Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 2020/4180 Esas 2020/3841 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 1. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/4180
Karar No: 2020/3841
Karar Tarihi: 24.12.2020



(2709 S. K. m. 153) (657 S. K. m. 48) (375 S. KHK Geç. m. 23)
 
İSTEMİN ÖZETİ: Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde taşeron şirket işçisi olarak çalışan davacı tarafından, hakkında yapılan arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması sonucunda 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen Geçici 23. madde kapsamında kadroya alınması talebiyle yaptığı başvurunun gerekli şartları taşımadığından bahisle reddedilmesine ilişkin işlemin iptali ile mahrum kaldığı özlük haklarının tesisi ve maddi haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; dava konusu işlemin dayanağını oluşturan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin 1. fıkrasının (A) bendinin (8) numaralı alt bendinin Anayasa Mahkemesi'nce verilen kararla iptal edildiği ve bu kararın yayımlandığı 29/11/2019 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği, Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğuna dair hüküm ve Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği hâlde görülmekte olan davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmesinin Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı hususu göz önünde bulundurulduğunda, kanun koyucu tarafından bu konuda henüz bir düzenleme de yapılmamış olduğu anlaşıldığından, yasal dayanağı ortadan kalkan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, ancak davalı idarece, davacı hakkında yeniden işlem tesis edileceği hususu dikkate alındığında, "yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi" yönünden ise bu aşamada karar verilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali, bu işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda Ankara 11. İdare Mahkemesi'nce verilen 07/07/2020 gün ve E:2018/967; K:2020/1193 sayılı kararın iptale ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek, istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Yasanın değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Ankara 11. İdare Mahkemesi'nce verilen 07/07/2020 gün ve E:2018/967, K:2020/1193 sayılı karar kararın iptale ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından İSTİNAF BAŞVURUSUNUN REDDİNE, istinaf yargılama giderlerinin başvuruda bulunan taraf üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan miktarın ise ilgili tarafa iadesine, 24/12/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
 
 
AZLIK OYU
 
Anayasa Mahkemesi'nce verilen iptal kararı üzerine görülmekte olan davaya etki edecek düzenlemenin yasama organınca yapılmadığı durumlarda, diğer hukuk normlarında yer alan düzenlemelerden hareketle Türk Medeni Kanunu'nun 1. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir" kuralı kıyasen uygulanarak Anayasa Mahkemesi'nce uyuşmazlığa dayanak teşkil eden kural hakkında verilen kararın gerekçesi ve hukukun genel prensipleri gözetilmek suretiyle kabul görmüş içtihatlarla uyuşmazlığın çözümüne gidileceğinin kabulü gerekmektedir.
 
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 21/11/2012 tarihli, E:2008/3456, K:2012/2162 sayılı ve benzer nitelikteki kararlarında belirtildiği gibi; Anayasanın 153. maddesinin son fıkrası hükmü, Anayasa Mahkemesi kararlarının sadece hüküm fıkralarının değil, hükme dayanak oluşturan temel gerekçelerinin de bağlayıcı olduğunun kabul edilmesini zorunlu kılmaktadır.
 
Anayasa Mahkemesi'nce verilen kararda yürürlük tarihinin belirlenmediği dikkate alındığında, anılan kararın hukuki bir boşluğa sebebiyet vermediği, eldeki uyuşmazlıklarda 4045 sayılı Kanun ve Yönetmeliğin esas alınabileceği kabul edilmelidir.
 
Anayasanın 20. maddesinde öngörülen 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun yürürlükte olduğu ve bu Kanunun amaç maddesinden hareketle hangi hallerde Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı kuralı, bu Kanunun 28. maddesinde düzenlenmiş olup "a) Kişisel veri işlemenin suç işlenmesinin önlenmesi veya suç soruşturması için gerekli olması,... c) Kişisel veri işlemenin kanunun verdiği yetkiye dayanılarak görevli ve yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca, denetleme veya düzenleme görevlerinin yürütülmesi ile disiplin soruşturma veya kovuşturması için gerekli olması" hallerinde bu Kanunun uygulanmayacağı, ülke menfaatleri, kamu yararı ve hizmet gereği ilkelerince davacı hakkındaki güvenlik soruşturması sonucunun, üstün yarar ve amaçlar doğrultusunda irdelenmesi gerektiği kabul edilmelidir.
 
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının gerekçesine bağlı kalındığında, dava konusu işlem tarihine kadar yapılan tüm araştırma ve soruşturma sonuçlarının hukuki dayanağı olup işlemin de meşru ve sarih olduğu, kamu görevine alınma şartları arasından çıkarıldığının kabulüne olanak bulunmayan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucuna dayalı olarak dava konusu işlemin tesisine yol açan sebebin, bireyin atamasının yapılmasına engel teşkil edecek nitelik ve ağırlıkta olup olmadığının saptanması, idare hukukunun yargısal denetim yetkisi içinde olup ilk defa veya yeniden kamu hizmeti ve görevlerine atanacaklar bakımından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına dair usul ve esasların, alınacak tedbirlerin, gizlilik ilkelerinin belli kurallara bağlandığı, kişisel verilerin teminat altına kanunla alındığı görüldüğünden, (Danıştay Birinci Dairesi'nin 25/03/2003 tarihli ve E:2003/15, K:2003/40 sayılı kararına göre Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği hükümlerinin, salt ilgili kişilerle sınırlı olmayıp içinde bulunulan ortam ile yakınlarını ve birinci derece akrabalarını da kapsayacağı) istihbari bilgilerin niteliği itibariyle idarece kamu yararı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak takdir yetkisi gereğince tesis edildiği sonucuna varılan dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yönde verilen Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmadığı oyuyla; davalı idare isteminin kabulü gerekirken reddine dair çoğunluk kararına katılmıyorum. (¤¤)
 
 


Full & Egal Universal Law Academy