Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi 2018/6901 Esas 2020/1719 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 13. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2018/6901
Karar No: 2020/1719
Karar Tarihi: 16.07.2020



(2709 S. K. m. 121, 148, 152) (6100 S. K. m. 334) (2577 S. K. m. 45) (685 S. KHK. m. 11)
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
(1) Dava konusu istem: Dava, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair 23/07/2018 tarih ve 2018/26039 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
(2) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce; davacının, örgüte iltisaklı Bank …… isimli banka hesabındaki mevduatında 2014 yılından itibaren artış meydana getirdiği, örgüte müzahir sendikada üyelik kaydının olduğu, bu verilerin yanı sıra, örgüte müzahir yayın organına muhtelif ödemelerde bulunduğu, örgüt ile irtibatlı öğretim kurumlarında çalışma kaydının olduğu, örgüte müzahir okulda veli kaydının olduğu ve örgütle iltisaklı eğitim kurumuna ödemelerde bulunduğu, davacının bu eylemlerinin FETÖ/PDY ile normal bir vatandaştan beklenebilecek olandan daha yoğun bir ilişki içerisine girdiğini ortaya koyduğu, bu durumun davacının FETÖ/PDY ile bağı olduğu şeklinde değerlendirilmesinin makul ve hakkaniyete uygun düştüğü, böyle bir durumda Anayasayla kurulmuş hür demokratik düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayan terör örgütüyle bağı bulunduğu konusunda somut verilere ulaşılan davacının, Anayasaya sadakat yükümlülüğünü de ihlal ettiği kanaatine varıldığından, ilgili Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkarılması üzerine kamu görevine iade edilmesi talebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'na yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF İSTEMİNDE BULUNANIN İDDİALARI: Davacı tarafından, hakkında soruşturma açılmadığı, savunma hakkı verilmediği, masumiyet karinesine aykırı hareket edildiği, terör örgütü üyeliğinin kasten işlenebilen bir suç olduğu, OHAL döneminde uygulanan kamu görevinden çıkarma cezasının ceza hukuku anlamında bir ceza olduğu, OHAL Komisyonunca hak ihlalleri yönünden inceleme yapılmadığı, darbe girişimiyle hiçbir ilgisi olmadığı, yürütme ve yasama organlarının kişileri yargılama, suçlu ilan edip cezalandırma yetkisi olmadığı, aksi uygulamanın fonksiyon gaspına yol açacağı, kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların hiçbir yargılamada delil olarak kabul edilemeyeceği, ihracına ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin amaç, konu ve süre bakımından hukuka ve Anayasaya aykırı olduğu, söz konusu KHK'nın Anayasa'nın 121. ve TBMM İç Tüzüğü'nün 128. maddelerine göre 30 gün içerisinde TBMM Genel Kurulu'nda onaylanmadığı, bu nedenle yok hükmünde olduğu, ilk derece mahkemesince gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, OHAL KHK'sı ile tesis edilen kamu görevinden çıkarma işleminin ölçülü olmadığı, terör örgütünün ancak kesinleşmiş bir yargı kararı ile tespit edilebileceği, tavsiye niteliğinde olan ve sadece Bakanlar Kuruluna gönderilmek üzere kabul edilen MGK kararlarının kişileri bağlayıcı olmadığı, 685 sayılı KHK'nın 11.maddesi uyarınca Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından kurulan mahkemelerin tabii hakim ilkesine aykırı olduğu, görevini Devlete sadakat içinde, Anayasa ve yasalara bağlı şekilde yerine getirdiği, darbe girişimiyle hiçbir ilgisi olmadığı, terör örgütü üyeliğinin kasten işlenebilen bir suç olduğu, söz konusu yapının terör örgütü olarak ilan edildiği 26.05.2016 tarihinden önceki eylem ya da işlemlerden dolayı terör örgütü üyeliği ile suçlanamayacağı, "mensubiyet", "iltisak" ve "irtibat" kavramları ile ne kastedildiğinin belli olmadığı, bu kavramların soyut ve muğlak kavramlar olduğu, ceza hukuku ilkeleri ile Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiği, üyesi olduğu sendika hakkında terör örgütü ile iltisaklı olduğu yönünde verilmiş ve kesinleşmiş herhangi bir yargı kararı olmadığı, Devletin izin verdiği sendikaya Anayasal hakkını kullanarak üye olduğu, örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği, yasal olarak faaliyet gösteren basın yayın kuruluşlarına yapılan ödemenin suç olmadığı, .... Medya Dağıtım A.Ş.'ye yapılan ödemenin gazete abone bedeli olduğu, yasal bir şekilde görevini sürdüren bankaya yatırılan paranın suç teşkil etmediği, örgüt liderinin talimatı üzerine Bank .... hesabına para yatırmadığı, yasalara uygun olarak kurulmuş bir kurumda sigortalı olarak çalışmanın Anayasa ile güvence altına alınan temel bir hak olduğu, Devletin izin verdiği bir özel okula çocuğunu göndermenin suç olmadığı, kişisel verilerin yasa dışı şekilde elde edildiği, kamu görevinden çıkarıldıktan sonra elde edilen delillerin önceki kararı hukuka uygun yapmayacağı, bir kişinin aynı suçlamaya dayalı olarak iki kez yargılanıp iki ayrı cezaya mahkum edilemeyeceği, çekişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine aykırı bir yargılama yapılarak karar verildiği, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 07.12.1989 tarih ve E:1988/6, K:1989/4 sayılı kararında, sıkıyönetim sürecinde alınan tedbirlerin, sıkıyönetim süresiyle sınırlı olacağının belirtildiği, olağanüstü hal sürecinde alınan tedbirlerin de, olağanüstü hal süresince sınırlı olacağı ileri sürülmektedir.
 
KARŞI TARAF SAVUNMASININ ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesince, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334'üncü maddesindeki koşulların gerçekleştiği görüldüğünden davacının adli yardım isteği kabul edilmek suretiyle, 2577 sayılı Kanunun değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Davacı tarafından kamu görevinden çıkarılmasını sağlayan KHK ile anılan KHK'nın onayına ilişkin kanunun Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi istenilmiş ise de; Anayasa'nın 148 ve 152.maddelerinde yer alan kurallar birlikte değerlendirildiğinde bu iddianın ciddi olduğu kanaatine ulaşılamamaktadır.
 
KARAR SONUCU:
 
1-Ankara 20. İdare Mahkemesi'nce verilen 11/04/2019 gün ve E:2018/6901, K:2019/1715 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup, kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİNE,
 
2-Aşağıda dökümü yapılan istinaf aşamasına ait yargılama giderinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına,
 
3-Adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan davacıdan önceden alınmamış olan istinaf yargılama giderlerine ait olan istinaf başvuru harcı ve resmi posta giderinin tahsili için karar kesinleştikten sonra mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına,
 
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının talep edilmesi halinde derhal, talep edilmemesi halinde karar kesinleştikten sonra mahkemesince istinaf başvurusunda bulunana re'sen iadesine,
 
2577 sayılı Kanunun değişik 46. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 16/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy