Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/5004 Esas 2020/1472 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/5004
Karar No: 2020/1472
Karar Tarihi: 16.06.2020



İSTEMİN KONUSU: Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce verilen 09/05/2019 gün ve E:2018/3310, K:2019/2970 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 22/03/2018 tarih ve 2018/8300 sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kalındığı iddia edilen parasal haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce; davacının, ... programını kullandığı, örgütle iltisaklı Bank... isimli bankadaki mevduatında 2014 yılından itibaren artış meydana getirdiği, örgüte müzahir özel eğitim kurumunda veli kaydı olduğu, bu verilerin yanı sıra örgütle irtibatlı yayın organına muhtelif ödemelerde bulunduğu bu nedenlerle FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatı sabit olduğu anlaşılmakla; kamu görevine iadesi talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği, dava konusu işlem Mahkemelerince hukuka uygun bulunduğundan, davacını yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin de kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI: Davacı tarafından, savunma hakkı tanınmadan ihraç edildiği ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa'ya aykırı olduğu, Danıştay'ın savunma haklarına ilişkin kararların yok sayıldığı, Kanun Hükmünde Kararname ile düzenleyici işlemlerin bireysel işleme dönüştüğü, İhraç işlemine ilişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin tebliğ usulünün hukuka aykırı olduğu, İhraç işleminin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğu, dava konusu işlemin konu, sebep, açısından hukuka aykırı olduğu, ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Davacı tarafından OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından verilen kararın; sebep ve konu unsurları yönünden hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Olağanüstü hal kapsamında kamu görevinden çıkarılanlar tarafından bu işlemlere karşı yapılan başvuru hakkında Komisyonun karar alma yetkisi, kaynağını Anayasa'dan alan 685 sayılı KHK ile tanınmış olduğundan ve anılan KHK, usulünce TBMM'de onaylandığından, işlemin yetki unsuru yönünden bir sakatlık bulunmadığı değerlendirilmektedir. Tesis edilen işlemin sebebi, davacının terör örgütü olduğu Milli Güvenlik Kurulunca tespit edilen ve Yargıtay tarafından bu yönde karar verilen FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının somut delillerle ortaya konulmuş olmasıdır. Bu nedenle, dava konusu işlemin sebep unsuru yönünden de hukuka uygun olduğu açıktır. Komisyonun karar alma sürecinin yine KHK ile belirlendiği, karar alırken her türlü bilgi ve belgeye ulaşma imkanının bulunduğu ve davacı hakkında alınan kararda usul hükümlerine riayet edildiği görüldüğünden şekil unsuru yönünden de bir sakatlık bulunmadığı; öte yandan davacının kamu görevinden çıkarılması bir disiplin işlemi olmadığından bu konudaki mevzuat ve usulün uygulanmasının beklenemeyeceği, devlet ve millet bekasının büyük ölçüde tehdit eden bir yapıyla hızlı ve etkin mücadele amacıyla tesis edilen işlemde sebep ve konu yönlerinden hukuka aykırılıktan bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
 
Dava konusu işlemde ve istinaf konusu mahkeme kararında davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtabatını gösteren deliller arasında ... kullanımı da sayılmıştır.
 
Anayasa Mahkemesi'nce; ... uygulamasının soruşturma ve kovuşturma mercilerince tespit edilen kurumsal ve ticari mahiyetinin olmaması, uygulama üzerinden yapılan iletişimin çözümlenen içeriğinin tamamına yakınının FETÖ/PDY unsurlarına ait örgütsel temas ve faaliyetlere ilişkin olması, uygulamayla ilişkili İnternet kaynaklı yayınların çoğunlukla sahte hesaplar üzerinden yapılması ve burada FETÖ/PDY lehine paylaşımlarda bulunulması, büyük bir kullanıcı kitlesine sahip uygulamanın 15 Temmuz darbe teşebbüsü öncesinde diğer kişilerce bilinmemesi, kullanıcılarının belirlenmesini önlemeye yönelik olağan dışı işleyişinin ve şifreleme sisteminin bulunması, kullanımın ancak diğer bir kullanıcının onaylamasıyla mümkün hale gelmesi ve bu yönüyle hücre tipi örgütlenmeye elverişli olması, haberleşme içeriğinin belirli bir süre sonra otomatik olarak kendiliğinden silinmesi gibi özellikleri (AYM, Aydın Yavuz ve diğerleri, [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §106) gözönüne alındığında kişilerin bu uygulamayı kullanmalarının veya kullanmak üzere elektronik/mobil cihazlarına yüklemelerinin soruşturma makamlarınca FETÖ/PDY ile olan ilgi bakımından bir belirti olarak değerlendirilebileceği kabul edilmiştir (AYM, Aydın Yavuz ve diğerleri, §267).
 
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 26.09.2017 tarihli E:2017/956, K:2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarihli E:2015/3, K:2017/3 sayılı kararda; ... iletişim sisteminin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren bir delil olacağı karara bağlanmıştır. Bu durumda, ... iletişim sistemini kullandığı tespit edilen kişilerin FETÖ/PDY örgütü ile üyelik, iltisak ve irtibatının bulunduğu ve kamu görevinden çıkarılma için hukuki gerekçe olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
 
Buna karşın, ... programının kişinin iradesi dışında, kullanmakta olduğu iletişim cihazına yüklendiğinin ve hiç bir şekilde iletişimde kullanılmamış olduğunun tespiti halinde, bu durumun tek başına irtibat veya iltisak sebebi sayılamayacağı açıktır.
 
Yukarıda yer alan açıklamalar dikkate alındığında; OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu ve İlk Derece Mahkemesi kararında, davacının ... kullanıcısı olduğuna yer verilmiş ise de; ceza yargılamasındaki değerlendirmede; davacının kullandığı ileri sürülen ... programını eşi K4'ın kullandığının tespitine yer verildiği, ceza yargılamasının değerlendirme ve gerekçe kısmında davacının ... kullandığı tespitine yer verilmemesi karşısında, ... iltisak ve irtibat nedeni olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
 
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. Maddesinde harçlar, posta giderleri ve vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında sayılmış olup, aynı kanunun 335. Maddesinin, 3. Fıkrası uyarınca adli yardım taleplerinin kabul edilmesi halinde yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinin geçici olarak muafiyet sağlayacağı ve hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği yönünde kanaat getirilmiştir.
 
İlk derece mahkemesince, davacının kabul edilmiş bir adli yardım talebi olmadığı halde takdir edilen 1.362,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesi şeklinde hüküm kurulması gerekirken, 1.362,00 TL vekalet ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafından davalı idareye ödenmesi şeklinde kurulan hükmün düzeltilmesi gerekmektedir.
 
KARAR SONUCU:
 
Yapılan açıklamayla birlikte;
 
1- Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce verilen 09/05/2019 gün ve E:2018/3310, K:2019/2970 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup, kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2- Anılan kararda ''takdir edilen 1.362,00.-TL vekalet ücretinin (6100 sayılı Yasanın 335. maddesinin 3. fıkrası uyarınca adli yardım, hüküm kesinleşinceye kadar devam edeceğinden) kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafından davalı idareye ödenmesine," şeklinde kurulan hükmün, 2577 sayılı Kanunun 45.maddesinin 3. fıkrası gereğince; ''1.362,00.-TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine'' olarak düzeltilmesine,
 
3- Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
4- Gider avansının kullanılmayan kısmının talep edilmesi halinde derhal, talep edilmemesi halinde karar kesinleştikten sonra mahkemesince istinaf başvurusunda bulunana re'sen iadesine,
 
2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 16/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy