Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/4018 Esas 2020/1680 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/4018
Karar No: 2020/1680
Karar Tarihi: 09.07.2020



İSTEMİN KONUSU: Ankara 19. İdare Mahkemesi'nce verilen 12/04/2019 gün ve E:2018/781, K:2019/1059 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 677sayılıKanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 13.2.2018 tarih ve 2018/4184 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 19. İdare Mahkemesi'nce; davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanması amacıyla oluşturulduğu ve münhasıran bu suç örgütünün mensupları tarafından kullanılmakta olan bir ağ olduğu belirlenen ByLock iletişim sistemini kullandığının Komisyon tarafından tespit edildiği, söz konusu tespiti mesnetsiz bırakacak somut herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı anlaşılmakla, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile en az irtibat derecesinde bağının olduğu sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, istinaf dilekçesinde belirtilen iddialarla dava konusu işlemin ve davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335.maddesinin 3.fıkrasında, adli yardımın hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek, gereği görüşüldü:
 
Mahkeme Kararının Dosyanın Tekemmülü Yönünden Değerlendirilmesi;
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinde, dava dilekçesi ve eklerinin birer örneğinin davalıya, davalının vereceği savunmanın davacıya tebliğ olunacağı; yine davacının ikinci dilekçesinin davalıya ve davalının vereceği ikinci savunmanın da davacıya tebliğ edileceği, tarafların yapılacak tebliğlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebileceği kurala bağlanmıştır.
 
2577 sayılı Kanun'un 16. maddesi kapsamında dosyanın tekemmül ettirilmesi, adil yargılanma hakkının unsurlarından olan çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerinin de uygulanabilmesi bakımından zorunlu görülmektedir.
 
Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usuli haklar bakımından aynı şartlara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makûl bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir (Benzer yönde AYM kararı için bkz., Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32). Taraflardan birine tanınan, diğerine tanınmayan avantajın, fiilen olumsuz bir sonuç doğurduğuna dair delil bulunmasa da silahların eşitliği ilkesi ihlal edilmiş sayılır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz., AİHM, Zagorodnikov/Rusya, B. No: 66941/01, 7/6/2007, § 30).
 
Çelişmeli yargılama ilkesi ise, taraflara dava malzemesi hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu anlamda, mahkemece tarafların dinlenilmemesi, delillere karşı çıkma imkânı verilmemesi, yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olacaktır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Ruiz-Mateos/İspanya, B. No.12952/87, 23/06/1993, § 63). Zira, çelişmeli yargılama ilkesinin ihlâl edilmesi durumunda, davasını savunabilmesi açısından taraflar arasındaki denge bozulacaktır. Çelişmeli yargılamanın gerçekleşebilmesi ise tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılabilmelerini gerektirir (Benzer yönde AYM kararı için bkz.,Tahir GÖKATALAY, B. No: 2013/1780, 20/3/2014,§ 25).
 
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava dilekçesinin davalı idareye 18/06/2018 tarihinde tebliği üzerine davalı idare tarafından 17/07/2018 tarihinde savunma dilekçesi verildiği, söz konusu savunma dilekçesinin ise davacıya 14/08/2018 tarihinde tebliğine müteakip 17/08/2018 tarihinde kayda giren dilekçe ile davacı tarafından detaylı bir savunma yapabilmek için savunma dilekçesinin ekinde sunulan bilgi ve belgelerin tarafına gönderilmesi talebinde bulunulduğu, bu talebe Mahkemece cevap verilmemesi üzerine 18/09/2018 tarihli dilekçe ile savunmaya cevap verildiği anlaşılmaktadır.
 
Olayda, adil yargılanma hakkının unsurlarından olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin sağlanması amacıyla davalı idare tarafından dava konusu işlemin gerekçesi olarak yargılama safahatında dava dosyasına sunulan tüm bilgi ve belgelerin davacıya tebliğ edilmesi ve bu bilgi ve belgelere karşı etkin bir şekilde beyanda bulunma imkânı tanınması gerekirken, İdare Mahkemesince, davacı tarafından talep edildiği halde, davalı idarece savunma dilekçesi ekinde sunulan bilgi ve belgelerin davacıya tebliğ edilmediği, dolayısıyla davacının savunma dilekçesi dışında davalı idarenin dosya kapsamında sunduğu diğer bilgi ve belgeler hakkında bilgi sahibi olmadığı görülmüştür.
 
Bu itibarla, davalı idarece savunma dilekçesi ekinde sunulan bilgi ve belgeler davacıya tebliğ edilerek davacının savunmaya cevap dilekçesini sunma imkânının tanınması suretiyle dosya tekemmül ettirilerek karar verilmesi gerekirken, dosyanın tekemmülü sağlanmadan verilen İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.
 
Mahkeme Kararının Davacının Duruşma Talebi Yönünden Değerlendirilmesi;
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin birinci fıkrasında; Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davalarında taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılacağı; üçüncü fıkrasında; duruşma talebinin dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabileceği kurala bağlanmıştır. Anılan maddeye göre, taraflardan birinin isteği halinde duruşma yapılması gerekmektedir.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; avukatı bulunmayan ve Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan davacının 08/05/2018 tarihli dava dilekçesinde duruşma yapılmasını istediği, Mahkemece 28/03/2019 tarihinde yapılmasına karar verilen duruşma için taraflara davetiye gönderildiği, ancak davacının tutuklu olması nedeniyle ilgili ceza infaz kurumu tarafından (istekli olması halinde) duruşmaya katılmasının sağlanması konusunda Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile herhangi bir yazışma yapılmadığı, 28/03/2019 tarihli ve E:2018/781 sayılı duruşma tutanağında da davacının duruşmaya gelmediği ifadesine yer verilerek davalı idare vekilinin katılımı ile davacının yokluğunda duruşma yapıldığı anlaşılmaktadır.
 
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri dikkate alındığında; iptal davası niteliğindeki işbu davada davacının usule uygun şekilde yaptığı duruşma talebinin karşılanması ve tutuklu olan davacının katılımı sağlanarak duruşma yapılması zorunlu olduğu halde davacının yokluğunda yapılan duruşma sonunda verilen Mahkeme kararında bu yönüyle de hukuka uyarlık görülmemiştir.
 
Bu durumda; yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak, öncelikle dava dosyasının usulüne uygun bir şekilde tekemmül ettirilmesi ve daha sonra Dairemizin 09/07/2020 tarihli, E:2019/4018, K:2020/1680 sayılı kararında da belirtildiği üzere; Mahkemece SEGBİS imkanı olması halinde bu sistem kullanılarak yahut Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile yapılacak yazışma ile işbu davada duruşma yapılmasının zorunlu olduğu ve davacının duruşmaya katılmak istediğini belirtmesi halinde nakil masrafı vs. gibi herhangi bir ön koşul aranmaksızın duruşmada hazır edilmesi gerektiği hususu ihtar edilerek yeni bir duruşma yapılması gerektiği açıktır.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 19. İdare Mahkemesi'nce verilen 12/04/2019 gün ve E:2018/781, K:2019/1059 sayılı kararın kaldırılmasına, yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, istinaf nedeniyle doğan yargılama giderleri nihai hüküm verilirken Mahkemesince gözetileceğinden bu konuda ayrıca karar verilmesine yer olmadığına, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi uyarınca kesin olarak 09/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy