Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/5873 Esas 2020/3509 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/5873
Karar No: 2020/3509
Karar Tarihi: 15.12.2020



İSTİNAF İSTEMİNİN KONUSU: Davalı idare bünyesinde görev yapmaktayken 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 25/04/2018 tarihli ve 2018/13389 sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelere göre dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde Ankara 20. İdare Mahkemesince verilen 22/04/2019 tarihli ve E:2018/4589, K:2019/2469sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI: Davacı tarafından, FETÖ/PDY’nin ilk kez terör örgütü olarak kabulü öncesi için kendisine herhangi bir suçlama yöneltilemeyeceği, AİHM içtihatları uyarınca kamu görevine son verilmesi işleminin Ceza Hukuku anlamında bir ceza olarak ele alınması ve Ceza Hukuku ilke ve güvencelerinin uyuşmazlıkta geçerli olması gerektiği, OHAL KHK'sı ile kamu görevine son verilemeyeceği, OHAL yönetiminin sona ermesi nedeniyle OHAL KHK'larının geçerliliğinin kalmadığı, OHAL KHK'sı ile kamu görevinden çıkarılmasının geçici, ölçülü ve orantılı bir tedbir mahiyetinde olmadığı, dilekçesinde belirttiği Anayasa ve AİHS hükümleri ile Disiplin Hukuku ve Ceza Hukuku ilkelerinin ihlal edildiği, kamu görevinden çıkarıldığı tarihte mevcut olmayan delil ve tespitlerin Komisyon kararına ve yargılamaya esas alınamayacağı gibi aleyhine sonuç doğurmayacağı, ByLock kullanıcısı olmadığı ve bu iddianın ispatlanamadığı, hukuka aykırı delillerin dikkate alınamayacağı, terör örgütleriyle ve darbe girişimiyle ilişkilendirilebilecek herhangi bir eylem ve faaliyetinin olmadığı, dava konusu işlemde ve davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335. maddesinin 3. fıkrasında; adli yardımın hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin2577 sayılı Kanun'un değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Uyuşmazlıkta, Kurumu tarafından Komisyona intikal ettirilen personel bilgi dosyasında; davacının gizli tanık (....) beyanına göre FETÖ/PDY terör örgütü içindeki kategorisinin 4 (Örgütte daha önce kalmış ve halen örgütte kalmaya devam eden) olduğunun, en son görev yaptığı birim tarafından FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı - ilişkisi olduğu yönünde değerlendirme yapıldığının bildirildiği, davacının İstanbul Emniyet Müdürlüğündeki 05/10/2016 tarihli şüpheli ifade tutanağında 2008 yılında İzmir'de FETÖ/PDY ile iltisaklı .... Dershanesine, 2009 yılında da İstanbul'da FETÖ/PDY ile iltisaklı .... Dershanesine gittiğini beyan ettiği, davalı idarenin savunması ekinde dosyaya sunulan özet bilgi tablosunda zabıt katipliğine giriş mülakat sınavında davacıya yüksek puan veren üyenin FETÖ/PDY iltisakı nedeniyle meslekten ihraç edildiğinin belirtildiği ve dosyada bulunan tabloda anılan Komisyon üyesi (....)'nin davacıya 100 tam puan verdiğinin görüldüğü) hususları dava konusu işlemde belirtilen diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının çeşitli yol ve yöntemlerle FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibat düzeyinde ilişkisinin olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
 
Davacı hakkında İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinin E:2017/16 sayılı esasında yapılan ceza yargılamasında verilen karara karşı davacının yaptığı istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin E:2018/866 sayılı esasına kayıtlı dosyada incelenerek reddedilmesine karşın, bu karara yönelik temyiz başvurusunun Yargıtay 16. Ceza Dairesinin E:2019/1533 sayılı dosyasında kabul edilerek eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulduğu ve davanın halen derdest olduğu anlaşılmış olup söz konusu ceza yargılaması sürecinde İdare Mahkemesi kararında belirtilen delillerin hilafına bir tespit bulunmadığı, dolayısıyla Mahkeme kararında belirtilen Ağır Ceza Mahkemesi kararının bozulmasının davacının hukuki durumunda bir değişiklik yaratmadığı görülmektedir.
 
Davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görülmekte olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335. maddesinin 3. fıkrasında yer alan; adli yardımın, yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet sağladığı ve hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği düzenlemesi ile aynı Kanun'un 323. maddesinde yer verilen avukatlık ücretinin yargılama giderleri arasında sayıldığı hususları birlikte dikkate alındığında, İdare Mahkemesi kararında yer alan yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsilinin, kanun yolu incelemeleri dahil kararın kesinleşmesinden sonra yapılabileceği, dolayısıyla bu aşamada davacıdan gerek Mahkeme ve gerekse istinaf safhasındaki yargılama giderleri ile vekalet ücretinin tahsil edilemeyeceği açıktır.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle,
 
1-Ankara 20. İdare Mahkemesince verilen istinafa konu karar, usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2-Anılan kararda "...takdir edilen 1.362,00-TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine" şeklinde kurulan hükmün, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesinin 3. fıkrası gereğince;"...takdir edilen1.362,00-TL vekalet ücretinin işbu kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafından davalı idareye ödenmesine" olarak düzeltilmesine,
 
3- Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
4- Adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan davacıdan önceden alınmamış olan istinaf yargılama giderlerinin tahsili için karar kesinleştikten sonra Mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına,
 
2577 sayılı Kanun'un değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren30 gün içerisinde Danıştaya temyiz yolu açık olmak üzere, 15/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy