Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesi 2019/1378 Esas 2020/347 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 1. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2019/1378
Karar No: 2020/347
Karar Tarihi: 11.06.2020



(213 S. K. m. 3, 134, 269, 313) (3065 S. K. m. 17, 30, 58) (5520 S. K. m. 13)

İSTEMİN ÖZETİ: Davacı şirket tarafından, 2016 hesap dönemi defter ve belgelerinin genel inceleme kapsamında tam incelenmesi sonucu hakkında düzenlenen vergi tekniği ve vergi inceleme raporuna istinaden 2016 yılına ilişkin olarak adına resen tarh edilen tek kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davada; vergi tekniği ve vergi inceleme raporundaki tespitlerin değerlendirilmesinden; incelemenin davacı şirketin ibraz edilen defter ve belgeleri üzerinden yapıldığı, her bir tespitle ilgili olarak davacı şirket yetkilisinin beyanlarının tutanak altına alındığı, 1 ) Davacı şirketin ilişkili firması K. Lojistik Ltd. Şti.'ne ve ortağı S. K.'a finansman temininde ( borç para verme ) bulunduğu ancak faiz hesaplamadığı tespiti açısından yapılan değerlendirmede; davacı şirketin 2016 hesap döneminde "159-Verilen Sipariş Avansları" hesabı kullanılarak şirket ortağı ve yetkilisi S. K.'ın, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin resmi internet sitesinden temin edilerek dosya içine alınan 2009 tarihli, kuruluş nüshasından %50 ortağı ve münferiden temsile yetkili olduğu K. Lojistik Ltd. Şti.ne dönem içerisinde 439.200,00-TL tutarında borç para verildiğinin yevmiye defteri kayıtlarından anlaşıldığı, sipariş avansı verildiği iddia edilen K. Lojistik Ltd. Şti.nin 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'na göre ilişkili kurum olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, verilen tutarların 2016 yılının Haziran, Kasım ve Aralık ayı dışındaki tüm aylara 43 adet kayıt şeklinde yayıldığı, muhtelif tarihlerde verilen tutarların 1.000,00-TL ile 25.000,00-TL arasında değiştiği, kurum yetkilisi tarafından, sipariş avansları hesabına kaydı yapılan söz konusu parayı, K. Lojistik Ltd. Şti.ne, kendi firmaları adına tehlikeli atık taşıma lisansına sahip özel tertibatlı nakliye araçları satın alması için verildiği, bu nedenle bu firmaya finansman temini değil, sipariş avansı ödemesinde bulunulduğundan faiz hesaplanmadığı beyan edilmiş ise de, davacı firmanın bu tür araçları doğrudan satın alma lisansının bulunmadığı düşünüldüğünde, araç satın alma lisansı bulunan firmanın söz konusu araçları davacı şirket adına almasının mümkün olmadığı, ancak kendi adına araç alıp bu araçları davacının nakliye işleri için kullanmasının söz konusu olabileceği, yıl içinde verilen tutarların K. Lojistik Ltd. Şti.ne kendi firmaları için araç alınması için verildiği kabul edilse dahi, bu araçların alındığının ve sadece davacının işleri için kullanıldığının davacı şirket tarafından sunulan belgelerle ispatlanması gerektiği, davacı şirket yetkilisinin bu araçların alındığına ilişkin hiç bir beyanda bulunmadığı gibi bunu tevsik edici bilgi ve belge de sunmadığı, öte yandan, araç alımı için avans olarak verildiği iddia edilen tutarlar ile bu tutarların veriliş tarihlerinin tüm yıla yayılmasının da teknik ve ticari icaplara uygun olmadığı, davacı şirket tarafından ilişkili şirketi K. Lojistik Ltd. Şti.ne verilen ve "159-Verilen Sipariş Avansları" hesabına kaydedilen tutarların sipariş avansı değil borç para verme işlemi olduğu, borç para veren davacı şirketin elde ettiği faiz gelirini adatlandırması gerektiği sonucuna varıldığından, davalı idare tarafından bu gelirin adatlandırılarak, davacı şirketin 2016 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahına eklenmesi yoluyla bulunan matrah farkı üzerinden vergi ve ceza tarh edilmesinde hukuka aykırılık görülmediği, her ne kadar dava dilekçesinde, şirketin aynı yıl içinde pek çok firmaya sipariş avansı ödemesine rağmen bu firmalar hakkında da herhangi bir faiz hesaplamadığı ve bu firmalarla ilgili olarak da bir araştırma yapılmadığı iddia edilmiş ise de, vergi tekniği ve vergi inceleme raporlarındaki tespitlerin avans verilen tutarlara faiz hesaplanmamasından değil, K. Lojistik Ltd. Şti.ne avans olarak verilmiş gibi kaydedilen tutarların aslında avans değil finansman temini için verilen borç para olduğu için faiz hesaplanması gerektiği tespitine dayandığı görüldüğünden davacının bu iddiası da yerinde görülmediği, davacı şirketin 2016 hesap döneminde "136-Diğer Çeşitli Alacaklar" hesabını kullanarak mükellef kurum ortağı ve yetkilisi S. K.'a transfer ettiği 1.124.000,50-TL para ile ilgili olarak kurum yetkilisi tarafından, şirketin ek arsa ve iş yeri ihtiyacını karşılamak için mülkiyeti şahsına ait olan iş yerlerinin davacı şirkete devri amacıyla transferin yapıldığı beyan edilmiş ise de, verilen tutarların 2016 yılının muhtelif aylarına 33 adet kayıt şeklinde yayıldığı, verilen tutarların 2016 yılının muhtelif tarihlerinde tekrar davacıya iade edildiği, şirketin arsa veya iş yeri ihtiyacının temini için muhtelif tarihlerde ve meblağlarda ayrı ayrı para transfer edilmesinin ve transfer edilen paranın da yine muhtelif tarih ve tutarlarda şirkete iade edilmesinin ve taşınmaz tapusu alınmadan para ödenmesinin teknik ve ticari icaplara uygun olmadığı, transfer edilen para karşılığında şirket adına satın alınan herhangi bir taşınmaz bulunmadığı gibi, davacının bu hususun aksine bir beyanın da olmadığı anlaşıldığından, ortağına borç para verme işleminde ( finansman temininde ) bulunan şirketin elde ettiği faiz gelirini adatlandırması gerektiği sonucuna varılarak, davalı idare tarafından bu gelirin adatlandırılarak, davacı şirketin 2016 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahına eklenmesi yoluyla bulunan matrah farkı üzerinden vergi ve ceza tarh edilmesi işleminde hukuka aykırılık görülmediği, ancak, inceleme elemanınca, adat hesabında, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın internet sitesinde 2016 yılı için belirlenen %10,50 oranındaki avans faiz oranı uygulanarak şirketin olması gereken faiz geliri hesaplanmış ise de, Danıştay kararlarıyla öteden beri istikrar kazandığı üzere, adat hesaplarında uygulanması gereken faiz oranının, Merkez Bankasınca reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranı olduğu ve 14.12.2014 - 31.12.2016 tarihleri arasında Merkez Bankasınca belirlenen reeskont faiz oranının %9 olduğu dikkate alındığında, şirketin olması gereken faiz geliri hesaplanırken, uyuşmazlık konusu dönemde %9 oranında olan reeskont faizi yerine %10,50 oranında olan avans faiz oranın esas alınmasında ve aradaki fark olan %1,50'lik faiz oranının uygulanması sonucu hesaplanan farkın gelir vergisi matrahına eklenmesi yoluyla tarh olunan dava konusu kurumlar vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezası kısmında hukuka uygunluk görülmediği, 2 )Davacı şirketin 2016 hesap döneminde kurumun envanterinde kayıtlı olmayan araçlar için yaptığı akaryakıt alımlarının giderleştirildiği yönündeki tespitlerin değerlendirilmesinden; davacıya ait "06KM417 ve 06KM947" plakalı araçların, vergi müfettişinin raporda motorinle çalıştığını belirttiği 253-Tesis Makine hesabında kayıtlı "Paletli Ekskavatör"ün yanı sıra YMM Z.Ü. tarafından onaylı dosyada bulunan Detay Mizanda motorinle çalıştığı belirtilen jeneratör, "Tekerlekli Ekskavatör" gibi başka araçların ve akaryakıt depolayabileceği 10.000 litrelik akaryakıt deposu ile MT-7 SM Litreyazar Pompasının bulunduğunun görüldüğü, raporda şirket envanterinde yer alan araçların araştırılıp değerlendirilmediği, bu araçların günlük yakıt tüketimleri ile alınan akaryakıtların uyumlu olup olmadığı yönünde bir randıman incelemesi yapılmadığı, yine şirket yetkilisinin beyanlarına rağmen, akaryakıtın taşındığı belirtilen GGG Petrolleri A.Ş nezdinde herhangi bir karşıt inceleme yapılarak bu araçların taşıdığı iddia edilen yakıtlar ve düzenlenen faturaların diğer firma kayıtlarıyla karşılaştırılmadığı, akaryakıtın taşınması olayında pompadan akaryakıt alan araç plakasına fatura düzenlenmesinin ticari hayatta mümkün olduğu, yine yevmiye defterine kayıtlı diğer plakaların K. Lojistik Ltd. Şti.'ne ait olduğu ve bu firmadan nakliye hizmeti alındığında gerekli motorinin kendileri tarafından temin edildiği, karşılığında düşük bedelli nakliye faturası düzenlendiği beyan edilmiş olmasına rağmen, raporda bu hususa ilişkin olarak da herhangi bir inceleme yapılmadığı, raporda, eksik incelemeye dayalı olarak, davacı şirketin faturalarda yer alan tutarda akaryakıtı K. Geri Dönüşüm A.Ş ve K. Lojistik Ltd. Şti.'nin faaliyetlerinde kullandığı sonucuna varıldığı görüldüğünden, davacının akaryakıt alımlarına ilişkin bu giderlerinin reddedilmesi ve gider hesaplarından çıkarılması yoluyla hesaplanan matrah farkı üzerinden tarh olunan dava konusu kurumlar vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezası kısmında hukuka uygunluk görülmediği, 3 )Davacı şirketin, yevmiyenin 666, 669 ve 2239 numarasında kayıtlı demirbaşları, amortisman ayırmadan KDV dahil bedel üzerinde doğrudan gider yazdığı yönündeki tespitlerin değerlendirilmesinden; 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 313. maddesinin 1. fıkrasına göre amortisman ayrılabilmesi için demirbaşın işletmede bir yıldan fazla kullanılan emtiadan olması ve 2016 yılı için KDV hariç fatura bedelinin 900,00-TL'nin üzerinde olması gerektiği, yevmiye defterinin 666 ve 2239 numarasında kayıtlı demirbaşların fatura bedellerinin 900,00-TL'nin üzerinde olduğu, yevmiye defterine de demirbaş olarak kaydedildiği, bu hususa ilişkin olarak davacı şirket yetkilisinin herhangi bir beyan ya da itirazının bulunmadığı, sadece yevmiyenin 669 No.sunda kayıtlı bilgisayar yazılımı ve parçaları ile ilgili beyanda bulunulduğu, davacı tarafından, raporda yapılan tespitlerin aksini ortaya koyacak herhangi bir bilgi veya belge sunulmadığı anlaşıldığından, yevmiye defterinin 666 ve 2239 numarasında kayıtlı demirbaşlar için amortisman ayrılması gerekirken, bu demirbaşların KDV dahil bedel üzerinden gider yazılmasında isabet bulunmadığı sonucuna varılarak, idarece bu giderlerin maliyetlerden çıkarılması yoluyla tarh olunan dava konusu kurumlar vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezası kısmında hukuka aykırılık görülmediği, ancak, raporda, 669 numaralı yevmiye maddesinde fatura içeriğindeki emtiaların "1 yıllık lisans bedeli" nin KDV hariç bedel üzerinden gider yazılması kabul edildiği halde diğer malzemelerin tamamlayıcı parça olarak bilgisayar bileşenlerini oluşturduğu, davacı şirket faaliyetinin bilgisayar alım satımı, yazılım vs. gibi teknolojik bir faaliyet olmadığı, bu nedenle söz konusu fatura içeriği bilgisayar parçalarının ayrı ayrı tutarlarının değil toplam tutarının dikkate alınarak amortisman ayrılması gerektiği tespitinden hareketle şirket giderlerinden çıkarılması yoluyla bu kısım için vergi aslı ve vergi ziyaı cezası tarh edilmiş ise de, düzenlenen vergi tekniği raporunda da ayrı ayrı alındığı belirtilen bu parçalardan her birinin 900,00-TL'lik amortisman ayırma sınırının üstünde kaldığı yönünde bir tespitte bulunulmadığı anlaşıldığından, idarece bu giderlerin maliyetlerden çıkarılması yoluyla tarh olunan dava konusu kurumlar vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezası kısmında hukuka uygunluk görülmediği, 4 ) Davacı şirketin, indirilebilecek Katma Değer Vergisini gider yazdığı yönündeki tespitlerin değerlendirilmesinde; 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin "Diğer istisnalar" başlıklı 4-g bendinde; metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının tesliminin katma değer vergisinden istisna olduğu, 30/a maddesinde, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği, "Verginin gider kaydedilemeyeceği" başlıklı 58. maddesinde ise; mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi ile mükellefçe indirilebilecek Katma Değer Vergisi, Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilemeyeceğinin düzenlendiği, 3065 Sayılı KDV Kanunu'nun 17/4-g bendi gereği, metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının teslimlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu, 30. maddesinin a fıkrasındaki, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği, "Verginin gider kaydedilemeyeceği" başlıklı 58. maddesinin mefhumu muhalifinden, mükellefin vergiye tabi olmayan işlemleri üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisinin indirilebilecek Katma Değer Vergisi, Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilebileceği düzenlemeleri gereğince, 'Tasnif edilmiş metal atıklar, hurdalar ve diğer parçaların genellikle mekanik ve kimyasal değişim işlemleri ile geri kazanılması işleri" faaliyetiyle iştigal ettiği açık olan davacının, bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan elektrik, su, telefon giderleri, kargo giderleri ve mali müşavirlik giderlerine ait katma değer vergisini, vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi açısından, indirilebilecek Katma Değer Vergisi, Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilemeyeceği açık düzenlemesi karşısında, bu iş ve işlemlere ilişkin kayıtlarını katma değer vergisi dahil tutar üzerinden gider olarak kaydetmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılarak, şirketin söz konusu faaliyetlerinden kaynaklanan katma değer vergilerinin maliyetlerden çıkarılması yoluyla tarh olunan dava konusu kurumlar vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezası kısmında hukuka uygunluk görülmediği, 5 )Davacı şirketin, 260-Haklar hesabında yer alan bilgisayar yazılım programının Vergi Usul Kanunu'nda yer alan gayri maddi hak olarak kabul edildiği, ancak amortisman ayrılırken maliyet bedeline katma değer vergisinin de eklendiği yönündeki tespitinin değerlendirilmesinde; davacının Yasa hükmünden yararlanarak daha az amortisman ayırması mümkün ise de Vergi Usul Kanunu'nun 269 ve devamı maddelerinde gayri maddi hakların da gayrimenkuller gibi değerleneceği, gayrimenkullerin ise maliyet bedelleri ile değerleneceği düzenlendiğinden, davacı şirketin amortisman ayırırken emtianın KDV hariç bedelini gider olarak yazması gerekirken, maliyet bedeline KDV'yi de dahil ederek fazladan 64,40-TL tutarında amortisman ayırdığı anlaşıldığından, matrahın tespitinde, fazladan ayrılan bu amortismanın mükellef kurumun 2016 hesap dönemi kurumlar vergisi giderlerinden çıkarılması yoluyla tarh olunan dava konusu kurumlar vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezası kısmında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacı şirketin 2016 hesap döneminde davacı şirket yetkilisi S. K.'a ve ortağı olduğu K. Lojistik Ltd. Şti.'ne verdiği borç paranın Merkez Bankasınca belirlenen %9 oranındaki reeskont faizi oranında adatlandırılması neticesinde elde edilen tutarın kurumlar vergisi matrahına eklenmesi yoluyla bulunan matraha isabet eden vergi aslı ve bu tutardaki vergi ziyaı cezasının onanmasına, borç adatına %9 reeskont faizini aşan oranda faiz uygulanması sonucunda hesaplanan matraha isabet eden vergi aslı ve bu tutardaki vergi ziyaı cezası kısmının kaldırılmasına, davacı şirketin 2016 hesap döneminde yaptığı 228.129,93-TL tutarındaki akaryakıt alımlarına ilişkin giderlerin reddedilmesi ve gider hesaplarından çıkarılması yoluyla hesaplanan kurumlar vergisi matrahına isabet eden vergi aslı ve bu tutardaki vergi ziyaı cezası kısmının kaldırılmasına, davacı şirketin, yevmiye defterinin 666 ve 2239 numarasında kayıtlı demirbaşlar için amortisman ayırmadan KDV dahil bedel üzerinden gider yazılması nedeniyle bu giderlerin maliyetlerden çıkarılması yoluyla hesaplanan kurumlar vergisi matrahına isabet eden vergi aslı ve bu tutardaki vergi ziyaı cezası kısmının onanmasına, yevmiye defterinin 669 numarasında kayıtlı demirbaşlar için amortisman ayırmadan KDV dahil bedel üzerinden gider yazılması nedeniyle bu giderlerin maliyetlerden çıkarılması yoluyla hesaplanan kurumlar vergisi matrahına isabet eden vergi aslı ve bu tutardaki vergi ziyaı cezası kısmının kaldırılmasına, davacı şirketin 2016 hesap döneminde katma değer vergisi dahil bedel üzerinden gider olarak kaydettiği elektrik, su, telefon giderleri, kargo giderleri ve mali müşavirlik giderlerine ait katma değer vergilerinin maliyetlerden çıkarılması yoluyla hesaplanan kurumlar vergisi matrahına isabet eden vergi aslı ve bu tutardaki vergi ziyaı cezası kısmının kaldırılmasına, davacı şirketin bilgisayar yazılım programı için fazladan ayırdığı 64,40-TL tutarındaki amortisman mükellef kurumun 2016 hesap dönemi kurumlar vergisi giderlerinden çıkarılması yoluyla hesaplanan kurumlar vergisi matrahına isabet eden vergi aslı ve bu tutardaki vergi ziyaı cezası kısmının onanmasına karar veren Ankara 5. Vergi Mahkemesi'nin 25/04/2019 gün ve E:2018/1134, K: 2019/433 Sayılı kararının; davacı vekili tarafından, müvekkili şirket yetkilisinin beyan ve açıklamalarını tesvik edici belgeler talep edilmeden, varsayıma dayalı olarak cezalı tarhiyat yapıldığı, davalı idare vekili tarafından ise, davacı şirketin transfer fiyatlandırması yöntemiyle örtülü kazanç dağıtımı yaptığının tespit edildiği, yapılan işlemlerin yerinde olduğu ileri sürülerek, aleyhe olan kısımlarının kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Taraflarca savunma verilmemiştir.
 
Hüküm veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesince gereği görüşüldü:
 
KARAR: 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin B bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiş, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hükmüne yer verilmiş, 134. maddesinde, vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu hükme bağlanmıştır.
 
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı" başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında, kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı, alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemlerinin, ödünç para alınması ve verilmesinin, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği öngörülmüş, 2. fıkrasında, ilişkili kişinin; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği, ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılacağı, kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemlerin, ilişkili kişilerle yapılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır.
 
Kanunla tanımlanmış örtülü kazanç dağıtımı, ilişkili gerçek veya tüzel kişiye ödünç para verilmesi işlemi olduğundan, ortada örtülü kazanç dağıtımı olduğundan söz etmek için, öncelikle, verilen paranın ödünç para olarak nitelendirilmesi gerekir. Bu kapsamda, ödünç para nitelendirilmesi yapmak için parayı veren açısından, bu paranın kendi faaliyetinin idamesi için verilmiş bir para olmaması, ödünç parayı alan açısından ise sadece kendisi tarafından elde edilmiş tek taraflı bir menfaatinin olmaması gerekmekte olup, mükelleflerin kendi faaliyetini yürütmek amacıyla ilişkili gerçek veya tüzel kişiye avans niteliğinde kısa süreliğine verdiği paraların ödünç para olarak nitelendirilmesi yerinde değildir.
 
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin 2016 hesap dönemi defter ve belgelerinin genel inceleme kapsamında tam incelenmesi sonucu hakkında 10.07.2018 tarih ve 2018-A-2930/24 Sayılı vergi tekniği raporu düzenlendiği, vergi tekniği raporundaki tespitler esas alınarak düzenlenen 10.07.2018 tarih ve 2018-A-2930/25 Sayılı 2016 yılı kurumlar vergisi inceleme raporunda özetle; mükellef kurumun 2016 hesap döneminde mükellef kurum yetkilisi S. K.'a ve S. K.'ın ortağı olduğu K. Lojistik Ltd. Şti.'ne finansman temini hizmetinde bulunmasına rağmen faiz geliri hesaplamayarak kurum kazancını azalttığı, adat hesabı yapılmayan ve kurum kazancına dahil edilmeyen 124.553,38-TL'nin mükellef kurumun 2016 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahına dahil edildiği anlaşılmaktadır.
 
Dava konusu cezalı tarhiyatın dayanağı 10.07.2018 tarih ve 2018-A-2930/24 Sayılı vergi tekniği raporunda yer alan davacı şirketin 2016 hesap döneminde "159-Verilen Sipariş Avansları" hesabı ile '' 136-Diğer Çeşitli Alacaklar'' hesabı kullanılarak şirket ortağı ve yetkilisi S. K.'a, ve ilişkili şirket K. Lojistik Ltd. Şti.ne dönem içerisinde verilen paraların adat gün sayısını gösteren tablolar incelendiğinde, adat gün sayılarının çoğunlukla birkaç gün olduğu, bir haftayı geçen adat gün sayısının çok az olduğu dikkate alındığında, bir kısım mal ve hizmet alım-satımı gibi iş ve işlemler için şirketin ortaklarına ya da ilişkili kişi ve şirketlere kısa süreli avans niteliğinde ödemelerde bulunması, ticari hayatın gereği olarak normal ve mutad sayılan bir hal olarak görülmesi ve aksine bir tespit yapılmadıkça davacı şirket yetkilisinin söz konusu ödemelerin avans niteliğinde olduğu yönündeki beyanına itibar edilmesi gerekir.
 
Buna göre, davalı idare tarafından, davacı şirket yetkilisinin, avans niteliğinde olduğunu beyan ettiği ilişkili gerçek ve tüzel kişilere kısa süreler için yaptığı para ödemelerinin avans ödemesi değil de, ödünç verilen paralar olduğu somut verilerle ortaya konmadığından, salt verilen paranın ilişkili gerçek ve tüzel kişilere yapılması nedeniyle ortada örtülü kazanç dağıtımı yapıldığından bahisle adatlandırması yapılarak hesaplanan tutarın, davacı şirketin 2016 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahına eklenmesi yoluyla bulunan matrah farkında ve dava konusu cezalı tarhiyatın buna ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davalı idare istinaf başvurusunun REDDİNE, Ankara 5. Vergi Mahkemesi'nin 25/04/2019 gün ve E:2018/1134, K: 2019/433 Sayılı kararının, dava konusu vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi tarhiyatının, örtülü kazanç dağıtımından kaynaklanan matrah farkına isabet eden kısmının KALDIRILMASINA yönelik davacı istinaf başvurusunun kabulüne, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 4.fıkrası uyarınca esastan incelenen davanın kısmen KABULÜNE, dava konusu vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi tarhiyatının, örtülü kazanç dağıtımından kaynaklanan matrah farkına isabet eden kısmının KALDIRILMASINA, dava konusu vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi tarhiyatının, diğer matrah farklarından kaynaklanan kısmının kaldırılmasına yönelik davacı istinaf başvurusunun ise REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan toplam 270,80-TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranına göre takdiren 200,00 TL'sinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, geri kalanının davacı üzerinde bırakılmasına, taraf vekilleri için dava aşamasında vekalet ücretine hükmedildiğinden, yeniden vekalet ücretine hükmedilmesine gerek olmadığına, davacıdan 54,40 TL'den az olmamak üzere binde 4.55 oranında karar harcı alınmasına, artan posta giderinin taraflara iadesine, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 6. fıkrası uyarınca kesin olarak, 11.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy