Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/3602 Esas 2020/1669 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/3602
Karar No: 2020/1669
Karar Tarihi: 06.07.2020



İSTEMİN KONUSU: Ankara 21. İdare Mahkemesince verilen 14/05/2019 günlü ve E:2018/1899, K:2019/578 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmaktayken 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 11/09/2018 tarihli ve 2018/33313 sayılı işlemin iptali ile yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 21. İdare Mahkemesince; dosyadaki ve davacı hakkında Bursa 8.Ağır Ceza Mahkemesinin E:2016/31 sayılı esasında yapılan ceza yargılamasında elde edilen bilgilere göre; davacının FETÖ/PDY'nin örgüt içi kriptolu haberleşme sistemi olan ByLock programını kullandığının tespit edildiği, söz konusu delil dikkate alındığında davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile en az irtibat ve iltisak düzeyinde bağı bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığından davacının başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davacının yoksun kaldığı özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin de kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI: Davacı tarafından, jandarma teğmen olarak görev yapmaktayken kamu görevine son verildiği, terör örgütleriyle ve darbe girişimiyle ilişkilendirilebilecek herhangi bir eylem ve faaliyetinin olmadığı, başta savunma hakkı olmak üzere dilekçesinde belirttiği Anayasa ve AİHS hükümleri ile disiplin hukuku ve ceza hukuku ilkelerinin ihlal edildiği, ByLock kullanıcısı olmadığı ve bu iddianın ispatlanamadığı, 2015 yılında satın aldığı cep telefonuna 2014 yılı itibariyle ByLock programının yüklenmiş olamayacağı, lehine değerlendirilebilecek tanık anlatımları bulunduğu, Mahkeme kararında hakkındaki ceza yargılamasına ilişkin maddi yanlışlar bulunduğu, dava konusu işlemde ve davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde harçlar, posta giderleri ve vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında sayılması ve aynı Kanun'un 335. maddesinin 3. fıkrasında; adli yardımın yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet sağladığı ve hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşında, davacının adli yardım talebi hakkında yeniden bir karar verilmeksizin 2577 sayılı Kanun'un değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Uyuşmazlıkta, davacının Kurumu tarafından Komisyona intikal ettirilen personel bilgi dosyasında; Jandarma Genel Komutanlığının 27/07/2016 tarihli Değerlendirme Komisyonu kararında, davacının FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olduğu yönünde kuvvetli emare bulunduğu gerekçesiyle " Oy birliği ile TSK'dan ayrılması değerlendirmesinin bulunduğu, Bursa İl Jandarma Komutanlığının 03/08/2016 tarihli İdari Tahkikat Raporunda davacının adının geçtiği, davacı hakkındaki "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçundan yapılan ceza yargılamasında; davacının darbe girişiminin yapıldığı 15/07/2016 tarihinde Bursa Osmangazi İlçe Jandarma Komutanlığında teğmen rütbesiyle görev yaparken olay tarihinde İlçe Jandarma Komutanının izne ayrılması nedeniyle İlçe Jandarma Komutan Vekili olarak görev yaptığının, detayları Bursa 8.Ağır Ceza Mahkemesi kararında belirtildiği üzere kendisinin darbeye teşebbüs şeklinde aktif/ somut bir eylemi olmamakla birlikte; kendileri nazarında "abi" konumunda bulunan, darbe girişimine katılan ve kendisini "sıkıyönetim komutanı" olarak lanse eden Bursa İl Jandarma Komutanı (.....)'yı, gözaltı sürecinde korumaya çalıştığının, gözaltı kararının infazının yapılmaması için çırpındığının, Emniyet mensuplarına "(…...)'nın İlçe Jandarma Komutanlığı hizmet binasında bulunmadığı" şeklinde gerçek dışı beyanda bulunduğunun, Bursa Jandarma Bölge Komutanı tarafından nizamiye dışına çıkartılıp etkisi kırılmış olan (.....)'yı adeta ev sahibi gibi karşılayarak makam odasında durum değerlendirmesi yapmasına imkan tanıdığının, tanık (.....)'nın ifadesinde; davacının lise yıllarında FETÖ/PDY terör örgütünün evlerine ders çalışma/çalıştırılma gerekçesiyle gidip geldiğini beyan ettiğinin belirtildiği hususları Mahkeme kararında belirtilen diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının çeşitli yol ve yöntemlerle FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibat düzeyinde ilişkisinin olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
 
Davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görülmekte olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335. maddesinin 3. fıkrasında yer alan; adli yardımın, yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet sağladığı ve hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği düzenlemesi ile aynı Kanun'un 323. maddesinde yer verilen avukatlık ücretinin yargılama giderleri arasında sayıldığı hususları birlikte dikkate alındığında, İdare Mahkemesi kararında yer alan yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsilinin, kanun yolu incelemeleri dahil kararın kesinleşmesinden sonra yapılabileceği, dolayısıyla bu aşamada davacıdan gerek Mahkeme ve gerekse istinaf safhasındaki yargılama giderleri ile vekalet ücretinin tahsil edilemeyeceği açıktır.
 
Öte yandan İdare Mahkemesi kararında davacının" ağırlaştırılmış müebbet hapis ceza ile cezalandırıldığı" ifadesine yer verilmiş ise de; davacı hakkındaki ağır ceza mahkemesi kararı incelendiğinde; davacıya ceza tayin edilirken başlangıçta ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmekle birlikte, artırım ve indirim hükümlerinin uygulanması sonucunda davacıya verilen cezanın nihai olarak"18 yıl hapis cezası" olarak belirlendiği görülmüş olup mahkeme kararına sehven yazıldığı anlaşılan söz konusu ifade gerçeği yansıtmaması yanında mahkumiyet kararı henüz kesinleşmediğinden masumiyet karinesi gereği bu aşamada davacı aleyhine değerlendirilmemiştir.
 
Yine İdare Mahkemesi kararının 1. sayfasındaki "davanın özeti" bölümünde, dava dilekçesine uygun olarak davacının yoksun kaldığı "parasal haklarının" faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunduğu belirtilmesine karşılık, kararın 6. sayfasının 7. paragrafında; davacının yoksun kaldığı "özlük haklarının" faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi talebinde bulunduğu ifadesine yer verildiği görülmüş olup kararın yazımı aşamasında Mahkemece sehven yer verildiği anlaşılan söz konusu hatalı ifade kararın kaldırılması nedeni teşkil etmemektedir.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle;
 
1-Ankara 21. İdare Mahkemesince verilen istinafa konu karar, usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2-Anılan kararda ''...belirlenen 1.362,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine'...' şeklinde kurulan hükmün, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesinin 3. fıkrası gereğince;''...belirlenen 1.362,00-TL vekalet ücretinin işbu kararın kesinleşmesinden sonra davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine...'' olarak düzeltilmesine,
 
3-Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
4-Adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan davacıdan önceden alınmamış olan istinaf yargılama giderlerine ait olan istinaf başvuru harcı ve posta giderinin tahsili için karar kesinleştikten sonra Mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına,
 
2577 sayılı Kanun'un değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştaya temyiz yolu açık olmak üzere, 06/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy