Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/2621 Esas 2020/3512 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/2621
Karar No: 2020/3512
Karar Tarihi: 15.12.2020



İSTEMİN KONUSU: Davalı idare bünyesinde görev yapmaktayken 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 27/06/2018 tarihli ve 2018/21951 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelere göre dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde Ankara 20. İdare Mahkemesince verilen 18/04/2019 tarihli ve E:2018/4872, K:2019/2290 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI: Davacı tarafından, Mahkemenin kendisi hakkında bir değerlendirme yapmaksızın genel, soyut ifadelerle karar verdiği, öne sürdüğü bazı argümanların Mahkeme kararında somut olarak karşılanmayarak gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, ceza mahkemesinin yorumlarının idare mahkemesi kararlarına esas alınamayacağı, terör örgütleriyle iltisak veya irtibatının bulunmadığı ve bu yönde bir değerlendirmeye esas alınabilecek herhangi bir eylem ve faaliyetinin olmadığı, FETÖ/PDY’nin ilk kez terör örgütü olarak kabulü öncesi için kendisine herhangi bir suçlama yöneltilemeyeceği, aktif şekilde ... programını kullanmadığı, OHAL KHK'sı ile kamu görevinden çıkarılmasının geçici, ölçülü ve orantılı bir tedbir mahiyetinde olmadığı, OHAL yönetiminin sona ermesi nedeniyle OHAL KHK'larının geçerliliğinin kalmadığı, ilgili KHK hükümlerinin iptali için somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği, başta savunma hakkı olmak üzere dilekçesinde belirttiği Anayasa ve AİHS hükümleri ile disiplin hukuku ve ceza hukuku ilkelerinin ihlal edildiği, dava konusu işlemde ve davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335. maddesinin 3. fıkrasında; adli yardımın hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin2577 sayılı Kanun'un 17/2. maddesi uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek aynı Kanun'un değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenip gereği görüşüldü:
 
Davacı tarafından kamu görevinden çıkarılmasına dayanak KHK ile anılan KHK'nın onayına ilişkin Kanun'un Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülerek somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiş ise de; Anayasa'nın 148 ve 152. maddelerinde yer alan kurallar birlikte değerlendirildiğinde, bu iddianın ciddi olduğu kanaatine ulaşılamamaktadır.
 
Davacının istinaf başvurusunda, dava dilekçesinde bulunmayan "işlem nedeniyle mahrum kaldığı özlük ve parasal haklarının iadesine karar verilmesi" isteminde de bulunduğu görülmüş olmakla birlikte, bu istemin "davanın konusunu genişletme yasağı" kapsamında olması nedeniyle incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
 
Davacı hakkındaki ceza yargılamasında, davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçundan mahkumiyetine karar verildiği ancak TCK'nın etkin pişmanlık hükümleri kapsamında ceza indirimine gidildiği, bu karara yönelik istinaf isteminin reddedildiği ve temyiz isteminin de Yargıtay tarafından reddedilerek mahkumiyet kararının kesinleştiği görülmüş olup etkin pişmanlıktan faydalanan davacının iltisak ve irtibat düzeyindeki ilişkisinin kendi samimi ikrarı ile ortaya konulduğu anlaşılmaktadır.
 
Ayrıca Mahkeme tarafından, adli yardımdan yararlanması nedeniyle davacıdan tahsil edilmemiş olan yargılama giderinin davacıdan tahsili için kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına karar verilmekle birlikte, davacıdan zaten tahsil edilmiş olan "vekalet harcının" istisna tutulmadığı görüldüğünden, mükerrer tahsilata yol açılmaması için kararın hüküm fıkrasının bu kısım yönünden de düzeltilmesi gerekmektedir.
 
KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle,
 
1-Ankara 20. İdare Mahkemesince verilen Ankara 20. İdare Mahkemesince verilen 18/04/2019 tarihli ve E:2018/4872, K:2019/2290 karar, usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2- Anılan kararda; "...adli yardımdan yararlanan davacıdan tahsil edilemeyen yargılama giderinin, işbu kararın kesinleşmesinden sonra tahsili için ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına..." şeklinde kurulan hükmün, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesinin 3. fıkrası gereğince; "...adli yardımdan yararlanan davacıdan tahsil edilemeyen yargılama giderinin (davacıdan tahsil edilmiş olan 5,20-TL vekalet harcı hariç olmak üzere), işbu kararın kesinleşmesinden sonra tahsili için ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına..." şeklinde düzeltilmesine,
 
3- Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
4- Adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan davacıdan önceden alınmamış olan istinaf yargılama giderlerinin (Vasi tarafından verilen vekaletname kapsamında davacıdan tahsil edilmiş olan 7,80-TL vekalet harcı hariç olmak üzere), tahsili için Mahkemesince karar kesinleştikten sonra ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına,
 
2577 sayılı Kanun'un değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren30 gün içerisinde Danıştaya temyiz yolu açık olmak üzere, 15.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy