Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/4268 Esas 2020/1707 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/4268
Karar No: 2020/1707
Karar Tarihi: 10.07.2020



İSTEMİN KONUSU: Ankara 20. İdare Mahkemesince verilen 20/03/2019 gün ve E:2018/1599, K:2019/1220 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 27.02.2018 tarih ve 2018/5558 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 20. İdare Mahkemesince; ceza yargılaması sırasında etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunan A.D.'nin ifadesinde, davacının örgütte 5A (Örgüt adına verilen her türlü görevi yapmış ve verilecek görevleri yapabilecek kişi) kategorisinde olduğunu beyan ettiği, gizli tanık …….-2016'nın beyanında da, davacının hakkında yakalama kararı bulunan …. kod adlı …..'nun organizesi kapsamında zabit katipliğine atanmak için başvurduğu ve kazandığı, davacının örgüt ile irtibat ve iltisakı hakkında ikrarda bulunduğu, bu durumun davacının FETÖ/PDY ile normal bir vatandaştan beklenebilecek olandan daha yoğun bir ilişki içerisine girdiğini ortaya koyduğu, böyle bir durumda Anayasayla kurulmuş hür demokratik düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayan terör örgütüyle bağı bulunduğu konusunda somut verilere ulaşılan davacının, Anayasaya sadakat yükümlülüğünü de ihlal ettiği kanaatine varıldığından, ilgili Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkarılması üzerine kamu görevine iade edilmesi talebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'na yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI: Davacı tarafından, ilk derece mahkemesi kararında meslekten çıkarılma gerekçesi olarak ceza yargılamasının temelini oluşturan isnatlara dayanıldığı, bu isnatların hepsinin sanık ifadelerine dayandığı, bu beyanların hepsinin 17/25 Aralık öncesi olayları anlattığı, sadakat yükümlülüğünün sınırlarını OHAL Kararnamesi ile belirlenmesinin de bir o kadar hukuka aykırı olduğu, OHAL döneminde kabul edilmiş, hukuki olarak tartışılmamış, denetlenmemiş, uluslararası antlaşmalara ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri bağlamında değerlendirilmemiş olan kararnameleri olağan dönemde uygulamaya çalışmanın açık şekilde hukuka aykırılık oluşturacağı, her zaman Devlete karşı sadakat yükümlülüğüne uygun davrandığı, 20 yıllık memuriyet hayatında en ufak disiplin cezası bile almadığı, savunması bile alınmadan meslekten çıkarma cezası verilmesinin hukuka aykırı olduğu, Mahkemenin gerekçesinde hukuka aykırı olan diğer bir hususun da kendisine isnat edilmeye çalışılan somut olayların belirlenmiş olan bağ kurma kriterlerine ve tarihlere uygun olup olmadığının hatalı ve eksik değerlendirilmesi olduğu, Milli Güvenlik Kurulunca bu yapının 2015 sonrası Devletin güvenliğine tehdit oluşturan bir yapı olarak kabul edildiği, bu tarih sonrası bağ kurma eylemlerinin sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket olarak değerlendirilmesi gerektiği, FETÖ/PDY'nin terör örgütü olarak ilan edilmesinin 2016 yılına denk geldiği, verilen mahkumiyet hükmünün henüz kesinleşmediği, mahkumiyet hükmü kesinleşmiş olsa bile sadece mahkumiyet hükmü doğrultusunda meslekten çıkarma cezası verilemeyeceği, ceza mahkemesi kararlarının idare mahkemesi kararlarına kesin delil olacak nitelikte olmadığı, ceza mahkemesinde A.D isimli şahsın ifadesinin gerçeğe uygun olmadığı.... isimli şahsın kendisini teşhis edemediği, sonrasında emniyette vermiş olduğu ifade de kendisinin o grupla alakasını tam olarak ortaya koyamadığı, ....-2016'nın gizli tanık olduğu, ceza dosyasında kendisi ile alakalı 2011 yılına ait bir beyanda bulunduğu ancak ceza mahkemesince bu beyanların hiç dikkate alınmadığı, …. isimli şahsın sınava girmesi için sadece yardımcı olduğu, bunun dışında başka bir yardımda bulunmadığı, kesinlikle kabul etmemekle birlikte bu olayın gerçekleşme tarihinin 2011 yılı olduğu, bu tarihlerde bu yapının silahlı bir örgüt olduğunun bilinmediği, adil yargılanma hakkının, masumiyet karinesinin ve kanunsuz ceza olmaz ilkesinin ihlal edildiği, olağanüstü hal dönemlerinde bile idarelerce gerçekleştirilen işlemlerin taraf olunan uluslararası sözleşme hükümleri ile Anayasada yer alan hükümler doğrultusunda gerçekleştirilmesi gerektiği, yapılan işlemle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ve Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını çiğnediği ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335.maddesinin 3.fıkrasında, adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
İlk derece mahkemesince davacının adli yardım talebi kabul edilmiş olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde harçlar, posta giderleri ve vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında sayıldığı, aynı Kanunun 335. maddesinin 3.fıkrasında ise adli yardımın, yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet sağladığı ve hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği yönünde kural getirildiği hususları birlikte dikkate alındığında; vekalet ücreti dahil tüm yargılama giderlerine ilişkin tahsilatın, kararın kesinleşmesinden sonra yapılabileceği, dolayısıyla bu aşamada davacıdan herhangi bir tahsilat yapılamayacağı açık olmakla birlikte İdare Mahkemesi kararında vekalet ücretine ilişkin olarak bu yönde bir belirleme yapılmadığı anlaşılmıştır.
 
KARAR SONUCU:
 
Yapılan açıklamayla birlikte;
 
1-Ankara 20. İdare Mahkemesince verilen 20/03/2019 gün ve E:2018/1599, K:2019/1220 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup, kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2-Anılan kararda ''belirlenen 1.362,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine'' şeklinde kurulan hükmün, 2577 sayılı Kanunun 45.maddesinin 3. fıkrası gereğince;'' belirlenen 1.362,00 TL vekalet ücretinin iş bu kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafından davalı idareye ödenmesine'' olarak düzeltilmesine,
 
3-Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
4-Adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan davacıdan önceden alınmamış olan istinaf yargılama giderlerine ait olan istinaf başvuru harcı ve posta giderinin tahsili için karar kesinleştikten sonra mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına,
 
2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 10/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy