Bank .... hesabına para yatırması ve FETÖ/PDY'ye ait .... Ortaokuluna çocuğunu göndermesinin davacının irtibatlı ve iltisaklı olduğunu gösterdiği, ceza davası ekinde sunulan bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davacının 17/25 Aralık tarihinden sonra mevcut Bank .... hesabını kapatmak yerine, yeni vadeli hesap açması ve bu hesaba para yatırması ile 2016 yılına kadar çocuğunu bu yapıya ait okullara göndermesinin davacının iltisaklı ve irtibatlı olduğunu gösterdiği, FETÖ/PDY ile irtibatlı ve iltisaklı olması nedeniyle kamu görevinden çıkarılmasının yasal bir gereklilik olduğu ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı tarafından, hakkında Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen kovuşturmada beraat kararı verildiği, adı geçen örgüte üye olmadığı gibi, "irtibatlı ve iltisaklı" olmadığının da açıkça ortaya konulduğu, Bank ....'da bulunan hesabın ve hesap hareketlerinin de bilirkişi tarafından yapılan tespitle olağan bankacılık hareketleri olduğu ve bankadaki mevduatın ev almak için kullanıldığının açıkça vurgulandığı, davalı kurum tarafından yöneltilen ve hiçbir somut veriye dayanmayan isnatların hukuka aykırı olduğu belirtilerek istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
KARAR SONUCU:
 
1- Ankara 22. İdare Mahkemesince verilen 31/12/2019 günlü ve E:2018/599, K:2019/4620 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup, kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2- Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
3- İstinaf yargılama giderlerinden olan resmi posta giderinin davalı idareden tahsili için Mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına,
 
4- Gider avansının kullanılmayan kısmının talep edilmesi halinde derhal, talep edilmemesi halinde karar kesinleştikten sonra mahkemesince istinaf başvurusunda bulunana re'sen iadesine,
 
2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren30 gün içerisinde Danıştaya temyiz yolu açık olmak üzere, 16/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
 
KARŞI OY
 
Dava, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair kararın iptali istemiyle açılmıştır.
 
KHK ile kamu görevinden çıkarılma nedenleri sadece üyelikle sınırlı tutulmamış, ceza yargılamasının ilgi alanında bulunmayan iltisak ve irtibat halleri de kamu görevinden çıkarılmanın hukuki gerekçeleri arasında sayılmıştır.
 
Anayasa Mahkemesince; iltisaklı kavramının kavuşan, bitişen, birleşen; irtibatlı kavramının ise bağlantılı anlamına geldiği belirtilmiş, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamlarının yargı içtihatlarıyla belirlenebilecek durumda olduğu, iltisak ve irtibat kavramları açısından yapılacak değerlendirmenin ise kişilerin cezai sorumluluğun bulunup bulunmadığından bağımsız olarak sadece kişinin kamu görevine iade edilmesinin uygun olup olmadığı yönünden yapılacak bir incelemeden ibaret olacağı vurgulanmıştır. (E:2018/89, K:2019/84, T:14.11.2019, P:30, R.G 13.02.2020 / 31028) Dairemizce başlangıçtan bu yana iltisak ve irtibat kavramı, "anlayış ve davranış birliği içinde birlikte hareket etme, gönüllü şekilde tabi olma, eylemlerini; bir grubun, örgütün ya da yapının bireysel iletişim, yazılı ve görsel basın, sosyal medya paylaşımları üzerinden gelen mesajları, işaretleri, talimatları ve yönlendirmeleri çerçevesinde belirleme" şeklinde tanımlanmaktadır.
 
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi kararlarında; kamu görevinden veya meslekten çıkarma tedbirinin uygulanması için mutlaka terör örgütü ile, terör faaliyetleriyle ve bu arada darbe teşebbüsüyle kişi arasında bağ kurulmasının zorunlu olmadığı, devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna Milli Güvenlik Kurulunca karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla bağ kurulmasının yeterli olduğu, söz konusu bağın da "sübut" derecesinde ortaya konulması şartının aranmadığı vurgulanmaktadır. (Başvuru No:2016/29354, T:4/4/2018, Prg.66)
 
Böylece iltisak ve irtibat halinin tespitinde, adli yargı kararlarında, savcılık iddianamelerinde ve kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlarda, tanık ve gizli tanık ifadelerinde, idari soruşturma dosyalarında yer alan bilgi ve belgeler ile emniyet ve istihbarat bilgileri hukuki geçerlilikleri gözetilmek suretiyle söz konusu adli yargı kararı, iddianame ve kovuşturmaya yer olmadığı kararlarında ulaşılan nihai sonuçtan bağımsız olarak dikkate alınabilmektedir.
 
Bu açıklamalar çerçevesinde, hakkında terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen kovuşturma sonucunda Ağır Ceza Mahkemesince "beraat" kararı verilmiş olması, doğrudan davacının terör örgütü ile irtibatı/iltisakı bulunmadığı sonucunu doğurmamakta, davacının durumunun iltisak ve irtibat kavramları çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir.
 
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 27/06/2019 tarihli E:2018/16-418, K:2019/513 sayılı kararında; "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle ilgili olarak yürütülen soruşturmalar kapsamında, örgüt lideri ....'in talimatıyla, para toplama ve mali kaynak oluşturma amacıyla, yasal görünüm altında kurulan Bank ....'nın örgütün finans kaynaklarından biri olduğu, 2013 yılı Aralık ayı sonrasında mali olarak zor duruma düşen bu bankanın parasal kaynak yönünden iyi durumda olduğunu göstermek, bankacılık sektöründeki faaliyetlerinin ve böylelikle örgüte para aktarımının devamlılığını sağlamak amacıyla, bizzat örgüt liderinin bankaya para yatırılmasına yönelik 25.12.2013 tarihli çağrısı doğrultusunda, bu çağrıya uyan kişilerce özellikle 2014 yılının başından itibaren gerek bir kısım mal varlıkları elden çıkarılarak, gerekse başka finans kuruluşlarından kredi çekilerek tasarruf ve kâr amacı gözetilmeksizin örgüt yararına para yatırılması, katılım hesapları açılması, döviz ve altın alım satımı gibi işlemler yapıldığının tespit edildiği" belirtilmiştir.
 
FETÖ/PDY lideri tarafından çağrının yapıldığı 25/12/2013 tarihinden, bankanın TMSF'ye devir edildiği 29/05/2015 tarihine kadar, yeni hesaplar açma, para yatırma ve açılmış olan hesaplardaki mevduat tutarlarını artırma işlemlerine devam edildiği, 29/05/2015 tarihinden sonra hesap açma ve para yatırma işlemlerinin büyük ölçüde azaldığı dikkate alındığında; belirtilen tarih aralığında bankacılık açısından tamamen riskli konuma geldiği bilinebilen bankada yeni hesaplar açtırmanın ve para yatırmanın, Dairemizin çok sayıda kararında vurgulandığı üzere; "eylemlerini bir grubun, örgütün ya da yapının bireysel iletişim, yazılı ve görsel basın, sosyal medya paylaşımları üzerinden gelen mesajları, işaretleri, talimatları veya yönlendirmeleri çerçevesinde belirleme hali" şeklinde tanımlanan iltisak ve irtibat düzeyinde FETÖ/PDY ile ilişkinin varlığını ortaya koyduğu sonucuna varılmaktadır.
 
Uyuşmazlıkta davacının, Bank ....'da bulunan hesabına FETÖ/PDY liderinin çağrısından hemen sonra 10/01/2014 tarihinde 22.904,00 TL tutarında katılım hesabı açtığı ve söz konusu hesabı 2014 yılında aktif şekilde kullandığı, davacının terör örgütüne üye olma suçundan yargılandığı Gümüşhahe Ağır Ceza Mahkemesince terör örgütü üyeliği suçunun oluşumu için gerekli olan "çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk" şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle beraatine karar verilmiş ise de, anılan yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; davacının hesabına 25.04.2015 günü, 2.500 TL, 19.06.2014 günü 1.600 TL, 24.06.2104 günü 1.500 TL, 09.07.2014 günü 12.135 TL para yatırıldığının görüldüğü, bu paralardan 12.135 TL'nin aynı gün başka bankaya gönderilerek kapatılması nedeniyle talimat kapsamında fonlama amaçlı olmadığının değerlendirildiği, buna karşın toplam 5.600 TL tutarlı diğer üç işleme ilişkin tutarların bakiye artırma amacıyla yapıldığının anlaşıldığı vurgulandıktan sonra raporun sonuç kısmında; talimat sonrası "şüphelinin hesabını kapatmak yerine Ocak 2014'te yeni vadeli hesap açarak mevduatını bağlaması ve daha sonraki aylarda hesabına üç adet işlemde yatırılan toplam 5.600 TL'yi de vadeli mevduat hesabına aktararak Bankadaki bakiyeyi artırmasının hesap hareketleri yönünden talimat kapsamında Banka fonlama amaçlı olarak" değerlendirilebileceği sonucuna ulaşıldığı, bank…. hesap hareketleri yanında, davacının çocuğunun FETÖ/PDY'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan öğretim kurumunda 2015-2016 eğitim öğretim dönemine ilişkin kaydının bulunduğu hususlarında tartışma bulunmamaktadır.
 
Bu durumda davacının isnad edilen eylemlerde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk bulunmadığı gerekçesiyle terör örgütü üyeliği suçundan beraat etmiş olması doğrudan FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının bulunmadığı sonucunu doğurmadığından; davacının gerek bank.... hesap hareketlerinin tarihleri ve niteliğinin değerlendirilmesi gerekse ceza yargılamasında yaptırılan bilirkişi raporunda sözkonusu hesap hareketlerinin anılan bankayı fonlama amacıyla yapıldığının tespit edilmiş olması karşısında, bank.... hesap hareketlerinin davacıyı FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatlı hale getirdiği, bu yönüyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık, sözkonusu işlemin iptali yönünde verilen ilk derece mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı kanaatine ulaşılmaktadır.
 
Belirtilen nedenle, davalı idarenin isteminin kabulü ile dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle, aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılamıyorum. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy