Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/4736 Esas 2020/1674 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/4736
Karar No: 2020/1674
Karar Tarihi: 09.07.2020



İSTEMİNKONUSU: Ankara 22. İdare Mahkemesince verilen 30/05/2019 günlü ve E:2018/950, K:2019/1248 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmaktayken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 19/06/2018 tarihli ve 2018/20600 sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların ödenmesine karar verilmesi ve lehine 250.000,00-TL maddi tazminata hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 22. İdare Mahkemesince; dosyadaki ve davacı hakkında Yozgat Ağır Ceza Mahkemesinin E:2017/55 sayılı esasında yapılan ceza yargılamasında elde edilen bilgilere göre; davacının FETÖ/PDY terör örgütünün örgüt içi haberleşme programı olan ....'u kişisel telefonuna yüklediği ve kendisinin kullandığı, söz konusu deliller dikkate alındığında davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının sabit olduğu sonucuna ulaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, dava konusu işlem Mahkemelerince hukuka uygun bulunduğundan davacının dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve lehine maddi tazminata hükmedilmesi talebinin kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davanın işleme ve parasal hak istemine ilişkin kısmı yönünden ayrı, 250.000,00-TL maddi tazminat istemine ilişkin kısmı yönünden ayrı olmak üzere iki ayrı maktu vekalet ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafından davalı idareye ödenmesine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI: Davacı tarafından, komiser olarak görev yapmaktayken kamu görevine son verildiği, izin kullandığı halde darbe girişimine karşı koyduğu, herhangi bir somut eylem isnadında bulunulmadan kamu görevinden çıkarılmasının hukuka aykırı olduğu, başta savunma hakkı ve masumiyet karinesi olmak üzere dilekçesinde belirttiği Anayasa ve AİHS hükümleri ile disiplin hukuku ve ceza hukuku ilkelerinin ihlal edildiği, OHAL KHK'sı ile kamu görevine son verilemeyeceği, OHAL yönetiminin sona ermesi nedeniyle OHAL KHK'larının geçerliliğinin kalmadığı, OHAL KHK'sı ile kamu görevinden çıkarılmasının geçici, ölçülü ve orantılı bir tedbir mahiyetinde olmadığı, kamu görevine son verilmesine dayanak KHK'nın Anayasa'da öngörülen şekil şartlarına uygun olmadığı, hakkındaki üst amir kanaatinin gerekçesinin bilinmediği ve aleyhine sonuç doğuramayacağı, FETÖ/PDY terör örgütünce Emniyet Teşkilatına yönelik olarak hazırlandığı belirtilen fişleme kayıtlarının aleyhe delil oluşturmayacağı, yasal olarak faaliyet gösteren banka, sendika, dernek, okul, şirket gibi özel hukuk tüzel kişileri hakkında sonradan OHAL kapsamında işlem yapılmasının geçmişte bu tüzel kişilerle yasal çerçevede ilişkisi olan kişilerin terör örgütüyle bağlantılı oldukları şeklinde yorumlanamayacağı ve aleyhe delil oluşturmayacağı, çocuğunun okul kaydının terör örgütüyle iltisak nedeni olarak değerlendirilemeyeceği, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun insan hakları ihlallerinin giderimini sağlayamadığı ve Komisyona başvurunun etkili bir başvuru yolu olmadığı, terör örgütleriyle ve darbe girişimiyle ilişkilendirilebilecek herhangi bir eylem ve faaliyetinin bulunmadığı, hakkındaki ceza yargılaması sürecinin devam ettiği, ceza yargılamasında verilen kesinleşmemiş yargı kararlarının aleyhe değerlendirilemeyeceği, .... kullanıcısı olmadığı ve bu iddianın ispatlanamadığı, dava konusu işlemde ve davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335. maddesinin 3. fıkrasında, adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin2577 sayılı Kanun'un değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Uyuşmazlıkta, Kurumu tarafından Komisyona intikal ettirilen personel bilgi dosyasında; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/68532 sayılı hazırlık soruşturmasında ele geçirildiği belirtilen FETÖ/PDY terör örgütünce Emniyet Teşkilatına yönelik olarak hazırlandığı anlaşılan örgüt arşivinde bulunan detay bilgisinde davacının KIRMIZI A5(FETÖ/PDY'ye mensubiyeti, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst seviyede olan kişiler) seviyesinde kodlandırılmış durumda olduğu ve hakkında üst amir kanaati olarak 14/08/2016 tarihinde yapılan değerlendirmelerde FETÖ/PDY terör örgütüyle kuvvetli irtibat ve iltisakı bulunduğu yönünde görüş belirtildiğinin tespit edildiği, Milli Eğitim Bakanlığından temin edilen bilgilere göre, davacının çocuğunun FETÖ/PDY'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan özel öğretim kurumunda 2014-2016 eğitim öğretim dönemlerinde kaydının olduğu, Hazine ve Maliye Bakanlığından edinilen bilgilere göre davacının FETÖ/PDY'ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan Özel F1 Eğitim Yayın ve Ticaret A.Ş.'ye 28/02/2014 - 01/07/2016 tarihleri arasında toplam 15.815,00-TL ödeme bilgisinin olduğu hususları Mahkeme kararında belirtilen diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının çeşitli yol ve yöntemlerle FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibat düzeyinde ilişkisinin olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
 
Dava dosyasında yer alan belgeler ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden; "silahlı terör örgütüne üye olma" suçunu işlediği gerekçesiyle Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonunda, suçu sabit görülen davacı hakkında hapis cezası verildiği, cezanın istinafen incelenerek kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi'nce reddedildiği ve nihayet anılan kararın, temyiz incelemesi yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 12.09.2019 tarih ve E:2019/2431, K:2019/5243 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
 
Öte yandan, İdare Mahkemesi kararının 1. sayfasındaki "İstemin Konusu" bölümünde ve 8. sayfasının 6. paragrafında; davacının "faiz" ve "özlük hak" talebinin de bulunduğuna dair bir ifade yer almış ise de, dava dilekçesi incelendiğinde davacının böyle bir talebinin olmadığı anlaşılmış olup İdare Mahkemesince bu hususun sehven yazıldığı sonucuna ulaşılmıştır.
 
İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin iptali ve davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabetsizlik bulunmadığından, davacının istinaf isteminin bu kısmının reddi gerekmiştir.
 
Davacının İstinaf İsteminin; "250.000,00-TL Maddi Tazminat" Talebinin Reddi Nedeniyle Mahkemece Ayrıca Hükmedilen "Vekalet Ücretine" İlişkin Kısmına Gelince:
 
İstinafa konu İdare Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinde;
 
"(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
 
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
 
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
 
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
 
Anılan Tarifenin 13. maddesinde ise;
 
" (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
 
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." düzenlemesi yer almaktadır.
 
Yukarıda belirtilen Tarife hükümleri birlikte incelendiğinde, salt manevi tazminat istemiyle açılan davalarda vekalet ücretinin Tarifenin 3. kısmı kapsamında "nispi" olarak hesaplanacağı, manevi tazminata dair davanın kısmen reddi halinde karşı taraf lehine hükmedilecek nispi vekalet ücreti miktarının davacının kabul edilen tazminat talebi nedeniyle lehine hükmedilecek vekalet ücreti miktarını aşamayacağı, davanın tamamen reddi halinde ise davacı aleyhine hükmedilecek vekalet ücretinin Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümü kapsamında "maktu" olarak belirleneceği, manevi tazminat isteminin maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücretinin ayrı bir kalem olarak hükmedileceği anlaşılmaktadır.
 
Görüldüğü üzere Tarifenin 10/4. maddesinde, sadece manevi tazminat istemi yönünden belirli koşullar altında ayrı bir kalem olarak vekalet ücretine hükmedilmesi durumu düzenlenmiş olup Tarifede maddi tazminat istemi yönünden ayrı bir kalem olarak vekalet ücreti ödenmesine dair bir düzenleme bulunmadığından, Tarifenin 10/4. maddesinin manevi tazminata dair hükmünün kıyas yolu ile maddi tazminat istemleri için de uygulanmasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
 
Uyuşmazlıkta, davacının davasını idari işlemin iptali ve işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının ödenmesine ve lehine 250.000,00-TL maddi tazminata hükmedilmesi istemiyle açtığı, davacının belirtilen istemleri yanında manevi tazminat talebinin bulunmadığı görülmüş olup, İdare Mahkemesince davanın reddi nedeniyle davacı aleyhine tek kalem olarak maktu vekalet ücretine hükmedilmesiyle yetinilmesi gerekirken, davacının 250.000,00-TL maddi tazminat isteminin yukarıda hükmüne yer verilen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/4. maddesinin "manevi tazminata" ilişkin hükmü kapsamında ele alınarak ikinci kez vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle;
 
1- Ankara 22. İdare Mahkemesince verilen istinafa konu kararın, davanın esas yönünden reddine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığından bu kısma yönelik davacının İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2- Mahkeme kararının; davanın "maddi tazminata" ilişkin kısmı yönünden ayrıca "vekalet ücretine" hükmedilmesine ilişkin kısmına yönelik davacının İSTİNAF İSTEMİNİNKABULÜNE, anılan kararın, "...Reddine karar verilen 250.000,00 TL maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 1.362,00 TL vekalet ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafından davalı idareye ödenmesine..." ilişkin kısmının KALDIRILMASINA,
 
3- İstinaf başvurusu kısmen kabul kısmen ret şeklinde sonuçlandığından, aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin yarısının istinaf edenin üzerinde bırakılmasına, yarısının ise davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine,
 
4- Adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan davacıdan önceden alınmamış olan istinaf yargılama giderlerine ait olan istinaf başvuru harcı ve posta giderinin tahsili için karar kesinleştikten sonra Mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına,
 
2577 sayılı Kanun'un değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren30 gün içerisinde Danıştaya temyiz yolu açık olmak üzere, 09/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy