Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/5054 Esas 2020/1435 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/5054
Karar No: 2020/1435
Karar Tarihi: 16.06.2020



İSTEMİN KONUSU: Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce verilen 17/04/2019 gün ve E:2018/3162, K:2019/2077sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ :
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 09/04/2018 tarih ve 2018/10539 sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kalındığı iddia olunan parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce; davacının, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün örgüt içi haberleşme programı olan ByLock iletişim sistemini kullandığı, hakkında yürütülen adli muhakeme esnasında alınan ifadelerden örgüt ile irtibat içinde olduğunun beyan edildiği, örgüte iltisaklı Bank... isimli banka hesabındaki mevduatında 2014 yılından itibaren artış meydana getirdiği, örgüte müzahir sendikada üyelik kaydının olduğu, bu verilerin yanı sıra örgüte müzahir yayın organına muhtelif ödemelerde bulunduğu, etkin pişmanlık beyanında bulunduğu, bu nedenlerle FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatı sabit olduğu anlaşılmakla; kamu görevine iadesi talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurusunun reddine dair Komisyon kararında hukuka aykırılık görülmediği, dava konusu işlem Mahkemelerince hukuka uygun bulunduğundan, davacının yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının ödenmesine karar verilmesi isteminin de kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI: Davacı tarafından, OHAL döneminde OHAL süresiyle sınırlı olarak alınan tedbirler çerçevesinde kamu görevinden çıkarıldığı ve 19 Temmuz 2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verilmesi nedeniyle ihraç işleminin Anayasal dayanağının kalmadığı, OHAL döneminde durumun gerektirdiği ölçüde geçici tedbirler alınması gerekirken kalıcı sonuçlar doğuran kamu görevinden çıkarılma işleminin uygulandığı, Anayasaya göre OHAL döneminde dahi ihlal edilmeyecek türden bir hak olan masumiyet karinesinden yararlanma hakkının OHAL KHK'sı ile terör örgütü üyesi olarak suçlanmak suretiyle cezalandırılarak ihlal edildiği, Anayasa ve TBMM içtüzüğüne göre OHAL KHK'larının Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra 30 gün içinde TBMM'nin onayına sunulması gerektiği halde sunulmadığı, kamu görevinden çıkarılma işleminin ceza hukuku anlamında bir ceza niteliğinde olması nedeniyle adil yargılanma hakkına ilişkin tüm güvencelerin korunması gerektiği, yürütme ve yasama organının kişileri ya da grupları suçlu ilan edip cezalandırma yetkisinin bulunmadığı, kamu görevinden çıkarılma işleminin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmesine rağmen ne OHAL Komisyonu ne de ilk derece mahkemesi bu iddiaya ilişkin inceleme ve cevap verme ihtiyacı duymadan başvuruyu ve davayı reddettiği, tavsiye niteliğinde olan Milli Güvenlik kararlarının davanın reddine gerekçe olarak alınamayacağı, kamu görevinden çıkarılma tedbirinin ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, çekişmeli yargılama ve silahların eşitliği gibi bir yargılamanın temel ilkelerini referans almayan Anayasa Mahkemesi kararlarının davanın reddine gerekçe yapılamayacağı, FETÖ/PDY'nin 26 Mayıs 2016 tarihinde terör örgütü olarak ilan edilmesi nedeniyle bu tarihten önce ilan edilmiş bir terör örgütü olmadığı için geçmişteki fiilleri nedeniyle terör örgütü üyeliğinden ceza verilemeyeceği, kamu görevinden çıkarılma işleminin ceza hukuku anlamında bir niteliğinin olması nedeniyle tek fiile tek ceza ilkesinin ihlal edildiği, devlete ve Anayasaya olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmediği, geçmişteki yasal faaliyetlerin gerekçe gösterilerek kamu görevinden çıkarılmasının suç ve cezaların geçmişe yürümezliği, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ve hukuk devleti ilkesi gibi en temel hukuk ilkelerini ihlal ettiği, savunması alınmadan kamu görevinden çıkarıldığı, kamu görevinden çıkarılma işleminin Anayasada yer alan ve AİHS'de teminat altına alınan temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiği, kamu görevinden çıkarılmada iltisak ve irtibat bağlamında FETÖ/PDY ile bağın bulunmasının yeterli görülmesinin kanun yazma tekniğine aykırı olduğu ve öngörülebilirlik ilkesini ihlal ettiği, Bylock verilerinin yasadışı delil olduğu ve hiçbir yargılamada kullanılamayacağı, Bylock verilerine ilişkin tespitlerin tarafına bildirilmemesi nedeniyle çekişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği, Bylock uygulamasını kullanmanın haberleşme, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, sendikaya üyeliğin örgütlenme özgürlüğü kapsamında olduğu, Bank... verilerini kullanmanın özel hayata saygı hakkına müdahale olduğu, bankaya para yatırma fiilinin de yasal bir faaliyet olması nedeniyle suç delili olarak kabul edilemeyeceği, yasal bir şirketin yayınlarına abonelik nedeniyle ödenen paranın suç delili olarak kabul edilmesinin bilgiye erişim ve basın özgürlüğünü ihlal ettiği, terör örgütü üyeliği suçlamasıyla iki kez yargılama (adli ve idari) yapılmasının hukuka aykırı olduğu ve tek fiile tek ceza ilkesine aykırılık oluşturduğu, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun insan hakları ihlallerine yönelik iddiaları karşılamadığı, ilk derece mahkemesinin davanın reddine karar vermesiyle de söz konusu hak ihlallerinin giderilmediği, OHAL Komisyonu kararında ve ilk derece mahkemesinin ret kararında FETÖ/PDY üyesi şeklindeki ifadelerin kullanılmasının masumiyet karinesinin ihlaline neden olduğu, mahkeme kararına konu olan ve karara gerekçe alınan bilgi, belge ve delillerin (Bylock, Bank..., sendika üyeliği gibi) birçoğunun mahkeme kararı olmadan elde edilmesi nedeniyle yasa dışı delil niteliğinde olduğu, dava dilekçesinde ileri sürülen ve davanın sonucunu esastan etkileyecek nitelikte olan birçok iptal nedeni ve argümanın idare mahkemesince hiçbir şekilde incelenmeden davanın reddedildiği, dolayısıyla gerekçeli karar hakkının da ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
KARAR SONUCU:
 
1- Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce verilen 17/04/2019 gün ve E:2018/3162, K:2019/2077 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup, kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2- Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
3- Gider avansının kullanılmayan kısmının talep edilmesi halinde derhal, talep edilmemesi halinde karar kesinleştikten sonra mahkemesince istinaf başvurusunda bulunana re'sen iadesine,
 
2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 16/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy