Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/977 Esas 2023/630 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/977
Karar No: 2023/630
Karar Tarihi: 03.05.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/977 - 2023/630
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2022/977
KARAR NO: 2023/630

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2021
NUMARASI: 2021/7 Esas - 2021/515 Karar
DAVACI:
VEKİLLERİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 03/05/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili sigorta şirketinde zorunlu mali sorumluluk trafik sigorta poliçesi ile sigortalı, davalıya ait ve firari sürücünün, sevk ve idaresindeki ... plakalı aracın 18.11.2012 tarihinde, Ankara Etimesgut İstanbul yolunu takiben Sincan istikametine seyri sırasında Şaşmaz kavşağı tünel girişinde olay yerinden firar eden ticari bir araca çarptıktan sonra direksiyon hakimiyetini kaybederek aynı istikamette seyreden ... plakalı araca çarptığını, her iki aracın da kontrolü kaybederek orta refüje çarptıktan sonra duruşa geçtikleri trafik kazasında ... plakalı araçtaki yolcular ...’ın yaralanmalarına sebebiyet verdiğini, müvekkili şirkette sigortalı araç sürücüsünün, kaza sebebiyle kusurlu olduğunun ve olay yerini terk ettiğinin, alkollü olduğunun ve durumu saklamak için sürücü değiştirdiğinin, Ankara Batı 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/69 E. - 2017/101 K. sayılı ilamıyla ve trafik kaza tutanağıyla sabit olduğunu, trafik kaza tutanağında kazayı üstlenen sürücünün ... olduğu görülmekle beraber bahsi geçen ceza yargılamasında, aslında kaza sırasında sigortalı aracı kullanan şahsın ... olduğunun tespit edildiğini, yaralanan yolcu ... için sürekli sakatlık tazminatı olan 29.945,00 TL'nin 16.01.2019 tarihinde, Ankara Arb. Bürosu 2019/1147 başvuru, 2019/10042 dosya numaralı ticari arabuluculuk dosyasında sağlanan anlaşma uyarınca 9.989,03 TL sürekli iş göremezlik tazminatının ise 07.03.2019 tarihinde müvekkil şirket tarafından yaralanan şahsa ödendiğini, sigortalı araç sürücüsünün kaza sırasında olay yerini terk ettiği, alkollü olduğu ve sürücü değişikliği yapıldığı anlaşıldığından Trafik Poliçe Genel Şartları’na göre, hasar bedeli olarak sürekli sakatlık tazminatı ödeyen müvekkili şirketin sigortalısına rücu hakkı doğduğunu, bu nedenle davalı aleyhine Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2020/11749 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapılarak 39.934,03 TL asıl alacağın (sürekli iş göremezlik ve sürekli sakatlık tazminatı) ve ödeme tarihinden takip tarihine kadar işleyen 4.588,58 TL yasal faizin, kusur ve hasara ilişkin fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla tahsili istendiğini ancak davalının haksız yere borca itiraz etmesi sebebiyle takibin durdurulduğunu beyan ederek, davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2020/11749 E. sayılı dosyasına yaptığı haksız itirazın İ.İ.K.nın 67. maddesi gereğince iptali ile kusur ve hasara ilişkin fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 39.934,03 TL asıl alacağın ve ödeme tarihinden takip tarihine kadar işleyen 4.588,58 TL faizin; takip tarihinden itibaren de asıl alacağa işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan rücuen tahsili hususunda takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın gerek rücu talebi gerekse itirazın iptali talebi bakımından zamanaşımına uğradığını, ayrıca arabuluculuk son tutanağında yazılı icra dosya numarasının yanlış olduğunu ve dava dilekçesinin sonuç kısmındaki miktarların arabuluculuk son tutanağında belirtilmediğini, dolayısıyla tekrar arabuluculuk başvurusunda bulunulması gerektiğini beyan ederek davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi' nin 2017/1454E., 2017/2166K. sayılı ilamı ile "...yerel mahkeme tarafından verilen kararda, sanık tali kusurlu olduğu halde asli kusurlu olarak belirtilmiştir, cezanın kusur durumuna ve yaralanmanın niteliğine göre fazla belirlendiği, yine trafik kazasına 3 adet aracın karıştığı, plakası belirlenemeyen aracın asli kusurlu olduğu..." gerekçesiyle Ankara Batı 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/69 E. - 2017/101 K. sayılı ilamının kaldırılmasına karar verildiği, davacı tarafça bu hususa değinilmediği, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, konu hakkında her hangi bir aktüerya bilirkişi raporu bulunmadığı, zarar görenin kusuru varsa, bu durumun sigorta şirketinin ödeyeceği tazminatta indirim nedeni olduğu, indirimin sigortacının ödeyeceği sınırlı limit üzerinden değil, tüm zarar üzerinden hesaplanacağını, eğer kazada zarar görenler birden fazla ise; sigortacının ödeyeceği tazminatın kazada zarar görenler arasında sayı ve zararları da gözetilerek garameten bölüştürüleceğini, bu nedenle kusur oranlarının tekrar belirlenmesi gerektiğini, öte yandan konusu yargılamayı gerektiren bir konu hakkında doğrudan icra takibine başvuruda bulunulmuş olmasının da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yine davacının dava dilekçesinde her hangi bir maluliyet oranından da bahsetmediğini, tüm bu hususların mahkemece yeniden değerlendirilmesi gerektiğini, kanunda rücu talep etmek için gereken sebeplerin belirlendiğini, davacının rücu talep etmesi için gereken sebeplerin mevcut olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Ankara Batı 2.Asliye Ceza Mahkemesinin istinaf kararı ile kesinleşen 2017/889 Esas ve 2018/546 Karar sayılı ilamında rücu davasına konu trafik kazasında ...'un sevk ve idaresindeki aracıyla İstanbul yolunu takiben Sincan istikametine seyri sırasında olay yeri olan Şaşmaz kavşağı tünel girişine geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek solundan aynı istikamette seyreden diğer sürücü ...'in sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı araca arkasından çarptığı, her iki aracında kontrolü kaybederek orta refüj hız kesici beton bariyerlere çarparak durabildikleri, ... ve ...'nın yaralandıkları, trafik kaza tutanağı incelendiğinde ise sürücünün ... olduğu olarak düzenlendiği, hal böyle iken sigortalının kaza tutanağına ilişkin belgenin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle ZMMS poliçe Genel Şartlar 4B/F maddesi gereğince ödemeyi yapan sigorta şirketinin sigortalısına rücu hakkının doğduğu sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2020/11749 esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı .... Şti. vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme ilamının gerekçesiz olduğunu, somut olayda "..." diye bir kişi bulunmadığını, ancak, yerel mahkeme ilamının gerekçe kısmında yazılı olan ...'un sürücü olduğunun belirtildiğini, kararın yeterli gerekçeyi ihtiva etmediğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte; yerel mahkeme ilamının hüküm kısmında belirtilen davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin "hangi kıstaslar dikkate alınarak" belirlendiğinin açıklanmadığını, davacı lehine hükmolunan vekalet ücreti, icra dosyası hesabına göre mi, asıl alacağa göre mi, yoksa takip çıkış miktarına göre mi belirlendiğinin belirtilmediğini, davacı lehine hükmolunan vekalet ücretinin dayanağı belirtilmediği gibi, vekalet ücretinin miktarının da fahiş olduğunu, yine davacının dosya kapsamına sunmuş olduğu arabuluculuk son tutanağında yazılı olan dava konusu icra dosya numarasının yanlış olduğunu, ayrıca dava dilekçesinin sonuç kısmında belirtilen miktarların arabuluculuk son tutanağında belirtilmediğini ancak, yerel mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi talebi hakkında her hangi bir değerlendirme yapılmadığını, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi'nin 2017/1454E. - 2017/2166K. sayılı ilamı ile "Ankara Batı 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/69 E. 2017/101 K. sayılı ilamının kaldırılmasına" karar verildiğini, kaldırma ilamında belirtildiği üzere, "..yerel mahkeme tarafından verilen kararda, sanık tali kusurlu olduğu halde asli kusurlu olarak belirtildiğini, ceza dosyası kapsamından anlaşılacağı üzere, trafik kazasına 3 adet araç karışmıştır ve plakası belirlenemeyen aracın asli kusurlu olduğunu, yerel mahkeme tarafından cevap dilekçesinde belirtilen bu beyanların dikkate alınmadığını, davacı sigorta şirketi dava dışı 3. kişilerin zararlarını/ödeme miktarlarını hangi metodlar ile belirlediğine ilişkin bir aktüerya raporu bulunmadığını" belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesinde; "Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Genel Şartların A/3 maddesinde; "teminat dışında kalan haller", B/1 maddesinde; "rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta ettirenin yükümlülükleri", B/3 maddesinde; "sigortacının halefiyeti", ve B/4 maddesinde ise; "zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı" düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasa'nın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ZMSS Genel Şartlarının A.3.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, ZMSS Genel Şartları'na ve 6762 sayılı TTK. 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat kapsamındaymış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Yukarıda açıklananlar ışığında somut olaya bakıldığında davacı sigorta şirketi, sigortalı araçta sürücü değişikliği iddiasıyla dava açmıştır. Oysa, poliçe geçerlilik süresi içinde sigortalı aracın belirtilen yer ve şekilde kaza yaptığı sabit olup sigortalı araç ile ilgili sürücü değişikliği tek başına hasarın teminat dışı kalmasına neden olmayacaktır. Ayrıca asıl sürücünün alkollü olduğuna ilişkin bir saptama da bulunmamaktadır. ZMSS Genel Şartları'nın A.3. maddesinde teminat dışı haller tahdidi olarak sayılmıştır. O halde mahkemece, davacı sigorta şirketinin hasarın teminat dışında olduğunu somut delillerle ispat edemediği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Diğer taraftan, arabuluculuk tutanağında dosya numarasının eksik yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmakla sonuca etkili olmadığı değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.353/1.b.2. maddesi gereğince davanın reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 29/06/2021 tarih, 2021/7 Esas - 2021/515 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 537,73 TL'nin mahsubu ile bakiye 357,83 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı yargılamada vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4.maddesi gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan
Üye
Üye
Katip




* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy