Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/3824 Esas 2020/1625 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/3824
Karar No: 2020/1625
Karar Tarihi: 25.06.2020



İSTEMİN KONUSU: Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce verilen 17/04/2019 gün ve E:2018/5404, K:2019/2196 sayılı kararın istinafen incelenerek kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 12/06/2018 tarih ve 2018/19933 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce; davacının, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün örgüt içi haberleşme programı olan ByLock iletişim sistemini kullandığı, bu eylemin mevcut olmasının davacının FETÖ/PDY ile normal bir vatandaştan beklenebilecek olandan daha yoğun bir bağ içerisine girdiğini ortaya koyduğu ve davacının FETÖ/PDY ile bağı olduğuna dair tespitin makul ve hakkaniyete uygun düştüğü, böyle bir durumda Anayasayla kurulmuş hür demokratik düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayan terör örgütüyle bağı bulunduğu konusunda somut verilere ulaşılan davacının, Anayasaya sadakat yükümlülüğünü de ihlal ettiği anlaşıldığından, 686 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkarılması üzerine kamu görevine iade edilmesi talebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'na yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, istinaf dilekçesinde belirtilen iddialarla dava konusu işlemin ve davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek, gereği görüşüldü:
 
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin adli yardım müessesesi yönünden atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun334.maddesinde; adli yardımdan yararlanacak kişiler, 335.maddesinde; adli yardımın kapsamı düzenlenmiş, 336.maddesinde; adli yardımın asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden isteneceği hükmüne, "Adli yardım talebinin incelenmesi" başlıklı337/1. maddesinde ise; "Mahkeme, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebilir. Ancak, talep hâlinde inceleme duruşmalı olarak yapılır. Adli yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebi açıkça belirtilir." hükmüne yer verilmiştir.
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun" Dosyaların incelenmesi" başlıklı 20. maddesinin 1. fıkrasında; "Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir." hükmü, 6. fıkrasında ise; "Bölge idare mahkemelerindeki istinaf kanun yolu incelemeleri ile idare ve vergi mahkemelerinde heyet halinde görülen davalarda, birinci fıkrada belirtilen bilgi ve belgelerin istenmesine ve ek süre verilmesine ilişkin ara kararları daire başkanı, mahkeme başkanı veya dosyanın havale edildiği üye tarafından da verilebilir." hükmü yer almaktadır.
 
Dolayısıyla 2577 sayılı Yasa'nın 20/6. maddesi uyarınca tek hakim tarafından yapılabilecek ara kararları, dava için gerekli bilgi ve belge talebinde bulunulması ile taraflara ek süre verilmesi konularıyla sınırlandırılmış olup, 2577 sayılı Yasa'nın 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun334. ve devamı maddelerinde düzenlenen adli yardım müessesesi yönünden konu ele alındığında, ilgililerin adli yardım taleplerini karara bağlama yetkisinin Mahkeme heyetine ait olduğu ve 2577 sayılı Yasa'nın 20/6. maddesinin adli yardım talebinin tek hakim tarafından karara bağlanmasına cevaz vermediği anlaşılmaktadır.
 
Dosyanın incelenmesinden; davacının dava dilekçesinde adli yardım talebinde bulunduğu, 2577 sayılı Yasa'nın 14. maddesi kapsamında ilk inceleme yapması için dosyanın havale edildiği hakimin ise ilk inceleme tutanağını düzenledikten sonra dosyayı adli yardım talebinin görüşülmesi için Mahkeme heyetine sunması gerekirken, 2577 sayılı Yasa'nın 20/6. maddesi kapsamında adli yardım talebini tek başına karara bağladığı, adli yardım hükümleri yönünden davanın tek hakimin verdiği karar doğrultusunda sonuçlandırıldığı ve yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden anılan karar çerçevesinde hüküm kurulduğu görülmektedir.
 
Bu durumda; davacının adli yardım talebinin 2577 sayılı Yasa'nın 20/6. maddesi kapsamında tek hakim tarafından karara bağlanmasına olanak bulunmadığı ve adli yardım talebi yönünden verilecek kararın Mahkemenin esas hakkında verdiği kararın yargılama giderlerine ilişkin kısmını doğrudan etkilediği dikkate alındığında, davacının adli yardım talebinin usule uygun şekilde karara bağlanmaması yönünden İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
 
Nitekim, Danıştay 6. Dairesinin 05/11/2018 tarihli, E:2017/5782, K:2018/8822 sayılı kararında; idare mahkemesince heyet halinde karara bağlanması gereken bir konunun tek hakim tarafından karara bağlanması bozma sebebi olarak kabul edilmiştir.
 
Öte yandan, Mahkemenin adli yardım istemini usule uygun olarak karara bağlamaması dışındaki dosyanın tekemmülüne kadarki işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığından, usul ekonomisi ilkesi gereği söz konusu işlemlerin tekrarlanmasına gerek olmadığı, bu nedenle Mahkemece davacının adli yardım talebi (dava dilekçesi aşamasından geçerli olmak üzere) karara bağlandıktan sonra, verecekleri kararın neticesine göre esastan yeniden bir karar verileceği açıktır.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce verilen 17/04/2019 gün ve E:2018/5404, K:2019/2196 sayılı kararın kaldırılmasına, yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, istinaf nedeniyle doğan yargılama giderleri nihai hüküm verilirken Mahkemesince gözetileceğinden bu konuda ayrıca karar verilmesine yer olmadığına, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi uyarınca kesin olarak 25/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy