Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/4382 Esas 2020/1694 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/4382
Karar No: 2020/1694
Karar Tarihi: 10.07.2020



İSTEMİN KONUSU: Ankara 22. İdare Mahkemesi'nce verilen 29/04/2019 gün ve E:2018/2892, K:2019/756 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 16/08/2018 tarih ve 2018/30370 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 22. İdare Mahkemesi'nce; davacının, örgüt için iletişim programı olan ByLock programını kişisel telefonuna yüklediği ve kendisinin kullandığı, Bank ...'daki hesabına örgüt liderinin talimatından sonraki 03/02/2014, 15/02/2014 ve 28/01/2015 tarihlerinde para yatırdığı, 08/05/2014 tarihlerinde katılım hesabı açtığı, örgüte aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle TMSF'ye devredilen ... Medya Dağıtım A.Ş.'ye ödeme bilgisinin bulunduğu, bu nedenlerle FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatı sabit olduğu anlaşılmakla; kamu görevine iadesi talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI: Davacı tarafından, 657 sayılı Kanuna tabi bir memurun görevinden ihraç edilebilmesi için ihbar ya da suç şüphesi bulunması, usulüne uygun soruşturma yapılması ve savunmasının alınmasının zorunlu olduğu, her halükarda eylemden itibaren 2 yıl geçmişse söz konusu eylem sebebiyle ceza verilemeyeceği, idari süreç dışında meslekten çıkartılmanın tek yolunun adli makamlarca yürütülen bir soruşturma ve kovuşturma neticesinde 1 yıldan fazla kesinleşmiş hapis cezası ile cezalandırılmak olduğu, görevden ihraç işleminin sebep unsurunun eksik olması sebebiyle görevden ihraç işleminin hukuka aykırı olup iptali gerektiği, ByLock isimli programı kullandığının ispat edilemediği, bu iddianın ihracından en az dört ay sonra ortaya atıldığı, ihraç işleminin gerçekleştirildiği tarih itibariyle işlemin "sebep unsuru" oluşturmasının mümkün olmadığı, savcılık tarafından araştırma ve soruşturma yapılmasına rağmen kendisine ait kullanıcı adı, şifre içerik gibi bilgilerin elde edilemediği, Yargıtay içtihatlarına göre içerik, kullanıcı adı, şifre, tespit tutanağı gibi bilgi ve belgeler olmadığı hallerde detaylı hts analizi ve karşılaştırmaları yapılmaksızın programın kullanıldığı kanaatine varılamayacağı, programı kullandığı iddia edilen tarihlerde kullanmakta olduğu cep telefonunun ilgili makamlar tarafından incelendiği ve ByLock ile ilgili hiçbir kayıt veya bulgu bulunmadığı, belgeler arasında tutarsızlık olduğu, kişilere haberleşmenin içeriğine ve mahiyetine bakılmaksızın sadece bir haberleşme programını kullandığı için müeyyideye tabi tutulmanın haberleşme hakkını ihlal edeceği, ihraç işleminin gerçekleştiği sırada ilgili idarenin elinde Bank ...'da hesabı olduğuna dair hiçbir bilgi ve belge bulunmadığı, banka kayıtlarının Anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre kişisel veri kapsamında olduğu ve mahkeme kararı olmaksızın elde edilemeyeceği, ihraç tarihinde Bank ... bilgileri ilgili idarenin elinde olsa dahi bu durum "sebep unsuru" olarak alınamayacağı, söz konusu bankanın Türk hukuk sistemine göre kurulmuş yasal bir banka olduğu, dünyanın hiçbir yerinde bir banka müşterisi olmanın kamu görevinden çıkartılmak için sebep oluşturmayacağı, hesaptaki paranın büyük bir kısmının eşinin küçük çaplı ticari kazanımlarından olduğunu hem duruşmalarda hem de dilekçesinde belirtmiş olmasına rağmen kararın gerekçesinde bu hususun hiç tartışılmadığı, paranın geri kalan kısmının da arsa satışından elde edildiğini belirtmesine karşın mahkemenin eksik incelemesi sonucu hatalı değerlendirme yaptığı, yasal olarak kurulmuş ve faaliyet gösteren medya organlarını ücreti karşılığında takip etmesinin de işlemin sebep unsurunu oluşturamayacağı, çocuklarımın kayıtlı olduğu ... Lisesi ve ... Üniversitesi Türk hukukuna göre kurulmuş ve faaliyet gösteren ilgili Devlet kurumları tarafından denetlenen resmi eğitim kurumları olduğu, hukuka uygun olarak faaliyet gösteren resmi eğitim kurumlarına çocuklarını kaydettirmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olmadığı gibi tarafına tanınmış bir hak olduğu, hakkında düzenlenmiş olan 03/10/2016 tarihli idari soruşturma raporunun da ihraç işleminin "sebep unsuru"nu oluşturmayacağı, söz konusu soruşturma raporunun kamu görevinden ihraç işleminden bir aydan fazla bir süre sonra hazırlandığı, hakkındaki mahkumiyet kararının da ihraç işlemim gerçekleştikten 19 ay sonra verildiği ve halen kesinleşmediği, Türk hukukuna göre 657 sayılı Kanuna tabi bir Devlet memurunun görevden ihraç edilebilmesi için belli bir "şekil"e uygun hareket edilip ihraç işleminin tesis edilmesi gerekmesine karşın bu şekil şartına da uyulmadığı, ihraç işleminin konu unsuru, yetki unsuru, amaç unsuru yönünden de eksik olması sebebiyle hukuka aykırı olup ve iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335.maddesinin 3.fıkrasında, adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
KARAR SONUCU:
 
Yapılan açıklamayla birlikte;
 
1-Ankara 22. İdare Mahkemesi'nce verilen 29/04/2019 gün ve E:2018/2892, K:2019/756 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup, kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2- Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
3- Adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan davacıdan önceden alınmamış olan istinaf yargılama giderlerine ait olan istinaf başvuru harcı ve posta giderinin tahsili için karar kesinleştikten sonra mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına,
 
2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 10.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy