Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2019/1060 Esas 2020/1128 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/1060
Karar No: 2020/1128
Karar Tarihi: 18.03.2020



İSTEMİN KONUSU: Ankara 22. İdare Mahkemesi'nce verilen 25/02/2019 gün ve E:2018/75, K:2019/150 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 21/05/2018 tarih ve 2018/16841 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 22. İdare Mahkemesi'nce; davacının, FETÖ/PDY'nin örgüt içi haberleşme programı olan .... programını kullandığı, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda Bank ....'ya para yatırdığı, FETÖ/PDY'ye aidiyeti iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesi ile TMSF'ye devredilen .... Medya Dağıtım A.Ş.'ye ödeme bilgisinin bulunduğu, bu nedenlerle FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatı sabit olduğu anlaşılmakla; kamu görevine iadesi talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI:
 
Davacı tarafından, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu, ilk derece mahkemesince gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, ihracına ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin amaç, konu ve süre bakımından hukuka ve Anayasaya aykırı olduğu, söz konusu KHK'nın Anayasa'nın 121. ve TBMM İç Tüzüğü'nün 128. maddelerine göre 30 gün içerisinde TBMM Genel Kurulu'nda onaylanmadığı, bu nedenle yok hükmünde olduğu, masumiyet karinesine aykırı hareket edildiği, OHAL döneminde uygulanan kamu görevinden çıkarma cezasının ceza hukuku anlamında bir ceza olduğu, yürütme ve yasama organlarının kişileri yargılama, suçlu ilan edip cezalandırma yetkisi olmadığı, aksi uygulamanın fonksiyon gaspına yol açacağı, Devlete sadakat içinde, Anayasa ve yasalara bağlı şekilde yerine getirdiği, söz konusu yapının terör örgütü olarak ilan edildiği 26.05.2016 tarihinden önceki eylem ya da işlemlerden dolayı terör örgütü üyeliği ile suçlanamayacağı, .... programını kullanmadığı, .... verileri hukuka uygun olarak elde edilmediğinden hiçbir yargılamada delil olarak kullanılamayacağı, haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiği, yasal bir şekilde görevini sürdüren bankaya yatırılan paranın suç teşkil etmediği, örgüt liderinin talimatı üzerine Bank .... hesabına para yatırmadığı, kamu görevinden çıkarıldıktan sonra elde edilen delillerin önceki kararı hukuka uygun yapmayacağı, bir kişinin aynı suçlamaya dayalı olarak iki kez yargılanıp iki ayrı cezaya mahkum edilemeyeceği ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, davacının adli yardım talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335.maddesinin 3.fıkrasında, adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
UYAP kayıtlarının incelenmesinden; "silahlı terör örgütüne üye olma" suçunu işlediği gerekçesiyle Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonunda, suçu sabit görülen davacı hakkında hapis cezası verildiği, cezanın istinafen incelenerek kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi'nce reddedildiği ve nihayet anılan kararın, temyiz incelemesi yapan Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
 
Öte yandan, ilk derece mahkemesince davacının adli yardım talebi kabul edilmiş olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde harçlar, posta giderleri ve vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında sayıldığı, aynı Kanunun 335. maddesinin 3.fıkrasında ise adli yardımın, yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet sağladığı ve hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği yönünde kural getirildiği hususları birlikte dikkate alındığında; vekalet ücreti dahil tüm yargılama giderlerine ilişkin tahsilatın, kararın kesinleşmesinden sonra yapılabileceği, dolayısıyla bu aşamada davacıdan herhangi bir tahsilat yapılamayacağı açık olmakla birlikte İdare Mahkemesi kararında vekalet ücretine ilişkin olarak bu yönde bir belirleme yapılmadığı anlaşılmıştır.
 
KARAR SONUCU:
 
Yukarıdaki ek gerekçeyle ve açıklamayla birlikte;
 
1-Ankara 22. İdare Mahkemesi'nce verilen 25/02/2019 gün ve E:2018/75, K:2019/150 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup, kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2-Anılan kararda ''takdir edilen 1.362,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine'' şeklinde kurulan hükmün, 2577 sayılı Kanunun 45.maddesinin 3. fıkrası gereğince; ''takdir edilen 1.362,00 TL vekalet ücretinin işbu kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafından davalı idareye ödenmesine'' olarak DÜZELTİLMESİNE,
 
3-Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
4-Adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan davacıdan önceden alınmamış olan istinaf yargılama giderlerinin tahsili için karar kesinleştikten sonra mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına,
 
2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere 18/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy