Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 2019/3980 Esas 2020/2530 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 1. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/3980
Karar No: 2020/2530
Karar Tarihi: 22.10.2020



İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından, 2017 yılı sözleşmeli öğretmen Nisan ek atama döneminde sözleşmeli öğretmen olarak atanma istemiyle yaptığı başvurunun 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesi uyarınca filtreleme nedeniyle kabul edilmemesine ilişkin işleme yapılan itirazın reddine ilişkin 27/09/2017 tarih ve E.15105121 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada; davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğuna ilişkin somut herhangi bir bilgi ve belgenin dava dosyasında mevcut olmadığı tespit edildiğinden, davacının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesi uyarınca sözleşmeli öğretmenliğe atanma talebiyle yaptığı başvurusunun kabul edilmemesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, öte yandan, bu kararın davacının doğrudan atanması anlamına gelmeyeceği, sözleşmeli öğretmenliğe atanma sürecinin başlayacağı ve bu kapsamda davacının güvenlik soruşturmasının yapılacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline ilişkin olarak Ankara 16. İdare Mahkemesi'nce verilen 17/05/2019 gün ve E:2017/3298, K:2019/1008sayılı kararın, dava konusu işlemin iptalini gerektirecek bir husus bulunmadığı, ilgili mevzuat hükümleriyle idareye verilen yetki ve görevin, mevzuatta belirlenen usul ve esaslar ile maksada uygun olarak kullanılmış olduğu, bu nedenle de Mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Yasanın değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Dava konusu işlemin dayanağı olarak gösterilen 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin "Kamu görevlilerine ilişkin tedbirler" başlıklı 4. maddesinde, "(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen;
 
a) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi personel, ilgili Kuvvet Komutanının teklifi, Genelkurmay Başkanının inhası, Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır,
 
...
 
f) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinde belirtilenler hariç diğer mevzuata tabi her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dahil) istihdam edilen personel, ilgili kurum veya kuruluşun en üst yöneticisi başkanlığında bağlı, ilgili veya ilişkili bakan tarafından oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgisine göre ilgili bakan onayıyla kamu görevinden çıkarılır,
 
...
 
(2) Birinci fıkra uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. Bu fıkrada sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi sıfatını taşımayanlar hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanır.
 
...
 
(4) Bu madde kapsamında kamu görevi sona erdirilen personele ait kadro ve pozisyonlara, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ve diğer mevzuattaki kısıtlamalara tabi olmaksızın Bakanlar Kurulunca belirlenecek sayıda kadro ve pozisyon için atama yapılabilir." hükmüne yer verilmiştir.
 
Yukarıda yer verilen madde hükmünden anlaşılacağı üzere terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunulduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen ve maddede sekiz bent halinde sayılan görevlere de bulunanların kamu görevinden çıkarılacağı, bir daha kamu görevine alınmayacağı, kamu görevi sona erdirilen personele ait kadro ve pozisyonlara Bakanlar Kurulunca belirlenecek sayıda kadro ve pozisyon için atama yapılabileceği öngörülmüş, yapılacak atamalara ilişkin bir kriter belirlenmemiş, sadece atama yapılabileceği belirtilmiş, başka bir ifadeyle anılan düzenleme ile kamu görevine son verilmeye ilişkin kurallara yer verilmiş, ancak boşalacak kadroya yapılacak atamalara ilişkin bir düzenleme yapılmamış, yani atanacak kişide aranacak koşullar bu Kanun Hükmünde Kararnamede düzenlenmemiştir.
 
Bu durumda, kurum kadrolarına yapılacak atamalarda, atanacak kişinin kamu personeli olma niteliği taşıyıp taşımadığına, dolayısıyla kamu görevine atamanın yapılıp yapılmayacağına ilişkin bir kural koymayan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin dava konusu işleme dayanak alınamayacağı hususu kuşkusuzdur.
 
Bu bağlamda, davacının atamasının yapılmamasına ilişkin işlemin 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
 
Davacının atamasının yapılmamasının sebebi güvenlik soruşturmasının olumsuz olmasından kaynaklanmakta olup, söz konusu işlemin dayanağının 657 sayılı Yasanın 48. maddesinin 1. fıkrasının (A) bendinin (8) numaralı alt bendi olduğu açıktır. Dolayısıyla bu madde hükmü değerlendirilmek suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerektiği kuşkusuzdur.
 
Dava konusu işlemin dayanağını oluşturan 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinin 1. fıkrasının (A) bendinin (8) numaralı alt bendinin 29/11/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 24/07/2019 tarihli ve E:2018/73 K:2019/65 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edildiği ve kararın yayımlandığı tarihte yürürlüğe girdiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29/05/2017 tarihli ve E:2016/852, K:2017/2326 sayılı kararında da belirtildiği gibi Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmelerinin Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı, kanun koyucu tarafından bu konuda henüz düzenleme de yapılmamış olduğu anlaşıldığından, istinaf başvurusuna konu edilen idare mahkemesi kararı ile işin esası hakkında verilen iptal kararından sonra ortaya çıkan bu durum sonucunda yasal dayanağı kalmayan dava konusu işlemde bu yönüyle de hukuka uygunluk görülmemiştir.
 
Ankara 16. İdare Mahkemesi'nce verilen 17/05/2019 gün ve E:2017/3298, K:2019/1008 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, yukarıda belirtilen gerekçe de eklenmek suretiyle istinaf başvurusunun REDDİNE, istinaf giderlerinin başvuruda bulunan taraf üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan miktarın ise ilgili tarafa iadesine, 22/10/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy